Header Reklam
Header Reklam

Transist 2011, ulaşım sektörünü 4. kez bir araya getirdi

28 Aralık 2011 Dergi: Kasım-Aralık 2011
Transist 2011, ulaşım sektörünü 4. kez bir araya getirdi

Toplu ulaşım hizmeti veren kurumları, özel sektör temsilcilerini, STK'ları ve ulaşım uzmanlarını bir araya getiren 4. Transist 2011 Toplu Ulaşım Sempozyumu ve Sergisi 1- 2 Aralık tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşti. Toplu ulaşım kültür ve bilincinin geliştirilmesine yönelik etkinliğin gündeminde, Toplu Ulaşım Haftası'nın da ana teması olan "erişilebilirlik" vardı. Toplu ulaşım sistemlerinde planlama, finansman, çevre, veri tabanı ve bütünlüğü ile toplu ulaşımın yönetimi ve ulaşıma ilişkin başka pek çok konun da ele alındığı etkinlik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İETT işbirliğinde; İstanbul Ulaşım A.Ş. Şehir Hatları, TCDD ve TÖHOB'un desteğiyle düzenlendi. Ulaşım sektörünün önde gelen isimleri sempozyum çerçevesinde düzenlenen 15 oturumla ulaşıma dair sorunları, çözümleri ve planları aktardı. Etkinliğin sergi bölümünde firmalar ulaşıma yönelik son ürünlerini sergileme imkânı bulurken, otobüs firmaları da yeni nesil otobüslerini tanıttı.

"Engelli vatandaşlarımız için bir dizi çalışma yürütüyoruz"

Transist 2011, İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı'nın açılış konuşmasıyla başladı. Geçen sene düzenlenen sempozyuma ilişkin bilgiler sunarak başladığı konuşmasında İETT'deki yeniliklere değinen ve yürütülen çalışmaları aktaran Baraçlı, İETT'nin tecrübesinden dünyadaki birçok ülkenin ulaşım otoritelerinin faydalandığını söyleyerek, İETT'nin ülkenin marka değerini arttırdığını belirtti. İstanbul'un büyüme hızıyla ilgili veriler sunan Baraçlı, İstanbul trafiğine her gün 700 araç katıldığını söyledi. Şehrin dinamizmine katkıda bulunmanın değişim ve gelişimle sağlanabileceğini; İETT'nin değişim vizyonun ise güçlenmek olduğunu vurgulayan Baraçlı, hizmet kalitesinde kalite belgelendirme çalışmalarının önemine değinerek; "İETT'nin bu yıl içinde yaptığı entegre yönetim sistemi çalışmalarıyla ISO 90001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, ISO OHSAS 18001 İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi Belgelerini almaya hak kazandığını buradan duyurmak isterim. Kamu kurumlarının ayrıca ISO 20000 Bilgi Teknolojileri Hizmeti Yönetim Sistemi, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, İSO 16001 Enerji Yönetim Sistemleri ve ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Standardı çalışmalarıyla hizmet kalitelerini belgelemeleri kendini daha kaliteli hizmet vermeye zorlamasını mümkün kılacaktır" dedi. Baraçlı 'erişilebilirlik' konusunda ise şunları söyledi: "Herkes için erişilebilir toplu ulaşım anlayışı çerçevesinde engelli vatandaşlarımız için bir dizi çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmaları ise özellikle STK'lar ile görüşerek yürütmeyi doğru buluyoruz. Büyük Şehir Belediyemizin Özürlüler Müdürlüğü ile işbirliği ile yürüttüğümüz çalışmalar çerçevesinde engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını tespit edip, hizmetlerimizi onların erişimine uygun hale getirme konusunda çalışmalarımız sürüyor. Bu bağlamda engelli vatandaşlarımızın problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak amacıyla kurum bünyesinde bir 'Engelliler Koordinatörlüğü' kurulduğunu da söylemek isterim. Ayrıca son dönemde yeni aldığımız araçları ve duraklarımızı da engellilere uygun hale getirme konusunda çalışmalarımız sürmektedir. Tabii ki İETT olarak hedefler ve yönetim anlayışı çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2012 yılı için bir takım hedefler belirledik, amacımız kalite standartları çerçevesinde etkinlik ve verimliliği arttırmak bir yandan da ar-ge ve inovasyon çalışmalarıyla hizmet kalitemizi yükseltmektir. 3 kapıdan binip 3 kapıdan inme, nakit geçişinin kaldırılması, biletçi uygulamasının kaldırılması, temassız elektronik kartlar, akıllı duraklar gibi uygulamalarla hem hizmet kalitesini arttıran hem de vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran projelere de çalışmalarımızla devam ediyoruz. Vatandaşlarımızın, STK'larımızın, yöneticilerimizin desteği bizim için çok önemli, bu yüzden her türlü eleştiri ve öneriye açık olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim".

"2012 bütçesinin büyük bir kısmını ulaşıma ayırdık"

Açılış töreninde söz alan diğer isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Selamet oldu. Büyükşehir Belediyesi olarak ulaşıma büyük önem verdiklerini ve son yıllarda bütçeden ulaşıma ayrılan payın % 65'lere ulaştığını söyleyen Ahmet Selamet, ulaşım ve erişim konularında yapılan çalışmaların yoğunlaştığını belirterek Toplu Ulaşım Haftası sebebiyle topyekün toplu ulaşım seferberliği yürütüldüğünü bildirdi. Ulaşımda halkın seçimlerine çok önem verildiğini vurgulayan Selamet; "Yeni otobüs, vapur, tramvay modellerini halkımızın oylarıyla seçtik. Bu hafta bunlara bir yenisini daha ekliyoruz. Herkes için erişilebilir otobüs proje yarışması başlattık. Bunun için üniversite öğrencilerinin fikirlerine, bilgi ve birikimlerine başvurduk" dedi. Selamet konuşmasının devamında şunları söyledi: "Şehirler modernleştikçe, ekonomik göstergelerde düzelmeler ortaya çıktıkça şehirde, nüfusun 3 katı kadar günlük hareketlilik yaşanıyor. İstanbul'da günlük hareketlilik 24 milyonu buldu. 2023 yılında bu hareketliliğin 36 milyon civarında olacağı tahmin ediliyor ve hesaplarımızı buna göre yapıyoruz. Bu sebeple toplu taşımaya ciddi bir önem verdiğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. 2004 yılında 44,1 km olan raylı sistem, şu anda 81 km'ye ulaşmıştır. 2013 yılında Marmaray'ın devreye girmesiyle raylı sistemdeki günlük taşıma kapasitemiz 4 milyonun üzerine çıkacak. 2023 hedefine eriştiğimiz zaman özellikle 36 milyon kişinin hareket edeceği bu şehirde 11 milyon insan raylı sistemi kullanır hale gelecek. Ulaşıma büyük yatımlar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz". Selamet, özellikle metrobüsle ilgili çok olumlu tepkiler aldıklarını belirterek; Beylikdüzü etabının da hizmete girmesiyle yolcu taşıma kapasitesinin 1 milyon civarına ulaşacağını söyledi.

"Herkes için erişilebilir ulaşım"

Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen törenle Transist 2011 başladı.

Sempozyumun "Herkes için erişilebilir ulaşım" başlıklı ilk oturumu Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı'nın moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumun ilk konuşmasını "Kentiçi Erişilebilir Otobüs Durağı Tasarımı- Durak Tasarımı" konusuyla Gazi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hülagü Kaplan gerçekleştirdi. Kaplan, durak ve istasyonların ulaşım ve erişimde çok önemli bir yeri olduğunu belirtti. Durakta beklemenin bir yük olmaması gerektiğinin altını çizerek durak çevresinde sağlanacak erişilebilirliğin ulaşımı basitleştireceğini söyleyen Kaplan, bu konuda bir kılavuz hazırlanması gerektiğini vurguladı. Kaplan şöyle konuştu: "Renk kontrastı, ışık- gölge oyunları, doku-detay, işaretleme bütün bunlar yönelimle ilgili. Tehlikeli kısımları, tehlikeli mekânsal ortamı doku ve renk kontrastı, fiziksel önlem ile belirgin hale getirmemiz lazım. (...) Duraklarda tekerlekli sandalye için yer ayarlanmalı; görme engelliler için izler ve uyarıcı yüzeyler kurmamız lazım. Hiçbir kaldırım 150 cm'den dar olamaz. Bundan dar kaldırım bana göre yere sığınma şeklidir. Ayrıca, reklamlar, gelişigüzel alınamaz, otobüs duraklarını ve görüşü kapatamaz. Kırılmalı aydınlatma yapmamız ve güvenliği sağlamamız lazım. (...) Erişilebilirlik düzenlemeleri girişim, yatırım, işbirliği ve eşitlik ister. Ancak hepsinden önce çevresine ve insanına duyarlı, ulaşımda insan odaklı olmamız lazım". 

Oturumda "Herkes için erişilebilir kentler" başlıklı konuşmasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Herkes İçin Erişilebilirlik Koordinatörü Yüksek Mimar Müberra Kavak Kentlerin büyümesiyle farklı yaş gruplarında, eğitim seviyelerinde, farklı fizyolojik yapılarda kişilere rastlandığını ve erişebilirlik kapsamının buna göre genişlemesi gerektiğini belirtti. Kavak, konuşmasında özetle şunları söyledi: "Erişilebilirlik, şehri paylaşan her bireyin en doğal hakkıdır. Erişilebilirliğin, kesintiye uğramadan bir süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Kent hayatında, kamusal mekân ve yapılara, açık alanlara; caddeler, sokaklar, meydanlar, parklar, konutlar, toplu taşıma araç ve durakları, trafik düzenlemeleri konularında erişilebilirliğin sağlanması gerekiyor. Bu sadece engellilerin ihtiyacı gibi algılansa da konu aslında çok daha makro bir perspektife oturuyor". Ulaşım sistemlerindeki yeni araçlarda detayların dikkate alınarak tasarlandığını, bilgilendirme ekranları, tutunma barları gibi yenilikleri barındırdığını aktaran Kavak, "Hareket kısıtlılığına sahip insanların ihtiyaçları için yapılan düzenlemeler aslında herkes için ergonomik olmak zorundadır. Bunların sağlanmasıyla fırsat eşitliği sağlanmış olacaktır" dedi.

 "Ulaşım yatırımlarının finansmanı ve özelleştirme modelleri"

Öğleden sonra gerçekleşen 2. oturum "Toplu Taşımacılıkta Pazar Organizasyonu: Finansman, Kurumsal ve Yasal Yapı için Öneriler" başlığında Uluslararası Toplu Taşımacılık Birliği (UITP) Türkiye Temsilcisi Kaan Yıldızgöz'ün sunumuyla başladı. Yıldızgöz, konuşmasına toplu taşıma konusunda önemli adımlar atılması gerektiğini söyleyerek başladı. Yıldızgöz, şunları aktardı: "Kentlerin toplu taşımda belirlenmiş hedefe ulaşması konusunda 5 temelden oluşan bir önerimiz var: Öncelikle kentlerimizin kent içi ulaşım politikaları geliştirmesi lazım. İkinci olarak, akıllı talep yönetimi, kent içi ulaşım yönetiminde yer almalı. Üçüncüsü, tercihleri daha fazla olan bir sistem sunmamız lazım. Dördüncü sırada, toplu taşımacılık sektörü olarak yeni bir iş kültürü oluşturmamız gerektiği yer alıyor. Son olarak ise sürdürülebilir planlama sağlanmalı. Kent içi taşımacılıkta toplu taşımacılığın pazar payının arttırılabilmesi için entegre kent politikaları geliştirmek gerekiyor. Entegrasyonu, farklı ulaşım modlarının entegrasyonu ve ulaşım sektörünün farklı alanlara entegrasyonu olmak üzere iki kısımda ön görebiliriz. Yeni bir iş kültürünün oluşturulması ise toplu taşımacılığın pazar payının arttırılması açısından büyük bir önem taşıyor. Burada doğru bir iş modeli ve yasal yapının oluşturulması, toplu taşımacılığın geliştirilmesini ve toplu taşımacılığın yolcular, taşımacılar ve çalışanlar için cazip olmasını sağlar. Toplu taşımacılıkta doğru bir yasal yapılanmaya ihtiyacımız var. Yasal yapılanmayı oluştururken de kent içi toplu ulaşımı yöneten aktörlerin, rekabeti olabildiğince sağlayabilecek bir yapıyı tesis etmeleri gerekiyor. Karar verici aktörler arasındaki yetki ve sorumluluk dağılımının doğru bir biçimde belirlenmesi lazım. Bu dağılımın doğru bir şekilde belirlenebilmesi ise ancak net bir yasal çerçeveyle olabilir".

Yıldızgöz, Türkiye'de yolculara verilen indirim veya ücretsiz taşıma hizmetinin yerel yönetimlerin sorumluluğunda olduğu ancak Avrupa kentlerinde bu hizmetin merkezi yönetimlerdeki ilgili kamu idaresince karşılandığı konusuna dikkati çekti. Her yıl artan toplu taşıma ücretleriyle ilgili olarak bir regülasyon gerektiğini belirten Yıldızgöz, sürdürülebilir finansmanın bu konuda çok önemli olduğunu ifade ederek UITP'nin finans önerilerini anlattı: "Geliştirilmiş verim, istikrarlı fonlama, artan verim ve artan yolcu sayısı sektörün finansal gücünü destekleyen ve sübvansiyonlara bağımlılığı azaltan dört önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Artık klasik kamu kaynakları ve bilet gelirleri toplu taşımacılığın finansmanı için tek yöntem değil. Farklı yöntemlerden biri, toplu taşımacılık yatırımlarıyla arazi değerleri arasındaki ilişkiden faydalanma imkânı... Bir arazinin toplu taşımacılık yatırımına götürülmesiyle arazinin değeri önemli ölçüde artar. Büyük ve önde gelen kentler bu iki mekanizmanın arasındaki sinerjiyi kullanmaya başladı. Örneğin Londra'da 3,5 milyon Sterlin yatırımla yapılan bir metro hattının bulunduğu yerde 13 milyar Sterlin'lik bir gayrimenkul değer artışı tespit edildi. Farklı alanları da ek gelir oluşturmak için kullanabiliriz. Örneğin, özel sektör toplu taşımacılık yatırımlarına ve işletmesine ilgi duyuyor. Sponsorluklar, ciddi bir gelir kaynağı oluşturabilir". Ücret toplama sistemleri sonucu oluşan verilerin de gelir artışı için kullanılabileceğini belirten Yıldızgöz, birçok Avrupa ülkesinde yolcu taşımacılığı üzerinde KDV uygulamasının olmadığının da altını çizdi. Konuşmasının sonunda UITP'nin en önemli önerisinin hizmet kalitesinin arttırılması olduğunu söyledi. Yıldızgöz'ün ardından Ulaşım Uzmanı İsmail Hakkı Acar "Kentiçi toplu taşımacılıkta özel sektörün yeri" konusunu ele aldı ve konuşmasında şunları aktardı: "Ulaşım, kamu yönetiminin en önde gelen görevlerinden biridir. Kamu yönetiminden bu görevi bizzat kendilerinin yapması veya düzenleyicilikleri altında özel sektör eliyle yaptırılması beklenmektedir. Ülkemiz genelinde kamu yönetimleri bu önemli kamu hizmetini özel sektöre bırakıp yana çekilmek eğilimindedir. Kentlerin yaşadığı trafik ve ulaşım karmaşaları tam da bu noktada başlamaktadır: Kamu yönetimi, kar etmeyi, kârını arttırmayı hedefleyen özel sektörden kamu sektörü anlayışı içinde ne olursa olsun hizmet vermesini beklemektedir. Hemen hemen tüm kentlerde yaşanan ve de kamu memnuniyetsizliğinin temeli olan 'halk otobüsü, midibüs, minibüs' karmaşası kamu yönetiminin bu yanlış anlayışından kaynaklanmaktadır. Kamu yönetimi tarafından kâr etmeyi, kârını arttırmayı hedefleyen bir kitleye verdiği kamu hizmetinin bedeli gerçek maliyet analizi yapılmadan ödenmekte, harç, durak kullanım ücreti gibi bedeller ödetilmekte, belirli yolcu gruplarının bedava veya indirimli ücretle taşıtılması zorlanmaktadır. Hem de aynı koşullarda hizmet veren kamu işletmelerine sübvansiyon yapıldığı gerçeği göz ardı edilerek. Bu koşullarda denetim boşluğundan da faydalanan 'özel işletmeciler' kâr etmek, kârlarını arttırmak için durak dışı yolcu indi-bindisi yaptırma, seyahat süresini kısaltmak için güzergâh dışına çıkma gibi birçok gayri yasal yöntemi devreye sokmaktadır. Toplu taşımacılıkta özel sektörün yer almasına dar açıdan bakan ülkemiz kamu yönetimleri, dünyadaki özel sektör katkılarını sadece 'özelleştirme=ticarileştirme' boyutunda görmekte, özel sektörü devreye sokarak önemli bir kamu görevinden kurtulduğunu zannetmekte, ancak her getirdiği çözümün başka sorunlar yarattığını irdelememektedir. Dünya örneklerinde özel sektörün toplu taşımacılığa katkısı, toplu taşımacılığın ticarileştirmesi anlamında değildir, özel sektörden hizmet alımı anlamındadır. Bu örneklerde kamunun düzenleyici ve denetleyici görevi de etkindir".

Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği kurulması yönünde değerlendirme yapıldı

Son günde yapılan değerlendirme ve kapanış oturumunun gündeminde "Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği" kurulması vardı. Sempozyumda masaya yatırılan kent içi ulaşım, konunun uzmanı yöneticiler, akademisyenler ve ulaşım sektörü temsilcileri tarafından tartışıldı. Oturumu yöneten Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı konu ile ilgili yapılan taslak hakkında bilgi verdi.

"Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği"nin (TÜRTAB) kuruluş ve amaçları, birliğin görevleri ile birliğin kimler tarafından kurulacağını anlatan Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Mahmut Özdil katılımcılara taslak hakkında bilgi verdi. İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, TÖHOB Başkanı İsmail Yüksel, ESHOT Genel Müdür Yrd. Tufan Eker,  "Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği" kurulması yönünde görüş ve düşüncelerini katılımcılar ile paylaştı.

Hayri Baraçlı, İETT'yi özel sektör mantığıyla yönetmeye çalıştıklarını, yaşanabilir kentler için toplumun her kesiminin işin içine dâhil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği'nin kurulmasının sempozyumun önemli amaçlarından biri olduğuna dikkat çekti.

TÖHOB Başkanı İsmail Yüksel ise Birlik ile ilgili yapılanmaya karşı çıkarak, "Öncelikle kimlik ve tanım, yasal dayanaklar ile ilgili düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. 'Türkiye Karayolu Toplu Taşımacılar Birliği' kurulması yönünde bize görüş sorulmadı, bu konuda bir bilgi sahibi değiliz, şehirlerarası ve kent içi taşımacıkla ile ilgili bu taslak çalışmasında bizimde düşüncelerimiz var. Şehirlerarası otobüs taşımacılığı ile bizim aynı taslakta olmamız mümkün değil, bu konuda bizim de çalışmalarımız var" dedi. Transist 2011 Ulaşım Sempozyumu ve Sergisi, değerlendirme ve kapanış oturumunun ardından, resim ve fotoğraf yarışmalarında dereceye girenler ile konuşmacı olarak katılan yönetici, akademisyen ve ulaşım sektörünün temsilcilerine de plaket ve hediyeler, İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı tarafından verildi.

 

Transist 2011'de önde gelen otobüs firmaları yeni ürünlerini sergiledi

 

Engin Ermiş- BMC Yurtiçi Satışlar Müdür Yardımcısı

"İETT'nin alım sürecinde olmasından dolayı, etkinliğe bu yıl daha fazla bir katılım olduğunu görüyoruz. BMC olarak içerde ve dışarıda araçlarımızı sergiliyoruz. Dışarıda sergilediğimiz 2 araç var. Bunlardan biri 9 metre, low enter dediğimiz, alçak girişli, Probus LH aracımız. Bu araç, halk otobüslerinde, minibüsten otobüse dönüşüm projelerinde, metrobüs hattında veya tramvay hattında besleme hat olarak kullanılabilecek. Diğeri ise 12 metre, tam alçak tabanlı, Procity otobüsümüz. Her iki aracımız da engellilerin kullanımı için uygun. Procity aracımızla yakın zamanda İETT'nin açtığı 279 adetlik ihaleyi kazandık. Araçlar 2012 yılında partiler halinde teslim edilecek. Araçların tüm bakımını da 5 yıl boyunca biz üstleniyoruz. İETT'nin bazı temsilcilerinin araçlarla ilgili talepleri var. Bu talepler şu an değerlendiriliyor, taleplere uygun araç üretimini de yakında yapacağız. Halk otobüsü pazarında %80- 85'lik bir oranımız var. Satış sonrası servis ve yedek parça ağımız oldukça yaygın. Otobüslerimizin 5-10 yılına dönük tüm bilgilerini kayıt altında tutabiliyoruz. Alternatif enerjiler üzerinde çok çalışılıyor ancak bu konuda bir takım engeller var; örneğin SNG'li otobüsler için doğal gaz istasyonları gerekiyor. Gerekli alt yapı sağlandığı takdirde biz hem doğal gaz hem hibrit otobüslerin üretimini sağlayabiliriz. Otobüslerimiz 9 metreden başlıyor ve 12 m, 18 m kuyruklu otobüse kadar geniş bir ürün yelpazemiz var. Tüm bu araçları doğal gazlı ve hibrit olarak da verebiliyoruz.

2005 Temmuz'unda, '2012 yılı Temmuz ayında toplu taşıma sistemindeki tüm araçların engellilere uygun olması' yönünde bir yasa çıkarıldı. Ancak 7 yıllık süre içinde çok verimli çalışmalar yapılamadı. Ama belediyeler bu konuda çok kararlı. 2012 yılı bu yasal düzenlemeden dolayı hem kamu hem de özel halk otobüslerine oldukça hareket getirecek".

 

Mercedes Şehiriçi Otobüs- Kamu Satış Kısım Müdürü Alper Aydın

"Transist, toplu taşımada bilinçlenmenin sağlandığı ve ülkeye İstanbul'dan başlayarak modern taşıma çözümlerinin sunulduğu bir fuar. Çok önemli oturumlar gerçekleşiyor ve bizim için oldukça önemli bir fuar. Mercedes olarak burada hem solo hem de körüklü olmak üzere Conecto ürünümüzü tanıtıyoruz. İstanbul Belediyesi'ne verdiğimiz ve şu anda metrobüs hattında faal olan CapaCity ürünümüz var. Bugün burada yer darlığı sebebiyle sadece Conecto ürünümüzü sergiliyoruz. Otobüs, halkın seçimi olan erguvan renginde. Bu rengi sonrasında bizim dışımızda bazı imalatçılar da yaptı. Otobüsler, İstanbul Otobüs AŞ'nin ihalesinden ihaleyi alan kişiler tarafından satın alınıyor. İkinci parti ihale şu günlerde bitmek üzere. Üçüncü partiye de herhalde Şubat gibi başlayacaklar. Biz de diğer üreticiler gibi en iyi kalitede ürettiğimiz otobüsü güzel bir fiyata sunduk. Satışlardan oldukça memnunuz ve üçüncü ihaleden de oldukça yüksek bir pay alacağımızı düşünüyoruz. Eskiyen otobüslerin hepsi yüksek taban dediğimiz yapıdaydı. Artık ihalelerde otobüslerin hepsi alçak taban olarak isteniyor. Bunun birincil nedeni iniş-binişi kolaylaştırmak. Yine Otobüs AŞ'nin ihalesinde en son standart olarak engellilerin giriş-çıkışını sağlayan özel bir donanım mevcut. Bundan sonraki ihalelerde bunların hepsinin standart olacağını düşünüyoruz".

 

Otokar Pazarlama Birim Yöneticisi Ersin Akdere

"İstanbul'da toplu ulaşım haftası kapsamında yapılan bu fuar gerçekten çok güzel ve verimli geçiyor. Biz de Otokar olarak hem içerde hem dışarıda markamızı temsil ediyor, kullanıcılarımızla bir araya geliyoruz. Toplu taşımacılık alanında 5,8 metrelik minibüslerden 12 metrelik otobüslere kadar geniş bir ürün yelpazemiz var. Standımızda yeni nesil otobüslerimiz ve engelli taşımacılığına getirdiği alternatif çözümlerimiz mevcut. Otokar olarak, Transist 2011'de dış alanda M-2010 minibüsü, 9 metrelik DORUK ve 12 metrelik KENT otobüsünü sergiliyoruz. Otokar'ın Belçika'da düzenlenen Busworld 2011 Kortrijk Otobüs Fuarı'nda Jüri Özel Ödülü'nü almaya hak kazanan KENT LF belediye otobüsü de yoğun ilgi görüyor.

Burada Euro 5 emisyon değerine sahip çevreci araçlarımızı ve bu araçlarda engelli taşımacılığını ön plana çıkardık. Otokar, engelli rampasından, engelli asansörü, tekerlekli sandalyenin konulabileceği alanlar, emniyet kemerlerine kadar engelli taşımacılığında gerekli donanımları otobüslerinde sağlıyor".

 


Etiketler


Slider Altına