Pompa Devi WILO, Avrupa'daki ilk Yeşil Bina yatırımını Türkiye'ye yaptı
Dünyanın lider pompa sistemleri üreticilerinden WILO, 2010 yılında yaklaşık 11 milyon Dolar'lık yatırımla Orhanlı - Tuzla'da yapımına başladığı yeni tesisini geçtiğimiz aylarda faaliyete geçirdi. 9 dönümlük arsa üzerine kurulu
"Türkiye'yi bölgesel üs olarak değerlendiriyoruz"
Tesisin açılışı dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan WILO SE CEO'su Oliver Hermes, Türkiye'nin grup içinde önemli merkezlerden biri olduğunu belirterek şunları söyledi: "19 yıldır faaliyet gösterdiğimiz Türkiye pazarı, gerek hızlı büyümesi gerekse, coğrafi konumu açısından çok önemli bir potansiyel taşıyor. WILO Türkiye bünyesinde çalışan mühendisler, yakın pazarın ihtiyaçlarını çok iyi biliyor, buna yönelik çözüm geliştirmede bizim için çok önemli adımlar atıyor. Burada genç ve dinamik, hızlı, çözüm odaklı ve yenilikçi bir ekibe sahibiz. Bulunduğu bölge içinde, fark yaratan çok önemli özellikleri var. Bu nedenle dünyadaki tüm yatırımlarımızı ertelerken Türkiye'ye yatırım yapmaya karar verdik. Eş zamanlı olarak Türkiye ofisine, yakın bölgedeki 8 ülkenin daha sorumluluğunu verdik. Gerek bugüne kadar göstermiş olduğu başarı, gerek sahip olduğu potansiyeli, gerekse stratejik önemi açısından, Türkiye'den çok umutluyuz. Türkiye'yi bölgesel bir üs olarak değerlendiriyoruz. İlerleyen dönemde yakın bölgelerin iş potansiyeline bağlı olarak farklı yatırımlar da düşünebiliriz".
"Üretimi Genişletmeyi Planlıyoruz"
Konuşmasında grubun Türkiye pazarına yönelik hedefleri hakkında da bilgi veren Hermes, bazı ürün gruplarının üretiminin Türkiye'ye kaydırılmasının gündemde olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: "Türkiye ofisimiz bugüne kadar gösterdiği üstün performans ve başarı ile WILO'yu önemli bir noktaya taşıdı. Türkiye ekibi, deneyimi ve bilgi birikimi ile yıllardır gerek Türkiye'de gerekse Türk müttehitlerin yurtdışı projelerinde katma değer yaratacak sistemleri hayata geçirdi. Türkiye'nin de içinde bulunduğu yakın doğu bölgesinde gerek bina teknolojilerinde gerekse altyapı projelerinde önemli bir potansiyel görüyoruz. Özellikle yakın doğu bölgesi yeniden yapılanma sürecinde olduğu için önemli bir pazar. Atıksu arıtma alanında önemli fırsatlar var. Bu bölgenin yönetiminde ise Türkiye'ye güveniyoruz ve aynı Türkiye'de olduğu gibi bölge ülkelerinde çift haneli büyüme hedefliyoruz. İlerleyen dönemde bu tesiste WILO grubu için bazı ürün gruplarının üretimini gerçekleştirmeyi planlıyoruz."
"Türkiye'de sektörün en gelişmiş Tesisini yaptık"
Toplantıda yeni tesis ile ilgili bilgi veren WILO Türkiye Genel Müdürü ve WILO SE Yakın Doğu Bölge Müdürü Ercüment Yalçın da Avrupa'da sektörün ilk LEED sertifikalı yeşil binasını Türkiye'ye kazandırmaktan duydukları gururu dile getirerek şunları söyledi: "Bu tesis WILO Grubu'nun Türkiye verdiği önemin bir göstergesi olması dolayısıyla bizler için ayrıca bir gurur kaynağıdır. Avrupa'da kendi sektöründe ilk olmasının yanı sıra Türkiye'de de LEED sertifikalı binalar içerisinde ilkler arasında yer alıyoruz. Bu tesiste dünyanın en gelişmiş teknolojilerini kullandık. Temel atarak, sıfırdan başlanan bir proje olduğu için çevre açsından önemli farklarımız var. Hayata geçirilen çevreci uygulamalar ile enerjiden yüzde 24, su kullanımından ise yüzde 50 tasarruf sağlayacağız".
WILO Yeşil Bina Özellikleri
Yüksek Enerji Tasarrufu
WILO'nun yeşil bina projesi, enerji performansı ile de dikkat çekiyor. Proje henüz tasarım aşamasındayken belirlenen tasarruf uygulamaları inşaatın başladığı andan itibaren devreye alındı. Enerji modellemesi yapılarak binanın enerji performansı ASHRAE standartları ile karşılaştırılmış ve enerji maliyeti açısından yüzde 24 daha tasarruflu bir proje ortaya konmuştur. Projede, enerji etkin bir bina yaratabilmek için birçok sistem uygulanıyor. Örneğin, binanın ısıtması, soğutması ve havalandırılması için otomasyon sistemi ile ısı geri kazanımlı ve yüksek verimli değişken gaz debili (VRV) ısıtma ve soğutma sistemleri kullanılıyor. Isıtma ve soğutmadaki kayıpları önlemek için ise yüksek performanslı dış cephe izolasyonu ve yüksek performanslı camlar tercih edildi. Dim edilebilir aydınlatma sistemleri ile ışık seviyesi ihtiyaca göre ayarlanabiliyor. Bunun yanında hareket ve varlık sensörleri ile gereksiz aydınlatmanın önüne geçiliyor. Yüksek verimli pompalar ve fanlar ile de enerji tasarrufu sağlanıyor. Binanın sıcak su ihtiyacı ise güneş panellerinden karşılanıyor.
Projede kullanılan sistemlerin çevre dostu olması da dikkat çeken bir başka özellik... Isıtma ve soğutma sistemlerinde, ozon tabakasına zarar verecek gazların (CFC gazı Kloroflorokarbon) yerine küresel ısınmaya en az etki edecek gazlar kullanılıyor. (R407C ve R410A gibi)
Sürdürülebilir Alanlar
Proje kapsamında inşaat çalışmalarına başlamadan önce hava ve su kirliliğini önlemek, toprak kaybının önüne geçmek için ESC planı (Erozyon ve Sedimentasyon Kontrol Planı) devreye alınmış. Bu kapsamda; şantiye araç giriş- çıkışında araç yıkma alanı oluşturulmuş, verimli üst toprağın kaybını önlemek ve daha sonra değerlendirmek için toprak bir bölgede biriktirilmiş. Yağan yağmurla birlikte toprağın şantiye dışına çıkmasını engellemek için ise geotekstil malzeme ile şantiye etrafı çevrelenmiş. Çökelti havuzu oluşturularak rogar kapaklarında özel önlemler alınmış ve suyun yağmur kanallarına filitre edilerek geçişi sağlanmış.
Projede bitki örtüsünün köreltilmiş olduğu ve siyah yüzeylerde ortaya çıkan ısı alan etkisini en aza indirmek için de birçok tedbir yer alıyor. Öncelikle saha içi araç yollarında asfalt yerine beton uygulması tercih edilmiş. Otoparklarda ise delikli taşlar kullanılarak yeşil alanların artması sağlanmış. Tüm bu uygulamalar sonucunda, peyzaj alanlarında ısı adası etkisinde yüzde 87 oranında düşüş yakalanmış. Çatı alanlarında ise yansıtıcı etkisi yüksek olan beyaz renkli TPO malzeme kullanılmış ve ısı adası etkisi yüzde 76 oranında düşürülmüş.
Proje, suyun verimli kullanımı içinde birçok uygulama içeriyor. Binalardaki şebeke suyu tüketiminde peyzaj alanlarının etkisi düşünülerek mümkün oldukça az su tüketen çalı, yer örtücü bitkiler ve su ihtiyacı az olan karışık çim çeşitleri tercih edilmiş. Damlama sulama sisteminin kullanıldığı peyzaj alanlarında, nem ölçer cihazı da sisteme dahil edilerek daha verimli bir sulama sistemi hayata geçirilmiş. Bu stratejilerle yalnızca peyzaj alanlarında sağlanan su tasarrufu yüzde 50'ye ulaşıyor.
Bina içi su tüketiminde ise ıslak hacimlerde düşük debili klozetler, susuz pisuarlar ve yüksek verimli, sensorlu bataryalar kullanılarak şebeke suyu kullanımından yüzde 50 tasarruf sağlanıyor.
Daha Fazla Geri Dönüşüm
Projede kaynakların ve çevrenin korunması amacıyla atık yönetimi uygulamaları inşaat çalışmaları sürecinde başlatılmış. Şantiyeden çıkan atıklar, sahada bir alanda toplanarak, atık değerlendirme firmalarına iletilmiş. Kontrollü ve düzenli bir çalışma planı izlenmesi sonucu, inşaat sırasında çıkan atığın yüzde 93'ünün atık tesislerinde yeniden değerlendirilmesi sağlanmış. Proje kapsamında günlük evsel atıkların oluşumunu düşürmek için ise atıkların farklı kaplarda ve bina içinde kolay ulaşılabilir alanlarda toplanması sağlanıyor.
Projede yer alan inşaat maliyetlerinin yüzde 30'unu geri dönüştürülmüş malzemeler oluşturuyor. Böylece doğal kaynakların korunmasına da katkı sağlanıyor. Yerel ekonomiyi desteklemek ve yakıt tüketimi kaynaklı çevre kirliliğini önlemek için ise inşaat maliyetinin yüzde 59'unda yerel malzemeler tercih edilmiş.
Daha Az Karbon Salımı
WILO'nun yeni tesisinin bulunduğu arsa, sanayi bölgesinde yer alıyor. Bu durum yeşil bina kriterleri için uygun bir saha yaratıyor. Proje, toplu taşıma ulaşımına yakın değil ancak bireysel otomobil kullanımından kaynaklanan karbon salımını azaltmak ve personelin ulaşımını sağlamak amacıyla personel servisleri bulunuyor. Projede yakın çevreden gelen bina kullanıcıları için bisiklet kullanımı da teşvik ediliyor. Binada bisiklet park alanları ve duş alanları da bulunuyor. Biryesel araç kullanımının çevreye verdiği zararı en azına indirebilmek amacıyla düşük emisyonlu-yüksek yakıt verimli araçların kullanımı ile paylaşımlı araç kullanımı da özendiriliyor.
Önce İinsan
WILO'nun yeşil binası, çalışanların motivasyonunu olumlu yönde etkileyecek özellikler de barındırıyor. Örneğin proje manzara ve gün ışığından maksimum fayda sağlayacak şekilde tasarlanmış. Gün ışığı aydınlık seviyesini arttırmak için çatıya ilave ışıklıklar yerleştirilmiş. Projede, gün ışığı alan yaşam alanlarının aydınlık oranı yüzde 85?i, manzara gören yaşam alanlarının oranı ise yüzde 92'yi buluyor.
İnşaat sırasında, malzemeleri ve inşaat çalışanlarının sağlığını korumak için de birçok tedbir uygulamaya alınmış. Örneğin, klima kanalları montajı sırasında çalışanların ağızlarının maskelerle kapatılması sağlanmış. İnşaatı devam eden alanlar bitmiş alanlardan izole edilerek toz taşınımının önüne geçilmiş. İnşaat sahasında çalışanlar için havalandırma sağlanmış ve ince işler belirli bir sıraya konularak verimli ve efektif bir çalışma sağlanmış; zaman yönetimi de etkin bir şekilde uygulanmış.
İç mekanlarda kullanılan yapıştırıcı, boya ve kaplama malzemelerinin içeriğinde VOC (zararlı uçucular maddeler) değeri yüksek maddeler içermeyen ürünler kullanılmış. Böylece kısa ve uzun vadede insan sağlığına zarar verecek maddelerin solunmasının önüne geçilmiş. Ofislerin zemin kaplamasında ise CRI (Carpet & Rug Institute) tarafından test edilmiş ve GLP (Green Label Plus) sertifikalı halılar tercih edilmiş.
Fotokopi odaları bağımsız bir egzoz sistemi ile donatılarak binanın diğer alanlarından ayrı olarak havalandırılan bir alanda yer alıyor. Binanın ana girişinde yer alan özel paspaslar sayesinde tozun içeri girmesi önlenerek içerideki havanın kalitesi korunuyor. Tüm klima santrallerinde ise yüksek verimli filtreler kullanılıyor.
Binada ASHRAE standartlarına göre yüzde 30 daha fazla taze hava sağlanıyor. Kullanım yoğunluğu yüksek olan toplantı odaları, yemekhane gibi alanlarda ise karbondioksit sensörleri kullanılarak hava kalitesi kontrol altında tutuluyor. Böylece çalışanlar için sağlıklı bir çalışma ortamı sağlanıyor.