Üsküdar Devlet Hastanesi 'Afet Zararlarının Azaltılması' uygulaması

Önce kendi etkilendiğiniz yapıyla mücadele etmek zorundasınız, sonra artan iş yoğunluğu ile, iş yükü ile mücadele etmek zorundasınız. Aslında normal şartlarda bile buradaki iş yükünü karşılamakta zorlanırken, afette karşılaşılacak iş yükünü düşünün. İşte bunu oluşturabilmek, hastanedeki afet yönetimini oluşturabilmek ancak afet öncesinde yapılacak iyi bir risk yönetimi çalışmasıyla mümkündür. Risk yönetimi ne kadar başarılı yapılırsa, ne kadar iyi senaryolar kurulup ona göre risk çalışması yapılırsa afet sırasında yaşayacağınız kriz ve dolaysıyla yapacağınız kriz yönetimi de o kadar başarılı olur.
Neler yapalım dedik bunlarla ilgili, Kandilli’yle ilişki kurduk. Öncelikli iki konuyu ön plana aldık birincisi; hastanede "Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması (YOTA)" çalışmalarını başlattık. Bir uluslararası yardım teşkilatı sponsorluğunda bu işin ilk başlangıcını yaptık. Yaptığımız çalışmaları belli periyotlarla da revize ettik. Tüm personele yönelik eğitim çalışmalarına başladık. Buradaki amacımız afet sonrasında bize en çok gereken insan kaynağını korumaktı. Yine afet sonrasında bize gerekli diğer önemli kaynaklar; fiziki mekan, malzemelerimiz; aletimiz, araç ve gereçlerimizdir. O halde biz ilk söylediğimi yaparken kaynak korumayı ön plana almamız gerekir.
İkincisi, bina ile ilgili araştırmalar yaptırdık. 1998 bina yönetmeliği öncesinde kurulduğu için bir miktar güçlendirme yapılması ihtiyacı ortaya çıktı. Bu konuda İl Sağlık Müdürlüğümüz gerekli çalışmaları yürütüyor. Diğer bir konuda elimizdeki tüm malzemelerin ve sarf malzemelerinin bize gerekli olduğundan hareketle, bunların ortadan kalkmasını engelleyici neler yapılabilir konusunda, (YOTA) Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması eğitimi devreye girdi. Telefonlardan tutun da bütün tıbbi malzemelerimizin, dolapların sabitlenmesi, bağlanması çalışmalarını yaptık. Ameliyathanelerimiz de de bu çalışmayı gerçekleştirdik.
Değişik senaryolara karşı hazırlık yaptık. Örneğin binanın tamamen yıkılması senaryosu için tıbbi malzemelerimizin ve sivil savunma malzemelerinin tek katlı binalarda stoklanması saklanması çalışmasını yürüttük. Bunun dışında 3 adet 60 metrekarelik çadırları kendimiz hazırladık. İki tane hastanemiz bahçesinde seyyar tuvalet hazırlandı. Bunun dışında seyyar jeneratör alındı, ana jeneratör dışında birde 125 kw’lık jenarötörümüz var. Yani hem bilinçlendirme eğitimi hem malzeme stoklaması çalışmalarını bir bütün olarak ele aldık.
Öte yandan mevcut binanın öncelikle ayakta kalmasını ve onun içinde hizmet vermeyi hedeflemek lazım. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapmak lazım yapısal güçlendirme yapılması gerekiyorsa yapmak lazım. Bu da yetmiyor personelinizin o hastaneye gelebilmesi lazım. Siz binanızı güçlendirirsiniz her şeyi doğru yapmışsınızdır ama bir bakarsınız hiç hesapta olmayan bir tabloyla karşılaşırsınız. Burada bütün bunları dikkate aldığınız zaman hiç hizmet verememektense alternatif hasta bakım alanlarını devreye sokabilmek önemlidir. Ancak alternatif bakım alanlarının devreye sokulabilmesi için bina yıkılmış olabileceği gibi hasta yoğunluğu da artacağı için zaten binanız size yetmeyecektir. O nedenle alternatif bakım alanlarınızın her zaman için olması lazım. Bizim ilk hedefimiz işleyişi devam eden, hatta depremden sonra bir dakika duran sonra ameliyata devam edebilecek şartları oluşturabilmek.
Bu çalışmaların yapılması biraz da yöneticilerine bağlı. Yöneticiler inanıyorsa bu işler yapılabiliyor. Ama bütün bunlardan artık sıyrılıp bir hastanenin bir afete ve hatta afetin de dışında bir acil durum yönetim planlamalarının daha genel daha formal yapılması gerektiğine inanıyorum.
Bu ve benzeri uygulamaların her hastane için zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Yani bunu yaptığınız zaman bu iş çözülür. Yoksa bunu kişilere bıraktığınız zaman bazı başarılı örneklere rağmen belli bir standarttan uzaklaşmış oluruz.
Uz. Dr. Tuncay Palteki
Üsküdar Devlet Hastanesi Başhekimi