Çim... Çiçek... Ağaç Kenti İstanbul
Yönetmelik değişikliği ile çalışmalarını daha aktif ve daha hızlı yürütme olanağına kavuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü, İstanbul’u yeniden yeşiline kavuşturuyor. Kuru toprakları çim örtüyor... Laleler geri dönüyor... Erguvanlar yeniden açıyor...İBB Park ve Bahçeler Müdürü Sayın M. İhsan Şimşek ile İstanbul’un son zamanlarda yaşadığı bu hızlı değişimi konuşuyoruz.
Bakım" yapan konumundan "yapımcı" müdürlük konumuna geçtik
Göreve geldikten sonra Müdürlük olarak 2004 yılında bir "yönetmelik değişikliği" yaptık ve birçok konuda yeni uygulamalar getirdik. Bunların en önemlisi de Müdürlüğümüzü "bakım" yapan konumundan "yapımcı" müdürlük konumuna getirmek oldu. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası İstanbul İl sınırlarını belediye yetki sınırları ile birleştirince 1843 kilometrekare olan alanımız 5300 kilometrekareye çıktı. 18 ayrı yerde kurulu şefliklerimizle tüm bu alan üzerinde hizmet vermeye çalışıyoruz. Müdürlüğümüzde, orman mühendisliği, ziraat mühendisliği ve peyzaj mimarlığı ağırlıklı olmak üzere 110 teknik elemanımız var. Yine bütçemiz 2004 öncesine göre ciddi oranda arttı. Yıllara göre bakarsak; 2004’de 40 trilyon, 2005’te 80 trilyon, 2006’da 147 trilyon ve 2007 yılı için de netleşecek olan rakam 213 trilyon lira olacak. Ancak bu bütçenin içinde cari rakamlarımız yok. Fakat yine de önümüzdeki yıl çok daha büyük planlarımız var ve bu paranın yetemeyeceğini düşünüyoruz. Çünkü artık İstanbul çok büyüdü ve beklentiler de o kadar arttı.
Projelerimizi kendimiz yaptığımız gibi yönetmelikteki değişiklikler sayesinde, ihaleyle dışarıda da yaptırabiliyoruz. İhalelere uygulama projesi olarak çıkıyoruz. Kazanan müteahhit firma proje için kullanacağı malzemeleri; kendisi, ilgili sektörlerden temin ediyor. Öte yandan kendi yaptığımız projelerde gerekli olan bitkiyi, toprağı belediyemizin bir iştiraki olan Ağaç A.Ş’den doğrudan alıyoruz. Fidan alımlarında bizim önceliğimiz yerli üreticilerdir. Çünkü yerli üreticiyi kalkındırmak için çeşitli çalışmalarımız var. Orman köylülerine seralarda çiçek ürettirmeye başladık. Ne üretirseniz Ağaç A.Ş. aracılığı ile alacağız dedik onlara.
Türk fidancılığına baktığınız zaman sektörün yeni yeni canlandığını göreceksiniz. Fidancılık konusunda İtalya dünyada önemli ülkelerden birisidir ve büyük kazançlar elde etmiştir. Ama artık sektörde Moldova, Bulgaristan, Macaristan, Belçika, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerin de adı geçiyor. Ülkemizde ise yeni gelişmekte olan sektörde; üreticiler, 14-16 çapına gelmiş fidanlarını satmayı düşünürken İtalyanlar, aynı çaptaki fidanları farklı bir form vermek adına kesip bir on sene sonrasına yatırım yapıyorlar. Görüldüğü gibi bizim de içinde yer almak istediğimiz sektörün durumu nerelere gelmiş.
Üç sihirli sözcük; "Çim, Çiçek, Ağaç"
İstanbul’un yeşil alan ihtiyacını karşılamak üzere 3 ana öğesi olan farklı bir konsept kararı verdik. Geniş, ferah açık alanlar; "Çim, Çiçek, Ağaç". Hatta ağaçlarda da çiçek açan ağaçlar.
Karmaşık kentlerde düz ve yalın açık alanlar şehirle iyi bir kontrast oluştururlar. Şu anda yaptığımız bütün düzenlemelerde; parklarda, sahillerde, kavşaklarda bu anlayışın izlerini görebilirsiniz. Bugün gelişmiş ülkelerde de böyledir; açık ve ferah alanlar söz konusudur. Bir parka girdiğinizde, bulunduğunuz yerden parkın diğer ucunu rahatlıkla görebilirsiniz. Spor yaparken, yürürken daha güvenli ve daha rahattır.
Ancak İstanbul geçmişte belli bir dönem kuraklık geçirdi ve İstanbul’u yeşil göstermek adına çalı dikildi. Belki bu uygulama o zamanki koşullara göre doğru bir karardı. Ama bugün artık su problemimiz yok ve bizde açık alanlar yaratmak için çalıları kaldırıp başka yerlere dikiyoruz. Önceleri bu kararımız sık sık eleştirildi ama doğru bir karar olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.
Öte yandan yolların, sokakların, parkların; dolayısıyla sahipsiz olmadığını, gösterebilmek için çiçek dikiyoruz. Sahada var olan çiçek sayısını 400 binden 5 milyon çiçeğe çıkardık. Ağaçlandırma çalışmalarımız da halen devam ediyor. Bu konuda gelişmiş yetişmiş ağaç kullanmaya önem verdik. En az 8 ile 10 yaş arasında; 12-14, 14-16 senelik ağaçları hatta bazı türlerde daha büyük ağaçları kullanmaya başladık. Her yer bir anda nasıl yeşerdi sorusunun cevabı işte buradadır. Belirlediğimiz konsepte uygun olarak; yetişmiş ağaç, hazır çim kullanmaya başladık.
Günümüzde şehirlerde artık beklemeniz mümkün değil, zaman çok hızlı akıyor ve bu şehir 24 saat yaşıyor. Eskiden olduğu gibi önce toprağı sereceksiniz, çimi atacaksınız, insanlar basmasın, diye uğraşacaksınız ve uzun zaman bekleyeceksiniz. Zaten yeşil alanlar bu kadar azken niye bekleyelim. Bu anlayış çerçevesinde hazır çim kullanmaya başladık ve yaşadığımız çevre bir anda değişmeye başladı.
Bu konuda ilginç bir şey söyleyeyim; 2004 yılında Müdürlüğümüz metrekaresi 22 milyon liradan hazır çim kullanıyordu. Çünkü hazır çim çok az kullanılıyordu ve rekabet ortamı yoktu. Biz bunu milyon metrekarelerde kullanmaya başlayınca bugün 5 milyon 400 bin liradan hazır çim alıyoruz.
İstanbul’un "yeşil" projeleri
Bizim dönemimizden önce İstanbul’da haritalarda 37 milyon metrekarelik yeşil alan belirlenmişti. Biz göreve geldikten sonra bu rakamın üstüne yaklaşık 4 milyon metrekare yeni yeşil alan koyduk. Ancak İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarının yüzde 3.5’dan yüzde 7’lere çıkarılması lazım. Bu da demek oluyor ki bizim daha 37-40 milyon metrekare yeşil alan üretmemiz gerekiyor.
Yeni alanlar konusunda, öncelikle İstanbul’un genişlemesiyle yeni katılan beldelerin yeşil alanlarını değerlendirmeyi düşünüyoruz.
Büyük kent parkları yapıyoruz. Bu konu bizim Müdürlüğümüzün yeni başladığı bir çalışma; ama İBB Yapı İşleri Müdürlüğümüz tarafında yapımı devam eden işler var. Müdürlüğümüz yönetmelik değişikliğinden sonra bu çalışmaları yapmaya başladı. Bu şekilde peyzajını geçen yıl tamamladığımız Topkapı Parkı bitmek üzere ve yakında açılıyor. Şu anda Yapı İşleri Müdürlüğümüzün Gazi Osman Paşa’da yaptığı Gazi Parkı, bitmek üzere. Öte yandan Halkalı Şehir Parkı ki bu park çok büyük bir park olacak, bitmek üzere. Anadolu yakasında sahillerde yürüttüğümüz büyük park çalışmaları var. Bizim önümüzdeki günlerde ihalesine çıkacağımız "Ortaköy Vadisi" denilen bir projemiz var ki yıllardan beri atıl konumda duran bir iş. Yaklaşık 230 bin dönümlük bir alan söz konusu olacak. Şehrin merkezinde oksijen kaynağı olacak, nefes alınacak bir yer olacak. Şu an atıl bir vaziyette ama önümüzdeki yıl bu alanı hayata geçireceğiz. Bunun yanında, şehrin içinde büyük park yerleri bulmanız zor. Onun için de kent ormanı yapmak durumundayız. Orman Müdürlüğümüzün başlattığı çalışmayı biraz daha ileriye götürerek, dünyadaki örnekleri gibi içerisine yatırım yaparak geliştireceğiz. Böyle bir çalışma için örneğin Şamlar Kent Ormanı’na 7.5 trilyon lira harcamak durumundayız. İkinci kent ormanımız olan Ümraniye Kent Ormanı düzenleme çalışmalarımız devam ediyor. Bu sene orada, izciler kampı yapıldı. Yine şehir içinde 30-40 dönümlük yerlerde de park yapmaya devam ediyoruz.
Büyükşehir olmamız dolayısıyla yeni katılan beldelere; "41 beldeye 41 park projesi" yapıyoruz ve bu yıl sonuna kadar da hepsini bitirmiş olacağız. Bu çalışmaların tamamını da yine belde belediye yetkililerimizin kendileriyle görüşerek yapıyoruz. "Siz isteyin masraflarını da karşılayarak biz yapalım" diyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımızın bu konuda; "İstanbul’un bütün köylerine park yapacağız" şeklinde bir açıklaması var ve şu anda bu çalışmayı 152 köyde devam ettiriyoruz
Temalı parklar da yapıyoruz. Örneğin Emirgan Korusu’nu lale ve çiçek ile düzenledik. Gül bahçesi, soğanlı bitkiler bahçesi, lale bahçesi, Türk bahçesi, tıbbi bitkiler bahçesi, Japon bahçesi gibi her yıl bir temalı park yapıyoruz.
200 bin çiçek açan ağaç dikim kampanyamız var. Bu kampanyada 30 bin adet 12-14, 14-16 çapında 8 ile 10 yaşları arasında erguvan ağacı dikimi de yer alıyor.
Bütün bu çalışmalarımızın yoğunluğunun üstüne; "Lale Anavatanına Dönüyor" kampanyasını başlattık. Geçen yıl yaklaşık 3 milyon laleyi İstanbullunun gözlerinin önüne serdik. Bu yıl çok daha fazlasını dikeceğiz. Burada da hemen belirteyim; lalelerimizin tamamı yerli üretimdir. Konya’da üretiliyor bizde burada dikimini yapıyoruz. Bu konuda değişik söylemler oldu ama sanıyorum İstanbullular etrafta yeniden laleleri görmekten memnunlar.
Bizim tek bir amacımız var; bu şehri Avrupa’nın en güzel şehri haline getirmek. Zaten en güzel şehri de; biz çok daha güzel hale getirmek istiyoruz.
5 milyon çiçeğe bakıyoruz
Yeşil alanların, parkların bakımı konusu bizim için çok önemlidir. Yaptığımız işlerin en kolay dönemi projelendirme ve yapım aşamasıdır. Çimiyle ağacıyla, oyun grubuyla park doğduktan sonra bizim esas işimiz başlar. O andan sonra biz bir canlıyla uğraşıyoruz anlamına gelir. Çimi her gün sulamalısınız, kesmelisiniz. Yine ağacı, çiçeği sulamalısınız, kesmelisiniz. Mevsimine göre çiçeği değiştirmelisiniz. İşimizin bu tarafı hiç bitmez. Eğer bir gün sulamazsanız herşey bir anda ölebilir, yok olabilir. Bu şekilde 40 milyon metrekarelik bir alana sürekli bakım yapıyoruz.
Bakım işlerimizi, "Bakım Müteahhitleri"miz aracılığıyla yapıyoruz. Şu anda 13 tane bakım müteahhidimiz var ve burada 3 bin kişi çalışıyor. 100’e yakın teknik personel de sahada çalışıyor. Bir o kadar bahçıvan, bir o kadar araç gereç; sulama tankerleri, kepçeler, kamyonlar söz konusu. İnsanlar kendi balkonlarındaki çiçeklerine bakmaya zorlanırken biz İstanbul’un parklarındaki 5 milyon çiçeğe bakıyoruz. Ve bu işler için yılda yaklaşık 50 trilyon lira para harcıyoruz. Yani biz bütçemizin 4’te 1’ni bakıma ayırıyoruz. Eğer harcanması zorunlu olan bu parada bir eksilme olursa, yaptığımız bütün yeşillendirme çalışmaları boşa gidiyor ve yaptıklarımızın hiçbir önemi kalmıyor.
Parklar artık daha güvenli
Üzerinde önemle durduğumuz ve geliştirmeye çalıştığımız işlerimizden birisi de parkların güvenliği konusudur. Güvenlik konusunu sadece birer güvenlik elemanı vererek geçiştirmedik. Bu elemanlar zaten güvenlik eğitimi almış, sertifikalı elemanlardı ama biz onları, kendi alanımız ve konularımız açısından da yetiştirdik.
Motosikletli güvenlikçilerimiz ve köpekli güvenlikçilerimiz de var. Ardından bir yenilik daha yaptık ve atlı güvenlikçilerimiz de oldu. Aydınlatmalarımızı tamamladık ve elektronik güvenlik-kamerayla izleme sistemleri konusunda deneme çalışmalarımız devam ediyor.
İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekaroğlu;
"Fidanlığımızda 3 milyon bitki stoklayabiliyoruz"
İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekaroğlu, yeni yeni gelişmekte olan fidancılık sektörünü ve sektörün önemli aktörlerinden Ağaç A.Ş.’yi anlatıyor...
İBB Ağaç ve Peyzaj A.Ş. 1998 yılında kuruldu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir belediye iktisadi teşekkülü olarak 1998 yılında kurulmuştur. 1994 yılı öncesinde İstanbul’da hava kirliliği su problemi hat safhadaydı. Hava kirliliğinin azaltılabilmesi ve su sorununun çözümü için İstanbul’da 1 milyon ağaç kampanyası başlatıldı. Ancak; bu kadar çok ağacın nereden temin edileceği sorusu gündeme geldi. Çünkü o dönemde Türkiye’de böyle bir sektör yoktu ve çok az sayıda ağaç, yetiştiriliyordu. Dolayısıyla bu piyasada ön sırada olan İtalya’dan temin edilip İstanbul’a getirilip dikildi. Yeşil kuşağın, özellikle yağış rejiminin düzenlenmesinde önemli rolü olduğu bilindiği için İSKİ’nin su havzalarının ağaçlandırılmasına da başlanıyor. Bu görev o dönemde önce İSFALT’a sonra da İSTAÇ’a veriliyor ama getirdiği ek işler dolayısıyla sonunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1998 yılında Ağaç ve Payzaj A.Ş.’ şirketini kuruyor. O tarihten bu tarafa da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı birçok kurumun; İSKİ, Mezarlıklar Müdürlüğü ve Park Bahçeler Müdürlüğü gibi projelerine ortaklaşa imza atıyor.
Ağaç A.Ş. şu anda iki yerde faaliyet gösteriyor. Bir tanesi, Alibeyköy’deki Genel Müdürlük binamızın da olduğu yaklaşık 230 dönümde kurulu Alibeyköy fidanlığımız. Yaklaşık 3 milyon adet bitkiyi bu sahamızda stok edebilmekteyiz. Ayrıca burada toprak eleme ve karıştırma tesisimiz bulunmaktadır. Saatte 50 metreküp (Toprak, Torf, Gübre ve Mil) malzemeyi karıştırarak bitkilerin istediği oranda Karışım hazırlamak suretiyle istenilen yerlere göndermekteyiz. İkincisi de Kartal sahilde; 19 dönüm üzerine kurulu bir fidanlığımız. Oradan da Anadolu yakasında bitkiye ihtiyaç duyulan her yere bitki veriyoruz.
Ayrıca yine Anadolu yakasında ilçe belediyelerimizin ihtiyaçlarını temin etmek için kurulmuş bir fidan sahamız daha var. Yine şu an Pendik’de 50 dönümlük bir arazide yapımı devam eden fidanlığımız var ve orada da toprak karışım tesisi kurma hazırlıklarımız devam ediyor. Kasım ayına kadar da faaliyete geçmiş olacak. Fidanlıklarımız halka açık ve haftanın 7 günü vatandaşlarımız buraya gelerek hem bitki çeşitliliğini görebilirler, hem de alışveriş yapabilirler. Fidanlığımızda; 60’dan fazla fidan çeşidi, 75 farklı çalı, 15 farklı yer örtücü türü var. Yine 30’dan fazla türde de mevsimlik çiçek var. Geçen yıl Ağaç A.Ş. aracılığı ile ya doğrudan ya da dolaylı olarak; belediyelere vatandaşlara satılmak suretiyle, 180 bin civarında ağaç dikildi.
Biz genelde bitki ve ağaçları üreticilerden direk satın alıyoruz. Burada da yerli üreticiyi daha çok teşvik etmek istiyoruz. Şu an 5 kişilik bir satın alma ekibimiz var.
Bitki alımlarımız hemen hemen Türkiye’nin bütün coğrafi bölgelerini kapsıyor. Adana, Antalya, Konya, Artvin, Bursa, Adapazarı ve Tekirdağ’a kadar uzandığımız yerler var.
Bu hem bilgilerin üreticilere aktarılması hem de ürün planlaması açısından yararlı oluyor; bu sene şu bitkiler eksik, önümüzdeki yıllarda bu bitkilere ihtiyaç olacak gibi.
Burada önemli bir nokta, üreticinin doğrudan ayağına gitmek başlı başına üreticinin desteklenmesidir. İhaleyi de sadece fiyatı belirlemek amacıyla yapıyoruz. Üreticilerimiz büyük miktarlarda; binlerce on binlerce üretemiyor. Bizim ihtiyacımız ise çoğu zaman binlerle ifade ediliyor. Bazı çeşitlerde 10 binlerle ifade ediliyor. Bu büyüklüklerdeki talebi tek bir üretici karşılayamıyor. O zaman ilkbahar ve sonbaharda fiyatları belirlemek için küçük miktarlarda bir ihale yapıyoruz. Fiyatlar belirlendikten sonra arkadaşlarımız sahaya çıkıyorlar, o fiyatlar üzerinden pazarlık usulü alım yapıyoruz.
2007’de yurt dışına açılmayı planlıyoruz
Örneğin İtalya’da dış mekan süs bitkileri 3. veya 4. kuşak tarafından üretiliyor. Bizde ise az önce de söylediğim gibi hemen hemen 1994’den öncesi yok gibi. Ancak bu tarihten sonra hareketlenme başlamış. Fakat buna rağmen bizim insanımız çok kabiliyetli, eğer bir hedef gösterilirse başarılı olabilecek yeteneğe sahiptir.
Türkiye’deki sektör özellikle Adapazarı, Sapanca -Arifiye Merkezi olarak çok ilerlemiş durumda. Oradaki yerel yöneticilerin, Valiliğin ve Kaymakamlığın da desteklemesi sonucunda sektör çok hızlı gelişti ve gelişiyor. Öyle sanıyorum ki önümüzdeki 10-15 yıllık zaman içerisinde Avrupa’yı geçecek duruma gelebiliriz.
Öte yandan ülkemiz bu sektörde oldukça aç. Türkiye’nin 81 vilayeti var, 500 küsur ilçesi var, büyük kasabaları var. Buralarda peyzaj düzenlemelerine ve dış mekan süs bitkilerine ihtiyaç var. Benim düşüncem, eğer biz 20-30 yıl Marmara, Ege, Akdeniz’de diğer bitkileri üretmeyip, sadece dış mekan süs bitkilerini üretsek, kendi ihtiyacımızı zor karşılarız. Öte yandan özellikle Ortadoğu ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri de Avrupa ülkelerinden bol miktarda ağaç satın almakta. Bu pazarlar içinde biz avantajlı konumdayız. Bizde hem işçilik düşük, hem de biz daha yakınız. Üreticilerimizi Dış mekan süs bitkilerini üretmeye davet ediyorum, bu sektör hem çok zevkli hem de tahmin edemeyecekleri kadar geliri yüksek karlı bir sektördür. Henüz yurt dışında doğrudan bir çalışmamız yok. Ancak halen stratejik plan çalışmalarımız devam ediyor ve önümüzdeki yıl 2007’de, bir Türk Cumhuriyeti’nde Ağaç A.Ş.’nin bir bayiliğini açma hedefimiz var. 2008 yılında da bir Ortadoğu ülkesine açılmak istiyoruz.
4 mevsim açan Meilland güllerinden üçüne Türkçe isimler verildi; "İstanbul Rüyası", "7 Tepe Efsanesi", "Altın Boynuz"
2000’li yılların başlarında İstanbul nasıl güzelleştirilir sorusunun cevabı aranırken, Fransız Meilland güllerinin özellikleri, o dönemde çalışan arkadaşlarımızın dikkatini çekiyor. Bu güller (-38) dereceyle (+55) dereceye kadar dayanabiliyor, yılın 8 ayı bol gonca veriyor. Bu bitkiler uzun yıllar süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda çaprazlama yöntemiyle geliştirilip en dayanıklısı en güçlüsü ve en fazla gonca vereni seçilerek elde edilmiş. Bu gülleri üreten firmayla, 2006 yılı içersinde bir anlaşma yaptık. Anlaşmaya göre 2015 yılına kadar, Meilland güllerinin Türkiye’deki tek üreticisi, ithalatçısı ve satıcısı Ağaç A.Ş olacaktır. Bu anlaşmalar yapılırken; Fransa Büyükelçisi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş da orada bulunuyorlardı ve güllerden birinin adının Türkçe olması istendi. Sayın Başkanımızın önerisiyle de bu ad "İstanbul Rüyası" olarak konuldu ve rengiyle, çeşidiyle kaydedildi. Daha sonra yapılan anlaşmayla iki güle daha "7 Tepe Efsanesi" ve "Altın Boynuz" isimleri konuldu. Şu anda Türkiye’deki kataloglarımızda yer alıyorlar.
Güllerin bir kısmını ihaleyle Pamukova, Kestel-Bursa’da ürettiriyoruz. Geçen yıl Sakarya’nın Geyve İlçesi’nde Geyve Kaymakamlığı Sosyal Dayanışma Vakfıyla bir anlaşma yaptık ve orada da 20 üretici 4’er bin gül yetiştiriyor. Bu güllere şu anda Türkiye’mizin bir çok ilinden; Şanlıurfa’dan, Kocaeli, Samsun, Kayseri, Ankara, Konya’ya kadar talep var. Bunların hepsinin karşılanabilmesi içinde üretimin artırılması gerekiyor ve bu çalışmalarımız da devam ediyor.
Önümüzdeki yıl daha çok lale dikeceğiz
Geçen yıl vatandaşlarımızın bir kısmı şu soruyu sordu. Lale güzel bir çiçek ama, 1-1.5 aylık ömrü olan bir çiçek. Bu dikilir mi? Bu kadar masraf olur mu? Bu konuda şunu özellikle belirtmek istiyorum. Bir lalenin masrafı, diğer bir mevsimlik çiçekten fazla değildir. Ve dünyanın birçok gelişmiş şehrinde lale soğanları dikiliyor, bu güzellik paylaşılıyor. Vatandaşlar şu soruyu da sordu. Bunların soğanları toplanıp, tekrar dikilecek mi, dikilmeyecek mi? Ben de onlara şu soruyu sordum? Siz İstanbul’un parklarını, sokaklarını, caddelerini ne olarak görüyorsunuz? Bir tarla olarak görüyorsanız, o lalelerin soğanlarını söküp, bir sonraki yıl tekrar dikebiliriz. Ama siz İstanbul’un parklarını, sokaklarını, caddelerini, ortak yaşam alanlarını, peyzaj alanları olarak, çevre düzenlemesi yapılması gereken alanlar olarak görüyorsanız, bunların çiçeklerini döktükten sonra sökülüp yerine bir başka çiçek dikilmesi lazım. Biz de bu şekilde yaptık ve yapıyoruz. Başkanımızın da talimatıyla bazı yerlerde, lale soğanları sökülmeyerek bekletildi. Sebebi de şu; lale çiçeğini döktükten sonra topraktaki soğanın olgunlaşması için yaklaşık 2-.2.5 ay geçmesi lazım. Yapraklarının sararıp kahverengi renge dönüşmesi lazım ki ancak soğanı olgunlaşmış olsun. Genel itibariyle İstanbul’un tüm sokaklarında bunun için 2-2.5 ay bekleyelim soğanlar olgunlaşsın sonra toplayalım derseniz bu da olur. Fakat insanlar İstanbulumuzun parklarını, caddelerini, sokaklarını, refüjlerini, kavşaklarını her zaman rengarenk bakımlı ve güzel görmek istiyor.
Erguvan kampanyamız devam edecek
Son olarak Erguvan Kampanyamızdan bahsetmek istiyorum. Bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız bir kampanya başlattı. 2 yıl içersinde 30 bin erguvan dikilecek. Erguvan Boğaz’ın bitkisi ve gerçekten muhteşem bir manzara oluşturuyor. Örneğin Japonlar güneyden kuzeye kadar hemen hemen tüm adalarında süs kirazı yetiştiriyorlar. Bu ağaçların çiçek açtığı dönemde, muhteşem pembe- beyaz çiçeklerin altında "Hanomi" denilen kutlamalar yapıyorlar. Baharın gelişini kutluyorlar. İstanbulumuzda da baharın gelişini laleyle kutlamak istiyoruz. Daha sonra da erguvan ve akabinde de hemen Meilland güllerimiz devam edecek. Yaz aylarının başlamasıyla da mevsimlik çiçeklerimiz gelecek. Yani İstanbulumuz her zaman rengarenk bir renk cümbüşünde olacak.











