Katı Atık Projelerinin Finansmanında PPP Yöntemi
- 1933
- |
Yerel Yönetimlerin Atık Yönetimindeki Sorumluluğu
Mevzuata bakıldığında Belediye Kanunu m.14/2 ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu m.7/i uyarınca belediye sınırları içinde katı atık hizmetlerinin sunulması belediyenin yetki, görev ve sorumluluğundadır. Bu cümleden olarak, bir iktisadi değeri olan katı atıkların mülkiyeti de belediyeye ait bulunmaktadır. Bu nedenle, katı atıklardan ve bu atıkların işlenmesinden elde edilecek gelir veya mamul de belediyeye aittir. Belediyeler, katı atık tesislerini kendileri kurup işletebilecekleri gibi, bu hizmetleri 'yapar veya yaptırır', 'kurar veya kurdurur', 'işletir veya işlettirir' cümlesinden olarak bu tesisleri hukukun sınırları içinde üçüncü kişi veya kuruluşlara 'yaptırabilir, kurdurabilir, işlettirebilir'.
Katı atık yönetiminin finansmanında yerel yönetimler büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. Bilindiği üzere belediyenin gelirleri, vergiler, harçlar, genel bütçeden ayrılan paylar, bağışlar vs'den oluşur (Belediye Kanunu m.59). Yerel hizmetleri karşılamakla yükümlü olan mahalli idareler, bu hizmetlerin tümünü karşılayacak mali kaynaklara her zaman sahip olamaz. Belediyelerin gider kalemleri ise, gelir kalemlerinden hayli fazladır (Belediye Kanunu m.60). İkinci olarak, yerel mal ve hizmetlerin, giderler açısından, idari ve mali yetkilerin çoğunluğunun merkezi yönetime ait olduğu görülmektedir. Bu nedenle belediyeler dar yetki alanında, kanunen kendilerine yüklenen birçok hizmeti sağlamakla yükümlülerdir. Bu da kaçınılmaz olarak mali sorunları beraberinde getirir.
Bütün bu mali sebepler yüzünden belediyeler için PPP yolu tercih edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, hizmetin kamusal nitelikte olması, o hizmetin doğrudan belediye tarafından sağlanmasını gerektirmez. Yerel idarelerin yürüttüğü kamu hizmetlerinin üretimi özel sektör tarafından da gerçekleştirilebilir. Önemli olan hizmetin sunulmasındaki sorumluluktur. Hizmet özel sektör tarafından sunuluyor da olsa, belediyeleri hukuken vatandaşa karşı sorumlu olmaya devam etmektedir. Bu husus da PPP uygulamalarının temel ayırıcı unsurlarından birisidir. Yerel yönetimlerin projelerini finanse etmesinin yöntemlerinden birisi de PPP modelidir.
PPP- Kamu İhale - Özelleştirme İlişkisi
Uygulamada PPP kavramı, kamu ihaleleri ve özelleştirme ile sıkça karıştırılmaktadır. Özelleştirme, kamu mülkiyetindeki şirketler ve malların, özel kişi ya da kurumların mülkiyetine ya da sevk ve idaresine devredilmesidir.(1) Bir diğer özelleştirme tanımı da özelleştirmenin; 'Devletin ekonomik etkinliklerinin azaltılmasına veya tümüyle ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamalar bütünü' (2) olduğu şeklindedir. Kamudan özel sektöre yapılan her oranda devir özelleştirmedir.(3) Özelleştirme dar ve geniş anlamda, iki farklı boyutta tanımlanmıştır. Dar anlamda özelleştirme, kamu iktisadi teşebbüslerinin mülkiyet ve yönetiminin özel sektöre devredilmesi şeklinde tanımlanmaktadır.(4) Geniş anlamda özelleştirme tanımı, özelleştirmenin ekonomik, hukuki, sosyal ve siyasal boyutlarını içerir. Bu geniş tanım, devletin iktisadi faaliyetlerinin mümkün olduğunca sınırlanması ve hatta tamamen ortadan kaldırılması; buna bağlı olarak devletin ulusal ekonomi içindeki kamusal payının asgari orana indirilmesi olarak ifade bulmuştur. Özelleştirme, özünde devletin ekonomik yaşamdaki ekonomik operatör rolünü azaltan siyasi otoritenin iradesinin yansıması niteliğindeki idari kararlar bütünüdür. Hatta kanaatimizce, 'devlet'in bir 'ekonomik operatör' olma rolü bulunmamaktadır, bu nedenle de özelleştirme serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinin unsurlarından biridir, beki de birincisidir.
Özelleştirme görünümündeki PPP konseptine(5) özelleştirmenin sınırlı bir türü olarak bakılması da mümkündür.(6) Ancak, özelleştirme ile PPP arasındaki ilişkiye kamunun piyasalardaki etkisi açısından bakıldığında kademeli bir şema çıkmaktadır. Kamu hizmetlerinin klasik usuller ile 'devletçe yerine getirilmesi' ile tamamen 'özel kesimce yerine getirilmesi' arasında yer alan ve 'kamunun özel sektör ile işbirliği halinde yerine getirmesi' şeklindeki ara kesit PPP uygulamalarını oluşturmaktadır. Ancak, geniş anlamda özelleştirme tanımı açısından bakıldığında bu uygulamanın da bir tür özelleştirme olduğu gerçeği nazardan uzak tutulmamalıdır. Ayrıca dar anlamda özelleştirme ile spesifik olarak bir işin özel sektöre devrinin söz konusu olduğu, PPP uygulamalarında ise yeni bir işin ortaya çıktığı göz ardı edilmemelidir.(7) PPP uygulamaları projelerin niteliğine, kamu ve özel sektörün projeye katılım dereceleri ve taraflar arasındaki farklı risk dağılımına bağlı olarak çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilirler.(8)