Header Reklam
Header Reklam

IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl: "‘IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’ için geri sayım başladı"

04 Mart 2019 Dergi: Ocak-Şubat 2019
IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl:

İstanbul, çevre sorunlarına çözüm önerileri sunan, çok önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Hem Türkiye hem de Dünya tarafından yakından takip edilen ‘IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’ 28 -30 Mart tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek. T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından, uluslararası nitelikli fuar kapsamına alınan organizasyon, yabancı yatırımcıların buluşacağı “Uluslararası Alım Heyeti” programına da ev sahipliği yapacak. Yaptığımız görüşmede Fuarın, sektörün geleceği için büyük önem taşıdığını belirten IFAT Eurasia Proje Müdürü Namık Sarıgöl, “Küçük ve büyük ölçekli sektör paydaşlarının, ulusal ve uluslararası teknoloji ve hizmet üreticilerinin, kamu ve özel sektör temsilcilerinin aynı çatı altında buluşması, Türkiye’de gelişmekte olan çevre teknoloji sektörünün tam anlamıyla bir pazar haline gelmesine katkıda bulunuyor” dedi.

Atık yönetiminin çevre ve ekonomi için faydaları nelerdir?

Atık yönetimi, atıkların uygun yöntemlerle toplanmasını, ayrıştırılmasını, eğer geri dönüştürülebilir malzemeler ise dönüştürülerek ikinci ham madde olarak kullanılmasını, dönüştürülebilir değilse enerji elde edilmesini ve bu süreler dahilinde uygun yöntemlerle bertarafını da kapsayan sürecin adı. Bu süreç içerisinde çeşitli durak noktaları var ve hepsinde yetkilendirilmiş kuruluşlar bulunuyor. Öncelikle bu sürecin planlanması, etkin bir şekilde uygulanması ve tüm paydaşların da azami dikkati göstermesi gerekiyor.

Öncelikle birbirinden farklı atıklarla karşı karşıyayız. Bunların çevreye verdikleri zarar da birbirinden farklı önem derecelerinde. Bununla birlikte atıkların ciddi bir kısmı yeniden ekonominin içine alınabilecek durumdalar. Bu durum bize şunları kazandırır; atık malzemeyi dönüştürüp ikinci bir hammadde olarak kullanabilirsek hammadde ihtiyacı azalır. Türkiye’nin ciddi bir hammadde ithalatçısı olma sebebiyle bu durumda daha az hammadde ithal edilmesi sağlanır. Diğer taraftan ikincil hammaddeden malzeme elde edilme süreci cevherden malzeme elde etme süreciyle kıyaslandığında daha az enerji harcanır. Bunun yanı sıra atıklar içerisinde enerjiye çevrilebilecek malzemeler bulunuyor. Bu da yine enerji ithalatının azalmasına yardımcı olur.  Organik atıklardan kompost yapılması ve bu kompostların toprakta yoğun olarak kullanılması gübre kullanımının azalmasına yardımcı olur. Bütün bir süreç dahilinde eğer etkin bir atık yönetim modeli ile çalışılmıyorsa da bu atıklar çevre kirliliğine sebebiyet verecek demektir. Eğer elinizdeki atık az önce saydığım dönüştürülebilecek bir yönteme dahil değilse de bu atıkların uygun yöntemlerle bertaraf edilmesi, çevre kirliliği oranını minimize eder. Atık yönetiminin özü ve sistem içindeki önemi budur.

Atık yönetimi konusunda Türkiye’de durum nasıl?

Türkiye’ui analiz etmek aslında biraz hangi pencereden baktığınıza bağlı. Sadece işi matematiğe ve oranlara bağlarsanız ve bu konuda gelişmiş ülkelerle kıyaslarsanız daha önümüzde gidilecek çok yol olduğunu görürsünüz. Özellikle Batı Avrupa bizden yıllar önce bu çalışmalara başlamış ve belli seviyeye gelmiş durumda. Türkiye ise 2000’lerin başından başlayarak özellikle 2008-2009 yılları arasında AB uyum yasaları çerçevesinde açıklanan çevre yönetmelikleri ile biraz hareketlendi. Yönetmelik olarak baktığınızda Batı Avrupa’dan neredeyse farkımız yok ancak uygulama alanında birebir aynı şeyleri söylemek mümkün değil.

Bu durumda avantaj olarak görebileceğimiz, Avrupa’nın 50 yılda değişik yöntemlerle yaptığı–ki her yapılan aktivite başarıyla sonuçlanmış da değildir- uygulamaları görüp yanlışları dikkate alarak daha kısa süreçte aynı seviyeye ulaşma imkanımız olması.

Onlara göre daha atak durumdayız herhalde…

Özellikle geçtiğimiz yarım sene içinde hem çevre yasasında yapılan değişiklik hem Bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı tarafından desteklenen Sıfır Atık projesi birleşiminden ortaya çıkan sinerji moral motivasyon anlamında sektöre katkı sağladı. Projelerin desteklenmesi de proje sayısının artmasına sebep oldu. Ancak buun devamı olması lazım. Bunu sadece Çevre Bakanlığı’nın faaliyeti olarak düşünmemek gerekiyor. Bunun sürdürülebilir olması için tüm idari birimlerin konuya verdikleri desteği artırarak devam ettirmeleri gerek. Çünkü daha önce de bahsettiğim üzere atık yönetimi sistemi içinde enerji ve hammadde eldesi var. Bu da sanayiyi ve dış ticareti doğrudan etkiliyor. Ülkemizin en büyük sıkıntılarından birinin dış ticaret açığı olduğu dikkate alınırsa bunu hangi oranda olursa olsun aşağıya çekebilecek her aktivitenin ilgili idari birimler tarafından dikkatle izlenmesi gerekiyor. Yapılacak işlemlerin bir kısmı sanayiyle alakalı olduğu için Sanayi Bakanlığı’nı, bir tarafı yerleşim birimleriyle alakalı olduğu için mahalli idareleri, bu durum üretim ve tüketim zihniyetinde değişiklik gerektirdiği için Milli eğitim Bakanlığı’nı, yapılan her adım insan sağlığını ilgilendirdiği için Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiriyor. Bu nedenle tüm idari birimlerin koordineli bir şekilde gereken desteği vermesi ve bu konunun öneminin farkında olarak çalışmalarını devam ettirmesi gerekiyor.

Disiplinlerarası bir çalışma aslında…

Tabii. Bahsettiğimiz sistemi oluşturmak için maddi destek gerekiyor. Çünkü bu sistemlerin başlangıç maliteyi kısa zamanda kendini amorti edebilecek rakamlar değil. Diğer taraftan tesis için gerekli olan temel şey girdinin stabil olması. Yani o atığın o tesise gelip gelmeyeceği ile alakalı problemler mevcut. Bunların hepsini dikkate aldığınız zaman yatırımcının tek başına bütün yatırım riskini göz önüne alıp kolaylıkla ilerleyebileceği rakamlardan bahsetmiyoruz. O nedenle atık yönetimi sisteminin tüm paydaşların görüşü alınarak planlanıp ortaya konulması ve projenin arkasında durarak devam ettirilmesi lazım.

IFAT’tan biraz bahsedebilir misiniz?

IFAT, 66 yılında Münih’te açılan şu an geldiği nokta itibarıyla hem ebat olarak hem de katılımcı sayısı itibarıyla dünyanın en büyük çevre teknolojileri aktivitesi. Değişik coğrafyalara da hitap etmek amacıyla IFAT China, IFAT India, IFAT Eurasia, IFAT South Africa olarak deva etti. Bu kapsamda değişik projelerin ve teknolojilerin her bölgeye sunulmasını amaçlıyoruz. Herhangi bir coğrafyada bulunan aktörlerin Münih’e gelmeleri ve sergilenen ürün ve teknolojileri yalnızca Münih’te takip edebilmeleri mümkün olmuyor. 2015 yılından bu yana da 2 yılda bir olmak üzere Münih’le dönüşümü olarak Türkiye’de gerçekleştiriyoruz.  Hem markanın geitdiği güçle hem de bölgedeki ihtiyaç sebebiyle ciddi anlamda teveccüh görmüş bir fuar.

Bunun yanı sıra IFAT Eurasia 2019 , Ticaret Bakanlığı’nın nitelikli uluslararası fuar kapsamına dahil edildi. Bu kapsamda Türkiye’nin ticari ateşeliklerine başvuran yabancı ziyaretçi adayları belli bir elemeden geçtikten sonra konaklama masrafları Ticaret Bakanlığı tarafından karşılanacak. Herhangi bir sektörde uluslararası bir fuar bulunduğu ülkede başarıyla yapılabiliyorsa bulunduğu çevre dahilinde o sektörün kalbi olmaya devam eder. Ulusal aktörler de bu itibardan daha fazla fayda sağlarlar. Bu itibarla gelinen noktada IFAT Eurasia ulusal ve uluslararası anlamda sektöre hizmet etmeye devam edecek.

Bu yıl fuar kapsamında neler olacak?

İsviçre, almanya, Avusturyave Çin’den gelen toplu katılımlar var. Buna ek olarak İtalya’dan, Batı Avrupa’dan uluslararası alanlarda boy göstermesine aşina olduğumuz firmalar var. Bu yıl eneteresan olarak Ukrayna, Brezilya, Kanada, Romanya’dan katılımcı firmalar olacak ve bu durum bu coğrafyadaki pazarların dünya geneli için öneminin arttığının bir göstergesi.ziyaretçi başvrularını incelediğimizde hemen her ülkeden ziyaretçilerimiz olacak. Geçmiş yıllarda olduğu gibi Almanya’dan organize edilen çeşitli paneller ve konuşmacılarımız olacak. Buna ek olarak ülkemizde düzenlenen ve ağırlıklı olarak balkan coğrafyasına hitap eden uluslararası Remcon Konferansı eş zamanlı olarak fuar dahilinde açılacak. Geçmiş IFAT Eurasia süreçlerinde olduğu gibi konunun bölgedeki bütün paydaşları bölgenin en büyük aktivitesinde bir araya gelmiş olacak.

Fuar 3 salonda gerçekleşecek. Bir salonda su grubu diye adlandırdığımız su, atıksu, arıtma sistemleri ve bu sektörde kullanılan ekipmanlar, makineler, tesisler ve kimyasallar var. Diğer salonda katı atık, geri dönüşümle alakalı ekipmanlar ve tesis üreticileri yer alacak. 3. salonda ise yerli ve uluslararası katılımcıların bulunduğu çeşitli ürün grupları yer alacak.

IFAT Eurasia’nın Türkiye’ye katkısı ne oluyor?

Bu süreç, her atık grubu için alternatif çözümlerin bulunduğu ve bu çözümlerin sizin coğrafyanızdaki atık envanteri ile ne kadar örtüştüğü ile alakalı olarak incelenmesi gereken bir süreç. Bunun için elimizdeki alternatiflerin tamamını biliyor, görüyor ve değerlendiriyor olabilmemiz lazım. Daha sonra hangi çeşit makine, ekipman, sarf malzemesi ve hangi tesis yapısı ile devam edebileceğinize karar verebilmek için bunların üreticilerini görüyor olmanız lazım. Ulusal bazda artık 20 yıl öncesi gibi değiliz. Konuyla ilgili üretim yapan, servis veren pek çok firma var. Ama önemli olan ulusal ve uluslararası alanda tüm teknoloji üreticilerini bir araya toplayarak bilgi akışı sağlamak çok önemli. İster kamu tarafından ister sanayi tarafından olsun herkesin kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirebilmesi için hangi enstrümanların mevcut olduğunu görebilmesi gerekli. Fuarların temel görevi de bu zaten. 3 günlük zaman içerisinde belki yıllarca gezip dolaşarak göremeyeceğiniz türde değişik coğrafyalarda bulunan teknoloji üreticileriyle bir araya gelme fırsatı sağlıyor. Atıl bir yatırım yapma riskini minimize edebiliyorsunuz.

Bundan 2 yıl önce ulusal kanallar bir gün boyunca çevre teknolojileriyle ilgili yayın yapacaklar deseniz kimse inanmazdı. Bu pozitif durumu değerlendirebiliyor olmamız lazım. Toplumun her birimi bu ivmeyi değerlendirebilir ise çevre teknolojileri sektörü çok ciddi yol kat etmiş olacak. O nedenle IFAT Eurasia çok önemli bir fuar.



Slider Altına