Header Reklam
Header Reklam

İSTAÇ A.Ş. Hafriyat Atıkları Müdürü Fatih Mehmet Karaca: 'İstanbul'da önümüzdeki 20 yıllık süreçte 150 milyon ton inşaat yıkıntı atığı çıkacak'

01 Mayıs 2014 Dergi: Mart-Nisan 2014

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin tüm illerinde başlayan kentsel dönüşüm çalışmaları dolayısıyla, oluşacak yıkıntı atıklarının nasıl değerlendirileceğini, İSTAÇ A.Ş. Hafriyat Atıkları Müdürü Fatih Mehmet Karaca ile konuştuk.

Karaca; hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıklarının geçen yıl 67 milyon tona ulaştığını, önümüzdeki 20 yıl içinde ise sadece İstanbul’da 150 milyon tona ulaşacağını söylüyor. Atıkların geri kazanılabilmesi için “seçici yıkım” yapılması gerektiğine de dikkat çeken Karaca, yakında çıkması beklenen “Yıkım ve Hafriyat Toprağı Yönetmeliği” ile artık sektörde hiç kimsenin sertifikasız yıkım yapamayacağını söylüyor.

e-Belediye: Hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıklarını nasıl bertaraf ediyorsunuz?

 

Fatih M. Karaca: Hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıklarının düzenli bir şekilde depolanıp bertaraf edilmesiyle alakalı 2004 yılında bir yönetmelik hazırlandı. Bu yönetmelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı’nın katkılarıyla yayınlanmıştır. Yönetmelikten sonra Büyükşehir Belediyesi, hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atıklarını kontrol etmeye ve izlemeye başladı. Ancak o dönemde elimizde; ‘hafriyat toprağı nasıl yönetilir, bunlar atık mıdır, İstanbul’da ne kadar atık çıkıyor?’ gibi bilgiler yoktu. Yönetmelik öncesinde bu işler kimi çevrelerce yasal olmayan yöntemlerle yapılıyor ve ciddi kazançlar sağlanıyordu. Dolayısıyla kontrolsüz ve yasal olmayan bir pazar oluşmuştu. Yönetmelik çıktıktan sonra sistemi oturtana kadar bu çalkantılı dönem yaklaşık 2 sene daha sürdü.  2006 yılında İSTAÇ A.Ş. olarak bu işin içine girdikten sonra sektörü çok daha sistemli bir şekilde kontrol etmeye ve yönetmeye başladık. İlk olarak da İhsaniye’de eski bir taş ocağını rehabilite ettik.

Bina inşa edecek kişi ya da kurumlar, kazıya başlamadan önce ilçe belediyelerinden ruhsat alırlar. Kazı ruhsatı için de hafriyat toprağını nasıl taşıyacakları ve nereye dökecekleri gösteren ‘Hafriyat Toprağı İnşaat Yıkıntı Atığı Taşıma ve Kabul Belgesi’ni alıp, doldurmak zorundalar. Bu belgede 3 önemli bölüm yer alır; atığın üretildiği noktanın ve kim tarafından üretildiğini gösteren atık üreticisinin bilgileri;, atığı taşıyacak kuruluşun bilgileri ve üçüncü olarak da depolayacak kurumun bilgileri yer alıyor.

Bu 3’lü saç ayağı ile atığın nereden çıktığı, nasıl taşındığı ve nereye depolandığının takip ve kontrolü sağlanıyor. Sistem tüm bu süreci en iyi şekilde yönetmek üzere geliştirildi. Belgenin özellikle bizim ilgilendiğimiz kısmı depolama ve geri kazanım tarafı. Biz de bize gelen atıklar için bu bölümü dolduruyoruz. Bu belgeler doldurulduktan sonra taşıma ve kabul belgesinin yanında, ilçe belediyelerince nakliye firmalarına ‘taşıma fişi veriliyor. Nakliye firmaları da hafriyatı yükleniyor ve izinli saatlerde izinli güzergahlardan, izinli alanlara döküyorlar. 2006’da işe başladığımızda dediğim gibi hizmet verebileceğimiz depolama alanı ve geri kazanım alanı çok azdı, sadece İhsaniye’de vardı. Ancak zaman içinde İkitelli’de bir saha açtık. Olimpiyat Stadı’nın hemen altındaki Hamam Deresi’ni ıslah ettik. Tayakadın diye maden vasfını yitirmiş bir araziyi Orman ve Su İşleri Bakanlığı’dan ihaleyle aldık. Ondan sonra süreç daha da hızlandı. Şu anda 11 tane depolama sahamızla bütün İstanbul’a hizmet vermeye çalışıyoruz. Alternatif alanlar geliştirdikçe hizmet de iyi verildiği sürece hem hafriyat sirkülasyonu hem de inşaat hızı artıyor. Daha iyi hizmet veriyorsunuz ve daha kaliteli çözüm üretiyorsunuz.

 

e-Belediye: Bu atıkların içinde ne tür atıklar var?

 

Fatih M. Karaca: 2012 yılında biz eski milletvekilimiz Mustafa Öztürk ile beraber hafriyat ve inşaat atıkları konusunda kapsamı bir çalışma yaptık. İstanbul’un 20 yıllık süreç içerisindeki kentsel dönüşümünde nasıl bir yöntem izleyeceği, Nerelerden ne kadar atık çıkacağı ve bunları nerede depolanacağı konularında ayrıntılı bir rapor hazırladık. İnşaat yıkıntı atığı ile hafriyat toprağı ayrı zaten. Ülkemizde inşaat yıkıntı atığı tehlikeli atık sınıfına girmiyor. Ama uluslararası arenada tehlikeli atık sınıfındadır. Çünkü asbestli, petro-kimya türevli malzemeler de inşaatta kullanılabiliyor. Hafriyat toprağı ise atık değildir. Zeminden çıkarılan herhangi bir toprak türevi malzemeye hafriyat toprağı diyoruz ve bunun içinde taş, mıcır, kum, kil vb. içerikler bulunur. Bunu çeşitli lokasyonlarda farklı amaçlarla kullanıyoruz. Örneğin malzeme nitelikli ise yollarda, altyapı işlerinde kullanabiliyoruz. Büyükşehir belediyemizin istediği lokasyonlara yönlendiriyoruz. Örneğin Nebati toprak çıktığı zaman park ve bahçeler birimimizin çalışmalarına, grovak ve taş gibi sağlam malzeme çıktığı zaman da yol bakım birimimizin çalışmalarına ya da altyapı yatırımlarına gönderiyoruz.  

 

e-Belediye: İnşaat sahibi, hafriyat toprağını, kendisi de değerlendirebiliyor mu?

 

Fatih M. Karaca: Tabii ki değerlendirebilir. Bu konuda Maden Kanunu’nun da düzenlemeler var. Şu an pek kullanmıyorlar ama kullanılması gerekir; eğer çıkan ürünü kendi sahası içinde değerlendirecekse kullanılabilir ve bunda da devlete para ödemek zorunda değildir.

Sadece zeminden çıkan hafriyat için konuşuyorum. Bina yıkıntı atığı için söylemiyorum. Zeminde devletin hakkı vardır. Hepimizin hakkı vardır yani oradan çıkan ürünü siz devlet hakkını ödemeden satamazsınız veya bir başka işlemde kullanamazsınız. Ancak inşaat sahibi kendi projesi içerisinde kullanabilir. Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği 54. Maddesi 5 ve 6. fıkralarında der ki saha içinde veya para kazanmayacağın şekilde kullanabiliyorsan kullan. Ancak ticarete konu edeceksen il özel idaresine veya ilgili kuruluşa gideceksin ve diyeceksin ki ben bunun bu kadarını kullanacağım. Bunu belgeleyeceksin ve parasını da devlete ödeyeceksin. Sistem bu şekilde işliyor küçük projelerde buna müsamaha gösteriyor ama büyük projelerde mutlaka takip ediliyor. O yüzden üretici firma kullanabilir, başka yerde değerlendirebilir veya devletin yararına bir alana yönlendirebilir.

 

e-Belediye: İnşaat atıklarına yoğunlaşırsak, özellikle İstanbul’da pek çok riskli binanın yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Örneğin Kadıköy Fikirtepe’de çok ciddi bir kentsel dönüşüm çalışması var. Bu atıkların taşınması, depolanması, geri kazanımı gibi süreçlerin nasıl yürütüldüğüne dair detayları biraz daha açar mısınız?

 

Fatih M. Karaca: Az önce de belirttiğim ‘Hafriyat Taşıma Kabul Belgesi’ bizim işimizin en önemli aşamasını oluşturuyor. Bu belge atık üreticisinin adres bilgilerini, atığı ürettiği noktadaki alanın özelliklerini; pafta, parsel, metrekare, zemin derinliğini, projesine göre ne kadar hafriyat toprağı çıkacağını, ne kadar inşaat yıkıntı atığı çıkacağını kayıt altına alır. Söz konusu bu bilgileri ilçe belediyelerinin imar müdürlükleri yapar ve kontrol eder. Yani o alanda ne kadar kazı yapılacağı, ne kadar derinliğe inileceği, ne kadar hafriyat çıkacağı bunu ilçe belediyesi belirliyor. Dolayısıyla biz o bölgeden ne kadar hafriyat çıkacağını biliyoruz. Sadece çıkacak hafriyatın ne olduğunu bilmiyoruz. Zemin sondajları bize gelmediği için bilmiyoruz. Burada eğer malzeme kaliteliyse Depolama Sahalarına gelmeyebilir. Kendileri değerlendirebilir. Ama biz bütün malzeme İzinli Depolama Sahasına gelecekmiş gibi değerlendiriyoruz. Arsa üzerindeki binanın yıkıntısı için de ayrıca o belgeye bilgi ekleniyor. Örneğin bin m2’lik bir inşaatta 100 tonluk atık malzeme çıkar bu da 3 araba eder. Bu bilgiyi de belgeye koyar. Yıkıntı atığı ve hafriyat toprağı için ayrı ayrı yerler belirlenir. Zaten ikisini bir arada depolayamazsınız, yasaktır. Gelen talebi de hangi lokasyondan geldiğine bakarak ilgili sahalarımıza yönlendiriyoruz. Üretilecek atığın cinsi hafriyat toprağı mı inşaat yıkıntı atığı mı belli olduktan sonra özellikle hafriyat toprağı için zemin sondajına göre ne kadar nebati toprak, taş, kum çıkacağı kalem kalem yazılabilir. Fakat ilçe belediyelerinde buna pek özen gösterilmiyor ancak önümüzdeki 20 yıllık kentsel dönüşüm sürecinde bunu herkes yapacak. Yapmak zorunda kalacak. Öte yandan nakliye sürecinde taşıyıcıların, -özel ya da tüzel kişiler olabilir- adı, adresi, izin belgesi numarası olması ve her aracın plakalarının da belgede yer alması gerekir. Ek olarak bir kamyon alıp kullanacaksa o plakayı da belediyeye tekrar bildirmek zorunda. Süreçte depolama ve geri kazanım tesisi işletmecisinin bilgilerinin yer aldığı kısım da bizimle alakalı olan kısımdır. Burada söz konusu tesisin adı, adresi yer alır ve bu kısmı da ilçe belediyesi onaylar. Sonuçta bizden ya da geri kazanım ve depolama yapan özel şirketlerden onay almadan kazıya başlanamıyor.

 

e-Belediye: Özel şirketler atığı alma hakkını Çevre Bakanlığı’ndan mı alıyor?

 

Fatih M. Karaca: Bakanlık bu konudaki tüm yetkilerini bir protokolle büyükşehirlerde belediyeye devretti. Çünkü Bakanlık daha çok yönetmelik ve prosedürlerin hazırlanmasıyla ilgileniyor. Ancak hafriyat ve yıkım işleri sıklıkla denetlenmesi gereken işlerdir. Denetleyemediğiniz takdirde yarın kendi arsanız üzerinde, kapınızın önünde, toprak bulabilirsiniz.

 

e-Belediye: Kaçak dökümleri takip edebiliyor musunuz?

 

Fatih M. Karaca: Kaçak dökümleri önlemek için de bir sistem kurduk. Atık yönetimi otomasyon projemiz var. 2008 yılında faaliyete geçirdik. Şu anda da aktif bir şekilde kullanıyoruz. Bütün nakliye arabalarında GPS cihazlarımız var. Yükü aldığı zaman otomatik olarak ‘yükü aldı’ sinyali veriyor. Ancak burada sisteme dahil olan, belgesi olan kamyonlardan bahsediyoruz. Bir dekorsan taksiler gibi çalışanlar var yakalayamazsanız kaçak çalışabiliyorlar. Fakat bunlar da eninde sonunda yakalanıyorlar.  Denetimler için hem ilçe belediyelerinde hem de büyükşehir belediyelerinde gezici ekipler var. Zabıtalar özellikle bu işin peşinde. Olası döküm alanlarına giden lokasyonlarda da jandarma ve polis denetimleri var. Eğer belgeniz yoksa birinci uyarı olarak 3 bin TL, ikinci uyarı olarak 13 bin TL ve üçüncü denetimde de arabaya el koyuluyor.

 

e-Belediye: İstanbul’da kaç tane depolama tesisiniz var?

 

Fatih M. Karaca: Bizim hem depolama hem geri kazanım tesisi olarak toplamda 11 tane tesisimiz var. Silivri bölgesinde 3 tane, Arnavutköy Çiftalan bölgesinde 3 tane ve Anadolu yakasında da 5 tane sahamız var. Anadolu yakasında Çekmeköy Ömerli’de, Şile’de ve Beykoz’da var. Pendik ve Akfırat’ta ki tesislerimizin rehabilitasyonunu tamamladık. Şimdi Pendik’te yeni bir alan için daha çalışmaya devam ediyoruz. Bu tür tesisleri ilçe belediyeleri de kurabilir ancak bu işi yapabilmek için öncelikle arazi mülkiyetinin ya size ait olması ya da maden vasfını yitirmiş bir arazinizin olması lazım. Maden vasfını yitirmiş araziler var ancak bunları kullanabilmek için de büyükşehirlerin yetkisi var, ilçe belediyelerinin yok.

 

e-Belediye: İstanbul’da ne kadar hafriyat ve inşaat yıkıntı atığı topluyorsunuz?

 

Fatih M. Karaca: Günlük 150 bin ton hafriyat toprağı sirkülasyonumuz var. Bunun içinde % 2-3 oranında da inşaat yıkıntı atığı var. Kriz dönemlerine bağlı olarak artma veya düşme yaşanabiliyor. 2009’da özellikle çok diplere vurdu. Mesela 2010 yılında 23 milyon ton hafriyat toprağı ve inşaat yıkıntı atığı topladık. Ben 9 yıldır İSTAÇ da çalışıyorum 2009’da hafriyat birimini devraldım. O tarihten itibaren de başlattığımız yeni yapılanmayla kayıtları düzenli olarak tutmaya başladık. Verileri de oradan görüyoruz. Dediğim gibi 2010’da 23 milyon, 2011’de 28 milyon, 2012’de 45 milyon ton, 2013’te ise 67 milyon ton atık oluştu.  2014’te de Mart sonu itibariyle 16 milyon 800 bin tona ulaşmış durumdayız.  

 

e-Belediye: Bu kadar atığı ne yapıyoruz?

 

Fatih M. Karaca: Çıkan hafriyatı henüz tam istediğimiz gibi değerlendiremiyoruz. Değerlendirdiğimiz malzemede bile % 20 kaybımız oluyor. Çünkü bu alanda insanlar hala bilinçli değil. Yapılan kanun düzenlemelerini tüm taraflar en iyi şekilde uygulayabilse, kanunlar ciddi yaptırımlar getirebilse, problemler ciddi oranda azalacaktır. Öte yandan bir kısım inşaat maliyetleri ilk başta artacaktır ama ayrıştırılmış bir atık ya da değerli bir hafriyat toprağı ticari olarak da değerlendirilebilir. Bunu da planlamak gerekiyor.

 

e-Belediye: Bu atıklar satılabilir mi? Bu konuda ticari bir sektör var mı?

 

Fatih M. Karaca: Tabii ki var ve bu düşünülmeli. Daha önce bahsettiğim Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’ne göre işlem yapabilir. Burada projeyi yapan firma işin süresine bakar. Kaç ayda yapıp teslim edeceğine dair bir taahhüdü varsa süre onun için çok önemlidir.  Çünkü örneğin bir kentsel dönüşüm projesinde çok sayıda insanla sözleşme imzalıyorsunuz. Onlara kira ödüyorsunuz ve bu bir maliyet. Proje sahibi olarak inşaat maliyetinizi fayda/ masraf oranına göre yapıyorsunuz buradaki yıkıntı atığını ya da hafriyat toprağını sattığınız zaman kar elde edebiliyorsanız yaparsınız. İyi çalışılır hesaplanırsa da mutlaka maliyetlerinizi düşürücü bir kazanım elde edersiniz.

 

e-Belediye: Atığı alan oluyor mu?

 

Fatih M. Karaca: Tabi ki oluyor. Burada çok ciddi bir sektör var. Çıkan malzemeye bağlı olarak, toprağı park ve bahçelere çok rahat satabiliyorsunuz. Hafriyatın sahibi bütün inşaat şirketlerine satabilir. Peyzaj ofislerine satabilir. Kendi ilçe belediyesinde veya kendi bölgesinde veya yaptığı projenin içinde bile onu kullanabilir. Her türlü işlemden ve maliyetten kendini kurtarır. İnşaat yıkıntı atığını da satabilir. Ancak bu atıkların yeni bir ürün olarak satılabilmesi üzerinde kurum olarak çalışıyoruz. inşaat yıkıntı atığı yönetmeliği revizesi bitmek üzere. İnşaat yıkıntı atığının yerinde kazanımı ve ‘seçici yıkım’ esasıyla oluşturulmasını istiyoruz. Yani bir bina yıkılacağı zaman perdesi, kapısı-penceresi çıkartılacak. Boyası, alçı sıvası, sökülecek, uygunsa  tuğlası alınacak yani binada sadece beton iskelet kalacak. O beton da yıkılıp depolama tesislerine gelecek. Betonarme yıkımından çıkan hurda demirler geri kazanılacak. Bunlar ayrıştırıldığı zaman çıkan ürün çok kaliteli olacaktır. Bunu da inşaat sahipleri kendi inşaatlarında mıcır olarak kullanabilirler. Dolayısıyla başlı başına bir sektör söz konusu. 2011 yılında biz Uluslararası Geri Dönüşüm Birliği’ne üye olduk. Geri dönüşüm sektöründe 200’den fazla üyesi var. Üye ülkelerin çoğunda inşaatlarda yeni taş kullanılmıyor, taş ocakları yok. Örneğin Hollanda dümdüz bir ülke; binayı söküyor, yıkıyor, yıktıktan sonra çıkan atığı parçalayıp onu tekrar betonda kullanıyor. Bizim de artık geri kazanıma önem vermemiz lazım. Bunun için 2008’den beri çalışıyoruz. İnşaat yıkıntı atıklarının parçalanıp farklı alanlarda yeniden kullanılabilmesi için en son TÜBİTAK’la bir çalışma yaptık. İnşaat yıkıntı atığı istenilen standartlarda olursa eğer % 2 oranında betona katabilirsin, % 5 oranında asfalta katabilirsin. Beton elemanlarında, bordürde, tretuarda, borularda %10 oranında katabilirsin tarzında bir teknik çalışma yaptırıyoruz. Bu teknik çalışmanın sonucunda da çıkan ürünü artık teknik şartnamelere koyup her ilçe belediyesinde herhangi bir teknik projede kullanabileceğiz. Bu önceden yoktu çünkü kimse bunu talep etmiyordu. İkincil ürün olarak artık inşaat yıkıntı atıklarını daha çok kullanabileceğiz.  

 

e-Belediye: Sizce inşaat atıklarının geri kazanımı yoluyla ticari bir meta olabileceği bilinci oluştu mu?

 

Fatih M. Karaca: Evet, geri kazanılarak değerlendirildiği takdirde ciddi kazançlar elde edilebileceği biliniyor. Örneğin inşaat yapan bir firmanın inşaat teslim özleşmesi 11 aylıktı. Fayda/masraf oranı yaptıktan sonra, eğer hafriyattan çıkan ürünü değerlendirirse ciddi karlar elde edeceğini anladı ve süreyi uzattı. Şu anda da çıkan ürünü satıyor. Ocaktaki taşın maliyeti 5 ile 7 TL arasında değişiyor. O da anlaşma şartlarınızla kesinleşiyor. Taşı 7 TL fiyatla ocaktan alıyorsunuz, nakliyeye veriyorsunuz sahanıza getiriyorsunuz. Bu bir maliyettir. Fakat siz çıkarttığınız hafriyat toprağını 10 TL’ye mal ediyorsanız bunu da 5 TL’ye satarsanız, onu 5 TL’ye mal etmiş olursunuz. İnşaat sahibi bu faydayı hesapladığı zaman her şeyi bir kenara bırakıyor ve çıkan ürünü değerlendirmeye çalışıyor. Bu sefer kendine müşteri arıyor. Bu işleri yapan aracılar da var. O malzeme bana da gelse stoklamak zorundayım. Sağlam malzemeyi ve Nebati toprağı stoklayacağım ki kullanabileyim.

 

e-Belediye: Siz de bu ticarette var mısınız?

 

Fatih M. Karaca: Elbette varız. Biz de her şeyi değerlendiriyoruz. Firma bize getirdiği zaman da para ödüyor bizden çıkardığı zaman, da aldığı zaman da para ödüyor. Ben sahamda taşı, inşaat yıkıntı atığını stokluyorum, parçalıyorum, ayrıştırıyorum yeni ürün yapıyorum. Firma bana gelip hafriyat toprağını bırakıp giderken bakıyor ki orada ürün var, alıp başka bir yere satıyor. Çoğu zaman da döküm yaptıktan sonra, ihtiyacı olan diğer ürünleri alıyor başka bir şantiyesinde kullanıyor veya kendi yeni şantiyesinde kullanıyor. Böyle bir pazar var.

 

e-Belediye: Bu ticareti ilçe belediyeleri de yapamaz mı?

 

Fatih M. Karaca: Yapabilseler çok iyi olurdu ama henüz geri kazanımdan gelen ürünü değerlendirme konusunda yeterince iyi değiliz. 2008’de biz bu işe başladıktan sonra atığı parçalayıp tonlarca malzeme ürettik ancak baktık ki ürettiğimiz dağları satamıyoruz, çünkü talep yok. Niye talep edilmiyor diye araştırdığımızda gördük ki; geri dönüşümden gelen malzemenin teknik özellikleri belli değil. İkincil ürün olarak kullanılıp kullanamayacaklarına karar veremiyorlar. Bunun için ellerinde bir envanter, bir bilgi yok. Ama biz bu konuda TÜBİTAK’ta yeni bir çalışma yaptırdık, artık elimizde bir şartname var ve bunları şurada gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz’ diyebileceğiz. Yapılan deneyler sonucunda elimizde teknik belgeler var. Bu çalışmamızı kentsel dönüşüme yetiştirmek için çalıştık ve yakın zamanda da kamuoyuyla paylaşacağız.

 

e-Belediye: Belediyelerin bu pazarda önemli bir oyuncu olmaları gerekmez mi?

 

Fatih M. Karaca: Elbette olmaları gerekir. İkincil ürünlerle alakalı standartları oluşturduk. Artık her ilçede kentsel dönüşüm kapsamında önümüzdeki süreçte neler olacak neler çıkacak, hangi bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yapılacak bellidir. Dediğim gibi biz bu konudaki çalışmayı 2013’ün Şubat ayında bitirdik. İstanbul’un haritasını çıkardık, riskli yapılar ve bölgeler nerede bunları ayırdık. Bunları ayırırken de ilçe belediyeleriyle görüşerek yaptık. 29’a yakın ilçe belediyesiyle görüştük. Bunların bilgilerine göre de mesela Adalar’da 6517 tane yıkılması gereken bina sayısı var. Orada ne kadar atık çıkacağına dair hesapları yaptık. İstanbul’un genelinde 20 yıllık süreçte 150 milyon ton inşaat yıkıntı atığı çıkacağını hesapladık. Yıllık 7.5 milyon ton gibi bir rakama denk geliyor. Bunların bir şekilde ilçelere ve bölgelerine göre bir geri kazanım tesisi kurulup orada stoklanıp parçaladıktan sonra tekrar kullanılması ve ürün haline getirilip satılması lazım ve bunu da yapması gereken ilçe belediyeleri.

 

e-Belediye: Peki belediyeler bu konuyla yeterince ilgileniyorlar mı?

Fatih M. Karaca: Biz bütün belediyelerle görüştük. Onlara da anlatıyoruz ama yeterince ilgi yok. Bürokratik sorunlar da olabilir ama konuyla ilgili bir araştırma isteği yok. Daha çok üst yönetimin belediye başkanının yönlendirmesi gereken bir konu. Oysaki; önlerinde hiçbir yasal engel yok. Yapabilir onu bir şekilde açabilirler ama bu durumda üstteki yöneticinin birilerine yetki vermesi lazım. Belediyelerdeki sıkıntılar buralardan kaynaklanıyor. Belediyede devlet memuru olan bir mühendis, adım atacağı zaman, üstteki müdür yardımcısına, müdürüne, daire başkanına, başkan yardımcısına, belediye başkanına kadar süren bir bürokratik süreç söz konusudur. Bu tür katma değerli işlerin yapılabilmesi için yetki verilmesi gerekir. Öbür türlü biz ne kadar anlatsak pek mesafe alınmıyor. Bu tür tesisler maalesef İstanbul’un ilçe belediyelerinin hiç birinde yok. Ama kentsel dönüşüm çalışmaları hızla artıyor. İşler yoğunlaştıkça sıkıntıların da çoğalacağı ortada. Geri kazanım tesislerinin mutlaka artırılması gerekiyor. İstanbul’da yalnızca bizde var, başka da kimsede yok.

e-Belediye: Sizde kaç tane geri kazanım tesisi var?

Fatih M. Karaca: Bizim şu anda Asya ve Avrupa’da birer tane olmak üzere 2 tane geri kazanım tesisimiz var. Ama bunlar yetersiz. Bunlar ara depolama ünitesinde malzemeyi depoluyorlar. Ara depolamada bekletiyorum. Kırıp parçalayıp sahamda stokluyorum. İkincil ürünler olarak kendi sahamda kullanıyorum. Müşteri de zaten çoğunlukla kendimiziz.

e-Belediye: İstanbul’da inşaat yıkıntı atığı en çok hangi bölgelerde çıkacak?

Fatih M. Karaca: Zeytinburnu, Bakırköy, Esenler, Avcılar gibi eski yerleşim bölgelerinde ciddi oranda bir atık oluşacak ve bölgelerin nereden baksanız % 80’inin değişmesi lazım. Seçici yıkım yapılması durumunda tüm atıklar A’dan Z’ye değerlendirilebilir. Yıkım işlerine de böyle bakmak gerekiyor.

e-Belediye: Atık sahibi hiçbir ayrıştırma yapmadan getirirse alıyor musunuz?

Fatih M. Karaca: O zaman doğruca depolama sahamıza koyuyoruz. Seçici yıkım yapıp getirirse teşvik etmek için ona göre fiyat indirimi yapıyoruz veya hiç ücret almıyoruz. Ama karışık, paçal bir şekilde bize getiriyorlarsa mecburen depolamak zorundayız ve bu da bize daha çok külfet yaratıyor. Ancak yıkım konusunda ‘seçici yıkım’ yapan kimse yok. Yıkım firmalarının hepsi olduğu gibi girip yıkıyorlar. Bu konuda ‘Yıkım ve Hafriyat Toprağı Yönetmeliği’ taslağı hazırlandı artık son aşamada çok yakında yayınlanacak. O yönetmelik yayınlandıktan sonra artık seçici yıkım dışında yıkım yapılamayacak. Çünkü yıkım yapacak firmalar özel bir belge almak zorunda kalacaklar. Bunları denetleyen ekipler olacak. Biz bu konuda firmalara yıkımı nasıl yapacaklarıyla ilgili eğitimler vereceğiz. Seçici yıkımları anlatacağız ve bunları sertifikalandıracağız. Sertifikalandırdıktan sonra o işlemi yapacaklar. Eğer ki yıkımlar yönetmeliğe uygun olarak yapılmazsa cezaları olacak.

e-Belediye: Küçük çaplı inşaat yapanların hafriyat veya yıkıntı atıklarını da takip edebiliyor musunuz?

Fatih M. Karaca: Aslında bu konu henüz kurmaya çalıştığımız sisteme entegre edilmiş değil. Bu konularda hala sıkıntılarımız var. İlçe belediyeleriyle görüşürken bunun için de bir önerimiz oldu. Bunu Büyükşehir meclisine de taşıdık ama onay alamadık. İmar mevzuatına bir madde ekletelim dedik, ‘atık üreticisi veya inşaat sahibi ürettiği atığı nerede bertaraf ettiğini belgelesin, belgeleyemezse de zemin üstü ruhsatı alamasın’ dedik. Ancak dediğim gibi bu konuyu henüz bir neticeye bağlayamadık. Bu şekilde iş inşaat yapanların atığını ya da hafriyatını şu anda  nereye döktüğünü bilmiyoruz. Dediğim gibi bu konuyu da belediye meclisine taşıdık bugün için bir ilerleme sağlayamadık ama mutlaka ilerde sisteme girecekler. Çevreye zarar veren kaçak uygulamalara izin vermeyeceğiz. 

e-Belediye: Atık alım fiyatları ne seviyelerde? 

Fatih M. Karaca: Atık alım fiyatlarını saha bazlı olarak belirliyoruz. Büyük sahalarımızda kantarlarımız, gelen atık miktarını ölçüyor ve biz de ona göre depoluyoruz. Burada bize genelde karışık olmayan inşaat yıkıntı atığı ile hafriyat toprağı geliyor. Yıkıntı atığı içinde kapı pencere, kalorifer peteği vs. yok. Karışık gelirse daha önce de söylediğim gibi cezalı tarife uyguluyoruz. Daha iyi getirse normal fiyatının yarısını alıyoruz ya da hafriyat toprağının kalitesine göre hiç de almayabiliyoruz.  Tayakadın ve Ağaçlı sahalarımız için atık alım fiyatı ton başına KDV dahil 2.5 TL, Bolluca’da 3 TL’dir.

e-Belediye: Fiyat çok az değil mi?

Fatih M. Karaca: Biz bu fiyatı atıkların doğru sahalarda depolanması, geri kazanılması için teşvik amaçlı uyguluyoruz. Biz piyasaya girdiğimizde bu işi yasal olmayan yöntemlerle yapan insanların sektördeki hakimiyetini engellemek için de fiyatları düşük tuttuk. Ayrıca bu atıkların değerlendirilerek ekonomimize geri kazandırılması gerekiyor. Bizden önce araç başına 200-300 TL’den aşağıya döküm yaptırılmıyordu. Bu paraların nereye gittiği de belli değildi. Şimdi şoförler olsun işletmeciler olsun bize teşekkür ediyorlar. Her noktada müşterilerimizin memnuniyetini sağlamaya çalışıyoruz.

e-Belediye: Sizce bu sektörün nasıl çalışması gerekiyor?

Fatih M. Karaca: Ben özellikle bir noktanın altını çizmek istiyorum. Kesinlikle tüm süreçleri kapsayan Atık Yönetimi Sistemi’ni en iyi şekilde işletmek zorundayız. Hafriyatın ya da yıkımın yapıldığı noktadan, taşınması da dahil olacak şekilde dökümün yapıldığı noktaya kadar geçen tüm süreçler otomasyon dahilinde yönetilmelidir. Örneğin kamyonlar yükü aldığı zaman bize sinyali geliyor, nereden atık aldığını, ne kadarlık süratle gittiğini GPS ile takip ederiz. Nereye döktüğünü biliriz. İzinli alanların dışına dökümlerin hepsini tespit edebiliyoruz. Sistemi kurduk ve artık her kesimin buna dahil olmasına çalışıyoruz. Hedefimiz İstanbul’da; atık üreticisi dahil nakliyeci firma dahil, belediye döküm sahası yoldaki kolluk kuvvetleri de dahil olmak üzere hiç kimsenin bireysel olarak muhatap olarak iş yürütmesini istemiyoruz. Tüm işlerin internet üzerinden e-İmza ile el bilgisayarları ile sorunsuz ve hızlı bir şekilde yapılmasını hedefliyoruz.


Etiketler


Slider Altına