Header Reklam
Header Reklam

Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin; 'Taktığınız gözlük, halka hizmet gözlüğü ise çok şey üretirsiniz'

07 Ocak 2010 Dergi: Kasım-Aralık 2009
Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin; 'Taktığınız gözlük, halka hizmet gözlüğü ise çok şey üretirsiniz'

e-Belediye: Öncelikle yeni bir başkan olarak sizi tanıyabilir miyiz?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Ben 29 Mart seçimleri itibariyle Maltepe için yeni bir başkanım. Bu sonuç, Maltepe halkının sağduyulu, akılcı, seçimde sandıklarına sahip çıkarak, kendisini kimin yöneteceğine karar verebilirliliğinin bir göstergesidir. Maltepe halkının teveccühü ile yüzde 52 oy oranı ve 32-33 bin oy farkıyla seçildim.  

Tabi ben 10 yıldır Maltepe'deyim ve sağlık alanında 10 yıldır hem doktor, hem de idareci olarak hizmetler verdim. Belki de halkımız, Maltepe Süreyyapaşa Hastanesi başhekimliğim döneminde yaptığım devrim niteliğindeki uygulamalar dolayısıyla beni tercih etti. Hastaneyi daha çağdaş ve kaliteli hizmetler verir hale getirmemiz, kardiyoloji ve kalp cerrahisi merkezlerini kurmamız, öyle anlaşılıyor ki halkımız tarafından Maltepe'yi de kurar düzeltir şeklinde değerlendirilerek seçilmemizi sağladı. Öncelikle Maltepeli vatandaşlarıma bana gösterdikleri bu güvenden dolayı müteşekkir olduğumu belirtmek isterim.

Ben her zaman halka hizmeti misyon edindim. 1990'lı yıllarda Türkiye'de SSK hastanelerinde kalp damar cerrahisi yapılmıyordu. 1991 yılında Ankara'da Türkiye'de SSK hastanesinde ilk kalp cerrahisini kuran ekipte yer aldım. 1993 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde çalışmaya başladım. 1995 yılında Trabzon'da ilk olmak üzere açık kalp ameliyatı yaptım. 2 yıl sonra Ankara'ya döndüm. Ankara'dan sonra İstanbul Maltepe Süreyyapaşa Hastanesi'ne geldim. 2 yıllık uğraştan sonra İstanbul'da ilk olmak üzere açık kalp ameliyatlarını ve koroner anjiyolarını yapar hale geldim. Bunları yaptığımız süre içersinde ayrıca Süreyyapaşa Hastanesi Başhekimliği görevini de üstlendim. 3 yılda Süreyyapaşa Hastanesi'ni çağ atlatarak çok daha modern hale getirdik. Yani bir taraftan kalp damar cerrahisi kurma ve devam ettirme çabalarını sürdürürken bir taraftan da hastanenin, kötü fiziki yapısını çağdaş hale getirme çabalarını yürüttük. Öyle bir gelişme gösterdi ki hastanemiz, Aralık 2003'de Toplam Kalite Belgesi'ni aldı. Arkasından da 2004 seçimlerinde Maltepe Belediye Başkanı aday adayı oldum. Partimizin başka adaylarla seçime girmesi neticesinde

Kartal Hastanesi'nde çalışmaya başladım. Burada da kalp, damar cerrahisi yani açık kalp ameliyatları yapılmıyordu. Bu arada Süreyyapaşa Hastanesi'nde kurmuş olduğum açık kalp ameliyatı ve anjiyo birimi 2004 yılında kapatıldı. Yani son 5 yıldır kalp hastalarına ne koroner anjiyo ne de açık kalp ameliyatı yapılmıyor. Kurduğum üçüncü yer olan Süreyyapaşa Hastanesi'ndeki açık kalp cerrahisi ve anjiyo biriminin kapatıldığını görmüş olmaktan dolayı son derece üzgünüm. O dönemlerde Maltepe Üniversitesi'ne geçtim, bir yıl kadar başhekimlik yaptım. Daha sonra bir yıl da Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı yaptım.

2009 yerel seçimlerinde partimin Maltepe'de belediye başkanlığını kazanması adına kendimi önde gördüm ve Maltepe halkı da geçmişteki bütün bu gayretlerimizi uygun bularak bizi başkan seçti. Onların beklentileri doğrultusunda hizmet üretmek için de 8 aydır görevimizin başındayız

 

e-Belediye: Maltepe'nin geleceğini nasıl planlıyorsunuz? Maltepeliler için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Maltepe'nin eğitim, kültür-sanat ve turizm alanında bir referans kenti olmasına çalışıyoruz. Maltepe sorunları olan bir ilçe ama ben bu sorunların giderilerek, yaşanabilir bir kent olacağına inandığım, bunu düşlediğim ve başarabileceğime inandığım için buradayım.

Maltepelilerin tüm yaşamsal ihtiyaçlarını başka ilçelere gitmeden de en iyi şekilde kendi ilçelerinden sağlayabilecekleri bir kent yaratma vizyonumuz var.  

Maltepe 500 bin nüfusa yakın kişiyi içinde barındıran, 52 km2 alana sahip, Kadıköy ile Kartal arasına sıkışmış, ormanı ve denizi olan bir yerleşim yeri. İnsanlarımıza nefes alabilecek alanlar gerekli. Bu amaçla da geçmiş dönemde temeli atılmış kültür merkezini, 28 Ekim'de Türkan Saylan Kültür Merkezi olarak Maltepe halkının hizmetine sunduk. Açıldığı günden bu güne kadar halkımız, tiyatroyla, müzik gösterileriyle devamlı olarak buluşturuluyor. Bundan sonra da öyle olacak. Maltepe halkına sizin aracılığınızla şu müjdeyi de vermek isterim; Ocak ayından itibaren Devlet Tiyatroları perdelerini burada açacak. Artık hem karşıdan hem de Anadolu yakasından insanlar buraya gelip tiyatro seyredecekler. Maltepe'ye bakış açısı da değişecektir.

Yine tarihi dokusu içerisinde Maltepe'nin ilk yerleşim yeri olan Beşçeşmeler'in, bir Kumkapı, bir Ortaköy gibi olmasını sağlamak üzere çalışmalarımız sürüyor. Oradaki yapıların tarihi dokusuna dokunmadan düzelterek, insanlarımızın sohbet edeceği, kucaklaşacağı bir alan oluşturmak ve bu alanların sayılarını artırmak gibi çalışmalarımız var. Bunu da insanlar arasındaki iletişimi artıracak, kültür zenginliğini çoğaltacak bir yapı olarak değerlendirmek lazım diye düşünüyorum. 

Amaçlarımızdan biri de işsizlik ve yoksulluktan çaresiz kalmış insanlarımıza iş imkanları yaratabilmek. Her yerde yeni istihdam alanları açarak en azından her evden bir sigortalı olmasını sağlama düşüncemiz var. Örneğin marina projesi hem istihdam alanında hem turizm alanında Maltepe'ye büyük bir getirisi olacaktır. Bu şekilde esnafımızın rahatlamasını, işsizliğin, yoksulluğun biraz da olsa azaltılmasını sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Bu anlamda da çalışmalarımız devam ediyor. Hem büyükşehirle hem de yapımcılarla projeler bağlamında çalışmalarımız devam ediyor.

Diğer taraftan Maltepe, 5 tane üniversite biriminin konuşlandığı ve onlara hizmet veren bir ilçe. Bu üniversitelerin çoğunun hastanesi de yine burada. Hiçbir ilçede bu özellik yok. Dolayısıyla, hem eğitimle ilgili hem de sağlıkla ilgili olanaklarımız var. Üniversitelerle işbirliği yaparak, sağlık alanında, eğitim alanında insanlarımız için projeler geliştirebiliriz. 

Halk Meclisleri dediğimiz, mahallelerimizde oturan insanların seçimle oluşturacağı bir meclis kurmak istiyoruz. Her mahallede yani 18 mahallede 18 meclis. Bunu seçim öncesi vatandaşlarımla paylaştığımda çok beğendiler ve şu anda bütün mahallelerde meclis kurma çalışmaları devam ediyor. İnsanlarımız; 'Biz Maltepe'yi yönetmek adına gönüllü olmak istiyoruz' diyorlar. Bu da Halk Meclisleriyle olur. Sokak temsilcilerinden, site temsilcilerinden, sivil toplum örgütleri temsilcilerinden, belediye meclisine benzer 36 kişilik Halk Meclisleri kuruyoruz. Bunları oluşturduktan sonra, Halk Meclisi temsilcilerinden oluşan Kent Kurultayı'nı oluşturacağız. Bu Kent Kurultayı da Akil Adamlar Grubu anlamına gelecek. Bir tarafta Kent Kurultayımız, bir tarafta Gençlik Meclisimiz, bir tarafta Kadın Meclisimiz, bir tarafta Çocuk Meclisimiz derken her kesimden insanların yönetime katıldığı bir Maltepe olacak.  

 

e-Belediye: Maltepe Belediyesi'nin Yeşil Belediye yaklaşımı hakkında da bilgi alabilir miyiz'

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Maltepe Belediyesi, Yeşil Belediye olma yolunda ciddi adımlar atarak bir ilk olmayı hedefliyor. Yeşil Belediyeciliğin ne olduğunu insanlarımızın Maltepe Belediyesi uygulamalarından göreceğini söyleyebiliriz.

Bir belediyenin yeşil belediye olabilmesi için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi gerekiyor ve biz de bu konuda bir rapor hazırladık. Yeşil belediye için 4 temel teknolojik bileşen ve bir de belediyedeki kamu görevlileri için 'Yeşil Kamu Çalışanı' bileşeni tanımladık. Bunlardan ilki 'Yeşil Enerji' üretim ve kullanımıdır. Yani belediye binası içinde gerekli olan tüm enerji ihtiyacının mümkün olduğu kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması gerekiyor. Bununla ilgili çeşitli ölçümlemeler yapıldı. İkincisi ilçede, belediyenin kontrolündeki yol, sokak ve parklardaki aydınlatmalarda 'Yeşil Aydınlatma', sistemlerinin kullanılması. Üçüncüsü, belediyede 'Yeşil Bilişim-İletişim Teknolojileri Stratejisi'nin saptanması. Örneğin yeni bilgisayar yatırımları yapmaksızın, sanallaştırma sistemleri kurarak aynı verimi sağlamak da bir yeşil uygulamadır. Dördüncüsü de binanın ya da dışarıdaki bir kültür merkezi binasının güvenliğinin 'Yeşil Güvenlik' yeşil elektronik güvenlikle, uzaktan sağlanarak kontrol edilebilmesidir. Örneğin binalara giren ve çıkanların internet ortamında, elektronik olarak takip edilmesi yeşil güvenlik uygulamalarına bir örnektir.

Bunlar önemli teknik bileşenler ama bunlardan daha önemlisi belediye çalışanlarının bilgi ve birikimlerinin geliştirilerek 'Yeşil Kamu Çalışanı' olmalarının sağlanmasıdır. Bu konuda da bir rapor çalışması yaptık ve belediye idari personelinin, ilgili kişi ve memurların hangi eğitimleri almaları gerektiğine ilişkin projeler hazırladık. Çok yakında eğitimlerimize başlayacağız. Bu şekilde çalışanlarımızın tamamını yeşil belediye nedir, ne yapmalıdır konularında bilgilendirmiş, eğitmiş olacağız yani yeşil yakalı çalışanlar olacağız.

Vatandaşlarımızın da yeşil belediyeciliğin, yeşile boyanmış belediye binası olmadığını öğrenmelerini sağlayacağız. Yeşilin çevreye saygılı, bilimi ve teknolojiyi dikkate alan, tasarrufu ve verimliliği getiren bir anlayış bir çağdaş yöntem olduğunu anlayacaklar. Böylece yeşil uygulamalara dönük anlayışlarını yükseltmiş olacağız ve Maltepe'nin yeşil belediye olarak anılması da onlara gurur verecektir.

Örneğin ilçemizde bir ay içinde organik pazar, ekolojik ürünler pazarı kuruyoruz. Bunun tepesinde de güneş panelleri olacak ve pazarın enerjisini oradan sağlayacağız. 1440 metrekarelik bir alanda kuruluyor. Bu da Maltepe halkı için bir farkındalık yaratacaktır.

 

e-Belediye: Yeşil belediye yaklaşımında verimlilik bağlamında tasarruf da çok önem kazanıyor değil mi?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Zaten yeşil belediye yaklaşımını ortaya koyarken tasarruf, bizim için en çok düşündüğümüz konulardan biri oldu. Yeşil belediyenin her bileşeni çok önemli ama benim için şu ekonomik krizde tasarrufun önemi de çok yüksek. Dolayısıyla göreve başladığımda ilk işlerimizden biri fazla olan 12 adet arabayı geri iade ederek belediyeye 370 milyar lira kazandırmak oldu. Mesela ben parklarda yanan ışıkların hep güneş enerjisi ile yanması gerektiğini düşünürüm. Niçin yapılmasın' Yeşil belediye yaklaşımımızla tüm bunları hayata geçirmek için çalışacağız. Hazırladığımız raporlarla bunların yapılabilirliği ortaya kondu ve bundan sonra atacağımız adımlar için yol haritamız belirlendi. Bunun üzerinden yürüyerek yeşil belediyeciliğin gereklerini hayata geçireceğiz.

 

e-Belediye: Yeşil belediyenin alt başlıklarından çevre konusunda özellikle AB sürecinde belediyelere çok fazla sorumluluklar düşüyor. Örneğin atıksu tesislerinin, çöp toplama ve geri kazanım tesislerinin yapılması gerekiyor. Bu konularda ne tür çalışmalarınız var?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Elbette bu konular da çok önemli. Atıkların toplanması konusunda diğer belediyelerle ortak çalışmalarımız var. Özellikle kağıt atıklarının toplanması konusunda göreve gelir gelmez projeler hazırladık ve özellikle siteler bağlamında kağıt kutularımızı koyduk. Bunlardan hem biz yararlanıyoruz hem de katı atık toplayan şirket yararlanıyor. Yani yılda 400 ton çöp toplanıyor, bunların 200 tonu geri dönüştürülebilir atıklardır. Bunları ayrıştırarak geri kazanıyoruz. Örneğin elektronik atık geri dönüşümü konusunda da adım attık. Kadıköy Belediyesi'nin yürüttüğü elektronik atık toplama ve geri kazanım projesine katılarak, atıklarımızı oraya gönderip karşılığında bilgisayar alıyoruz. Bunların hepsi de bir çeşit tasarruftur. O yüzden geri dönüşümü sağlayabildiğimiz her ortamda biz varız. Örneğin Lastik Sanayicileri Derneği (LASDER) ile görüşmelerimizi tamamladık, protokolümüzü imzaladık. Atık lastikleri toplayacaklar, bunları dönüştürerek enerji sağlayacaklar, yağ sağlayacaklar. Bu da insanlarımıza bir kazanım olarak geri dönecek. Şimdi ilçemizde katı yağları toplamak için bir proje geliştiriyoruz. Yani insanlarımızın biriktirdikleri yağlarını toplayıp onları da geri kazanılacak bir sisteme bağlamak istiyoruz. Çevreye duyarlı, halkını seven bir sosyal belediye olarak bu çalışmaları da yürütüyor olmamız lazım.

 

e-Belediye: Vatandaşlar evlerinde özelikle kağıt atıklarını ayrı biriktirip dışarıdaki çöp konteyneri içine değil kenarına bırakıyorlar ama çöp arabası geldiğinde tüm çöpleri tek bir araca yükleyip götürüyor. Ayrıştırdığınız kağıt atıklarınız da aynı çöpe gidiyor. O zaman evlerde ayrılan çöpün çok da amacına ulaştığını söyleyemeyiz. Bu duruma nasıl yaklaşmak gerekiyor? Bu konu nasıl çözümlenebilir?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Tabi öncelikle kutuları ayırmakla başlayacağız. Biz de ayırmaya başladık. Şimdilik pilot proje olarak bazı yerlere bu kutuları koyduk. İnsanlarımız gidip oralara koyduğu sürece de gelişerek devam edecek. Toplarken de ayrı toplanmasını sağlamak üzere çöpü toplayan şirketle yine bu işi de konuştuk. Ayrı bir çöp toplama ünitesi değil, aynı çöp şirketi ile bunu yaparsanız daha işlevsel olacaktır. Öte yandan Maltepe?de çöp konusunda zemin altı çöp konteyneri sistemi getiriyoruz. Bunun için 50 tane yer belirledik. Onlar en azından 4-5 tane çöp konteyneri hacminde çöp alacağı için önemli katkıları olacak. Bunun dışında zemin üstünde de yine 4-5 tane konteyneri içine alacak şekilde çöp toplama sistemleri koyuyoruz. Bunlar tabi özel araçlar tarafından boşaltılıp, toplanıyorlar. Muhtemelen bunların sonuçlarını da bir yıl içinde alacağız. Bu şekilde insanlarımızı da bilinçlendirmiş olacağız.

 

e-Belediye: Belediyelerin öz kaynaklarının artırılması konusu son aylarda tekrar gündeme getiriliyor. Bu konuda sizce belediyeler neler yapabilirler?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Öz kaynaklarımız çok az. Var olan kaynaklarımızı da iyi değerlendirebilirsek tasarruf elde edebiliriz diye düşünüyoruz. Aslında size bırakılan çok fazla malınız da yok. Burada ana arterler, sahiller hep Büyükşehirindir. Dolayısıyla az sayıdaki öz kaynağımızı da çevirmeye çalışıyoruz. Özellikle İller Bankası?ndan gelen katkının azaldığı, bizden kesilen paraların bize tekrar dönüş yapamadığını gördükçe belediyeciler olarak daha çok tasarruf yapmak gerektiğine inanıyoruz. Bizler bu tasarrufu yaparken de vatandaştan daha az para çıkmasını sağlamaya çalışıyoruz. Vatandaşımızın bu ekonomik krizde bize olan katkılarını minimumda tutarak onlara daha fazla hizmeti nasıl verebiliriz gayreti içindeyiz. Örneğin boş alan bulabildiğimiz yerlerde yeşil alan yapacağız ama bunu kendi kaynaklarımızla yapıyoruz. Bir başka müteahhitin alıp bu işi yapması yerine diyoruz ki 6 ayda da olsa kendi emeğimiz, işçimizle yapalım. Nitekim iki ayrı parkımızı bu şekilde yapmaya devam ediyoruz.

 

e-Belediye: Belediyelerin kentsel dönüşüm projeleri uygulamaları konusunda ne düşünüyorsunuz? 

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Kentsel dönüşüm proje uygulamaları, insanların doğdukları, yaşamak istedikleri yerlerde, bu yerler zenginleştirilerek, geliştirilerek yaşamaları sağlanarak yapılmalıdır. Yoksa oradan sürülerek değil. Öbür türlü yapılan ancak rantsal dönüşüm olur. Kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm olarak anlıyorlar. Halbuki biz kentsel yenileşme, kentsel değişim diyoruz. Yani insanlarımızın yaşam kalitelerini yükselterek, yaşam alanlarını geliştirerek, parklarını, mağazalarını açarak, çevresini güvenli kılarak yapılması gerekiyor. Mesela ilçemizde Başıbüyük bölgesinde TOKİ'nin yapmak istediği projelere karşı orada yaşayan vatandaşların çok büyük itirazları var. Ben de bu konuda TOKİ'yi ziyaret ettim ve dedim ki ben buraya belediye başkanı olarak değil, bir vatandaş olarak geldim. Gelin orada halkın ne istediğini öğrenmek için anketler yapalım. Sivil Toplum Örgütleriyle de görüşelim. Halkın talepleri doğrultusunda bir şeyler yapalım. Ama rant istiyorsanız, ticaret merkezi yapalım orası da canlansın dedim. İstiyorsanız başka projeler yapalım ama bırakın insanlar, kendi yaşadıkları yerlerde kendileri söz sahibi olup kendileri de katılsınlar. Ben onlara evlerini iyileştirmeleri için kooperatif de kurdururum. Kredi alırız ve orada insanların evlerini güzelleştiririz ama bırakın bunlara kendileri karar versin.

 

e-Belediye: Bazı belediyeler kendilerine ait arsaları, mülkleri satarak ya da kiralayarak daha ticari değerlendirme yoluna gidiyor. Siz bu türden mülklerinizi daha çok örneğin yeşil alan, park yaparak sosyal projeler için kullanmak istediğinizi söylüyorsunuz. Bu yaklaşımınız ilerde kaynak yaratma konusunda sıkıntılara yol açmaz mı?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Biz tabi olanaklarımızı ve kaynaklarımızı halkımız için kullanacağız, kendimiz için kullanmıyoruz. Bir proje yaparken o projede halkın buraya katkısı, halkın buradaki kazanımı ne olacak diye bakıyoruz. Burada biz nasıl kar elde edeceğiz diye değil. Örneğin Cumhuriyet Eğitim Merkezleri kurduk. Yani burada 100 başarılı çocuğumuza bir aydan beri üniversiteye hazırlanma kursu veriyoruz. Biz buradaki öğretmenlerimizi hizmet alımı yoluyla sağladık. Çocuklarımızın bilgi edinmelerini sağlayarak üniversiteye girmelerine yardımcı oluyoruz. Bunda bir kazanım varsa o da çocuklarımızın kazanımlarıdır. Yakında kız öğrenci yurdu açacağız. Burada dediğim gibi 5 tane üniversite var ve altıncısı da burada konuşlanıyor. Buralarda okuyacak çocuklarımız bize teslim ediliyorlar, onlara yurt bulmam lazım. O yüzden de bir-iki ay içersinde 100 kişilik bir kız yurdu yapacağız. Bir binayı kız yurduna dönüştüreceğiz. Onun dışında yine Süreyyapaşa Vakfı kanalıyla alabileceğimiz binaları tasarlıyorum. Onları da erkek yurdu yapacağız. Böylece insanlarımızın çocuklarını bize teslim etmelerinden dolayı mutlu olmalarını sağlayacağız.

 

e-Belediye: Yeni seçilen her yönetim kendinden önceki dönemden kalan borçlardan yakınır. Bu konuda çeşitli görüşler de dile getiriliyor. Deniyor ki bir belediye başkanı bir sonraki seçim döneminde seçilemeyebilirim kaygısıyla belediyeyi çokça da borçlandırarak dönemini dolduruyor. Yeni dönemde seçilen yeni başkan da bu borçların altında kalarak, bunları ödemek zorunda kaldığı için yeni proje de üretemiyor. Bu da yeni seçilen başkana haksızlık olarak değerlendiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Ben hayatım boyunca hep borçtan korkmuşumdur. Ama ben de borçlu bir belediye devraldım. 20 trilyona yakın vadeli borç ile mal ve hizmet alımından kaynaklanan 8 trilyon nakit borcu olan bir belediye aldık. Diğer belediye başkanları arkadaşlarıma baktığım zaman borcun önemli olmadığını söyledikleri için ben de onlara inandım. Tabi burada önemli olan devletin devamlılığıdır, belediye hizmetlerinin devamlılığıdır. Siz borcum var diye halka hizmet etmekten kaçınamazsınız. Yapacağınız şey borcu ödeyebilmek adına israf dediğimiz unsurları ortaya koymak ve onlardan tasarruf etmektir. Biz de öyle yaptık. İnsanlarımızın hayırseverliklerini de çalışmalarımıza davet ederek, bağışlar yaptırarak, katılımlarını sağlayarak projeler hayata geçiriyoruz. Dolayısıyla 2010 yılından itibaren biraz daha rahatlamış olarak bizler de daha farklı yatırımlarla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Bu anlamda borçtan korkan birisi olarak, eğer sıkışırsak ve satılabilecek bir yerim de varsa onu satarak borcunu ödemeyi yeğleyen bir anlayışa da sahibim. Tabi öte yandan halkımızın mutluluğu bizim için çok önemlidir. Borcumuz bir yana onlara hizmet etmekten de asla kaçınmayız. Yapılması gereken, projelerimde var olan, söylemlerimde var olan projeleri hayata geçirmek için de hiç çekinmem. Bunun için gerekiyorsa borçlanabilirim de. İnsanlarımın bu hizmetlerle mutlu olacağına inandığım için bu projelerimi hayata geçiriyorum zaten. Benim oy kaygım yok, bir daha seçilirim, seçilmem yönünde kaygılarım da yok. Ben şimdilik bu 5 yıllık sürem içinde insanlarımı nasıl mutlu edebilirimin peşindeyim.

 

e-Belediye: e-Belediyecilik hizmetleri konusunda neler yapıyorsunuz?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Bu hizmetlerin en önemli ve belirleyici tarafı halka ne kadar yansıyacağıdır. Biz insanlarımızın bu anlamda belediyedeki işlerinin, sorunlarının çok hızlı şekilde çözülmesini isteriz. Bunun için de tabi ki bir altyapı gerekiyor. Bu konuda göreve geldiğimiz ilk zamanlarda altyapıyı hemen bir kontrol ettirdik. Biz burada Kent Bilgi Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi kurmanın ötesinde bir de çağrı merkezi kurma çalışmalarını yürütüyoruz. Bu şekilde insanlarımızın belediyeye telefonla ulaştığı zaman işlerinin daha hızlı bir şekilde görülmesini sağlayacağız. Ocak ayından itibaren de çağrı merkezini kurmuş olacağız. e-Belediye hizmetleriyle hem vergimizi daha çabuk ve net toplamayı hem de verilen hizmetlerin halka daha çabuk halka yansımasını sağlamak istiyoruz. Bir envanter çalışması yapıldı ve bu kapsamda eksiklikler görüldü, onlar tamamlanıyor. Arkasından e-Belediyeciliği tam olarak oturtulmuş olacağız.

 

e-Belediye: Sayın Zengin, bu röportaj süresince gördüğümüz, sizin sorun çözmeyi seven bir Başkan olduğunuz. Gerçekten öyle misiniz?

 

Prof. Dr. Mustafa Zengin: Evet ben çözüm üretmeyi seviyorum. Bana sorun getirsinler çözeyim. Yani geçmişteki işlerimde de böyleydim. Mesela Süreyyepaşa Hastanesi'nde o kadar çok sorun çözdük ki hepsi hakikaten devrim niteliğinde uygulamalardı. Size orada yaptığım bir uygulamayı anlatayım. O dönemde daha yemek şirketleriyle dağıtım yapılmadığı zamanlarda, hastanenin C Blok'unda kanserli hastalarla tüberküloz hastalarının aynı yerde yemek yediğini görünce hem doktor olarak hem de bir insan olarak utandım. Yani bir tüberküloz hastasını, kanserli hastayla karşılaştırıyorsunuz. Yani hastayı ölüme mahkum ediyorsunuz. Bu durum derhal ortadan kaldırılacak dedim. Tüberkülozlu hastaları başka bir bloğa yerleştirdim ve yemekhaneleri kaldırdım. Onların yerine insanlarımıza arabalarla, odalarında yemek vermeyi getirdim. Maskeli, eldivenli, ısıtmalı arabalarla bu işi yaptık. Isıtmalı arabanız yok, almıyorsunuz, ama yaratıyorsunuz. Nerden yaratıyorsunuz? Yemekhanelerde ısıtmalı arabayı gömmüşler. Biz onları çıkardık tekerleklerini taktık ve uygulamaya geçirdik. Ben yine 5 tane yemek arabasını da başka bir blokta tavan arasında buldum. Bunları faaliyete geçirdim. Dolayısıyla o yemekhane olarak yapılmış 175 metrekarelik yerleri Labaratuvar, eczane, personel yemekhanesi ve doktor yemekhanesi yaparak değerlendirdim.

Yani çözüm isterseniz vardır. Yani taktığınız gözlük halka hizmet gözlüğü ise halktan yana çok şey üretirsiniz.


Etiketler


Slider Altına