İçme Suyu Depolarının Temizlenmesi Dezenfeksiyonu ve İnsan Sağlığına Etkileri
Elverişli su kaynaklarının bulunması durumunda ise arıtımlarındaki, dağıtımlarındaki ve depolanmalarındaki aksaklıklar nedeniyle içme suyu kalitesi olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu durumun önlenmesi su kaynaklarının korunması, uygun bir şekilde arıtılması, yenilenmiş şebeke dağıtım hatları ve sağlıklı bir şekilde depolanması ile mümkün olabilmektedir.
Bu çalışmada içme-kullanma suyunun depolanmasına etki eden faktörler (suyun niteliği ve sıcaklığı, depo temizlik ve dezenfeksiyonu, dezenfektan madde, depo niteliği, kontrol-izleme ve numuneleme) ve uygulamada tespit edilen eksiklikler tespit edilmiştir.
Su Deposu Kullanımı ve Gerekliliği
Nüfusun hızla arttığı modern kentleşme sürecinde ve dağınık yerleşimin sürdürüldüğü kırsal alanlarda içme ve kullanma suyu temini önemli bir sorundur. Gerek yerel yönetimler gerekse şahıslar su ihtiyacını kesintisiz olarak sağlamak için çeşitli boyut ve niteliklerde su depoları kullanarak su sorununu çözmüşlerdir. Bu depolar şehir şebeke suyunun uygun arıtmalardan geçirilip bekletildiği çok büyük tonajlı olabileceği gibi; kamu kurum-kuruluşlarında, endüstriyel-ticari alanda ve insan hayatının idame edildiği konut ve binalarda kullanılan büyüklü küçüklü binlerce farklı boyutta su depoları da olabilmektedir.
Su teminin sürekli ve istenen miktarda verilmediği şebeke hattının mevcut olmadığı veya su basıncının yetersiz kaldığı bölgelerde su depoları zaruri bir ihtiyaçtır. Suyun depolanması özellikle hastane, okul, ibadethane ve fabrika gibi toplu tüketim alanlarında hayati önem taşımaktadır. Toplu tüketim alanlarında çok kısa süreli su kesintileri dahi sağlık açısından önemli rahatsızlıkları da beraberinde getirecektir.
Su kaynaklarının mevsimsel olarak yetersiz olduğu (yeraltı suları, yağış suları ile beslenen göl, havza ve baraj suları) dönemlerde su kesintileri sıkça yaşanacaktır.
Ayrıca şehir şebeke suyunu sağlayan içme suyu arıtma tesislerinin yüksek enerji ihtiyacı nedeniyle özellikle enerji sıkıntısı yaşandığı ve elektrik sağlanamadığı dönemlerde su sıkıntıları yaşanabilmektedir. Belirli dönemlerde tüm kentler için geçerli olan bu sorunlar su deposu kullanılması halinde bir nebze azalacaktır. Bunun için su kesintilerinin azaldığı ve mevcut rezervuarların yeterli kapasitede dolu olduğu dönemlerde depoların gereksiz olduğu düşünülmemelidir.
İçme- Kullanma Sularının Depolanması
Avrupa Birliği Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetmeliği su çerçeve direktifi suyu; ’Su, herhangi ticari bir ürün değil, aksine korunması, muhafaza edilmesi ve niteliği itibarıyla özel ihtimam gerektiren bir mirastır’ şeklinde tanımlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya toplumunun sağlığını koruma ve geliştirmeye yönelik bütün programlarında suyu yaşam kalitesinin önceliği olarak kabul etmektedir.
Ülkemizde, büyük yatırımlarla kurulan içme suyu arıtma tesislerinden geçirilerek kullanıma sunulan su kalitesi Dünya Sağlık Örgütü standartlarını yakalamıştır. Uygun kalitedeki içme-kullanma suları temiz ve sağlıklı koşullarda depolanmaz ise suyun kalitesi olumsuz yönde değişmekte ve zararlı mikroorganizmalar için ortam oluşturmaktadır. İçme ve kullanma sularının güvenilir ve sağlıklı bir şekilde depolanması için tüketicilerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Sağlıklı ve Uygun Koşullarda Su Depolamak İçin:
Deponun belirli periyotlarla mutlaka temizlik ve dezenfektesi yapılmalı.
Su, depoda uzun bir süre bekletilmeden yani sadece su kesintisi olduğu zaman değil sirkülasyon halinde tüketilmeli.
Depo, suyun özelliklerini bozmayacak nitelikte olmalı veya uygun bir malzeme ile kaplanmalı.
Depo içinde boru bağlantılarında (kanalizasyon, kalorifer ve su tesisatı) sızıntı olup olmadığının kontrolü yapılmalı.
Depodan belirli aralıklarla numuneler alınarak analizleri yaptırılmalı.
Bazı merciiler tarafından depoları kullanmayın şeklinde açıklamalar yapılmaktadır. Hiçbir yerel su kaynağının sürekli olarak istenen miktarda suyu temin edeceğine güvenilemeyeceği için su depoları sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmezdir. Bazı yetkili merciler su depolarında suyun kirletildiğini düşünmektedir. Sağlıklı su depolama konusunda halk bilinçlendirildiği ve yasal bir çerçeve içerisinde uzman kişilerce su depolarının kontrolü yapıldığı takdirde bu sorun çözülecektir.
Suların Sağlıklı Olarak Depolanmasında Önemli Hususlar
Depolara kadar sağlıklı bir şekilde getirilen suların sadece depoya alınarak muhafaza edilmesi yeterli değildir. Depodaki suya etki eden faktörler aşağıda sıralanmıştır.
Suyun Niteliği ve Sıcaklığı
Suyun depolanması sırasında suyun niteliği ve sıcaklığı önemli bir parametredir. Depodaki suyun kaynağı depolamaya etki eder. Herhangi bir dezenfeksiyon işlemi uygulanmayan suların depoda biriktirilmesi suyun kirlenmesine neden olacaktır. Şöyle ki hiçbir arıtımdan geçirilmemiş kuyu artezyen gibi yeraltı sularının depoda bekletilmesi ile oluşabilecek mikrobiyolojik faaliyetler ile şebeke suyunun depolanması esnasında depo içerisinde olaşabilecek faaliyetler farklıdır. Şebeke suyunda, suyu belirli bir süre muhafaza edecek klor mevcuttur.
Hava sıcaklığı su depolama esnasında dikkat edilecek önemli unsurlar arasındadır. Özellikle yaz aylarında sıcaklığın artması, su içerisinde mikrobiyolojik faaliyetlerin hızlanmasına neden olmakta ve bakteri oluşumu için ortam oluşturmaktadır. Bu nedenle yaz aylarında su depolarına daha fazla önem gösterilmeli ve suyla bulaşan hastalıkların önlenmesi için suyun kalitesi belirli aralıklarla kontrol edilmelidir.
Depo Niteliği
Suların depolandığı depo niteliği, suyla etkileşimi açısından önemlidir. İçme-Kullanma sularının depolanmasına ilişkin depo niteliğinin taşıması gereken kriterlerle ilgili yasal bir mevzuat bulunmamakla birlikte 17 Şubat 2005 tarih ve 25730 sayılı "İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik" de depo niteliği fayans olarak belirtilmiştir. Ayrıca bu yönetmelikte suların niteliklerini değiştirmeyecek paslanmaz çelik ve benzeri maddeler ile yapılmış depolar ve suyla temas eden yüzeylerin epoksi gibi maddelerle kaplı çelik tanklar da kullanılabilir şeklinde maddelenmiştir.
Ülkemizde kullanılan çeşitli depo türleri vardır. Çelik, galvaniz, paslanmaz, saç, fiber, beton ve fayans depolar olarak sınıflandırılmaktadır. Kullanılan birçok deponun suyla olumsuz etkileri tespit edilmekle birlikte kullanımına devam edilmekte ve bu konuda herhangi bir yasal düzenleme getirilmemektedir. Özellikle sac depolar, ömrü dolmuş galvaniz ve çelik depolar suyun kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Yaptığımız çalışmalarda depoların büyük çoğunluğunun paslı sac depolar olduğu tespit edilmiştir. Bu depoların uygunsuz olduğu iyi kalitede suyu bile kirlettiği suya renk ve pas verdiği bilinmektedir. Bu durum ilk etapta fiziksel kirlilik olarak tespit edilse de (sudaki renk) zamanla insan sağlığını tehdit edici rahatsızlıklara neden olmaktadır. Beton depolarda ise suyun kimyasal yapısı (korrozif, yumuşak, mineralce zengin vb.) depo yüzeyinde etkileşime neden olabilmektedir.
Kullanma ömrü dolmuş ve yüzeyi dökülmüş (fayans, beton) kullanımı elverişsiz depolar için uygun bir yalıtım malzemesi belirlenmelidir. Bu yalıtım malzemesinin suyla etkileşimi ve içme-kullanma suyu kalitesi üzerindeki etkileri belirlenip bu konu ile ilgili gerekli yasal çalışmaların bir an önce başlatılması gerekmektedir.
Depoların Temizlik ve Dezenfeksiyonu
Bir suyun ihtiva ettiği mikroorganizmaların elimine edilerek insan sağlığı açısından emniyetle içilebilecek hale getirilmesi işlemine suyun dezenfeksiyonu adı verilir. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan maddelere dezenfektan denir.
Dezenfeksiyonda Amaç
Bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olan patojenik bakterileri yok etmek,
İçme sularında kötü koku ve tada neden olan doğal organik maddeleri ve organizmaları uzaklaştırmak,
Bulaşıcı hastalıklar için su en elverişli geçiş vasıtasıdır. Su depolarında uzun bir süre bekletilen şebeke suyunda klor aktivitesini yitirmekte ve mikroorganizmalar için elverişli ortam oluşmaktadır. Su depolarının uzun süre temizlenmemesi ve dezenfekte yapılmaması sonucunda meydana gelen fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirlilikler suda; çamurlaşma, dökülme, paslanma, renk, koku ve bakteri oluşumu neden olmaktadır. Bu durum suyun içilebilirlik ve kullanılabilirlik özelliğini yok etmektedir.
Depo dezenfektesi işleminde dezenfektan madde olarak % 15 aktif klor ihtiva eden sodyum hipoklorit kullanılmaktadır. Bu kimyasal madde depo yüzeyinde mevcut tüm mikroorganizmaların giderilmesi ve insan sağlığı açısından uygun hale getirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre içme sularının klorlanması işleminin yaygınlaşması halk sağlığı alanındaki en önemli gelişmelerden biridir ve halen mevcut alternatifleri arasında en güvenilir dezenfeksiyon yöntemidir.
Günümüzde, su depolarının dezenfektesi alanında çok çeşitli dezenfektan maddeler kullanılsa bile klor halen en güvenilir ve en tercih edilen dezenfektan maddedir. Klor kullanımına karşı çıkanların en çok üzerinde durduğu dezenfeksiyon yan ürünleri, klorlama dışında diğer oksidanların (ozon, klor dioksit gibi) kullanımı sırasında da meydana gelir (2004, Oğur ve Güler). Suların dezenfeksiyonunun tam olarak yapılmadığı veya klorlanmadığı Latin Amerika ülkelerinde 1991 yılının Ocak ayında ortaya çıkan kolera salgını 1997 yılına kadar 1.3 milyon kişinin hastalanmasına ve bunlardan 12000’inin ölmesine neden olmuştur. (1997, Otterstetter)
Su Depolama Esnasında Kontrol ve İzleme Süreci
Depolara temiz bir şekilde gelen şehir şebeke suyunun depoda uzun bir süre bekletilmesi suyu kirleten önemli faktörlerden biridir. Şebeke suyunda mevcut klor belirli bir süre sonra aktivitesini kaybetmekte ve deponun içerisinde yoğun bir şekilde mikrobiyolojik faaliyetler görülmektedir. Özellikle sudan kaynaklanan şikayetlerin artması ve sağlık problemlerinin yaşanması durumunda bunların kontrolü yapılmalı depoların durumu izlenmeli ve yetkili merciler bu konuda gerekli çalışmaları yürütmelidir.
Su Numunesi ve Analizi
Su depolarının kontrol altında tutulması için sadece temizlik ve dezenfektesinin yapılması yeterli değildir. Dezenfekte sonrasında belirli periyotlarla mutlaka suyun niteliği izlenmeli ve numuneler alınarak deponun içme-kullanma suyu niteliğini sağlayıp sağlamadığı kontrol edilmelidir.
Su numuneleri donanımlı laboratuarlarda uzman kişilerin gözetimi altında analizlenerek, rapor hakkında ilgili kişiler bilgilendirilmelidir. Laboratuarda yapılan analizlerde özellikle fiziksel (renk, koku ve tortu), kimyasal ve mikrobiyolojik (toplam koliform bakteri) parametrelerin tayini yapılarak suyun sağlık açısından uygunluğu sağlanmalıdır.
Kirli Depoların İnsan Sağlığına Etkileri
Kirli sulardan tifo, dizanteri, kolera, hepatit ve lejyonella gibi birçok hastalık insan vücuduna geçmektedir. Depolardaki sular içilmese dahi farklı amaçlar için; sebze meyvelerin yıkanması, banyo ve tuvalette kullanımı, diş fırçalamada, çamaşır ve bulaşık yıkamada kullanılmaktadır. Uzun bir süre temizlik ve bakımı yapılmamış depolarda çamur balçık gibi organik atıklar ve özellikle ağaç köklerinin oluşturduğu atıklar tespit edilmektedir. Ağaç kökleri özellikle beton depoların yüzeyinden girerek tüm depoyu kaplayabilmektedir ve depo yüzeyinde çatlaklar oluşturabilmektedir. Bu durum özellikle hastanelerin su depolarında tespit edilmiştir. Ağaç köklerinden kaynaklanan humik asit sudaki mevcut klorla etkileşime girerek suda istenmeyen ve kanserojen etkiye sahip trihalometanların oluşumuna neden olmaktadır (2005, Öner). Ayrıca su depolarında görülen pas ve kum tanecikleri, hidrofor, arıtma cihazı, çamaşır ve bulaşık makinelerini tahrip ederek bozmaktadır.
Güvenli bir kapağı olmayan ve uzun bir süre kullanılmayıp varlığı unutularak bakım ve temizliği yapılmayan su depoları, insan sağlığı açısından tehlike saçmaktadır. Yaptığımız çalışmalar bize göstermiştir ki kamu kurum ve kuruluşlarına ait çok büyük tonajlı depolarda bile sular, kapağı açık bir şekilde sağlıksız ve güvenli olmayan ortamlarda depolanmaktadır. Bu depoların içerisinde kedi ve fare ölüleri, solucan, kurtçuk ve de sümüklü böcekler; çamur, balçık ve mantar tabakaları tespit edilmiştir. Bu depolar ile ilgili yaptırımlar sadece kendi tespit ve uyarılarımızla sınırlı kalmakta; bu konu ile ilgili yasal bir zorunluluğun olmaması bakım, temizlik ve dezenfekte işlemini isteğe bağlı kılmaktadır.
Sonuç
İçme- Kullanma suyu depolarının bakım, onarım, temizlik ve dezenfekte işlemleri için standard kriterler belirlenmeli; bu standartlar depo içerisindeki suyun kullanım amacını ve kalitesini koruyabilecek şekilde planlanmış gerekli denetim yolları ile izlenmelidir.
Su depolarının içerisinden geçen kanalizasyon bağlantı boruları da insan sağlığı için başlı başına bir risk unsurudur. Minimum düzeyde olsa bile korkunç salgınlara yol açabilecek su kirleticilerinin durumu ile ilgilenilmesinde ve bu riskin ortadan kaldırılmasında en büyük sorumluluk Yerel Yönetimlere düşmektedir. Halka devamlı olarak güvenilir su temin etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmak onların sorumluluğundadır.
Basit bazı kuralların uygulanmasıyla bile yüksek kalitede suyun korunması ve depolanması garanti altına alınabilir. Bu kurallardan biri de kaynağından klorlu bir şekilde gelen hiçbir kirletici içermeyen suyun depolarda kontrolünü ve denetimini yapmaktır. Depolarda muhafaza edilen içme- kullanma sularının sağlığa uygun bir şekilde kullanılması için bakım-onarım-temizlik-dezenfekte hizmetini yapacak özel kuruluşların; standartlarla belirlenen kurallara bağlı olarak uzman kişilerce denetimi sağlanmalıdır.
İSDAŞ (444 0 253)
Su depolarının temizlik ve dezenfektesi alanında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına 3 dönem hizmet vermiş olan İSDAŞ; 2007 yılı itibari ile bağımsız olarak çalışmalarına devam etmekte, su depolarının temizlik ve dezenfeksiyonu alanında; eğitimli, uzman ekipleri ile başta İstanbul olmak üzere tüm taleplere hizmet götürüyor.
İSDAŞ, su depolarının temizlik ve dezenfektesinin yanı sıra, müşteri memnuniyeti ve talepler doğrultusunda; su deposu izolasyonu, istenilen kapasitede ve ebatlarda depo projelendirmesi ve inşası, arıtma (filtre) sistemlerinin kurulması, laboratuar hizmetleri, haşere ilaçlama ve genel temizlik hizmetleri alanlarını da bünyesine katarak, ihtiyaç duyulan bu önemli hizmetlere tek telefon numarasından (444 0 253) ve (www.dezenfekte.net) adresinden ulaşma imkanı sağlıyor.
Kaynaklar
- Otterstetter H., Disifection İn The Americas: A Necessity . Journal of AWWA, Sept. 1997
- Oğur R. ve Güler Ç., 21. Yüzyılda Niçin Klorlama?, TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2004
- Öner B. ve Şekerdağ N., Renk ve Bulanikliğa Sahip Sularin Aritilmasi, Türkiyede Çevre Kirlenmesi Öncelikleri Sempozyumu V, 2006
Bedriye Öner
İSDAŞ Kalite Kontrol Müdürü
Çevre Yüksek Mühendisi
Mehmet Öztürk,
İSDAŞ Genel Müdürü
Bu çalışmada içme-kullanma suyunun depolanmasına etki eden faktörler (suyun niteliği ve sıcaklığı, depo temizlik ve dezenfeksiyonu, dezenfektan madde, depo niteliği, kontrol-izleme ve numuneleme) ve uygulamada tespit edilen eksiklikler tespit edilmiştir.
Su Deposu Kullanımı ve Gerekliliği
Nüfusun hızla arttığı modern kentleşme sürecinde ve dağınık yerleşimin sürdürüldüğü kırsal alanlarda içme ve kullanma suyu temini önemli bir sorundur. Gerek yerel yönetimler gerekse şahıslar su ihtiyacını kesintisiz olarak sağlamak için çeşitli boyut ve niteliklerde su depoları kullanarak su sorununu çözmüşlerdir. Bu depolar şehir şebeke suyunun uygun arıtmalardan geçirilip bekletildiği çok büyük tonajlı olabileceği gibi; kamu kurum-kuruluşlarında, endüstriyel-ticari alanda ve insan hayatının idame edildiği konut ve binalarda kullanılan büyüklü küçüklü binlerce farklı boyutta su depoları da olabilmektedir.
Su teminin sürekli ve istenen miktarda verilmediği şebeke hattının mevcut olmadığı veya su basıncının yetersiz kaldığı bölgelerde su depoları zaruri bir ihtiyaçtır. Suyun depolanması özellikle hastane, okul, ibadethane ve fabrika gibi toplu tüketim alanlarında hayati önem taşımaktadır. Toplu tüketim alanlarında çok kısa süreli su kesintileri dahi sağlık açısından önemli rahatsızlıkları da beraberinde getirecektir.
Su kaynaklarının mevsimsel olarak yetersiz olduğu (yeraltı suları, yağış suları ile beslenen göl, havza ve baraj suları) dönemlerde su kesintileri sıkça yaşanacaktır.
Ayrıca şehir şebeke suyunu sağlayan içme suyu arıtma tesislerinin yüksek enerji ihtiyacı nedeniyle özellikle enerji sıkıntısı yaşandığı ve elektrik sağlanamadığı dönemlerde su sıkıntıları yaşanabilmektedir. Belirli dönemlerde tüm kentler için geçerli olan bu sorunlar su deposu kullanılması halinde bir nebze azalacaktır. Bunun için su kesintilerinin azaldığı ve mevcut rezervuarların yeterli kapasitede dolu olduğu dönemlerde depoların gereksiz olduğu düşünülmemelidir.
İçme- Kullanma Sularının Depolanması
Avrupa Birliği Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetmeliği su çerçeve direktifi suyu; ’Su, herhangi ticari bir ürün değil, aksine korunması, muhafaza edilmesi ve niteliği itibarıyla özel ihtimam gerektiren bir mirastır’ şeklinde tanımlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya toplumunun sağlığını koruma ve geliştirmeye yönelik bütün programlarında suyu yaşam kalitesinin önceliği olarak kabul etmektedir.
Ülkemizde, büyük yatırımlarla kurulan içme suyu arıtma tesislerinden geçirilerek kullanıma sunulan su kalitesi Dünya Sağlık Örgütü standartlarını yakalamıştır. Uygun kalitedeki içme-kullanma suları temiz ve sağlıklı koşullarda depolanmaz ise suyun kalitesi olumsuz yönde değişmekte ve zararlı mikroorganizmalar için ortam oluşturmaktadır. İçme ve kullanma sularının güvenilir ve sağlıklı bir şekilde depolanması için tüketicilerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Sağlıklı ve Uygun Koşullarda Su Depolamak İçin:
Deponun belirli periyotlarla mutlaka temizlik ve dezenfektesi yapılmalı.
Su, depoda uzun bir süre bekletilmeden yani sadece su kesintisi olduğu zaman değil sirkülasyon halinde tüketilmeli.
Depo, suyun özelliklerini bozmayacak nitelikte olmalı veya uygun bir malzeme ile kaplanmalı.
Depo içinde boru bağlantılarında (kanalizasyon, kalorifer ve su tesisatı) sızıntı olup olmadığının kontrolü yapılmalı.
Depodan belirli aralıklarla numuneler alınarak analizleri yaptırılmalı.
Bazı merciiler tarafından depoları kullanmayın şeklinde açıklamalar yapılmaktadır. Hiçbir yerel su kaynağının sürekli olarak istenen miktarda suyu temin edeceğine güvenilemeyeceği için su depoları sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmezdir. Bazı yetkili merciler su depolarında suyun kirletildiğini düşünmektedir. Sağlıklı su depolama konusunda halk bilinçlendirildiği ve yasal bir çerçeve içerisinde uzman kişilerce su depolarının kontrolü yapıldığı takdirde bu sorun çözülecektir.
Suların Sağlıklı Olarak Depolanmasında Önemli Hususlar
Depolara kadar sağlıklı bir şekilde getirilen suların sadece depoya alınarak muhafaza edilmesi yeterli değildir. Depodaki suya etki eden faktörler aşağıda sıralanmıştır.
Suyun Niteliği ve Sıcaklığı
Suyun depolanması sırasında suyun niteliği ve sıcaklığı önemli bir parametredir. Depodaki suyun kaynağı depolamaya etki eder. Herhangi bir dezenfeksiyon işlemi uygulanmayan suların depoda biriktirilmesi suyun kirlenmesine neden olacaktır. Şöyle ki hiçbir arıtımdan geçirilmemiş kuyu artezyen gibi yeraltı sularının depoda bekletilmesi ile oluşabilecek mikrobiyolojik faaliyetler ile şebeke suyunun depolanması esnasında depo içerisinde olaşabilecek faaliyetler farklıdır. Şebeke suyunda, suyu belirli bir süre muhafaza edecek klor mevcuttur.
Hava sıcaklığı su depolama esnasında dikkat edilecek önemli unsurlar arasındadır. Özellikle yaz aylarında sıcaklığın artması, su içerisinde mikrobiyolojik faaliyetlerin hızlanmasına neden olmakta ve bakteri oluşumu için ortam oluşturmaktadır. Bu nedenle yaz aylarında su depolarına daha fazla önem gösterilmeli ve suyla bulaşan hastalıkların önlenmesi için suyun kalitesi belirli aralıklarla kontrol edilmelidir.
Depo Niteliği
Suların depolandığı depo niteliği, suyla etkileşimi açısından önemlidir. İçme-Kullanma sularının depolanmasına ilişkin depo niteliğinin taşıması gereken kriterlerle ilgili yasal bir mevzuat bulunmamakla birlikte 17 Şubat 2005 tarih ve 25730 sayılı "İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik" de depo niteliği fayans olarak belirtilmiştir. Ayrıca bu yönetmelikte suların niteliklerini değiştirmeyecek paslanmaz çelik ve benzeri maddeler ile yapılmış depolar ve suyla temas eden yüzeylerin epoksi gibi maddelerle kaplı çelik tanklar da kullanılabilir şeklinde maddelenmiştir.
Ülkemizde kullanılan çeşitli depo türleri vardır. Çelik, galvaniz, paslanmaz, saç, fiber, beton ve fayans depolar olarak sınıflandırılmaktadır. Kullanılan birçok deponun suyla olumsuz etkileri tespit edilmekle birlikte kullanımına devam edilmekte ve bu konuda herhangi bir yasal düzenleme getirilmemektedir. Özellikle sac depolar, ömrü dolmuş galvaniz ve çelik depolar suyun kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Yaptığımız çalışmalarda depoların büyük çoğunluğunun paslı sac depolar olduğu tespit edilmiştir. Bu depoların uygunsuz olduğu iyi kalitede suyu bile kirlettiği suya renk ve pas verdiği bilinmektedir. Bu durum ilk etapta fiziksel kirlilik olarak tespit edilse de (sudaki renk) zamanla insan sağlığını tehdit edici rahatsızlıklara neden olmaktadır. Beton depolarda ise suyun kimyasal yapısı (korrozif, yumuşak, mineralce zengin vb.) depo yüzeyinde etkileşime neden olabilmektedir.
Kullanma ömrü dolmuş ve yüzeyi dökülmüş (fayans, beton) kullanımı elverişsiz depolar için uygun bir yalıtım malzemesi belirlenmelidir. Bu yalıtım malzemesinin suyla etkileşimi ve içme-kullanma suyu kalitesi üzerindeki etkileri belirlenip bu konu ile ilgili gerekli yasal çalışmaların bir an önce başlatılması gerekmektedir.
Depoların Temizlik ve Dezenfeksiyonu
Bir suyun ihtiva ettiği mikroorganizmaların elimine edilerek insan sağlığı açısından emniyetle içilebilecek hale getirilmesi işlemine suyun dezenfeksiyonu adı verilir. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan maddelere dezenfektan denir.
Dezenfeksiyonda Amaç
Bulaşıcı hastalıkların yayılmasına sebep olan patojenik bakterileri yok etmek,
İçme sularında kötü koku ve tada neden olan doğal organik maddeleri ve organizmaları uzaklaştırmak,
Bulaşıcı hastalıklar için su en elverişli geçiş vasıtasıdır. Su depolarında uzun bir süre bekletilen şebeke suyunda klor aktivitesini yitirmekte ve mikroorganizmalar için elverişli ortam oluşmaktadır. Su depolarının uzun süre temizlenmemesi ve dezenfekte yapılmaması sonucunda meydana gelen fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirlilikler suda; çamurlaşma, dökülme, paslanma, renk, koku ve bakteri oluşumu neden olmaktadır. Bu durum suyun içilebilirlik ve kullanılabilirlik özelliğini yok etmektedir.
Depo dezenfektesi işleminde dezenfektan madde olarak % 15 aktif klor ihtiva eden sodyum hipoklorit kullanılmaktadır. Bu kimyasal madde depo yüzeyinde mevcut tüm mikroorganizmaların giderilmesi ve insan sağlığı açısından uygun hale getirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre içme sularının klorlanması işleminin yaygınlaşması halk sağlığı alanındaki en önemli gelişmelerden biridir ve halen mevcut alternatifleri arasında en güvenilir dezenfeksiyon yöntemidir.
Günümüzde, su depolarının dezenfektesi alanında çok çeşitli dezenfektan maddeler kullanılsa bile klor halen en güvenilir ve en tercih edilen dezenfektan maddedir. Klor kullanımına karşı çıkanların en çok üzerinde durduğu dezenfeksiyon yan ürünleri, klorlama dışında diğer oksidanların (ozon, klor dioksit gibi) kullanımı sırasında da meydana gelir (2004, Oğur ve Güler). Suların dezenfeksiyonunun tam olarak yapılmadığı veya klorlanmadığı Latin Amerika ülkelerinde 1991 yılının Ocak ayında ortaya çıkan kolera salgını 1997 yılına kadar 1.3 milyon kişinin hastalanmasına ve bunlardan 12000’inin ölmesine neden olmuştur. (1997, Otterstetter)
Su Depolama Esnasında Kontrol ve İzleme Süreci
Depolara temiz bir şekilde gelen şehir şebeke suyunun depoda uzun bir süre bekletilmesi suyu kirleten önemli faktörlerden biridir. Şebeke suyunda mevcut klor belirli bir süre sonra aktivitesini kaybetmekte ve deponun içerisinde yoğun bir şekilde mikrobiyolojik faaliyetler görülmektedir. Özellikle sudan kaynaklanan şikayetlerin artması ve sağlık problemlerinin yaşanması durumunda bunların kontrolü yapılmalı depoların durumu izlenmeli ve yetkili merciler bu konuda gerekli çalışmaları yürütmelidir.
Su Numunesi ve Analizi
Su depolarının kontrol altında tutulması için sadece temizlik ve dezenfektesinin yapılması yeterli değildir. Dezenfekte sonrasında belirli periyotlarla mutlaka suyun niteliği izlenmeli ve numuneler alınarak deponun içme-kullanma suyu niteliğini sağlayıp sağlamadığı kontrol edilmelidir.
Su numuneleri donanımlı laboratuarlarda uzman kişilerin gözetimi altında analizlenerek, rapor hakkında ilgili kişiler bilgilendirilmelidir. Laboratuarda yapılan analizlerde özellikle fiziksel (renk, koku ve tortu), kimyasal ve mikrobiyolojik (toplam koliform bakteri) parametrelerin tayini yapılarak suyun sağlık açısından uygunluğu sağlanmalıdır.
Kirli Depoların İnsan Sağlığına Etkileri
Kirli sulardan tifo, dizanteri, kolera, hepatit ve lejyonella gibi birçok hastalık insan vücuduna geçmektedir. Depolardaki sular içilmese dahi farklı amaçlar için; sebze meyvelerin yıkanması, banyo ve tuvalette kullanımı, diş fırçalamada, çamaşır ve bulaşık yıkamada kullanılmaktadır. Uzun bir süre temizlik ve bakımı yapılmamış depolarda çamur balçık gibi organik atıklar ve özellikle ağaç köklerinin oluşturduğu atıklar tespit edilmektedir. Ağaç kökleri özellikle beton depoların yüzeyinden girerek tüm depoyu kaplayabilmektedir ve depo yüzeyinde çatlaklar oluşturabilmektedir. Bu durum özellikle hastanelerin su depolarında tespit edilmiştir. Ağaç köklerinden kaynaklanan humik asit sudaki mevcut klorla etkileşime girerek suda istenmeyen ve kanserojen etkiye sahip trihalometanların oluşumuna neden olmaktadır (2005, Öner). Ayrıca su depolarında görülen pas ve kum tanecikleri, hidrofor, arıtma cihazı, çamaşır ve bulaşık makinelerini tahrip ederek bozmaktadır.
Güvenli bir kapağı olmayan ve uzun bir süre kullanılmayıp varlığı unutularak bakım ve temizliği yapılmayan su depoları, insan sağlığı açısından tehlike saçmaktadır. Yaptığımız çalışmalar bize göstermiştir ki kamu kurum ve kuruluşlarına ait çok büyük tonajlı depolarda bile sular, kapağı açık bir şekilde sağlıksız ve güvenli olmayan ortamlarda depolanmaktadır. Bu depoların içerisinde kedi ve fare ölüleri, solucan, kurtçuk ve de sümüklü böcekler; çamur, balçık ve mantar tabakaları tespit edilmiştir. Bu depolar ile ilgili yaptırımlar sadece kendi tespit ve uyarılarımızla sınırlı kalmakta; bu konu ile ilgili yasal bir zorunluluğun olmaması bakım, temizlik ve dezenfekte işlemini isteğe bağlı kılmaktadır.
Sonuç
İçme- Kullanma suyu depolarının bakım, onarım, temizlik ve dezenfekte işlemleri için standard kriterler belirlenmeli; bu standartlar depo içerisindeki suyun kullanım amacını ve kalitesini koruyabilecek şekilde planlanmış gerekli denetim yolları ile izlenmelidir.
Su depolarının içerisinden geçen kanalizasyon bağlantı boruları da insan sağlığı için başlı başına bir risk unsurudur. Minimum düzeyde olsa bile korkunç salgınlara yol açabilecek su kirleticilerinin durumu ile ilgilenilmesinde ve bu riskin ortadan kaldırılmasında en büyük sorumluluk Yerel Yönetimlere düşmektedir. Halka devamlı olarak güvenilir su temin etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmak onların sorumluluğundadır.
Basit bazı kuralların uygulanmasıyla bile yüksek kalitede suyun korunması ve depolanması garanti altına alınabilir. Bu kurallardan biri de kaynağından klorlu bir şekilde gelen hiçbir kirletici içermeyen suyun depolarda kontrolünü ve denetimini yapmaktır. Depolarda muhafaza edilen içme- kullanma sularının sağlığa uygun bir şekilde kullanılması için bakım-onarım-temizlik-dezenfekte hizmetini yapacak özel kuruluşların; standartlarla belirlenen kurallara bağlı olarak uzman kişilerce denetimi sağlanmalıdır.
İSDAŞ (444 0 253)
Su depolarının temizlik ve dezenfektesi alanında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına 3 dönem hizmet vermiş olan İSDAŞ; 2007 yılı itibari ile bağımsız olarak çalışmalarına devam etmekte, su depolarının temizlik ve dezenfeksiyonu alanında; eğitimli, uzman ekipleri ile başta İstanbul olmak üzere tüm taleplere hizmet götürüyor.
İSDAŞ, su depolarının temizlik ve dezenfektesinin yanı sıra, müşteri memnuniyeti ve talepler doğrultusunda; su deposu izolasyonu, istenilen kapasitede ve ebatlarda depo projelendirmesi ve inşası, arıtma (filtre) sistemlerinin kurulması, laboratuar hizmetleri, haşere ilaçlama ve genel temizlik hizmetleri alanlarını da bünyesine katarak, ihtiyaç duyulan bu önemli hizmetlere tek telefon numarasından (444 0 253) ve (www.dezenfekte.net) adresinden ulaşma imkanı sağlıyor.
Kaynaklar
- Otterstetter H., Disifection İn The Americas: A Necessity . Journal of AWWA, Sept. 1997
- Oğur R. ve Güler Ç., 21. Yüzyılda Niçin Klorlama?, TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2004
- Öner B. ve Şekerdağ N., Renk ve Bulanikliğa Sahip Sularin Aritilmasi, Türkiyede Çevre Kirlenmesi Öncelikleri Sempozyumu V, 2006
Bedriye Öner
İSDAŞ Kalite Kontrol Müdürü
Çevre Yüksek Mühendisi
Mehmet Öztürk,
İSDAŞ Genel Müdürü