Header Reklam
Header Reklam

‘Biz memurumuzun yanındayız. İş zordur ama, bu onun gücünü gösterir’

10 Temmuz 2008 Dergi: Ocak-Şubat 2006
‘Biz memurumuzun yanındayız. İş zordur ama, bu onun gücünü gösterir’ e-Belediye: Zabıta güvenlik, caydırıcılık gibi sorunları varken yeterince etkin çalışabiliyor mu? Yalnız değil mi?

Hayır zabıtamız yalnız değildir. Memurumuza sahip çıkma konusunda hiç bir sorunumuz yok, bu çok açık. Biz memurumuzun her şeyiyle yanındayız.

Etkinliği konusunda da eğer son zamanlarda yazılı, görsel basını takip ederseniz, zabıta çok sık gündemdedir. İstanbul’daki yıkılması gereken tüm yerlerde zabıta hep başrolde olmuştur. İşi zor; ama, bu da onun gücünü gösteriyor. Bunlar zabıta marifetiyle yapıldı. Bu bir güçtür. Yalnız bırakılmış değil.

Görevleri itibariyle uğraşılan alanlar, muhatap olunan kesimler; özellikle de İstanbul gibi büyük bir metropolde tamamen örgütlenmiş, menfaat gruplarına karşı olduğu için zordur. Binlerce insan; gruplar halinde, seyyar satıcısı, değnekçisi vs. meydanları, sokakları, kaldırımları, kamu arazilerini işgal ediyorlar. Ve bu insanlar silahlı, sopalı, bıçaklı. Dolayısıyla karşı taraf hakikaten sürekli bir saldırganlık içerisinde. Burada ayda bir nerdeyse bir bıçaklanma olayı ile karşı karşıya kalıyoruz. Birçok arkadaşımız ölümden döndüler. Hali hazırda sakatlanan arkadaşlarımız var. Dolayısıyla zabıtanın iş ortamında doğrudan risk var. Ancak bu bir zayıflık olarak da değerlendirilmemeli. Yaptığımız işe göre risk vardır; ama, aynı oranda başardıklarımız da gücümüzü ortaya koyar.

e-Belediye: Belediye Zabıtası’na caydırıcılığı ve kendi güvenliği açısından silah verilmeli mi?

Mevcut yasalar çerçevesinde böyle bir imkan gözükmüyor. Burada böyle bir sıkıntımız var. Belediyenin kendisinin yapabileceği bir değişim değil bu; tamamen merkezi bir çalışma olmalı. Teşkilat Yönetmeliği hazırlanıyor; ama, bu konular üzerinde bu yasalar çerçevesinde bir düzenleme olmayacak. Daha ilerdeki yapılanmalarda İstanbul’a has bir yapılanma içerisinde bu olur mu? İstisnalar zordur Türkiye’de. Zabıtanın şehir polisi olmasına yönelik bir yapılanma olursa ancak o zaman silahlı olur. Çok daha güçlenmiş de olur o zaman.

e-Belediye: Gelecekte Şehir polisi olabilir mi?

İstanbul’u daha önceki başbakanların da önerdiği gibi, özel bir yönetim şekline büründürüp, bir istisnayla, İstanbul’daki polisi belediyeye bağlayarak ‘şehir polisi’ne dönüştürmek mümkün olabilir.

Değişimler çok zordur Türkiye’de. Hiç kimse yeniliğe doğrudan evet diyemiyor. İkincisi hiç kimse mevcut konumunu, mevcut imkanlarını bırakmak istemiyor. Ancak yine de böylesi fikirler, doğruyu bulmak adına kafalarda bir tartışma uyandırır, geleceğe katkı sağlar.

e-Belediye: Uzmanlaşma ve eğitim konusunda ne düşünüyorsunuz?

Eğitim konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde en çaplı eğitimi yapan teşkilat zabıta teşkilatıdır. 2004 yılında göreve geldiğim zaman başlattığımız, eğitimlerde mevzuatın yanında, halkla ilişkiler, güvenlik, sağlık ve psikoloji eğitimleri aldık. Bunlar bu yıl içinde de devam edecek. Uzmanlık derseniz, arkadaşlarımız yeterince tecrübeliler; her biri, hem bölge olarak hem iş olarak hem potansiyel olarak gayet uzmanca, kendi alanlarında işlerini yapıyorlar. Diyelim ki bir mevzuat, bir yönetmelik hazırlanacak, bunu hazırlayabilecek kadar kabiliyetli ve mevzuata hakim durumdalar.

Öte yandan ben göreve başladığımda bir teklifte bulunmuştum; teşkilata alınacak personel içinde, belli bir kontenjanı özellikle üst yönetim için, üniversitelerimizin ekonomi bölümü mezunlarına ayıralım diye. Gelecekte bize dinamizm kazandırabilir diye düşünüyorum. Nitekim teklifim kabul edildi ve yanılmıyorsam yeni aldığımız grup içerisinde 40 kişi kadar Ekonomi Bölümü mezunu arkadaşımız var. Dil bilen arkadaşlarımız da var, onları turistik bölgelerde görevlendiriyoruz. Ama yeterli değil. Bu konuda turizm zabıtası olsun mu olmasın mı gibi düşüncelerimiz var.

e-Belediye: Belediye Zabıtası’nın imajı konusunda var olan önyargılar hakkında çalışmalarınız var mı?

Türkiye’de belli gruplar üzerinde oluşmuş kötü bir intiba var. Konusu para olan işlerde, işlemlerde hep bu gündeme geliyor. Ancak her teşkilatın içinde iyiler ve kötüler vardır, doğrular ve yanlışlar vardır, zabıta da böyle. Ama bugün, İstanbul Büyükşehir Belediye Zabıtası, en temiz çalışan teşkilatlardan birisi. Yine Büyükşehir zabıtamız, bir şeyin üstüne gidiyorsa, onu mutlaka başarır, imajı vardır. En zor alanlardan birinde, bir günde mahalleler yıkıldı. Hem ideolojik gruplar, hem mafya dediğimiz grupların doğrudan menfaat mekanlarına girip; hiç olmaz denilen, bu da yapılabilir mi denilen yerlerde, başarılar gösterildi. İstanbul Büyükşehir Zabıtası en iyi döneminde diyebilirim. Hakikaten böyle.

e-Belediye: Zabıta memurlarının yaptıkları işe göre aldıkları maaşlar yeterli mi sizce?

Bir babanın durumu iyi ise evlatlarına iyi harçlık vermek istemez mi? Elbette ister. Bunlar biraz da memleketin ekonomik şartlarıyla ilgili. Verilmesin mi, elbette verilsin. İmkan varsa, hala da verilsin. Bana bir yetkili dese ki; memurlarımızın maaşını ne yapalım? Hemen iki kat artırın derim. Şu an için zabıta teşkilatındaki arkadaşlarımız diğer birimlerdeki arkadaşlarımızdan daha fazla alıyor. Diğer memuriyetlerden, diğer müdürlüklerimizden, zabıtaya geçmek isteyenler çok, bir sürü dilekçe geliyor. Bu anlamda karamsar bir tablo yok.

e-Belediye: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Teşkilatı nasıl çalışıyor anlatır mısınız?

İstanbul’da toplam 21 alanda belli faaliyet alanlarımız var. İstanbul’u A,B,C bölgeleri olmak üzere 3 bölgeye ayırdık. A Bölgesi; Bakırköy’ün üst tarafı, B bölgesi Boğaz kesimi, C bölgesi de Anadolu yakası. İş yeteneğine, dürüstlüğüne güvendiğimiz arkadaşlarımızı bu bölgelerin başına getirdik, bu çok önemli. At sahibine göre kişner diye bir deyim vardır, bu yönüyle bu çok önemli. Yukarıda saydığım bölgelere ek olarak şehrin girişlerinde kontrol noktalarımız var. Kaçak kömür, kaçak meyve sebze, kaçak hayvan kontrolleri yapıyoruz. Araçların kontrol edildiği, kontrol noktaları var.

Hallere, terminallere zabıtamızı göndeririz, personel bizimdir ama, gönderdiğimiz müdürlüklerin yetkisi altında çalışırlar. Bunun dışında İstanbul’un büyük sorunlarından biri de örgütlü gruplar halinde çalışan dilencilerdir.

İstanbul’da reklam konusunda da ciddi sıkıntılar vardı. Yönetmelikler var; ama, yönetmeliğe uymayan işin sahtekarlığına kaçan kesimler de çok. Ayrıca Eminönü’deki seyyar satıcılar ve işportacılar başlı başına bir derttir. Her gün memurumuzun büyük çoğunluğu 150-200 kişi orada nöbet tutmak zorunda kalıyor. Henüz onlar da vazgeçmiş değil, biz de onları Eminönü’ne sokmamakta kararlıyız. 900 tane eski zabıta memurumuz var, 3 ay önce 140 tane yeni memur aldık.

5393 Sayılı Yeni Belediye Kanunu’ndaki belediyenin görevlerini sayarken ‘hizmetleri yapar ve yaptırır’ ibaresine dayanarak, ‘hizmet satın alma’ yoluyla 450 tane daha personel aldık. Bu gerçekten çok faydalı oldu. Hizmet satın alma yoluyla dışardan bir şirketten satın alıyorsunuz. Onların verdiği personel içinden kendi şartlarımıza uygun olanları seçebiliyoruz. Şu anda 1040 tanesi resmi, 450 tanesi de ‘hizmet satın alma’ yoluyla alınmış toplam 1500 civarında zabıta görevlimiz var. Yeter mi? Asla yetmiyor. Bu mümkün değil. Ayrıca arkadaşlarımıza korunma amaçlı robokop dediğimiz elbiselerden ve kalkanlar da aldırdık.

e-Belediye: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Teşkilatı’nın teknolojik olanakları nelerdir? Önümüzdeki günlerde yeni çalışmalarınız, projeleriniz var mı?

Yenilik her zaman gereklidir. Dijital fotoğraf makineleri, kameralarımız var. İlgili ekipler bunlarla çalışmalarını yapıyorlar. Özellikle tamamlamak üzer olduğumuz bir çalışmamızdan bahsetmek istiyorum. İstanbul’da bir sistematiği kurmaya çalışıyoruz.

Bütün bölgelerdeki arkadaşlarımızla bundan birkaç ay evvel toplantılar yaptık. Hepsinden kendi bölgelerindeki, genel fotoğrafı çıkarmalarını istemiştik. Örneğin hangi caddede hangi reklamlar var. Bunların yüzde kaçı kaçak kaçı yasal. Büfeler, seyyar satıcılar nerede yaygınlaşıyor, nerede çoğalıyor vs. gibi. Tüm fotoğrafı görmek adına uzun bir çalışma yaptık. Yakında bu veriler üzerinden çeşitli uygulamalara başlayacağız.

İstanbul’daki reklamlar konusunda yeni yönetmeliğimizi uygulamaya koyuyoruz. Çünkü reklam konusunda ciddi suistimaller var. Bundan böyle her bir reklam unsurunun altında izinli olduğunu gösteren Büyükşehir Belediyemizin amblemi olacak. Aksi durumda söz konusu reklamlar kaçak muamelesi görecekler. Kaçak reklamları asanların da nitelikli suç işledikleri için, cezaları artıyor. Örneğin adam kaçak reklamı asıyor, memurumuz, iş yoğunluğundan bunu görene kadar 10-15 gün geçiyor. Gördüğünde, yönetmeliğe göre kaldırılması için tebligatla 1 haftalık süre veriliyor. Yine kaldırmazsa memurumuz gidip kaldırana kadar da bir süre geçiyor ve sonuçta bir iki aylık bir süre geçmiş oluyor. Adam zaten bunu istiyor, buna razı. Elinizle adamları hırsız yapar gibi bir durum oluşuyor. Bunu da değiştirdik. Tebligata niye gerek olsun ki? Ben yazacağım, memurum oraya gidecek ve arkasını bekleyeceğim. Bürokrasiye ne gerek var? Zaten bu kaçak. O halde biz gördüğümüz yerde indirelim. Gördüğümüz yerde indirmekle kaçağı en azından yüzde 50 azaltabiliriz. Bu şekilde bizim de işimiz azalacak. Bunu da yönetmeliğe koyduk. Şimdi gördüğümüz yerde indireceğiz.

Ayrıca her reklamın altına bir barkod konulmasını da isteyeceğiz. Memurumuz da elinde araçla gidip bakacak; ne zaman konulmuş, ne kadar süreyle konulmuş hemen belli olacak.

Diğer yandan, Emniyet’in bütün bölgelere yerleştirdiği kamera sisteminden biz de yararlanabilir miyiz diye düşünüyoruz. Belediyenin de böyle bir düşüncesi var. Ancak belki de Emniyet’in kurduğu sistemi, tek noktadan, hem belediye hem emniyet birlikte kullanabilir, zabıta olarak biz de bu çalışmalardan faydalanabiliriz.

Belediye Zabıtası ile ilgili somut gerçekleri bir kere daha vurgulayalım:

‘Gerek belediye yasası,gerekse belediye zabıtasına görev ve yetki veren diğer hukuki metinler incelendiğinde, belediye zabıtasının; ‘bakmak’, ‘denetlemek’, ‘kestirmemek’, ‘bulundurmamak’,  ‘yaptırmak’, ‘men etmek’, ‘izin vermek veya vermemek’, ‘yıktırmak’, ‘kapattırmak’, ‘muhafaza etmek’, ‘tayin ve tahdit etmek’, ‘.temin eylemek’, ‘icra etmek’, ‘kapatmak’, ‘önlemek’, ‘gözetmek’, ‘kontrol etmek’, ‘mühürlemek’, ‘el koymak’, ‘müdahale etmek’, ‘durdurmak’, ‘imha etmek’, ‘tespit etmek’, ‘düzenlemek’, ‘tahliye etmek’, ‘girmek’ ya ‘yapmama’ yada ‘yapılmasını sağlamak’ gibi emir/yasak içerikli görevleri yerine getirmekle mükellef olduğu görülür. Ancak belediye zabıtası bu maksadı temin için üniformalı olmanın dışında kolluk olmanın bilinen hiçbir özelliği ile teçhiz edilmemiştir.

Kendisine vazife tahmil eden Belediye Kanunu ve diğer bütün kanunların ‘Görev ve Yetki Denkliği İlkesi’ ne göre; sorumluluk ve göreve eşdeğer yetki vermediği ise filhakika bir vakıadır’.

www.memurlar.net

Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Yerel Yönetimler Eğitim ve Araştırma Merkezinin ‘Belediye Zabıta Hizmetleri Yönetimi’ adlı Araştırma Genel Raporu:

‘Kentlerin değişen ve gelişen ekonomik ve demografik yapısı; Belediye Zabıtası’nı bakkal Ahmet efendi yerine küresel sermaye ile karşı karşıya koymaktadır. Belediye Zabıtası artık aylık cirosu 20-30 milyar TL. olan Bakkal Ahmet efendiyi değil; yıllık cirosu milyarlarca dolar, dünyanın onlarca ülkesinde şubesi olan ulusüstü dev şirketlerin hipermarketlerini denetlemekle görevlidir. Tüm denetim mekanizmaları Bakkal Ahmet efendiyi denetlemeye göre düzenlenmiş Belediye Zabıtası dev ‘fabrikalar’ olan hipermarketleri denetlemekte yetersiz kalmaktadır.Bu durum karşısında Belediye Zabıtası dar kolluk işlevlerine sıkıştırılmış,geniş anlamda Belediye Zabıtası işlevinin aşınması sonrasında Belediye Zabıtası artık zaten belediyenin dar kolluk etkinliğinden başka bir şey yapamaz hale gelmiştir.

Mevcut örgüt ve personel yapısı ile Bakkal Ahmet efendiyi bile denetlemekte zorlanan Belediye Zabıtası’nın, küresel firmaları denetlemedeki yapıları güçlendirilmeli,yani baştan düzenlenmelidir. Bunun temel mekanizmaları; Zabıtanın hizmet öncesi eğitiminin yaygınlaştırılması,geliştirilmesi,hizmet içi eğitime önem verilmesi, var olan kariyer sisteminin güçlendirilmesi, Zabıta hizmetlerinin ‘Geçici’ işçi gibi diğer belediye görevlileri tarafından yapılmasının önüne geçilmesi ile olanaklı olur.’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dayanışma Vakfı

Yılmaz Lazoğlu İBB Zabıta Dayanışma Vakfı Yön. Kur. Üyesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Teşkilatı çalışanları tarafından 1996 yılında kuruldu. Başlangıçta 5-6 memur arkadaşımız tarafından kurulan Zabıta Dayanışma Vakfı’nın şu an 40 kişiden oluşan bir mütevelli heyeti var. Vakfın teşkilatla organik bir bağı yok, tamamen sivil insiyatifle kuruldu.

İlk kurulduğumuzda Zabıta Dayanışma Vakfı’na üyelik sistemi açıktı. Ancak daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bu üyelik sistemi kaldırıldı. Şimdi teşkilat içindeki arkadaşlarımız Vakfa üye olamıyorlar; ama, biz Vakıf olarak Büyükşehir Belediyesi Zabıta Teşkilatı’nın tamamına hizmetlerimizi sunabiliyoruz. Bizim için de onların İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Teşkilatı’nda zabıta olmaları yeterli oluyor. Diğer ilçe zabıta teşkilatlarıyla bir bağlantımız yok.

Vakfımızın geliri; üyelik olmadığı için, kurulurken edindiği cüzi mal varlığı üzerinden sağlanıyor. Bu mal varlığını da kurucular kendileri getirdiler. Diğer gelirleri de vakıf olduğumuz için bağış ile oluyor. Başka bir geliri yok.

Vakıf aracılığıyla maddi destek sağlıyoruz

Vakfımız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıta memurlarının bir çok alandaki maddi sorunlarına katkı sağlamak yanında, eğitim verilmesinden giysisine, şahsi davalarda avukat teminini kadar çeşitli konularda destek hizmetlerimiz var. Her insan için söz konusu olabilecek hastalıklar, ölüm gibi durumlarda da zabıtamızı yalnız bırakmadığımız gibi yaptığı iş dolayısıyla karşılaştığı sorunlarda da destek olmaya çalışıyoruz. Örneğin memurumuz kendisi, eşi veya çocuğu hastalandığı zaman, reçetesinin ya da harcamasının, kurumun ödemediği geri kalan kısmının yarısını biz ödüyoruz. Bunu eşine ve çocuğuna da ödüyoruz. Evlilik gibi, doğum gibi özel durumlarda da yardımlarımız var. Memurumuzun ölümü durumunda, eşine maaş bağlanana kadar yardım yapıyoruz. Bir de bütçesi açık verirse, kredi kartlarına borçlanmışsa, o durumda da kendisine borç olarak, maddi yardımları yapıyoruz.

Hukuk desteği veriyoruz

Belediyenin işini gördüğü halde şahsi dava açılıp da ceza alan pek çok arkadaşımız var. Biz vakıf olarak, mali müşavirlik hizmeti aldığımız şirket aracılığıyla, bu durumdaki arkadaşlarımızın davalarının takip edilmesi yönünde de destek sağlıyoruz.

Vakıf olarak diğer bir arzumuz da; nasıl öğretmenlerin, polislerin sosyal tesisleri varsa, zabıtanın da, Türkiye’deki tüm zabıtaya hizmet verecek sosyal tesisleri olsun istiyoruz.


Son söz: Bir ‘Usta’ konuşuyor:

‘Hasan Basri ILIK

Tabii buradan, içinde bulunduğum bir teşkilat hakkında yazacaklarımın okuyucu tarafından nasıl algılanacağını kestirmek güç,daha önce dile getirilmemiş bir çok sorunu olan bir teşkilat mensubu olarak daha etkin ve daha verimli bir hizmet anlayışı ile bir dizi sorunlarımızı buradan sizlerle paylaşmak istedim. Mevcut sorunların çözümü belki kolay değil; bir çoğu yasal düzenlemeler gerektiriyor. Oysa bu konunun önemsiz bir konu olmadığını Yerel Yönetimler ve Zabıtayı bilen herkes anlayacaktır. Zabıta çok bilinmeyenli bir denklem gibi bu mevcut yapısıyla 21. Yüzyıl Türkiye’sinde kendinden beklenenleri gerçekleştiremeyecektir. 3200 belediyenin yaklaşık 40 bin zabıtası daha güzel,yaşanılır kentler için 24 saat görevinin başındadır. Ancak önemi farkedilmemektedir.

Ben inanıyorum ki Zabıta Hakkettiği İlgiyi Görecektir. İhtisab Neferinden, Belediye Zabıtasına - Belediye Zabıtası’ndan, Kent Polisi’ne ZABITA BUNA HAZIRDIR’

Evet; gerçekten de gelenek-görenekleriyle; görev inanç ve bilinciyle; sorumluluk anlayışı ile; daha iyiye, daha güzele, daha çağdaş ve iyi anlaşılmaya duyduğu özlem, beklenti ve umutlarıyla ‘Kendisi de Halk olan’ / ‘Gücü Yokluğunda Hissedilen’ / ‘Belediye’nin Kendisi’ / ‘Şehrin Mobil Öğretmenleri’ BELEDİYE ZABITASI BUNA HAZIRDIR.

Etiketler


Slider Altına