Header Reklam
Header Reklam

Bir hayali bile olmayan çocuklar var bu dünyada, tüm bedesten senin olsa ne fayda!

01 Aralık 2016 Dergi: Kasım-Aralık 2016

Ali’yi bildin mi? Hani Suriyeli olan, henüz 10 yaşında.

Geçen yıl, kaldıkları barakadan bozma yere giden bir TV muhabiri mikrofonu uzattı Ali’ye ve sordu: “Hayalin nedir, büyüyünce ne olmak istiyorsun?”. Ali’nin cevabı kısa ve netti: “Bir hayalim yok, büyüyünce de Suriye’ye giderim herhalde”.

“Bir hayalim yok!”

10 yaşındaki bir çocuğa hayal bile kurdurtmayan dünya, 10 yaşındaki çocuğun suratına buz gibi bir ifadesizlik yerleştiren dünya, çocukları evlerinden barklarından eden dünya, çocukları çalıştıran dünya, çocukları dilendiren dünya, çocukları evlendiren dünya…

Böylesine berbat bir yerde yaşıyoruz ve “üzülüyoruz” sadece. Modern dönemin insanının yapabildiği tek şey üzülmek, vakti varsa (!) sosyal medyada dile getirmek ve takriben 30 saniye sonra da unutmak. Bir hayali bile olmayan Ali’ye’de, kaldırımda uyuyakalan Suad’a da, ambulansın içinde yüzü gözü kan içinde olmasına rağmen öylece oturan Ümran’a da ve cansız bedeni sahile vuran Aylan’a da kısa bir süre üzülüyor ve sonra günlük telaşlarımıza dönüyoruz. Çünkü daha önemli akşam ne yiyeceğimiz, yarın ne giyeceğimiz, tatile nereye gideceğimiz vs.

Son açıklanan rakamlara göre Türkiye’de 3 milyon civarında Suriyeli mülteci yaşıyor ve bunun içinde çocukların sayısı çok ciddi rakamlarda. Allah’ın belası fukaralık da hemen hemen hepsinin yakasında.

Ortadoğu’nun bu gül yüzlü, bu güzeller güzeli çocuklarını güldüremediğimiz sürece hepimiz suçluyuz. Ve üzülmek yerine harekete geçmeliyiz. Tabi ki bu kara düzeni tek başımıza yıkmamız mümkün değil. Ancak elimizden geleni de yapmalıyız. Kış geldi çattı. Bu çocuklara, bu ailelere yardım kampanyaları düzenleyen çok güzel insanlardan oluşan çok güzel oluşumlar var. Çalalım kapılarını ve yiyecek, içecek, yakacak her ne olursa yardım edelim, elimizden her ne geliyorsa yapalım.

Bu noktada yerel yönetimlere de büyük görevler düşüyor. Ön ayak olmalı ve insanları yönlendirmeliler. Birlikte yaşamanın, güzel yaşamanın kapılarını onlar açmalılar. Zaten bunu da yapamayacaklarsa o koltuklarda oturmasınlar.

Dedim ya, o çocukların yüzünü güldüremediğimiz sürece hepimiz suçluyuz…

 

Fatih ÖNDER


Etiketler


Slider Altına