Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fahir Gök: “Doğru aydınlatma için katma değerli LED teknolojileri en doğru çözüm”
Türkiye’de enerji verimliliği planlarının bir parçası olarak, 2020 yılına kadar sokak aydınlatmalarının yüzde 75'i’nin LED armatürlerle değiştirilmesi gündemde. Dönüşüm projelerinin hareketlendirdiği aydınlatma sektörünü, özellikle sokak aydınlatmaları konusunu Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fahir Gök ile konuştuk. Gök, enerji verimliliği sağlamak adına lambaları karartmanın, kapatmanın bir çözüm olmadığını, doğru aydınlatmanın enerji verimliliği yanında, gerekli konforu sağlayacak şekilde katma değeri yüksek LED teknolojileriyle yapılması gerektiğini söylüyor.
e-Belediye: Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği’ni (AGİD) biraz tanıyabilir miyiz?
Fahir Gök: Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD) 1997 yılında kuruldu. Kurulduğu zaman 19 üyeden oluşuyordu. Bugün itibarıyla bu sayı 90’a yaklaştı. 2015 sonunda sayının daha da artacağını düşünmekteyiz. Bizim dernek tüzüğümüzde de yer alır: “Türkiye’de imalat yapan ve imalat yaptığını bir kapasite raporuyla tespit eden herkes derneğimize üye olabilir”. Burada firmanın küçük veya büyük olması gibi bir ayrım yapmıyoruz; tek kıstasımız üretici olması ve bunu tespit etmesi. Dolayısıyla sübjektif hiçbir kriterimiz yok. Buna paralel olarak yurt dışından üyelerimiz var. Bu firmaların da bize üye olabilmesi için kendi ülkelerinde ya da global anlamda dünyanın herhangi bir yerinde üretici pozisyonda olmaları gerekiyor. Bir de Türkiye’de bir ofislerinin ya da temsilciliklerinin olması gerekiyor. Özellikle yurt dışı konusunda çok seçiciyiz. Çünkü derneğin en büyük amacı Türkiye’deki pazarı büyütmek, derinlik kazandırmak, üyelerimize teknoloji transferinde ve know-how konusunda kapılar açabilmek ve yerli sanayimizi hızlı bir şekilde geliştirmek. Global markaların hemen hemen hepsi üyemiz. Yerli ve sektörün önemli aktörü olan firmaların da tamamı üyemiz konumunda. Türk üyelerimizin profiline baktığımızda %85-90’ı armatür, cihaz üreticisi. Bu armatürlerin içinde kullanılan ışık kaynağını ya da elektronik parçaları üreten firmalar da var.
e-Belediye: Kent aydınlatmasında enerji verimliliği sağlanması adına dış aydınlatmalar nasıl olmalı? Bu anlamda yaşanan değişimler neler oldu?
Fahir Gök: Enerji, dünya ve Türkiye gündemini işgal eden en önemli başlıklardan biri. Türkiye olarak enerji ithalatına harcadığımız tutar 60 milyar doların üstünde. Enerji verimliliğiyle birlikte çevre faktörü de tüm dünyanın gündeminde olan bir konu. Aydınlatmanın olduğu her yerde hem çevre faktörü hem enerji verimliliği hesap edilmeli. Bunların yanına bir de mutlaka konforu da koymalıyız. Bu üçlüyü sağlamanız lazım. Örneğin enerji verimliliği sağlamak adına lambaları karartmak, kapatmak bir çözüm değil. Gerekli konforu sağlayacak kadar aydınlatmak ve bunu yaparken teknolojiyi, kaynakları, sistemleri ve altyapıyı geliştirerek tasarruf sağlayabilmek. İşte bu noktada yeni teknolojiler devreye giriyor. Aydınlatmada ışık kaynakları teknolojisinde, 1980’li yıllardan 7-8 sene öncesine kadar çok önemli bir mesafe katedilmemişti. Enerji verimliliği sağlayacak, tükettiği enerjiyi yüksek mertebelerde ışığa çevirecek kaynaklar limitliydi. Halojen teknolojisi, floresan teknolojisi, daha sonra metal halideler ve sonunda da LED teknolojisi. LED teknolojisine kadarki sürecin çok önemli bir kısmı elektrik tabanlı bir sektördü. LED ise yarı iletken bir teknoloji ve arka planı tamamen elektroniğe bağlı. Dolayısıyla aydınlatmanın bulunduğu günden bu tarafa en son 7-8 sene öncesine kadar sadece metal ve elektrik sektörleriyle iç içe yaşayan aydınlatma sektörü bir anda tamamen başka bir alanla birleşmeye başladı. Tabi bu müthiş bir dinamizm kazandırdı. Aktörler değişmeye başladı. Yeni sisteme adapte olmayanlar oyun dışında kalmaya başladılar. Ve bu değişim sadece Türkiye’de değil bütün dünyada yaşandı. Türkiye, teknolojiyi takip etme konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi. Bir yenilik varsa toplum hızlı bir şekilde reaksiyon gösterip ona adapte olabiliyor.
Tüm bu gelişmelerin sadece teoride kalmaması, bir çatı altında düzenlenmesi, bir platformda oturup tartışılması ve birisinin yol göstermesi gerekiyor. Bu yol gösterici de devlettir. Son 10 yıldaki süreçte AB Uyum Yasaları’nda çevre ve enerji önemli iki başlık hâline geldi. Bizim bazı uygulamaları AB’nin müktesebat zorunluluğu nedeniyle zaten yerine getirmemiz lazım. Enerji verimliliğini bir kenara bırakın, bundan 5-6 sene önce, sadece Çevre Yasası’nın uygulanması için 65-70 milyar dolarlar civarında bir yatırım gerekiyordu. Bunlar tabi çok kolay işler değil, hele ki Türkiye’nin mevcut bütçesini göz önüne aldığınızda. Neredeyse Türkiye’nin 1 yıllık enerji sarfiyatına eşdeğer bir rakam. Tabi bu hemen olacak bir şey değil, bir süreç istiyor. Yaşanılan değişimler, sokak aydınlatmaları, enerji verimliliği gibi konular da bu çerçevede önemli gündem maddeleri hâline geldi. Enerji Bakanlığı bu konuda ciddi bir rol üstlenmiş durumda. Onu destekleyen Bilim ve Sanayi Bakanlığı ve enerji politikalarını oluşturan bir takım kurullar ve komiteler de var. Enerji Bakanlığı ve bünyesindeki tüm daireler bu konuda çok ciddi çalışmalar yaptılar. İleriye dönük yatırımlar yapılabilmesi adına önemli destekler verildi. Tabi burada aydınlatma konusundaki en önemli başlık sokak aydınlatması.
e-Belediye: Türkiye’de aydınlatma için ne kadar elektrik harcanıyor? Aydınlatma ile ilgili rakamlar var mı?
Fahir Gök: Sadece sokak aydınlatması için Türkiye bütçesinden sağlanan katkı (2014 rakamlarına göre) 500 milyon TL civarında. Bu sene 3-5 puan artmış olabilir. Bir yandan ihtiyaçlar da artıyor. Yeni yollar yapılıyor, iyileşmeler yapılıyor, nüfus artıyor… Tüm bunlar için yeni yatırımlar gerekli. Yeni yatırımlarda da enerji tasarrufu öncelikli kalem hâline geliyor. Dolayısıyla aydınlatmanın ülkeye getirdiği yük önemli bir yük. Diğer ülkelerle kıyaslandığında aydınlatma düzeyimiz çok aşağıda değil. Dünya ortalamasının çok altında ya da üstünde değiliz.
e-Belediye: Aydınlatma konusunda “Fazla Aydınlatma” diye tabir edilen durumlar var. Örneğin bazı şehirler yukarıdan baktığınızda ışıl ışıl görünüyor. Bu türden bir aydınlatma için direkt olarak “iyidir” ya da “kötüdür” şeklinde bir yorum yapabilir miyiz?
Fahir Gök: Biz aydınlatmacılar, ‘doğru aydınlatma’ yapılması gereğini sıklıkla vurguluyoruz. Uluslararası örgütler, milli komiteler, uluslararası standart organizasyonları ve aydınlatma derneklerinin bir araya geldiği platformlarda, doğru oranlar tespit ediliyor ve ‘kriterler’ olarak, ülkelerin kendi yönetmeliklerine, uygulamalarına yansıtılıyor. Ama herkes buna uyuyor mu? Hayır. Onun için uzaydan baktığınızda bazı yerlerde saçma aydınlatmalar görebiliyorsunuz. BM , ‘Karanlık Projesi’ diye yeni bir proje geliştirdi. Hatta biz AGİD olarak o proje içerisinde bir fon alınması gayreti içerisindeyiz. Özellikle LED teknolojilerinin geliştirilmesi için bir altyapı projesi olarak Sanayi Bakanlığı’na aktarılması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Burada önemli kriter şu: Konfordan ödün vermeden enerjiyi en verimli şekilde kullanmak ve bununla birlikte en gelişmiş teknolojiyi kullanmak. Bunlara ek olarak, son zamanlarda yine sektörün dilinden hiç düşmeyen “akıllı aydınlatma” konusuna da titizlenmek gerekiyor. ‘Akıllı aydınlatma’da çok geniş tabanlı otomasyon teknolojileri altyapısına ihtiyaç var. Bu konuda yatırım yapan firmalar teknoloji geliştirme çalışmaları yapıyor. Işığa ihtiyaç olmayan yerlerde aydınlatma seviyesinin minimuma indirilmesi, otomasyon sistemlerine bağlanması gibi bir yığın altyapı projesi geliştiriyor. Sadece aydınlatma uygulaması değil; kontrol, arıza tespit noktalarının bulunması gibi işlemlerle alakalı olarak da çalışılıyor. Zira bu kalemler de önemli bir maliyet unsuru. Bu çerçevede konu hâlen daha emekleme safhasında.
e-Belediye: Geleneksel aydınlatmadan, yeni teknoloji LED’li aydınlatmaya geçildiğine göre bir dönemin artık kapandığını, yeni bir dönemin başladığını söyleyebilir miyiz? İşin içine yeni disiplinler, yeni yaklaşımlar giriyor, Türkiye’de yeterli bilgilendirme oldu mu? Herhangi bir şey kaçırdık mı, yoksa yakaladık da işler yolunda gidiyor mu?
Fahir Gök: Evet eski dönem kapandı. Bir miktar karmaşa durumu var ama bu sadece Türkiye’de değil. Çünkü teknoloji çok yeni, çok dinamik ve standartları oluşturma gayreti hâli hazırda devam ediyor. LED teknolojisi bir yerde durmadı ama kaçan da hiçbir şey yok. Bizim teknik olarak lümen/vat dediğimiz bir oran var ki verimliliği etkiler. 20 lümen/vatlardan 50, 80, 100, 200’lere doğru gidilmeye başlandı. Bu, belirli bir seviyeye ulaşıp durağan hâle gelecek ki sistemler de ona göre geliştirilsin. Son 7-8 sene ve önümüzdeki birkaç seneyi kapsayan süreci geçiş dönemi olarak değerlendirmek lazım. Yeri gelmişken söyleyeyim, AGİD aynı zamanda Avrupa Aydınlatma Birliği’nin kurucu üyesi, 30 üyeden birisiyiz. Şahsen de o birliğin denetçiliğini hâli hazırda yürütmekteyim. Bu birlik; standartların belirlenmesi, yönetmeliklerin hazırlanması konusunda Avrupa Parlamentosu’ndaki ilgili tüm birimlere bilgi akışını sağlıyor.
Türkiye’de şu an için en önemli konu sokak aydınlatmaları konusudur. Türkiye, sayısı 6 ila 8 milyon arasında değişen bir LED dönüşümü gerçekleştiriyor. Burada TEDAŞ ana rolü üstlenen kurum. Zira TEDAŞ, elektrik dağıtım şirketlerini kontrol ve koordine eden, onlara yönetmelikleri ve standartları tarif eden organizasyon. Yaklaşık 2 yıldır bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Bir takım taslak yönetmelikler yapıldı, uygulamaya geçildi, sonradan pilot uygulamalar yapıldı, devamında da taslaklar üzerindeki eksiklikler görüldü ve giderildi… TEDAŞ yönetmelikleri çıkardı, tebliğini yaptı. Hatta en son çıkan şartnamede AGİD olarak bizim de görüşümüz istendi.
e-Belediye: Revize edilen son şartnamede (LED Işık Kaynaklı Yol Aydınlatma Armatürleri Teknik Şartnamesi Mart 2015) öne çıkan, sizin “çok önemli” diyebileceğiniz neler var?
Fahir Gök:Standardı yüksek bir şartname oldu. Sıradan teknik bir şartname değil. Oldukça ağır standartları içeren bir yapı, birçok iyi noktası var. Ancak uygulamaya dönük, dağıtım şirketlerine dönük taraflarda bazı müphem yerler var. Bazı durumlar da yoldayken tamamlanacaktır. Artık dünya çok dinamik bir yapıda. Dolayısıyla Türkiye de o dinamizmi yakından takip ediyor.
e-Belediye: Herhangi bir yola aydınlatma yapacak kurum o şartnameye uygun ürünler kullanmak zorunda değil mi?
Fahir Gök:TEDAŞ diyor ki: ‘Benim sorumluluğum altında olan ve sokak aydınlatması bana ait olan yerlerde kullanılacak armatürlerin, uygulanacak sistemin şartnamesi budur’. Bu şartnameye uygun ürünü nereden tedarik edeceği dağıtım şirketinin problemi. Tabi burada işin içine bir de ticari kaygılar giriyor. LED yeni bir teknoloji; bir taraftan eski sistemi yerle yeksan ediyor ama diğer taraftan da pahalı. Çok doğaldır ki, ister resmi isterse de özel bir yapı olsun, işin içinde ticaret varsa yatırımın geri dönüş süresi önem kazanıyor. ‘Ben bir yatırım yapacağım ama bu yatırımı ne kadar sürede geri alabilirim?’ sorusu yatırımcıları en çok meşgul eden sorudur. Dolayısıyla bu durum süreç içerisinde şekillenecektir.
e-Belediye: LED uygulamalarının, talebi azaltan bir verimlilik yaratması, elektriği satan Dağıtım Şirketleri tarafında sıkıntı yaratmaz mı?
Fahir Gök:Artık tüm dünyada verimlilik ve çevre kaygılarını dikkate alan, hayata geçirilmesini zorlayan kanunlar, düzenlemeler, yönetmelikler var. Bunların çok da ötelenmesi mümkün değil. Öyle ki, Türkiye’de devlet artık bu ürünler Türkiye’de üretilsin diyor. Ancak ben bu konuda enerji verimliliğiyle ilgili bakanlıkta yaptığımız toplantılarda şunu dile getirdim: Bu ürünler yerli veya yabancı firmaların malı olabilir ama yerli kabul edilmesi için üretimin belli oranda Türkiye’de yapılmış olması lazım. Bunun da şartnameleri çıktı. Bu, ülkemiz için çok önemli bir kazanç. Ben de son derece doğru buluyor ve destekliyorum. Sanayinin gelişmesi, know-how kazanılması için çok faydalı. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen şirketlerinin de gözü Türkiye’deki LED dönüşüm projelerinde. Onun için Türkiye’de şu an pek çok yabancı aktör ya kendi şirketleriyle ya da bir Türk partnerle ortaklık kurarak işe giriyor.
e-Belediye: LED üreten yerli firma/firmalar var mı?
Fahir Gök: Çip paketleyen bir firma var. LED dediğimiz ürün bir paket ve onun içinde ışık kaynağı bir çip var. O ışık kaynağını alıp değişik kılıflarla, değişik paketlemelerle işlem yapan sistemler var. Türkiye’de öyle bir firma var ama tabi teknoloji o kadar dinamik ve o kadar hızlı büyüyen bir yapıda ki üretim kabiliyet ve kapasiteleri buna ne kadar cevap verir bilmiyorum. Tabi gönül bir yerli firmanın bu işi en layıkıyla yapmasını ister. Ama işin detayını, altyapısını çok da iyi bilemiyorum ancak üretim yapıldığını biliyorum.
LED her durumda dışarıdan gelecek. Ama bunun baskısı, paketlenmesi, dizisi gibi konularda Türkiye çok ileride. Elektronik altyapıya sahip çok kuvvetli firmalarımız var, ciddi bir know-how’a da sahibiz. Beyaz eşyada ve benzeri elektronik ürünlerde Avrupa’nın pek çok önemli firması için Türkiye’deki firmalar üretim yapıyorlar. Bütün sıkıntı, esas asıl kaynak olan çip üretiminde. O da dünyada birkaç büyük grubun elinde. Bunun yanında bir de teknolojinin her gün gelişmekte olduğu gerçeği de söz konusu. Dolayısıyla bu tür bir teknolojide yatırım yapacaksanız çok dikkatli olmanız lazım. Çok büyük rakamlar dönüyor. Eğer girdiğiniz bu yarışta teknik manada devam edemeyecekseniz, Japonya, Almanya, Çin, Amerika, Fransa 200 lümen/vat üretirken siz 30-40 lümen/vat üretirseniz bir şansınız yok demektir. Otomatikman oyunun dışında kalırsınız.
e-Belediye: Türkiye’deki LED dönüşümü konusunda rakamlar nedir?
Fahir Gök: Bütün bir pakete bakarsak direk bazında 6-6,5 milyon adetlik bir rakamdan söz edebiliriz. Belki zaman içinde bu sayı daha da artabilir. Bu, işin bir yönü. Sokak aydınlatması gündemde olduğu için bu işi konuşuyoruz. Diğer taraftan bir de kamu binalarında değişim söz konusu. Bununla birlikte belediyelerin park, bahçe, yürüme yolları gibi alanlarının aydınlatılması ile ilgili projeler var. Artı bir de yeni yapılan inşaatlarda kullanılan ürünlerde bir değişim var. İç aydınlatma, dış aydınlatma, cephe aydınlatması gibi birçok yerde artık tabir-i caizse ahtapot gibi yayılmaya başladı. Artık eski teknolojiler ciddi şekilde bertaraf ediliyor.
e-Belediye: Türkiye’de konvansiyonel üretim yapan pek çok firma var. Bu firmaların LED dönüşümüne bakışı nasıl?
Fahir Gök: Bundan 5-6 sene önce arkadaşlarımızla konuşurken hep şunu dile getiriyordum: Bakın, bu yeni teknoloji çok hızlı bir şekilde yaygınlaşacak, 5 ila 10 yıl aralığını geçmeyecek bir süreçte dünyadaki bütün aydınlatmanın en az %75’i LED olacak. Ve bu süreç, inanılmaz bir süratle ve hatta beklediğimizden daha hızlı bir şekilde gelişiyor. Teknoloji şu an bazı florasan ampullerde ve metal halide diye tabir ettiğimiz bazı ampullerde başabaş noktasına doğru yaklaşıyor. Ulaştığı zaman hepsi otomatikman devre dışı kalacak. Dolayısıyla aydınlatmanın tamamı LED ve elektronik altyapıyla donatılmış olacak.
Hem yurt içinde hem de yurt dışında bu sürece ayak uydurmayan bazı firmalar bertaraf oldular. Buna, bizim dernek yapımızdan bir örnek vereyim. Son 5 yıldaki üye profilimize baktığımızda, her yıl çok büyük değişimler yaşandığını ve sayının arttığını görüyoruz. Üyelerimizin çok önemli bir kısmı eski konvansiyonel firmalar, yeni üyelerimizin ise tamamı elektronik firmaları. Bu da sektörün yaşadığı dinamizmi ve aktör değişimini gösteren güzel bir örnek.
e-Belediye: Anlıyoruz ki, LED dönüşümünde elektronik tarafında çok daha fazla iş çıkacak. Otomasyonlar devreye girecek…
Fahir Gök: LED’i harekete geçirebilmek için veya o ışık kaynağını kullanabilmek için ciddi bir elektronik altyapıya ihtiyacınız var. O da zaten birebir elektronik sanayisinden besleniyor.
e-Belediye: Konuya belediyeler tarafından baktığımızda onların bir fatura derdi olur. Proje üretirler ama finans yaratmaları hep sıkıntıdır. Normalde dağıtım şirketinin faturasını hazine ödüyordu. Öğrendiğimiz kadarıyla “faturanın %20’sini belediyeler ödesin” şeklinde bir karar çıktı. Belediyeler fatura ödeyen pozisyona geçtiğinde bir verimlilik hesabı başladı. Belediyeler mevcut eski aydınlatmalarını kaldırıp, enerji verimli LED’li sistemlere geçebilirler. Bu süreçte nasıl bir işleyiş olacak, sürecin aktörleri kimler olacak?
Fahir Gök: Tabi bu alan şu an için çok met değil. Çünkü neticede konu yeni. Belediyelerdeki teknik donanım ve altyapı bu konularda henüz tam olarak yeterli değil. Bırakın belediyeleri, dağıtım şirketleri bile bu konuda henüz gerekli bilgiye sahip değil. Birçoğu hâlen ‘çok yeni bir alan’ diye bakıyor, ‘pahalı bir yatırım’ diyerek ötelemeye çalışıyor… Ama er ya da geç bu yola girilecek. Kanun koyucunun belediyeleri yönlendirmesi doğal. Neticede devletin rolü; size yol göstermek, belirli kuralları ana arterlerinde belirtmek ve detayı da sizin inisiyatifinize bırakmaktır.
TEDAŞ şartnamesi daha başka bir konu. O birebir devletin nezaretinde olduğu için kurallar açık ve kesin. Ama belediyelere indiğiniz zaman bu biraz daha esnemeye başlıyor. İşin içine estetik giriyor; parklar, bahçeler vs. Benim buradaki tek korkum, belediyelerin bu işi çok bilinçli yapamaması. Bu, çok tehlikeli olur. LED deyince insanların aklına, ön yargılı bir şekilde hemen ‘ucuz’ kavramı geliyor. Ancak LED ucuz bir ürün değildir. Bir hesap-kitap mesaisi ister. Doğru ürünü alıp doğru ürünle, doğru yerde, doğru hesapla kullanırsanız size belirli bir vadede ucuzluk sağlayabilir. Ama LED’i alırken ‘ucuz alayım, yatırımı ucuz yapayım’ dediğiniz zaman o yaptığınız aydınlatmalar 1-2 yıl içerisinde, azami 3 yıl içerisinde çöpe dönüşür.
Şehrin çeşitli yerlerinde kentsel dönüşüm projelerine rastlıyorum. Buralarda kural koyucular yerel idare, Bayındırlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı gibi kamu kurumlarıdır. Binalara şöyle karşıdan baktığınızda görüyorsunuz ki bir tanesi kırmızı, diğeri mavi, bir diğeri yeşil… Bu binalar daha yeni yapılıyor. Bunlar yapılırken belediyelerimiz bir strateji geliştiremez mi? Yekpare bir durum olsun demiyorum ama bir bütünlük olsa daha iyi olmaz mı? Buradan da aydınlatmaya geleceğim. Aynı durum aydınlatma için de geçerli. Yani öylesine garip armatürler kullanılmış ki 3-5 ay öncesinde takıldığı belli ama ya kafası kırılmış ya da içinin ışığı yanmıyor. Bir şeyler yapılmış ama yapılan da boşa gitmiş.
e-Belediye: Güneş enerjisiyle çalışan aydınlatmalar mı, LED artı yenilenebilir mi?
Fahir Gök: Bu, sizin bulunduğunuz yöreyle ve günlük hangi seviyelerde kaç saat güneş aldığınızla alakalı bir durum. Türkiye’nin bir güneş haritası var. O haritaya bakarak tespitlerde bulunulması gerekiyor. Güneş seviyesine göre doğru armatürü koymak lazım. Örneğin siz 50 W’lık veya 500 lümen/vat’lık bir armatür kullandınız. Onu kaldıracak bir güneş enerjisi yoksa o armatür 2 saat yanacak ama sonra sönecek. Buralarda da bir takım teknik çalışmalara ihtiyaç var.
e-Belediye: İşin bir de mimari aydınlatma tarafı var ki belki de belediyelerin en sevdiği konu bu. Tarihi alanların aydınlatılması konusunda çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Estetik kaygılarla farklı armatürler kullanıldığında bunun faturası yüksek olabilir. Bu tercihleri hangi kriterler belirliyor?
Fahir Gök: Şehirlerin sembol hâline gelmiş bir takım yapıları vardır. Bunların aydınlatılması, ortaya çıkarılması lazım. Tabi bu işin çok profesyonelce yapılması gerekiyor. Bu tür işler bir hevesle amatörce yapılacak işler değil. Hatta mümkünse belirli yerlerin altyapısının standartlarının devlet tarafından geniş bir çerçevede çizilmesi lazım ki ortaya aykırı durumlar çıkmasın. Profesyonel destek alınmalı. Benim ilk tercihim ise, bu işlerin belirli yarışmalarla -hatta büyük bir projeyse uluslararası yarışmalarla- yapılması. Çünkü sizin bu işteki yetkinliğiniz, o ülkeyi tanıtan sembolü ortaya çıkaracak. Dolayısıyla yapacağınız aydınlatma ile o sembolü gece boyunca çarpıcı hâle getirmelisiniz.
e-Belediye: Son olarak neler eklemek istersiniz?
Fahir Gök: AGİD olarak bizim bir takım projelerimiz var. Biz dernek olarak son birkaç yıldır bazı hedefler ortaya koyduk. Bunlardan bir tanesi Avrupa Aydınlatma Birliği’ne üye olmaktı. Türkiye, AB üyesi değilken bile biz Avrupa Aydınlatma Birliği’ne katıldık. Bu yüzden bir tüzük tadilatı dahi yaptılar. Bunu bir-iki dernekten bir tanesiyiz. Bu, önemli bir adım; çünkü o platformda bulunmak ve bilgi alışverişinde bulunmak çok değerli. İkincisi; çevre ile ilgili bir Atık Yönetmeliği (W3E) çıktı ve çıkan yönetmelikle aydınlatma ürünleri de buna dâhil edildi. Biz de AGİD olarak bununla ilgili geçen sene bir çalışma başlattık. Bir iktisadi işletme kurduk ve faaliyete geçti. Çevre Bakanlığı’na müracaat ettik ve geçtiğimiz günlerde sanayi odasında yaptığımız sektör toplantısında bununla ilgili onay aldığımız ilgili daire başkanı tarafından açıklandı. Hem aydınlatma ürünleri için hem de küçük ev aletleri için yetkili kuruluş olarak tanındık. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili resmi prosedürleri tamamlayacağız. Bu onay, derneğimize çok ciddi bir sorumluluk getiriyor. Derneğimiz ve emeği geçen arkadaşlar adına çok önemli ve keyif verici bir durum.










