Akıllı Şehirlerden Akıllı Hizmetlere: 2020'de Enerji Sektörünün Durumu

Küresel nüfusumuzun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor ve Birleşmiş Milletler, bu yüzyılın sonunda 11 milyar insanın ya da dünya nüfusunun %85'inin kentlerde yaşıyor olacağını öngören projeler yapıyor. Bu büyüme oranı, 10 milyon veya daha fazla nüfusa sahip mega kentlerin yükselişini ivmelendiriyor. 2100'e gelindiğinde, dünya, her biri 60 milyondan fazla nüfusa sahip 20 mega kente ev sahipliği yapacak.
Dünyamızın ve şehirlerimizin geleceği iç içe konulardır. Şehirler, küresel ekonominin motorları ve insanlık tarihindeki en büyük küresel göçün hedefleridir. Şehirlerin ele alması gereken konusu sadece nüfus artışı değil; şehirlerin işleyişine yönelik hizmetler için enerji tedarik etmek ve bunları sunabilmek için giderek artan çevresel maliyetlerdir.
Şehirler birincil enerji kaynaklarımızın %65'ini tüketmektedir ve toplam sera gazı emisyonlarının %70'inden sorumludur. Los Angeles'tan Pekin'e, Yeni Delhi'den Mexico City'ye kadar, tüm hükümetler, özel sektör ve diğer otoriteler büyüme ve sürdürülebilirliği dengelemek için büyük çaba sarf ediyor. Bunu sağlayabilmek için şehirleri “akıllı” hale getirmek gerekiyor.
Akıllı Şehrin Vizyonu
Geleceğin sürdürülebilir kentini yaratma konusunda “akıllı şehir” kavramı üzerinde ileriye dönük bir fikir birliği sağlanmış durumda. Şehir hayatının ve kentsel operasyonlarının neredeyse her yönünü daha iyi hale getirmek ve geliştirmek için dijital teknolojilerin kullanımı da yine hemfikir olunan, çok çekici bir vizyon.
Akıllı şehirler verimliliği artırmak, güvenilirliği artırmak ve sistemleri daha sürdürülebilir hale getirmek için birbirine bağlı sensörler, cihazlar ve yazılımlardan oluşan karmaşık bir ağ kullanır.
Akıllı şehrin temeli, fiziksel şehrin gerçek dünyadaki altyapısını yansıtan paralel bir dijital altyapının oluşturulmasıdır. Otomatik ağlar, sensörler, elektronik cihazlar, enerji depolama ve şehrin fiziksel operasyonlarını ve hizmetlerini bağımsız olarak yönetmek için yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML) kullanan diğer cihazlardan oluşan entegre bir sistemden oluşur. Amaç, şehirleri daha verimli ve uygun maliyetli hale getirirken, kirliliği önemli ölçüde azaltmak ve yaşam kalitesini artırmaktır.
Sorun, bu paralel yapıya nasıl ulaşılacağıdır. Enerji endüstrisi için blok zincir çözümleri konusunda uzmanlaşmış İngiltere merkezli bir şirket olan Electron'un kurucu ortağı ve CEO'su Joanna Hubbard, "Nereye gideceğimiz konusunda geniş ölçüde bir uyum var, ancak nasıl yapacağımız konusunda hemfikir değiliz" diyor.
Zorluklar ve Fırsatlar
Yüksek ivme ile artan kentleşme, çevre politikalarının ve çözümlerinin yeniden incelenmesi için mevcut bilgileri neredeyse sıfırlamaktadır. Akıllı şehirlerin potansiyel fırsatları tabii ki muazzamdır, ancak şeytan ayrıntılarda gizlidir.
International Data Corp. (IDC) raporuna göre, enerji endüstrisinin onlarca yıldır gördüğü en büyük büyüme fırsatlarından biri olan akıllı şehirlerin gelişimine yönelik harcamalar, 2023 yılına kadar yaklaşık 190 milyar dolara çıkacak. Bu yatırım potansiyelinin tümüyle farkına varabilmek için enerji endüstrisinin daha önce hiç yaşamamış olduğu ölçüde değişim yönetimine ihtiyacı olacaktır.
Dijital dönüşüm karmaşık ve çok yönlü zorluklarla dolu olabilir. Enerji endüstrisinde, enerji sağlayıcıları ve kamu hizmetleri için süreçlerin daha fazla karmaşıklık hale gelmesi söz konusu olabilir, ancak dijital dönüşüm stratejilerinin şehirlerle büyük ölçüde koordine edilmeleri gerekmektedir.
2020’de, akıllı şehirlerin gelişimiyle ilgili aşılması gereken birçok büyük zorlukla karşı karşıya kalacağız. Birincisi, akıllı şehrin merkezi sinir sisteminin çalışması için gerekli verilerin nasıl elde edileceğidir. Bunun için çok fazla sensör gerekecektir. Bir örnek vermek gerekirse, San Diego’nun, trafik sıkışıklığı ve diğer ulaşım sorunlarına yardımcı olmak için gerçek zamanlı verileri kullanma hedefine yönelik 4.000 sensör yerleştirdi. Bu 4.000 sensör, akıllı şehir gelişim sürecinde sadece bir noktadır. Bu örnek, tüm akıllı şehir ihtiyaçlarının hayata geçirilebilmesi için önümüzdeki yıllarda trilyonlarca sensör gerekeceğini gösteriyor.
Şimdi bu trilyonlarca sensöre nasıl enerji sağlanacak? Kablosuz bir enerji şirketi Ossia'nın kurucusu ve CTO'su Harlan Zeine, "İnsanlık tarihinde toplam bir trilyon pil üretmedik. Yine de, üç yıl içinde bir trilyon sensöre güç sağlamak için yeterli pil üretmemiz gerekecek" diyor.
Son olarak, bu trilyonlarca sensör tarafından toplanacak verilere kimin sahip olduğu konusu var. Veri gizliliği ve veri egemenliği konusundaki endişeler, akıllı şehir planlaması konusunun adeta dikenli yolu. Kısa bir süre önce, Toronto Şehri, vatandaşların dijital şirketin kişisel verilere çok fazla erişebileceği, vatandaş haklarını ihlal edebileceği ve belediyenin geleneksel işlevlerini gasp ettiği yönündeki korkuları üzerine hükümet, Kanada'nın en büyük ve en önemli akıllı şehir geliştirme programını durdurdu.
İşbirliği ve Müşteri Odaklılık
Kamu hizmetleri ve enerji şirketleri için iyi haber şu ki, tüm bu zorluklara çözüm sunabilecekleri olanaklar mevcut. Ancak iş yapma şekillerinde büyük değişiklikler yapmayı göze almalılar. Varlıklarını ve operasyonlarını dijitalleştirmek için, halihazırda dijital uzmanlığı eksik şehir yönetimleri ve şirketlerle yeni bir iş modeli üzerinde işbirliği yapmayı kabul etmeliler.
Endüstriyel uygulamalarda uzmanlaşmış bir veri analiz şirketi olan Cognite North America’nın başkanı Francois Laborie, "Endüstriyel gelecek, ilk ve en iyi dijitalleşenler tarafından şekillendirilecek” diyor.
Enerji şirketleri için başarı iki yönlüdür. İlk olarak, sistemlerini daha esnek hale getirmek için şebeke modernizasyonuna devam etmelidirler. İkincisi, müşteri deneyimini çok kanallı iletişimin modern dijital çağına uyumlandırmalı, self servis seçenekleri, talep üzerine enerji ve kullanım alanları sunabilmelidirler. Zira, dijital cin şişenin dışında çıktı ve geri döndüremeyiz. Değişim, müşteri beklentilerini de değiştirdi.
Peki, her iki yönde başarıyı getirecek en iyi çözüm yolu nedir? Otonom, sürücüsüz araçların gelişim sürecine bakalım. İlk başta, geleneksel otomobil şirketleri kendi otonom araçlarını geliştirme programlarını sürdürürken, teknoloji şirketleri aynı amaca yönelik çalışmalara, yazılım geliştirmeye başladı. Bugün, her iki sektör de tek başına en iyi çözümü geliştirebilecek uzmanlığa ve deneyime sahip olmadıklarının farkında. Ne otomobil şirketleri aynı zamanda ileri yazılım teknolojisi şirketidir, ne de teknoloji şirketleri otomobil üreticisidir. İkisi de ilerlemek için birbirleriyle nasıl ortaklık kuracaklarını öğrenmek zorundaydı, öyle de oldu. Aynı çözüm, dinamik enerji ve teknoloji şirketleri için de geçerlidir. Enerji şirketleri, teknoloji şirketleriyle ortaklık kurarak, gelecekleri üzerinde kontrol sahibi olmak için dijital deneyimlerinden faydalanabilecekler. Enerji ve kamu hizmeti şirketleri için soru şu olabilir: Hangi teknoloji yaklaşımı en iyi seçenektir?
Platform Yaklaşımı
Şirketlerin dijital dönüşümleri için benimseyebilecekleri farklı teknik yaklaşımlar vardır. Bunlardan bazıları, kendi mevcut yapıları için özel olarak oluşturulacak uygulamalarla birlikte gelişimi sürdürmek, nokta çözümlerle birlikte yatay bir müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) çözümünü benimseyerek mevcut sistemlerini yükseltmek veya özelleştirmektir. Ancak bu çözümlerin hepsi entegrasyon sorunları yaratma potansiyeline sahiptir ve en önemlisi bakımı zor ve pahalıdır. Daha iyi bir yol olduğuna inanıyorum.
Modern bulut tabanlı yazılımlar ve Salesforce.com gibi CRM platformları, zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabilen ve yeniliği hızlandırabilecek müşteri odaklı çözümler ve hizmetler sunmak için enerji ve kamu hizmeti şirketlerine uyarlanmıştır. Örneğin, Vlocity Energy & Utility Cloud, Salesforce'u müşteri hizmetleri, katılım, pazarlama, satış ve gelir üretimi için eksiksiz bir müşteri katılımı ve müşteri deneyimi (CX) platformuna dönüştürmüştür. Bu paket çözümler, enerji şirketlerine kolaylık sağlar. Bu tür geniş tabanlı, popüler bir platformu BT personelinin etkili bir şekilde yönetmesi ve çalıştırabilmesi için daha az uzmanlık eğitimi gerekecektir.
Evet, hiç kuşkunuz olmasın, dijital dönüşümde aciliyet var. Electron Hubbard, "Sonuç olarak, enerji pazarındaki tüm değer, kilowatt saatten bunun üzerine inşa edilebilecek veri ve hizmetlere geçecek. Ne kullandığınız değil, nasıl ve ne zaman kullandığınız önemli olacak. Enerji endüstrisi gelecekteki hizmet pazarının bir parçasını elde etmek istiyorsa, bugün verimli bir altyapı oluşturmak için işbirliği yapmak zorunda kalacak. Yapamazsa, başkası yapacak" diyor. 2020'ye girerken “akıllı”dan “bilge”ye geçme fırsatımız var. Geleceğin gerektirdiği yeni iş modelinde "daha akıllı" hizmetler sunarak bunu gerçekleştirebileceğiz.
Rip Gerber - Vlocity İcra Kurulu Başkanı’nın IIoT Connection’daki yazısından alınmıştır.