Cittaslow’un Türkiye’deki 15. üyesi Mudurnu oldu
Yaşamın kolay olduğu kentlerin uluslararası ağı olan Cittaslow’un Türkiye’deki 15. üyesi Bolu’nun şirin ilçesi Mudurnu oldu. Dünya genelinde 30 ülkede 241 kentte Cittaslow üyeliği bulunduğunu belirten Cittaslow Uluslararası Başkan Yardımcısı, Cittaslow Türkiye Koordinatörü ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mudurnu’nun ulusal ve uluslararası alanda bilinirliğinin artacağını ifade etti. Seferihisar, Gökçeada, Akyaka, Perşembe, Taraklı, Vize, Yalvaç, Yenipazar, Halfeti, Uzundere, Şavşat, Gerze, Göynük ve Eğirdir’den sonra Mudurnu’ya bu unvanın verildiğini söyleyen Soyer, şöyle konuştu: "Mudurnu için 1 yıldır dosya hazırlığı sürüyordu. Cittaslow Türkiye sekretaryası dosyanın hazırlanmasına destek oldu. 72 kriterin her biriyle ilgili yüzde 50 başarının aşılması gerekiyordu. Dosya genel merkezde yüzde 52 civarında başarılı oldu. Mudurnu tarihi doğal zenginlikleriyle olağanüstü zengin bir şehir ve Cittaslow, kentin hak ettiği bir noktaya gelmesi için kaldıraç görevi üstlenecek". Uluslararası alanda dünyada 30 ülkeye yayılmış 240 kentin arasına giren Mudurnu için yeni finans ve proje kaynaklarının sağlanabileceğini kaydeden Başkan Soyer, "Her açıdan Mudurnu uluslararası birliğin parçası haline geldi. Bu kentin önünü açacak. Sempatiyle karşılanan bu marka kente katkı sağlayacak" dedi.
Mudurnu Belediye Başkanı Mehmet İnegöl:
“Mudurnu, büyük şehirlerin arasında kalmış saklı bir cennet gibi”
Tarihi İpek Yolu ve diğer önemli yolların kavşağında bir ticaret merkezi ve askeri menzil olarak gelişen Mudurnu, erken Osmanlı döneminin önemli bir Ahilik-esnaf kenti ve kültür merkezi olarak yükselmiş ve 20. yüzyılın yurtsever bir Cumhuriyet şehri olarak varlığını sürdürmüş. Şimdi ise tüm bu özelliklerini ve yerel değerlerini yavaş hareketinin bir parçası olarak uluslararası platforma taşıyacak. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Mudurnu Belediye Başkanı Mehmet İnegöl, bu birliğe üye olmalarındaki çıkış noktasını, geleneksel üretim yöntemlerinin, tüm somut ve somut olmayan değerlerin kentte hala yaşaması olarak açıklıyor…
Neden bu birliğe üye olmak istediniz?
Yavaş şehirlerin felsefesinde iyi bir yaşam vardır. İyi bir yaşam ise kentlilerin kentle ve kendileriyle ilgili problemleri en kolay yoldan çözüme ulaştırmalarında yatar. Teknolojik gelişmeler hayatımızı rahatlatmak için ne kadar hızlı bir şekilde ilerliyor olsa da uzun mesafelerin kısalması için üretilen hızlı trenler, uçaklar ulaşımı hızlandırırken, telefon, uydu bağlantıları ve internet, iletişimde gelinen son noktadır; yalnız bunlar bile zaman zaman günlük hayatın koşuşturmacasını karşılayamamaktadır. Bu hız karşısında kültürler ve değerler yıpranmakta hatta yok olmakta, insanlar modern zaman hastalıklarıyla boğuşmakta, dünya kirlenmekte, çevre canlıları zarar görmekte ve nesilleri tükenmektedir. Artık hızlı olan en iyidir anlayışının değişme zamanı gelmiştir; çünkü artık normal sayılan bu yaşam biçimi anormal bir hal almış ve doğal yaşamdan aynı hızla uzaklaşılmıştır. İşte yavaş (sakin) şehirlerin çıkışı da tüm bu anormallikler üzerinedir.
Bizim çıkış noktamız ise; her ne kadar hızlı yaşam girdileri kentimizde görülmeye başlamış olsa da geleneksel üretim yöntemlerinin, tüm somut ve somut olmayan değerlerimizin yaşıyor olmasıdır. Birliğe dahil olabilmek için gerçekleştirilmesi gereken 72 kriterin bazılarını, bizler uzun zamandır hem yaşam tarzı olarak belirlemiştik hem de belediye olarak kararlarını alıp uygulamaya başlamıştık. Katı atık yönetimi, altyapı ve üst yapı çalışmaları, iyi tarım faaliyetleri ile ilgili kriterlerin bir çoğu uygulanma aşamasında.
Yavaş şehir kavramı bir düşünme yöntemidir. Yaşadığımız kenti, orada yaşayan veya ziyarete gelen insanları önemsemek, çevreyi korumak, yerel ürünleri öne çıkarmak, tüm şehirlerin aynılaşmasına karşı çıkmak ve bir şehrin özgünlüğünün desteklenmesi demektir. Yavaş hareketinin oluşturmaya çalıştığı herkesin ekolojik ve sürdürülebilir bir yaşamı düşünmeye, onu yaşamaya ve interaktif bir şekilde içinde bulunmaya itmesidir. Dar bir bakış açısıyla düşünmek yerine, kişilerin sürdürülebilir yaşamı her yönüyle kavramalarına çalışıyor. Sürdürülebilir denilince sadece yediklerimize dikkat etmek değil kişilerin sağlıklı bir bedene nasıl sahip olacakları, yaşam biçimleri, aile ve arkadaşlıklar arasındaki ilişki biçimleri, fiziksel çevrenin kullanımı, toksik madde tüketiminin durdurulması, ulaşım alternatifleri, kent planlaması gibi bir çok konu akla gelmelidir; artık hem kendimiz hem de üzerinde yaşadığımız dünya için bu bir zorunluluk halini aldı. Mudurnu olarak biz yerel değerlerimizin önemini biliyoruz ve bunu uluslararası bir platforma taşımak istedik.
Bu unvanı Mudurnu’nun hangi özelliklerini öne çıkarmak için kullanacaksınız?
Tarihi İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi ve askeri yol olarak gelişmiş, özgün bir Osmanlı kasabası ve yurtsever bir Cumhuriyet şehri olan Mudurnu, kentsel dokusunu ve kent kültürünü 21. yüzyıla taşıyabilmiş bir kültür ve tarih şehri. Mudurnu, stratejik önemi nedeniyle tarih boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Frig Kaya Evleri, Roma Dönemi Arkeolojik Eserler Müzesi, Bizans Kalesi geçmiş uygarlıklardan kalan görülmeye değer yerler. Yaklaşık 240 adet tescilli, koruma altına alınmış sivil mimari yapısı, bozulmamış doğası, halen yaşayan kültürel gelenekleriyle Mudurnu, büyük şehirlerin arasında kalmış saklı bir cennet gibi. Anadolu’daki Türk kültürünün temel unsurlarından, hoşgörü ve adil paylaşım felsefesine dayanan Ahilik geleneği ile yoğrulan Mudurnu’da 700 yıldır her Cuma selasından sonra ölen ustaların ve pirlerin ruhu için, hayatta olanların selameti için ve işlerin bereketli olması için esnaf duası edilir. Köylerimizde halen devam eden "Birikme Geceleri", Mudurnulu kadınların el emeği göz nuru rengarenk ipek iğne oyaları, tadına doyamayacağınız yöresel lezzetlerimiz, sağlık ve şifa kaynağı kaplıcalarımız Mudurnu’da öne çıkarmak istediğimiz özelliklerimiz.
Başvurudan önce bir ön hazırlığınız oldu mu?
2014 yılının son aylarında araştırma, belgeleme ve derleme çalışmalarını yaptık. 2014 Eylül ayında yürürlüğe giren Mudurnu Kültürel Miras Alan Yönetim Planı’nda da “Mudurnu’nun Yavaş Şehir unvanını alması için gerekli çalışmanın yapılması” yönünde bir karar bulunuyor. Daha önce bu unvanı almış Seferihisar ve Taraklı’ya giderek uygulamaları yerinde görme ve süreçle alakalı bilgi alma fırsatı yakaladık. Ziyaretlerden sonra da dosyamızı hazırlamaya başladık.
Halk bu hareketi nasıl karşılıyor, günlük yaşamı değiştirecek projeler olacak mı?
Mudurnu halkı olarak yerelimizin öneminin farkındayız. Belli kurallar ve kriterler çerçevesinde şekillenen yavaş hareketinin ne olduğunu halkımıza anlatmak için ise Seferihisar Belediyesi‘nden destek alıyoruz. Aynı zamanda biz de toplantılarımızda bu hareketi ve getireceği sonuçları halkımıza anlatıyoruz.
Cittaslow üyeliği ile birlikte yeni projelerimiz de hız kazandı. Projelerimiz arasında attığımız ilk adım, çocuk belediyesinin kurulması için yönetmeliğin meclisten geçirilmesi oldu. Çocuklarımızın geleceğini çocuklarımızla birlikte kurmanın önemini biliyoruz. Çocuk belediyesi ile birlikte kentimizin çocuk gözüyle ihtiyaçlarını karşılamak, kenti onların gözünden görmeye çalışıp onları da sürece dahil ederek kenti beraber tasarlamak hedeflerimiz arasında.
Uzun zamandır planlanan katı atık yönetimi, sürdürülebilir enerji gibi projelerimizin gerçekleşmesine ağırlık veriyoruz.
Yavaş şehir hareketi, kültürü, değeri ve onun korunmasını savunan bir anlayışa sahip. Bu nedenle geleneksel kültürü yaşatacak her türlü aktivite yavaş hareketinin önemli bir parçası. Festivaller, sergi ve oyunlar, sosyal birlikteliği sağlayacak her türlü organizasyon yavaş şehir sertifikasına sahip kentlerin kendilerini tanımlama biçimleri olacaktır. Biz de yöresel ürünlerin daha iyi tanıtılması ve kullanılması için festivallerin düzenlenmesi ve yine yöremizde yetişen kızılcık, bozarmut, alıç gibi ağaçların çeşitlendirilerek kentin içinde dikimi için hazırlıklara başladık.
Birliğin size sağlamasını beklediğiniz faydalar, beklentileriniz neler?
Bizim ulusal ve uluslararası alanda birliklere katılımımızda önemsediğimiz sonuçtan önce süreçtir. Bu tarz birliklere katıldıktan sonra sonuca ulaşmak uzun zaman alıyor; fakat sonuca doğru giden süreçte kültürel mirasımızı yeniden keşfetmek, unutulmaya yüz tutmuş olanları canlandırmak, sahip olduklarımızın değerini bilerek ve gelecek kuşaklara aktararak yol almak daha doğru adımlar atmamızı sağlayacak.
Aynı zamanda birliklerden beklediğimiz Mudurnu’nun ulusal ve uluslararası alanda bilinirliğini artırarak, Mudurnu’nun somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerine dayalı, yöreye has, yüksek kaliteli ürün ve hizmet markalarının yaratılması sayesinde yerelde ekonomik bir canlanma, Tarihi Çarşı’nın daha aktif hale gelerek esnafın hizmet kalitesinin ve kazancının artması ve belediye hizmetlerinin çeşitlenerek çoğalması kısa zamanda ulaşmak istediğimiz hedefler.
Bu süreçten sonraki planlarınızdan, gerçekleştirmek istediğiniz projelerinizden bahseder misiniz?
2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne “Tarihi Ahi Kenti Mudurnu” olarak girmeye hak kazanan Mudurnu’nun ilk hedefi Dünya Mirası olmak. Bunun için dosyamız UNESCO Komitesinde değerlendirme aşamasında. Vizyonumuz; özgün kimliğini, tarihi, kültürel ve doğal değerlerini koruyan; sürdürülebilir gelişme ilkeleri doğrultusunda, ekonomisi turizm ve diğer sektörlerle çeşitlendirilerek canlanmış; somut ve somut olmayan kültür mirası ile hak ettiği görünürlüğe ulusal ve uluslararası düzeyde kavuşmuş, marka olmuş ve UNESCO Dünya Mirası olmuş, kısacası Mudurnululuk bilinci ile korunmuş ve kalkınmış bir Mudurnu’dur.