Dün, Gerçekten Dün müdür?
Topu topu on beş günlük bu süre içinde, işte başkent Paris gazetelerinin başlıkları:
Mart 9, ’Yamyam Canavar İninden Kaçtı’
Mart 10, ’Korsikalı Gulyabani Cape Juan’da Karaya Ayak Bastı’
Mart 11, ’Kudurmuş Canavar Kaplan Cap’a Çıkmış Durumda’
Mart 12, ’Canavar Geceyi Grenoble’da Geçirdi’
Mart 13, ’Tiran Lyons’dan Geçti’
Mart 14, ’Gaspçı Yönünü Dijon’a Dönüyor’
Mart 18, ’Bonaparte başkentten yalnızca altmış fersah mesafede, şansı yakasını peşindekilerden kurtaracak kadar yaver gitti.’
Mart 19, ’Bonaparte Hızlı Adımlarla İlerliyor, Ama Paris’e Asla Giremeyecek’
Mart 20, ’Napoleon Yarın Surlarımızın Dibinde Olacak’
Mart 21, ’İmparator Fontainbleau’de’
Mart 22, ’Majesteleri İmparator ve Kral dün akşam, sadık ve vefakár uyruklarının sevinç çığlıkları arasında Tuileries’ye vardılar."
İbretle okuyoruz. Paris gazetelerinin başlıkları "2" hafta içinde, "Yamyam Canavar İninden Kaçtı"dan, "Majesteleri İmparator ve Kral dün akşam sadık ve vefakár uyruklarının sevinç çığlıkları içinde Tuileries’e vardılar"a dönüşüyor. Yıl 1815.
Şimdi 2007 yılındayız. Yaklaşık "2" yüzyıl geçmiş aradan.
Peki, bu "2" yüzyılda gazete başlıklarında "etik değerler" çerçevesinde önemli değişiklikler ortaya çıktı mı?
Günümüzün yazılı, sesli, görsel, elektronik medyası "200" yıl öncesinden daha mı bağlı "etik değerler"e? Yoksa aynı yerde miyiz ya da gerisine mi düştük 1815’in?
Ve bu arada özellikle siyasilerimizin televizyonlarda ya da meydanlardaki konuşmalarını dinlerken, söylediklerini gazetelerde okurken şu soruları sormuyor muyuz kendimize?
"Borsa / IMF / Özelleştirme / Yabancı Sermaye / Dış ve İç Borçlar" gibi konuların yanında, Vatandaş nerede? Halk nerede? Vatandaşla; halkla ilgili "programınız" var mı?
Varsa nedir bu program?
Vatandaşların / halkın sorunları için hangi çözümleri düşünüyorsunuz? Genel geçer lafların yanında günümüzün "majesteleri", vatandaşlar için, halk için gerçekte neler düşünüyorlar?
Dr. Müh. SEDAT ÖZKOL
