'MBBB, yerel yönetimlerin geliştirilmesi adına görüş geliştiren bir birliktir'

e-Belediye: Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği (MBBB) nasıl kuruldu ?
Halil Ünlü: Birlik’in tarihine baktığımızda, 1973’lü yıllarda kuruluş hazırlık çalışmalarının başladığını görüyoruz. 1975 yılında da İzmit’te ilk genel kurulunu yapıp resmen kuruluyor. Bu genel kurulda ilk başkanlığa o zaman ki İzmit Belediye Başkanı Erol Köse seçiliyor. Burada tabii Marmara Adası eski Belediye Başkanı Ahmet Enön’nün de çok önemli katkıları var. O dönemlerde Birlik’in temel kuruluş amacı, Marmara Denizi ve boğazlarına kıyısı olan belediyelerin bir araya gelerek, daha çok Marmara Denizi’ndeki kirlilikle mücadele edilmesiydi. Bugün hala Birlik’in gündeminin baş sıralarında deniz kirliliği ile mücadele etme hedefi var. Birlik daha sonraki süreçte günümüze kadar amaçlarını genişletiyor ve belediyelerin hem seçilmiş temsilcilerine (belediye başkanlarına, meclis üyelerine) hem de belediye personeline sürekli eğitim vermeye başlıyor. Hizmetleri arasına; belediyecilik, şehircilik alanında danışmanlık hizmeti, bölgenin ortak sorunları konusunda bir araya gelip ortak projeler geliştirme, uluslararası ilişkileri kurup geliştirme çalışmaları giriyor. 45 kurucu üye ile kurulan Birlik’in üye sayısı, bugün 300’lere ulaşmış durumda. Marmara Bölgesi’ndeki bütün büyük belediyeler; (4 büyükşehir, 11 il merkez belediyesi) ve bütün büyük ilçe belediyeleri şu anda Birlik’in üyesidir. Bu Birlik’in çok önemli bir tarafını da belirtmek istiyorum. Birlik, kuruluşundan beri değişik partilerden belediyelerin üye olduğu ve yönetiminde sürekli değişik siyasi partilerin temsil edildiği bir yapıya sahip. Bugün de böyle, geçmişinde de böyle yani geleneğinde bu var. Üye sayısı oranında her parti birlik yönetiminde temsil edilir. Demokrasinin yerel düzeyde geliştirilmesi açısından da uzlaşma ortamının sağlanması açısından da bu çok önemli.
Yılda iki kez genel kurul yapılıyor ve genel kurullara her belediyeden bir belediye başkanı ile belediyelerin, Birlik Meclis Üyesi 2 yetkilisi katılıyor. Yani her üye belediyemiz, 3 temsilci ile Birlik Meclisi’nde temsil ediliyor. Forum şeklinde gerçekleştirilen meclis toplantılarında, bütün ortak meseleleri konuşma tartışma imkanı sağlanıyor dolayısıyla da ortak kararlar alınıyor.
e-Belediye: Birlik’in hedefleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Halil Ünlü: Birlik’in hedefleri arasında; özellikle, yerel yönetimlerin geliştirilmesi, belediyeler arası işbirliği ve uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi hedefleri de öncelikli olarak yer alıyor. Çok daha ağırlıklı olarak, yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olduğu inancından hareketle, yerel yönetimler-demokrasi ilişkilerine dikkat çekiliyor. Bu yönde de zaman zaman ciddi demokrasi mücadeleleri yapılıyor.
Dolayısıyla bu Birlik, belediyelere, belde halklarına beledi anlamda hizmet veren bir birlik değil. Daha çok belediyelerin ortak sorunlarına eğilen; onları bilgilendiren, eğitim faaliyetleri yapan, danışmanlık yapan ve özellikle de yerel demokrasiyi geliştirme konusunda faaliyetler yürüten, gerçekten tek ve en önemli Birlik’tir.
Belediyelerimiz Birlik’e üye olduğu zaman bazen beklenti içine girebiliyorlar, değişik yanlış anlamalar da oluyor, bunun altını çizmek lazım. Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği, örneğin ortak iş makinesi alımı gibi işleri yerine getirmekle birlikte, daha çok yerel yönetimler konusunda düşünce, görüş geliştiren, yasal düzenlemelerin veya yönetmeliklerin hazırlanmasında, belediyeler adına görüş geliştiren bir birlik. Yani entellektüel çabaları önde olan bir birlik. Özellikle bu tarafı çok daha önemli ve Türkiye’de bu konularda hizmet sunmak çok daha zor. İlke olarak bir altyapı hizmeti verebilirsiniz, bir kamyon alıp bir belediyeye verebilirsiniz, bu o kadar zor değil. Ama dünyayı takip ederek, Türkiye’deki yerel yönetimlerin gelişmesi konusunda neler yapılacağı veya yerel demokrasiyi nasıl güçlendirecekleri konusunda düşünsel olarak, onları bilgilendirmek, onlara bu çerçevede eğitim hizmetleri vermek, yine bu çerçevede yayın faaliyetlerinde bulunmak asıl zor olan budur. Türkiye’de çok sayıda birlik var ama, bunlar daha çok hizmete yöneliktir. Dolayısıyla bu yaklaşım genellikle zor anlaşılıyor. Ben bu tarafının çok daha önemli olduğuna inanıyorum. Keşke çok daha fazla birlik yerel demokrasi adına mücadele verse.
e-Belediye: Birlik’in faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Halil Ünlü: Bu kadar birikimle, deneyimle pek çok faaliyet yürütüyoruz. Belediyeleri, başkanlarını veya bazı birlik meclis üyelerini bir araya getiriyoruz. Bir forum gibi. Ben bunu çok önemsiyorum. Bazı katılımcılar bundan çok iyi yararlanamayabilir ama biz bir araya getiriyoruz, buyurun belediyelerin sesini yüksek sesle dile getirin diyoruz. Sorunlarınızı, ortak sorunlarınızı söyleyin, bunların ilgili yerlerde lobisini yapalım, ulaştıralım. Bence bizim en önemli işimiz bu.
Yakın geçmişte yerel yönetimler reform çalışmaları sırasında, bu Birlik çok önemli bir rol üstlenmiştir. İstanbul’da oluşturulan bir çalışma grubu, yerel yönetimler reformunun ilk taslaklarını hazırlamıştır. Büyükşehir Belediye Yasası, Belediye Yasası, Belediye Gelirleri Yasası, Mahalli İdareler Birlikleri’nin ve İl Özel İdareleri’nin ilk tasarı taslaklarını hazırlamıştır. Bana göre bu temel tasarılar, Avrupa Birliği normlarına uygun ya da Avrupa Birliği’nce kabul edilen, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun şekilde hazırlanmıştır. Fakat bunların aynı şekilde yasalaştığını söylemek mümkün değildir. Burada bürokrasi, biraz adet olduğu üzere, bu tasarı üzerinde bazı gedikler açmıştır. Dolayısıyla bizim Birlik’in oluşmasına katkı sağladığı tasarılar, amaçladığı şeklinde yasalaşmamıştır.
Tabii ki bu eksiklikler olmakla birlikte, genelde yerel yönetimlerle ilgili çok önemli yasal düzenlemeler kaydedilmiştir. Fakat bir eksiğimiz kalmıştır. Bu eksiğimiz de "Gelirler Yasası"dır. Maalesef şu ana kadar, İl Özel İdareleri ve Belediyeler’in Gelirler Yasa Tasarısı yasalaşamamıştır. Yani merkezi idare bu temel yasalarla birlikte çok sayıda hizmet veya yükümlülüğü yerel yönetimlere devretmekle birlikte henüz bunun kaynağını devretmemiştir. Bunun da umut ediyoruz önümüzdeki aylarda ya da bu yıl sonuna kadar yasalaşmasıyla, reform paketi bazı eksiklikleriyle beraber tamamlanmış olacak. Bu aslında son yıllarda yapılan önemli bir düzenlemedir. Gerçekten de yerel yönetimler yasal düzlemde, eskiye kıyasla çok önemli yetkilere sahip olmuştur.
Dolayısıyla bir araya gelmek ve ortak görüş oluşturmak, belediyelerin sesi olmak çok önemli. Bu çerçevede hem üyelerimizle ilgili yasal düzenlemelerde görüş oluşturuyor hem de olabildiğince Ankara’da lobi faaliyetlerinde bulunuyoruz. Biz bu konuda değişik zamanlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilgili Komisyonları’nı da ziyaret ettik. Hazırladığımız taslakları sunduk, katkıda bulunmaya çalıştık.
e-Belediye: Belediye Gelirleri Yasa Tasarısı henüz yasalaşmadı ve hala tasarı halinde duruyor. Burada Birlik’in savunduğu temel ilke neydi?
Halil Ünlü: Gelirler Yasası’nda üzerinde hassasiyetle durduğumuz birkaç temel konudan biri şöyleydi: Tabii ki herkesin bildiği devlet vergilerinden yerel yönetimlere daha fazla pay verilmesi. Biliyorsunuz şu andaki sistemde yüzde 6 oranında pay veriliyor. Son düzenlemelerle belediyelere çok önemli sorumluluklar, hatta merkezi idarelerin birimleri tarafından yapılan bir çok hizmet devredildi. Özellikle sağlık, eğitim, trafik konusunda, planlama konusunda; stratejik plan yapma, çevre düzeni planı yapma gibi yeni sorumluluklar yeni hizmet alanları devredildi. Zaten geçmişte yerel yönetimlerin merkezi fonlardan ya da devlet vergilerinden aldığı pay çok düşüktü. AB ülkelerinde yerel yönetimlerin kamu harcamalarından aldıkları payı kıyasladığımızda bu oran İskandinav ülkelerinde yüzde 45’lere varıyor. Kara Avrupa’sında da ortalama yüzde 25 ile yüzde 35’ler arasında. Türkiye’de ise bu konuda kesin net bir rakam olmamakla birlikte yerel vergileri de dahil ederseniz kamu harcamalarının yüzde 10-15’ini yerel yönetimler yapıyor. Hatta yanlış hatırlamıyorsam İsveç’te kamu harcamalarının yüzde 65’i yerel yönetimlerce harcanıyor. Türkiye’de devlet vergilerinden belediyelere ayrılan payın en az yüzde 10-20’lerde olması gerektiğini söylüyoruz. Bizim önerimiz olarak taslakta da yer aldı. Yine devlet gelirlerinden alınan payın artırılması konusunda çok sayıda harç ve çeşitli vergiler gibi gelirlerden alınacak oranın daha yüksek olması konusunda, oluşturduğumuz komisyon tarafından belediyeler adına görüşler toplandı ve bu bizim önerimiz olarak gönderildi.
e-Belediye: Bu yasanın Birlik’in hazırladığı taslaklar çerçevesinde gerçekleşmesi olasılığı var mı?
Halil Ünlü: Bu yıl sonuna kadar gerçekleşmesi olanağı yok gibi. Gelecek yıl içinde çıkabilir. Aslında çıkması da gerekir. Çünkü hükümet programı içinde hazırlanan paket programın içinde de vardı. Yetki ve görev devrettikten sonra bunun kaynağının da merkezi idare tarafından devredilmesi gerekir. Bizim umudumuz 2007 yılında uygulanmak üzere bu yıl sonunda çıkması. Bu yasalaşması gecikmiş bir tasarı, diğer paketle birlikte çıkması gerekirdi.
e-Belediye: Peki, Reform Yasası geçiyor da Gelirler Yasası kısmı neden geçemiyor?
Halil Ünlü: Objektif yaklaşmak gerekirse, tabii Türkiye’nin kaynaklarının sınırlı olması ve Türkiye ölçeğinde genelde zor bir dönemden geçmesi, sıkı ekonomik programlar uygulaması dolayısıyla, kolay bir mesele olmadığını kabul ediyoruz. Ancak bir yandan yerelleşme süreci yaşıyoruz, öte yandan AB’ye girme sürecinde de yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi durumu ortada. Dolayısıyla bir şekilde yeni hizmet alanlarının da kaynağını yaratmak durumundayız. Bunu yerel olarak yaratabiliriz; yerel yönetimler tarafından, yerel vergiler konmak suretiyle bu vergilerin önemli bir bölümü yaratılabilir. Ancak şu andaki sistemde, bizim anayasal sistemimizde bu zor görünüyor. Dolayısıyla merkez tarafından yaratılan kaynakların bir bölümünün aktarılması bu hizmetlerin yerine getirilebilmesi için bir ön koşul haline geliyor. Prensipte onaylanan bir durum ama ekonomik durum dolayısıyla bütçenin dengeleri açısından da zorlukları var tabii.
Kaynak açısından Büyükşehirlerin durumu daha iyi. Geçmişe oranla şimdi il özel idareleri daha iyi durumda. Fakat genelde belediyeler bu yeni hizmet alanlarıyla ilgili olarak kaynak konusunda sıkıntılı.
e-Belediye: Birlik’in faaliyetlerine devam edersek...
Halil Ünlü: Geçmişten günümüze bu Birlik’in yapmak istediği ve bir türlü yapamadığı bir alanda; Marmara Bölgesi ölçeğinde planlı gelişmeyi sağlayıcı çalışmalar yapmak. Yani tam olarak bölge planlaması değil ama, ben bunu "bölge planlama çalışmaları" diye adlandırıyorum. Geçmişte birkaç kez bu konuda çalışma yapıldı. Özellikle bu Marmara Bölgesi’ndeki Sapanca ve Manyas gölleriyle ilgili fakat bir türlü bu temel görev alanında sonuç alıcı çalışma yapılamadı. Ancak geçtiğimiz yıl, bölge planlaması diyebileceğimiz alanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile bir ortak çalışmaya başladık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizim üyemiz; Başkanı da bizim Başkanımız. İstanbul’da bir Metropoliten Planlama- Kentsel Planlama Merkezi kuruldu. Burada 350’nin üzerinde planlama uzmanı, akademisyen çalışıyor. Bizim de önerimizle bu planlama merkezinde, 10-15 uzmanın çalıştığı bir "Bölge Planlama Birimi" oluşturuldu. Şimdi biz İstanbul Metropoliten Planlama ile "Bölge Planlama" çalışması yapıyoruz.
Bölge Planlama konusunda; "Marmara’yı düşünmeden İstanbul’u planlamak ya da İstanbul’u düşünmeden Marmara bölgesini planlamanın mümkün olmadığı, dolayısıyla Nüfusun 3’de 2’sinin yaşadığı İstanbul Metropoliten alanını planlarken bölgeyi de dikkate alıp karşılıklı metropol alanla bölgenin etkileşimini ortaya çıkarmak, gelişme stratejilerini belirlemek" anlayışını ortaya koyduk. Yani İstanbul’u planlarken bölgenin gelişme eğilimlerini ya da İstanbul’un nerelere desantralize olacağının özellikle sanayi açısından, bölge planlama anlayışıyla İstanbul metropoliten alanını planlama kararı verildi. Bu konuda "halk bölge" toplantıları yapıyoruz. İstanbul metropoliten planlama içindeki planlama grubuyla birlikte alt bölgelerde toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılara birliğin üyelerini çağırıyoruz. Ayrıca özel sektör temsilcilerini, sivil toplum kuruluşlarını çağırıyoruz. Orada o alt bölgenin gelişme eğilimlerini, olası gelişme stratejilerini tartışıyoruz. Bu alt bölge toplantılarından elde edilen girdiler, İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi’ndeki Bölge Planlama Grubu tarafından değerlendiriliyor. Şu anda bir seneye yakındır bu çalışmalar devam ediyor ve önemli mesafeler alındı.
Yani yapmak istediğimiz İstanbul planlanırken, planlı bir kent haline gelirken, Marmara Bölgesi’nin de planlı, sağlıklı bir gelişme sağlayabilmesi için bir tür Bölgesel Stratejik Plan’ın da ortaya çıkarılması.
e-Belediye: Birlik’in faaliyetlerinden birisi de "Eğitim Hizmeti". Ne tür eğitimler veriyorsunuz?
Halil Ünlü: Bizim ikinci ana faaliyet alanımız da eğitim çalışmalarımızdan oluşuyor. Belediyeciliğin, şehirciliğin değişik alanlarında eğitim hizmetleri veriyoruz. Birlik’imiz kuruluşundan bu yana buna devam ediyor. Bu günlere geldiğimizde ayda neredeyse 2 ya da 3 seminer düzenliyoruz. Bu seminerleri yılda birkaç kez de yurtdışı inceleme gezileri şeklinde yapıyoruz. Özellikle başkanlara, meclis üyelerine yönelik olarak.
Sürdürdüğümüz bu eğitim faaliyetlerini katılımcılar açısından iki ana bölümde değerlendirebiliriz. Birisi, seçilmiş başkanlara ve meclis üyelerine yönelik seminerler veya eğitim organizasyonları. İkincisi de daha çok belediye personeline veya yönetici personele, müdürlere ve daire amirlerine yönelik seminerler.
Özellikle seçilmiş temsilcilere yönelik sürdürmek istediğimiz eğitimleri daha kalıcı, daha uzun kurlarla yapmak gibi bir kararımız oldu. Bu doğrultuda Birlik Merkezi’nin ikinci katında bir "Yerel Yönetimler Akademisi" açılması kararı verildi ve bu akademi geçtiğimiz yıl açıldı. Ancak bir program uyguladık, ikinci program gecikti, belki bu yıl sonuna doğru son baharda belediye meclis üyelerine yönelik olarak- belediyeciliğin temel alanlarında kurlar şeklinde daha uzun süreli eğitimler verecek ve sonunda da sertifika vereceğiz. Bu eğitimle, belediye meclis üyelerimizi asgari düzeyde; "Türkiye’nin Genel Yönetim Yapısı", özellikle "Yerel Yönetimler", "Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı" konularında bilgilenmelerini istiyoruz. Çünkü meclis üyelerinin önemli bir bölümü geleceğin belediye başkanları, hatta potansiyel milletvekilleri olduğu için, yerel yönetimleri merkezi düzeydeki sorumlulukları içinde bir okul olarak algılamak düşünmek istiyoruz. Onun için daha çok belediye meclis üyelerimize yönelik olarak bu akademide eğitim vermek istiyoruz. Belediyelerin çalışan kadrolarına yönelik olarak halen eğitim seminerlerimiz ise ayda birkaç defa olmak üzere sürüyor.
Bir başka başlık da belediye mevzuatı konusunda; üyeleri bilgilendirme, üyelerin haklarını koruma, danışmanlık verme gibi eğitim çalışmalarımızda söz konusu. 2004 yılında Maltepe Üniversitesi ile, belediye çalışanlarına yönelik olarak "e-Belediye Dönüşüm Uzmanlık Sertifika" programı yaptık.
e-Belediye: Avrupa Birliği ve yerel yönetimler konusunda çalışmalarınız var mı?
Halil Ünlü: Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde genellikle yazılan çizilenlerde yerel yönetimleri pek ilgilendirmeyen daha üst düzey düzenlemeler gibi algılansa da kabaca yapılan bir çalışmaya göre bu düzenlemelerin yani uyum sürecindeki bizim uyum sağlayacağımız düzenlemelerin, yüzde 60’ı doğrudan ve dolaylı olarak yerel yönetimleri ilgilendiriyor. Sağlık meselesi, çevre, gıdaların denetlenmesi, yaşanabilir kentlerin oluşturulması meseleleri gibi, çok sayıda başlık yerel yönetimleri, özel olarak da belediyeleri çok yakından ilgilendiriyor. Biz bu konuda da bir girişimde bulunduk ve Büyükşehir Belediyesi ile bir protokol hazırlığı içindeyiz, imzalanmak üzere. Merkezimizin üst katında bir Avrupa Birliği Ofisi açılmasına karar verdik, onun düzenlemeleri devam ediyor. Bu ofis, üye belediyeler adına çalışmalara katılacak ve şu anda da zaten katılmaya başladık.
Bildiğiniz gibi AB uyum sürecinde Çevre başlığı altında bizi en çok sıkıntıya sokacak konu atık meselesidir. Bugünlerde çevre bilincini geliştirmek adına yürüttüğümüz bir proje de var. AB’nin Akdeniz programı çerçevesinde, "Bölgesel Ölçekte Katı Atık Yönetimi Projesi" önerisinde de bulunmak istiyoruz.
Sanayi atıkları dışındaki atıkların tamamı belediyelerin sorumluluğu altında. Bunların toplanması, taşınması, depolanması, bertarafı konusunda maalesef Türkiye’de AB’nin direktifleri, hatta bizim Çevre Yasası’na göre çıkarılmış yönetmeliklere göre, sağlıklı uygulamaların sayısı çok fazla değil. Az sayıda belediyemiz bu uygulamaların içinde ve özellikle büyükşehir belediyelerimiz bu türlü projeleri uyguladılar. Türkiye’de ve bölgemizdeki pek çok belediyenin katı atıklar konusunda Avrupa Birliği standartlarında bir katı atık yönetim sistemi yok. Düşündük ki üye belediyelerimizde Avrupa Birliği direktiflerine ve bizim çevre yasasına göre çıkarılan katı atık yönetmeliklerine uygun bir, "Evsel Katı Atık Yönetim Sistemi" geliştirelim ve bunun eğitimini verelim. Bu sistem içersinde de özellikle atıkların ayrılması konusunda bilinç geliştirici çalışmalar yapalım. Konuyla ilgili birkaç pilot belediyede de AB standartlarında atık bertaraf tesisinin oluşturulmasını sağlamak gibi iddialı bir proje çalışmamız var.
e-Belediye: AB fonlarından yeterince faydalanılamadığı söyleniyor...
Halil Ünlü: Kamuoyunda duyulduğu şekliyle bu fonların kullanımı o kadar kolay değil. Bu fonların kullanımı sivil toplum kuruluşlarına, yerel yönetimlere, yurttaşlara açılıyor. Belli alanlarda ne tür projeler sunulabileceği belirtiliyor. Bize danışan bilgi almak isteyen üyelerimize bu bilgileri veriyoruz. Ama bu konularda bilgi artık Internet’ten, Ankara’daki AB Genel Sekreterliği’nden ya da bu konuda AB’nin yetki verdiği birimler tarafından düzenli olarak bütün kamuoyuna açılıyor.
Ancak burada yaşanan zorluk; proje hazırlama konusudur. Bilgi birikimi ve uzmanlık gerektiriyor. Özellikle bağış şeklindeki fonların kullanılmasında, projeyi öneren ve hazırlayan kuruluşun kendisinin de yerel katkıda bulunması isteniyor ve bu oranlar yüzde 50 ile 30 arasında değişiyor. Ancak söz konusu yerel katkıyı bulmak ve projeye koymak bir takım zorluklar getiriyor. İkincisi de proje yönetimi kolay bir iş değil. Bu konuda AB’nin denetimi de çok sıkı bir denetimdir. AB fonlarına başvuracak kurumun çok ciddi ve detaylı çalışma yapması gerekiyor. Yani projeyi usulüne uygun olarak oluşturup önermek, bütün denetim ve raporlama süreçleriyle birlikte yerine getirmek oldukça zor bir iş. Türkiye’de gerek belediyelerde gerek sivil toplum kuruluşlarında deneyimler artıyor. Bunlardan önümüzdeki dönemde çok daha fazla yararlanma yolları mutlaka bulunacaktır.
e-Belediye: Sayın Ünlü, son olarak neler söylemek istersiniz?
Halil Ünlü: Yerel yönetimler konusunda bizde klasikleşmiş bir anlayış var; belediyeler daha çok belli hizmetleri sunar. Özellikle de merkezi idarenin sunmadığı yerel düzeyde halkın ortak ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum şeklinde tanımlanır. Ancak "kent yönetimi" görevinin dayandığı "yerel hizmet sunmak" ve "kural koymak" unsurlarından, "kural koymak" konusuna yeterince önem verilmiyor. Yerel hizmet götürme konusunda uygulamalar bilinirken, "kural koymak ve uygulatmak" genellikle zabıta tarafından uygulanması takip edilen ve uymayanlara ceza verilen bir süreç olarak bilinmekle. Aslında bu alan bana göre çok önemlidir. Yani kurallara uygun bir kent yaşamının kurulması için bugün artık belediyelere çok daha önemli görevler düşmektedir. Yani kentlerimizdeki ortak yaşamın zorluğu büyük ölçüde kuralsız yaşamaktan kaynaklanmaktadır. Sorunların büyüklüğü dikkate alındığında, belediyelerin ya da kent yönetimlerinin kentleri için, ortak yaşamı kolaylaştırıcı, daha yaşanır kentleri sağlayıcı kurallar koyması ve bu kuralları da uygulaması aslında çok önemli bir işlev. Bu işlevi bazı imkansızlıklar nedeniyle tam olarak belediyeler yerine getiremiyor.
Kentler aynı zamanda demokrasinin de güçlendiği alanlar. Ortak yaşamın, bir arada yaşamanın, karşılıklı haklara hukuka saygının öğrenildiği yaşanıldığı alanlar. Dolayısıyla kentler de, belli kurallar dahilinde karşılıklı haklara saygılı yaşam bilincini geliştiremezsek, demokrasiyi de o oranda geliştiremiyoruz demektir. Başka bir deyişle demokrasiyi yerel düzeyde geliştirmek istiyorsak daha kurallı, karşılıklı yurttaşların belli kurallara uyduğu ortak yaşam alanı olacak şekilde yönetmemiz gerekiyor. Bununda çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Özellikle yerel düzeyde demokrasinin güçlenmesi, temsili demokrasinin artık eksik hale gelen yanlarının tamamlanması, kısmen doğrudan demokrasinin,