Türk Belediyeciliği’nin Yıldız İsmi Kayseri’nin Efsane Adamı Osman Kavuncu (1918 - .....)
Rahmetli Bahadır Dülger; şöyle yanıtlıyor bu soruyu:
‘Bir çelimsiz, cüssesiz, doğuştan hasta adam ...Ömründe kırk kiloyu hiçbir zaman aşmamış ... Yemez içmez, uyumaz da ... Karanlık, uzun geceler ona aydınlık ... İki saatçik kendinden geçtiği zaman bütün yorgunluğunu sırtından atar, sonra, düşün, oku çalış...
1950’de ilk defa Kayseri Belediye Reisliği’ne seçildiği zaman, bir çokları, yüzyıllarca el sürülmemiş olan bu şehre bu adam ne yapabilir, diye düşündüler. Bir cüssesiz, doğuştan hasta adam... Ama, adam... Kafasında akıl var, dirayet var, düşünce var... O daracık göğsünde yürek var. O kafa ile yürek ve o kollar Kayseri’nin altını üstüne getirdi. Asfalt caddeler, meydanlar, çarşılar, apartmanlar, blok evler, kooperatifler, fabrikalar, tek başına çalıştığı tezgahtan müşterek atölyelerde imalata geçen sanatkarlar, elektrik ve şimdi her evin musluğundan akan su... Bugünkü Kayseri’ye modern şehir haysiyetini veren ne varsa hepsi onun kafasının, onun gayretinin, onun çalışmasının ve Orta Anadolu ‘da şahsı ile temsil ettiği bütün Türkiye’ye yaygın bir kalkınma hamlesinin eseri...’ *
Onurlu, tarafsız, halktan yana ‘Yerel Medya’nın en iyi temsilcilerinden, ‘Karaman’ın değerli evladı Sayın Ali Ünlüer, Ankara’da Başbakanlık Basın-Yayın-Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir toplantıda şunları söylüyor Osman Kavuncu hakkında:
‘Öğretmenler Derneği Başkanıyken, öğretmenlere Ulubaş düdüklü tenceresini götürdüm. Toptan buradan alıp, taksitle arkadaşlara dağıtırdık. Ben o zamanki Belediye Başkanı Osman Kavuncu’yu tanırım. Bu adam, bir geldiğimde, kaldırımda işçilerle beraber kaldırım döşüyordu. Bugün sabahleyin söylenen o geniş caddeler, bu güzel Kayseri, o adamın da eseridir. Ben, onu yad ediyorum. Tanrı’dan rahmet diliyorum kendisine’.
Bu çalışmamızda; Osman Kavuncu ile ilgili çok değerli eserinden sık sık alıntı yapacağımız Sayın Abdullah Satoğlu ise Osman Kavuncu’yu, ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ olarak tanımlıyor.
Osman Kavuncu’yu kaybedeli ‘40’ yıl olmuş. Ama; yalnız kendisi hakkında yazılan kitaplarda, ansiklopedi maddelerinde, kongre zabıtlarında, yapılan derlemelerde değil; Kayseri’nin her yanında adını taşıyan cadde, bulvar, park, geçit ve sanayi sitesinde değil; kadirşinas, hakbilir Kayserililerin; hatta tüm Türkiye’nin; hepimizin yüreğinde yaşıyor Osman Kavuncu.
Ve yarım asır öncesinden Osman Kavuncu; bize atalarımızdan miras kalan ‘etik+ekolojik+ergonomik+estetik+ekonomik’ yerel yönetim anlayışının ve uygulamasının ışığı ile yol gösteriyor; öncülük ediyor.
Yıllar, on yıllar, hatta yarım asır geçiyor; Osman Kavuncu unutulmuyor; unutulmayacak. Yine de madem ki, ‘İnsan belleği unutkanlıkla sakatlanmıştır’ (Hafıza-i beşer nisyan ile malül’dür) ve madem ki şiarımız; ‘Tarihimizle Barışmak / Çağımızı Kucaklamak’tır; o zaman yayın ilkelerimize, inanç ve değerlerimize, değişmez şiarlarımıza bağlı kalarak rahmetli Osman Kavuncu’yu daha iyi tanımamız ve tanıtmamız gerekmiyor mu?
Gerçekten de kimdir Osman Kavuncu?
Anası-Atası kimdir? Kimden, kimlerden gelmedir? Kimden, kimlerden feyz almıştır?
‘Anıt Eseri’nde şöyle tanıtıyor Osman Kavuncu’yu Sayın Satoğlu;
‘Az konuşan, çok düşünen ve tipik bir ‘Kayserili’ olan OSMAN KAVUNCU (1334H Ğ 1918 M) Yılında, Kayserinin Tacıkızıl mahallesinde doğdu. Babası, Sadık Efendi Hoca‘nın oğlu Murat Efendi, Anası ise Ak Çaylakzade Esat beyin kızı Ulviye Hanımdır.
İlk tahsiline o zaman Arap harfleriyle tedrisat gören üç yıllık ‘Terakki Mektebi’nde başlamış, 4 ve 5.inci sınıfları İnönü Okulu’nda okumuştur. Orta tahsilini de önce kız orta okulu’nda kız ve erkek öğrencilerin ayrılması üzerine de, bugünkü Lisenin orta kısmında tamamlamıştır.
Osman Kavuncu, Kayseri Lisesi’nden sonra, İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’ndan mezun oldu. Okulu bitirdikten hemen sonra Kayseri Uçak Fabrikası’na Muhasebe Şefi olarak girdi. Burada, fabrikanın muhasebe işleri ile birlikte memlekette olup bitenlerin de muhasebesini yapıyor, şahidi olduğu ya da duyduğu haksızlıklar karşısında elinden bir şey gelmediği için kendini yiyip bitiriyordu. İşte böyle ulvi duygular içinde, kısa süre önce başladığı Uçak Fabrikası’ndaki görevinden istifa ederek, siyasi ‘Doğruyol’ gazetesini çıkarmaya başlamıştır’.
Bu kısa tanıtımında ve yaşamının ilk yıllarında bile Osman Kavuncu’nun kişiliği açıkça ortaya çıkıyor. Osman Kavuncu: ‘Az Konuşan; Çok Düşünen Tipik Kayserili’dir; Kayseri’nin saygın bir ailesinin evladıdır; Cumhuriye’tin ilk yıllarının çocuğudur; memlekette olup bitenlerin değerlendirmesini yapan; şahidi olduğu ya da duyduğu haksızlıklara isyan eden bir kişiliği vardır. Ve haksızlıklara karşı sadece düşünerek değil, bilinçli eylemle karşı çıkmanın zorunluluğuna inandığı için; görevinden istifa ederek ‘Doğruyol Gazetesi’ni çıkarmaya başlamış; böylece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Alemde bir hak vardır ve hak her türlü kuvvetin üstündedir’ deyişine ve büyük şair, büyük insan Mehmet Akif’in; ‘Çiğnerim çiğnenirim, Hakkı tutar kaldırırım’, öğretisine bağlı kalmıştır.
Osman Kavuncu’nun Gazeteciliği
‘Osman Kavuncu, 4 Eylül 1945’de, Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olarak çıkarmağa başladığı meşhur ‘Doğruyol’ gazetesiyle, siyasi mücadelesine kuvvet kazandırmış, haksızlık karşısında direnmenin en güzel örneğini vererek, Kayseri Basınında yepyeni bir çığır açmıştır’.
O sıralarda henüz 27 yaşında olan Kavuncu; Gazetesi Doğruyol’u şöyle tanımlıyordu:
‘É Doğruyol ile dilsiz Kayseri dile gelecektir. Doğruyol ile kör Kayseri her şeyi görecektir. Doğruyol ile Kayseri’nin duran kalbi çarpacak ve dimağı işleyecektir. Doğruyol adında ve yolunda yürürken hem şehirlerine ve büyüklerine güvenecektir’.
Satoğlu’nun ‘Doğruyol’u değerlendirmesi ise şöyle; ‘Kavuncu Doğruyolu çıkarırken, etrafında geniş bir gençlik kitlesi halka olmuş, O’nun meslek ve mücadele azminden feyz almıştı. Bu sayededir ki ‘Doğruyol’ Kayseri basın tarihi’nde, en çok sevilen, büyük bir önem ve değer taşıyan gazete hüviyetini kazanmıştır’.
Salı ve Cuma günleri; haftada ‘2’ gün yayımlanan Doğruyol Gazetesi’nin yayım yaşamı ‘79’ sayı sürmüştür.
Osman Kavuncu’nun Sanatçı Yanı
Yine Satoğlu’ndan naklen; ‘Taşına toprağına hayran olduğu Kayseri’yi ruhuna iyice sindiren ve tipik bir Kayserili olan Osman Kavuncu, haşin ve inatçı olmasına rağmen, hiçbir zaman kibirli değildi. Ama gurur, şahsiyet, inanç ve zevk sahibi bir insan olarak yaşadı.
Kavuncu Kayseriye aşıktı É Seviyordu Kayseri’yi. Dağını seviyor, bağını seviyor hemşehrilerini seviyorduÉEğribucak mevkiindeki ecdat yadigarı bağını, zümrüt bahçeli saraylarla değişmeyecek kadar çok seviyordu. Belediye Başkanlığı zamanında, ikindi vakitleri arkadaşı rahmetli Şaban Sarıyıldız’ın arabasına biner ve doğruca Eğribucağa giderek iğde kokusunun yayıldığı dut ağaçlarının altında saz çalar, türküler söylerdi:
Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim yarimi aranıyorum
Atma anam atma beni dağlar ardına
Kimseler yanmıyor anam yansın derdime
Evet Kavuncu meşhur ‘Gesi Bağları’ türküsünü en iyi bilen ve en güzel çalan insandıÉ
Kavuncu, bir ara halk türkülerini derlemek üzere Anadolu turnesine çıkan Muzaffer Sarısözen’le tanışır. Kayseri’de çok sıcak ve samimi bir ilgi göstererek O’nun dikkatini çeker ve ta Halkevi Saz Ekibi arasında yer aldığından beri merak saldığı ‘Kayseri Türküleri’nin, yurt sathına yayılmasında Sarısözen’den yararlanmayı düşünür. Nitekim Radyonun ‘Yurttan Sesler’ programını yöneten Sarısözen vasıtasıyle, Kayseri türkülerinin radyo repertuarına alınmasını sağlar.
Bugün radyolardan ve plaklardan dinlediğimiz Kayseri Türkülerinin birçoğunu Osman Kavuncu derlemiştir
Süpürgesi yoncadan
Gayet beli inceden
Ben seni sakınırdım
Yerdeki Karıncadan.
Ve ‘Asmalarda kol uzatmış dallere’ türküleri O’nun dur.
Kavuncu’nun en çok sevdiği ve sazı ile yukarı perdeden hiç eksiksiz çaldığı türkülerden biri de: ‘Çatal çama kurşun attım geçmedi’ Ayrıca:
Ekin ektim çöllere
Yoldurmadım ellere
Onbeşinde yar sevdim
Ondan düştüm dillere
Gibi sevdiği türküler de çoktu. Zaten atalar boş yere söylememiş ya: ‘Türk’ü anlamak için, türkü dinlemek gerek’ diyeÉ Kavuncu’yu anlamak içinde okuduğu ve sevdiği türküleri dinlemek yeterdi. Bilhassa son yıllarda:
Kara kuşu vurdular
Kanadını kırdılar
Biz buralı değiliz
Bize tuzak kurdular
Türküsü O’na çok dokunur olmuştu. Kimbilir nerede ne zaman bir hatırası vardı o türkününÉ’
Tüm bu birikimleri Kavuncu’yu ‘Türk Belediyeciliği’nin Yıldız İsmi’ olmaya; ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ olmaya götürecektir.
Bu birikim temelinde 9 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde o zaman ki seçim sistemine göre meclis üyeleri Kavuncu’yu Kayseri Belediye Başkanı olarak seçiyorlar ve Kavuncu göreve başlıyor.
Kavuncu’nun Kayseri Belediye Başkanı olmasından sonra; Sayın Kazım Yedekçioğlu; Yeni Erciyes’in Mart 1955 tarihli 3. Sayısı’nda yayımlanan yazısında şöyle diyordu:
‘...Onun iş başına geçtiği zamanlarda her biri bir şey söyledi. Yakın arkadaşları dahi onun başarı sağlayacağını ummamışlardı. Fakat; Kavuncu zekası, ihtiyatı, dürüstlüğü ve tedbiri sayesinde kısa zamanda öyle bir teveccüh kazandı ki, yukarı kademelerde ve maiyetinde bulunan arkadaşları ile bütün halk kendisine müzahir olmada adeta yardım ve hizmet yarışına çıktı. Meselelerin sebeplerini, neticelerini; dertlerin izalesinde tutulması gerekli müessir çare ve yolu bulmadaki feraset ve keskin zekası, onu her başladığı işte kısa zamanda başarılı kıldı. Ve neticede Kavuncu öyle muazzam neticeler ve başarılar elde etti ki muarızları, ummayan yakınları bile onun başarılarını kutlamak, çalışmalarını desteklemek zorunda kaldılar.
Halk aklının gözünde bulunduğunu, onun görmeden kolay kolay inanmadığını bilen Kavuncu başladığı bütün işlerde halk psikolojisini de daima göz önünde tutmayı bildi. Hiçbir işi, kesin olarak halledip, sağlama bağlamadıkça, o iş hakkında peşin beyanda ve teminatta bulunmadı ve hakkında beslenen güvene en ufak bir gedik açılmamasına çok dikkat etti.’
Satoğlu; Kavuncu’nun ‘Önemli Hizmetleri’nden Bazıları’nı şöyle sıralıyor:
‘Osman Kavuncu’ya kadar, diğer birçok illerimiz gibi Kayseri de: taş taş üstüne konmayan, cadde ve sokakları, yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmez bir halde, halk yüzlerce metre mesafedeki serçe parmağı kalınlığındaki Ğ o da çamur ve talaş akan Ğ çeşmelerden testisini ve güğümünü doldurabilmek için kuyruğa giren, çarşısı pazarı pislik içinde evleri harap, insanları perişan, resmi daireleri izbe binalarda atalete boğulmuş bir manzara arzediyordu...
Kavuncu Başkanlığa başladığında, Belediyenin o zaman sadece 1 milyon lira olan Bütçesini bir yıl sonra 14 milyon liraya çıkararak, Kayseri’nin Ortaçağ manzarasından kurtulması için büyük hamlelere girişti.
Kavuncu kimsenin düşünemediği, fakat meydana çıkarılınca herkese kolay gibi gelen birçok meseleleri, kısa sürede hallediyor ve büyük eserler vücuda getiriyordu.
Ele aldığı istimlak ve imar faaliyetleri ile, Kayseri’nin hüviyetini değiştirmiş ve bütün Türkiye’de örnek bir belde haline gelmesini sağlamıştır.
Bir taraftan evleri istimlak edilen fakir vatandaşlara ‘halk tipi ucuz meskenler’ inşa ettirirken, bir taraftan da özel teşebbüse geniş çapta yardımcı olarak, dev müesseselerin kurulmasına önayak olmuştur
İş bunlarla da bitmiyor, Devletin de Kayseri’ye geniş çapta yatırım yapması için yetkililerle temaslar yapıyor, gerekirse heyetler gönderiyordu. Bu yatırımlar arasında, bu gün 570 bin ton pancar işleyerek yılda 80 bin ton şeker üreten Kayseri Şeker Fabrikası ve çeşitli kuruluşlara ait Şube ve Bölge Müdürlüklerinin birbiri ardından hizmete girmesi yer alıyordu.
Su... Su... Su...
Kavuncu’nun Kayseri’ye yaptığı hizmet ve kazandırdığı eserlerin başında, hiç şüphe yoktur ki ‘Su’ meselesi gelmektedir.
700 yıl önce Selçuklular tarafından yapılan ‘Avgun’larla şehre getirilen içme suyunu, davet ettiği mütehassıslar vasıtasıyla tevsi ederek, ‘Gavur Harmanları’ denilen mevkiideki membaları tesis etmiştir. Burada ayrıca büyük depolar inşa ederek ve anayollara döşediği geniş çapta borularla kentin su ihtiyacını karşılamıştır.
ç Kayseri’nin ışık ve enerji ihtiyacı, ‘Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş.’ tarafından 1929 yılında, Bünyan’da 90 metre yükseklikteki Sarımsaklı Şelalesi üzerine kurulan, 1200 litresaniyelik santralden karşılanmakta idi.
Öyle ki, daha 1945-5 yılları arasında, yine Hulusi Satoğlu’nun:
Her akşam sofrada lambalar söner
Evlerimiz birden zindana döner
Ararız acele bir lamba fener
Mum yakarız eski zamanlar gibi.
Taşlamasından da apaçık anlaşılacağı cihetle, alabildiğine yetersiz olan elektrik derdinden, halk iyice bunalır hale gelmişti.
İşte, şehrin günden güne genişlemesi ve bilhassa sanayinin gelişmesi karşısında, mevcut şebekenin ihtiyaca cevap veremeyeceğini dikkate alan Belediye Başkanı Osman Kavuncu, Bünyan Santralı’nın tevsii ve takviyesi için Sızır Suyu’ndan istifadeyi düşünmüş ve 1954’te Sızır Hidro-Elektrik Santralı’nın sözleşme ve projesini yaptırtmıştır.
Sızır Santralı, 7 yıllık bir çalışma ile 70 milyon liraya malolmuş ve 1961’de, devrin Vali ve Belediye Başkanı Sayın Sedat Tolga tarafından hizmete açılmıştır.
Yıllık istihsal kapasitesi 35 milyon Kilovatsaat olan ve 66 bin Voltluk enerji nakil hattı ile iletilen Sızır Santralı’ndan, Kayseri ile birlikte Gemerek, Şarkışla, Çayıralan, Çandır ve civarındaki diğer köyler de yararlanmaktadır.
Türk sanayii ve endüstrisinin inkişafında önemli rol oynayan Kayseri’nin de, enerji ihtiyacı bugün artık münferid durumdan çıkmış ve Türkiye enerji politikası içinde mütalaa edilmeye başlanmıştır. Bu itibarla da:
Kayseri’ye, 1965’ten beri Hirfanlı Barajı’ndan 16 KVA.’lık bir transformatör ve enterkonnekte (birleşik sistem) ile enerji sağlanmaktadır. Mevcut tesisler, ihtiyaca göre her zaman tevsi edilebilecek tarzda ele alınmıştır.
Görüleceği gibi, bir ülkenin kalkınmasında başlıca unsur olan Su, Yol ve Elektrik meselesine Kavuncu son derece önem vermiş ve bu hizmetlerin gerçekleşmesini titizlikle takip etmiştir.
ç Modern şehirciliğin icaplarına uygun olarak giriştiği imar faaliyetleri esnasında, plan gereğince evleri istimlak edilen fakir vatandaşların evsiz-barksız kalmamaları, başlarını sokacak yeni binalar sahip olmaları, en başta gelen kayguları arasında idi.
Bu maksatla ilk olarak Sahabiye Mahallesi’nde, çeşitli büyüklük ve tiplerde Ucuz Evler inşaa ettirmiş ve mali durumları itibariyle kategorilere ayırdığı vatandaşlara, kura ile tevzi ederek onların mağduriyetini önlemiştir.
Ayrıca, yine ucuz ve sembolik fiyatlarla arsa vererek Kooperatifçiliği teşvik etmiş, Toplu Mesken inşasının gelişmesine yolaçmıştır. Yapılan tespit ve açıklamalara göre, Türkiye’deki kooperatifler kanalıyla inşa edilen Sosyal Meskenler için, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yapılan kredi yardımlarının ‘Aslan Payı’nı haklı olarak Kayseri almıştır.
Kavuncu, dernekler ve şahıslar vasıtasıyla yaptırılacak ilk ve orta okullarla liselere çok az fiyatlarla arsa vermiş, Kanunla ve Devletin yardımıyla kurulan ‘Kimsesiz ve Korunmaya Muhtaç Çocukları Yetirme Yurtları’ için de gerekli arsaları, bu kurumlara ücretsiz olarak tahsis etmiştir.
Fakir-Fukaraya, düşkünlre ve acz içinde bulunanlara yardım etmek, hayırların en büyüğüdür.
Fakat hissettirmeden yardım etmek, yardım edilenin kalbini zedelemeden, vekarını incitmeden yardım etmek, cidden güç birşeydir.
Osman Kavuncu, sosyal davanın ve insani vecibelerin bu en ince ve en başta gelen noktasını liyakatle kavramış, bunu kendi zayıf, fakat kudretli bünyesinde eriterek, adeta bir şefkat terkibi yapmıştır.
Bu insani vecibelerin bir icabı olarak, mahalle mahalle ekipler kurmuş, fakir vatandaşlara kışın ücretsiz odun-kömür, Ramazan’da yağ-un-şeker gibi yakacak ve yiyecek maddeleri dağıtmıştır.
Kavuncu’ya göre, bir şehrin medeni seviyesi, halkının ölülerine ve mezarlarına gösterdiği itina ve saygı ile ölçülür. Bu itibarla:
‘Dünyada mekan, ahrette iman’ sözündeki inceliği ruhuna iyice sindiren Kavuncu, vatandaşların birer ev sahibi olabilmesi için sarfettiği gayreti, onların ahret hazırlığı için de göstermiş ve bugün en güzel park yerinden daha renkli ve dinlendirici bir tarzda tanzim olunan ‘Şehir Mezarlığı’nı vücuda getirmiştir.
Bir taraftan ‘Sanayi Bölgesi’ gibi, endüstrinin gelişmesi için büyük yatırımlara girişirken, bir taraftan da gençliğin sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarına cevap verecek tesisler vücuda getiriyordu. Bunların en önemlilerinden birisi, ‘Şehir Stadyumu’ için Sivas Caddesi üzerindeki geniş alanı istimlaki ve Beden Terbiyesine tahsisidir.
At Yarışları’ndan Kayakçılığa kadar sporun hemen her dalına karşı özel bir merakı vardı ve bu sporların gelişmesi yolunda Belediyece gerekli teşebbüs ve yatırımları sağlamayı ihmal etmiyordu.
Kayseri’de zaman zaman ‘At Yarışları’ düzenlenmesi ve Erciyes Telesiyej Tesisleri’nin yapımına başlanması hep Kavuncu’nun direktif ve gayretleriyle gerçekleşmiştir.
Türk Tarihine, kültür ve sanat eserlerine karşı büyük bir hayranlık ve saygı duyduğunu belirttiğimiz Osman Kavuncu, eski eserlerin korunması ve onarılmasına, etraflarının açılarak tanzim edilmesine son derece önem vermiş, eski Türk mimarisinin ve medeniyetinin gözleri ve gönülleri doyuran muhteşem eserlerini yeniden ihya etmiştir.
Bilindiği gibi Umumi Hıfzısıhha ve Belediyeler kanunu, nüfusu on binden fazla olan şehir ve kasabalardaki hayvan ahırlarının şehir dışına çıkarılmasına amirdir.
Şehrin pislik ve kokudan temizlenmesi, dolayısıyla da halkın sağlığı yönünden büyük önem taşıyan bu hususun halli için, Kavuncu zamanında besicilik ve tarımla uğraşan hayvan sahiplerine Belediyece, Erkilet ve Argıncık yolları üzerinde gösterilen alanlarda, modern tipteki Yeni Çandır ve Yeni Pervane köyleri teşekkül ettirilmiştir.
Mevzuata göre, Ziraat Bankası ancak köylerdeki hayvan sahiplerine kredi verdiği içindir ki, yeni teşekkül eden bu mahallelere ‘köy’ ismi verilerek, ahırlarını şehir dışına nakleden vatandaşlara ayrıca 20 yıl süre ile yeteri kadar kredi de sağlanmıştır.
O’nun, bütün bu başarıları sağlamasındaki en büyük sır ve meziyetlerinden biri, birşeyi yapmadan önce yetkililerle istişare ederek, iyice düşünüp taşınması ve ondan sonra işe koyulmasıydı.
O’nun bir başka üstün meziyeti de teknik ve bilim adamlarının görüş ve fikirlerine büyük değer vermesi ve saygı duymasıydı...ve gerçekten bir insanın, bir vilayet halkını bu kadar etkilediği nadir görülmüştür. Kayseri’ye gerçekten bir ferahlık kazandıran İstanbul Caddesi, Sivas Caddesi ve Talas Caddesi gibi anayolların planlanıp açılması sırasında da Kavuncu, fen adamlarının görüşlerine ve kanunlara son derece itibar etmiştir.
Nitekim, bugün ‘Seyyid Burhaneddin Bulvarı’ olarak anılan Talas Caddesi’nin planı üzerinde çalışırken, ilgili komisyon üyelerinden bir kısmı, yolun tam ortasında kalan ‘Alaca Kümbet’in yıktırılmasında ısrar ediyordu.
Kavuncu, önce tarihi eserlerin yıkımında mevzuat yönünden bağlayıcı hükümler olup olmadığını araştırırken, bir taraftan da Şehircilik Profesörü ve Vakıflar Başmüşaviri Prof.Ali Saim Ülgen’i Kayseri’ye davet etmiştir.
Prof.Ülgen, bir toplantıda görüşlerini açıklarken, parmağındaki pırlanta yüzüğü çıkarıp göstererek: Plana bakılırsa, şu yüzük gibi altından bir yol yapmaktasınız. Fakat, yıkmayı düşündüğünüz Kümbet, bu yol üzerinde, şu yüzükteki taş gibidir. Hem tarihi bir eserin korunması, hem de yolun estetiği bakımından bu kümbeti muhafaza etmek mecburiyetindesiniz, demiştir.
Böylece bir mütehassısın görüşlerine uyan Osman Kavuncu, Yoğunburcun kuzeybatısında ve Talas Caddesi’nin ortasındaki kümbeti, nadide bir yüzük taşı gibi korumuştur.
İşte Kayseri’deki İçkale’nin burçları ve ok mazgalları, o devrin yegane kalıntıları olarak son derece önem taşımaktadır. Ve tek taşına dokunmak caiz değildir.
Kavuncu, Belediye Başkanı olarak da bu tavsiyelere de uymuş ve kalenin, Hunat Camii’nden taraftaki ilave kısmı, yine Talas Caddesi’nin ortasında bir taş yığını manzarası arzettiği halde, ortadan kaldırmak yoluna gitmemiştir.
Kayseri Sanayi Bölgesi
Kayseri Sanayii’nin gelişmesi ve iş adamlarının mülk sahibi olarak sabit tesisler kurabilmesi maksadıyle; ileriyi görüşün, büyük bir cesaret ve dirayetin eseri olarak meydana getirilen ‘Kayseri Sanayi Bölgesi’ Osman Kavuncu isminin ebedileşmesine başlı başına yetecek bir değer ve özellik taşımaktadır.
Başlangıçta birçok sanayi erbabı ve esnafın, o zaman şehrin dışında ilgi görmeyeceği ve dolayısıyla ‘sanayinin öleceği’ yolundaki itiraz ve direnmelerine rağmen, Kavuncu çok ucuz şekilde inşa edilen dükkanlara sanayicilerin taşınmasını mecbur kılmış ve onlara hükümetten kredi temini için elinden gelen gayreti göstermiştir’.
Ve Kavuncu’ya Dair Anlatılanlar
‘Kavuncu’nun yeni Belediye Başkanı seçildiği günlerde, bir ihtiyar kadının işi düşer Belediyeye. Vurur kapıyı. Dinler. ‘Gel’ diyen bir ses çalınır gibi olur kulağına. Girer içeri. Bakınır etrafına. ‘Amanın kimsecikler yoğmuş, kulağım çınladı zahar’ der, şaşalar, kalakalır ortada.
Bu sırada, koltuğunda, çenesi masanın hizasında, bir dosya incelemekle meşgul Kavuncu: ‘Buyur deyze’ der. Kadın irkilir. Sesin geldiği kestiremez loş odada. Gözünü oğuşturarak: ‘Amanın, gözüm seçmedi seni oğul. Varmış masanın ardına sinmişsin. İreis buban nirde yavrum?
Kavuncu, bozuntuya vermez. Doğruyu, hem de dosdoğruyu söyler: ‘Anasız, babasız, övsüz olduğum için kavruk kaldım deyze, İreis benim. Di, diyeceğini’
Kadın: ‘Abuuu! Yumruk gaden bıdılık adamdan ireis mi olurmuş?’ diye basar feryadı.
Ama, hacetini görüp, dışarı çıkarken de sıralar duaları birbiri peşisıra: ‘Ömrünün üstüne ömür gonsun’, ‘Günün, dününden ala geçsin’, ‘Hanın işlesin, atın kişnesin’.
Kavuncu, zaman zaman bu anısını anlatırken: ‘Doğruyol’ aşkına babadan kalma ‘Han’ı elden çıkarmasaydık, belki atımız kişnemese bile, hanımız işlerdi... diye gülerdi’.
Devamla:
‘Yakınlarından biri Kavuncu’ya: - Niye evlenmiyorsun? diye sormuştu.
Kavuncu: ‘İşte Belediye ile evlendik ya!’ diyerek, bütün gündüz ve gecesini Belediyede halka hizmet için geçirdiğini ifade etmek istemişti.’
1950 Ğ1957 yılları arasında; Kayseri Belediye Başkanlığı’nı yapan Osman Kavuncu; 27 Ekim 1957 Genel Seçimleri’nde Kayseri Milletvekili seçiliyor. Kavuncu’nun 1957 Ğ 1966 yıllarını kapsayan yaşamı hem büyük başarılarla hem de büyük acılarla dolu bir yaşamdır.
‘48’ yıllık kısa bir ömür; ‘7’ yıllık kısacık Belediye Başkanlığı görevi. O zaman şimdi yeniden soralım; Kayseri ve Kayserililer Osman Kavuncu’ya, Osman Kavuncu Kayseri ve Kayserililer’e layık değil midir? Ve Osman Kavuncu gibi evlatları olan Kayserililer ‘Övünmek gibi olmasın; ama; Kayseriliyiz’ demekte haklı değil midirler?
Ve bizler de, 1918’de doğan; fiziki varlığı ile 1966 yılında aramızdan ayrılan Osman Kavuncu’nun yaşam süresini ‘1918 - É ‘diye yazıyorsak; onun Kayserililerin ve tüm Türkiye’nin kalbinde yaşadığına ve yaşayacağına inancımızı vurgulamış olmuyor muyuz?
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki, Rahmetli Osman Kavuncu’yu ‘TÜRK BELEDİYECİLİĞİ’NİN YILDIZ İSMİ’ diye tanımlayarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
‘Osman Kavuncu, yalnız Kayseri’nin değil, Türk Belediyeciliği’nin önde gelen isimlerinden birisidir. O’nun 1950 yılında başlayan belediye başkanlığı, Kayseri’nin planlı, düzenli, ve geniş bulvarlı yapısının da başlangıcı olmuştur. Günümüz Kayserisi’nin planlı yapısında, herkesi imrendiren geniş bulvarlarında, O’nun zamanında yaptığı imar planlarının katkısı büyüktür. Bunun yanında Eski Sanayi Bölgesi’ni yaptırarak ilk siteleşmeye imza atmış, altyapı ve kanalizasyon konusunda da önemli hizmetler ortaya koymuştur. Osman Kavuncu, yaptıklarından çok ileriye dönük projeleri ve geniş ufku sayesinde ortaya koyduğu vizyonu ile Kayseri’nin önünü açan belediye başkanı olmuştur. Bu özelliği sayesinde de yalnızca Kayseri’de değil ülkemizde de ‘Türk Belediyeciliği’nin Yıldız İsmi’ olarak kabul görmüştür. O’nun zamanında yapmış olduğu planlar, bugün bizim sorunsuz bir şehir olmamız yolunda attığımız adımlara kaynak teşkil etmiş, biz diğer şehirlere oranla çok da sorunsuz bir şehrin üzerine yenilerini ekleme imkanı bulmuşuzdur. Bu vesile ile değerli Belediye Başkanımız Osman Kavuncu’yu bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum’.
Yazımızın sonunda; ‘Anıt Eseri’ için Sayın Satoğlu’na; bizi değerli bilgi ve belgelerle destekleyen Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ ile Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki’ye teşekkürlerimizi sunuyor ve Türk Belediyeciliği’nin ‘Yıldız İsmi’ / ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ Osman Kavuncu’yu e-Belediye anlayış ve uygulamasının gerçek öncülerinden biri olarak sevgiyle, özlemle, rahmetle anıyoruz.
* Bahadır Dülger: Son Havadis Gazetesi.
11 Kasım 1966* Metin içersindeki bütün alıntılar Sayın Apdullah Satoğlu’nun ‘Kayseri’nin
Efsane Adamı ‘Osman Kavuncu (1918 Ğ1966) Hayatı Ğ Şahsiyeti ĞHizmetleri’.
Ayyıldız Matbaası Ank. 1977’de basılan eserinden alınmıştır.
‘Bir çelimsiz, cüssesiz, doğuştan hasta adam ...Ömründe kırk kiloyu hiçbir zaman aşmamış ... Yemez içmez, uyumaz da ... Karanlık, uzun geceler ona aydınlık ... İki saatçik kendinden geçtiği zaman bütün yorgunluğunu sırtından atar, sonra, düşün, oku çalış...
1950’de ilk defa Kayseri Belediye Reisliği’ne seçildiği zaman, bir çokları, yüzyıllarca el sürülmemiş olan bu şehre bu adam ne yapabilir, diye düşündüler. Bir cüssesiz, doğuştan hasta adam... Ama, adam... Kafasında akıl var, dirayet var, düşünce var... O daracık göğsünde yürek var. O kafa ile yürek ve o kollar Kayseri’nin altını üstüne getirdi. Asfalt caddeler, meydanlar, çarşılar, apartmanlar, blok evler, kooperatifler, fabrikalar, tek başına çalıştığı tezgahtan müşterek atölyelerde imalata geçen sanatkarlar, elektrik ve şimdi her evin musluğundan akan su... Bugünkü Kayseri’ye modern şehir haysiyetini veren ne varsa hepsi onun kafasının, onun gayretinin, onun çalışmasının ve Orta Anadolu ‘da şahsı ile temsil ettiği bütün Türkiye’ye yaygın bir kalkınma hamlesinin eseri...’ *
Onurlu, tarafsız, halktan yana ‘Yerel Medya’nın en iyi temsilcilerinden, ‘Karaman’ın değerli evladı Sayın Ali Ünlüer, Ankara’da Başbakanlık Basın-Yayın-Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir toplantıda şunları söylüyor Osman Kavuncu hakkında:
‘Öğretmenler Derneği Başkanıyken, öğretmenlere Ulubaş düdüklü tenceresini götürdüm. Toptan buradan alıp, taksitle arkadaşlara dağıtırdık. Ben o zamanki Belediye Başkanı Osman Kavuncu’yu tanırım. Bu adam, bir geldiğimde, kaldırımda işçilerle beraber kaldırım döşüyordu. Bugün sabahleyin söylenen o geniş caddeler, bu güzel Kayseri, o adamın da eseridir. Ben, onu yad ediyorum. Tanrı’dan rahmet diliyorum kendisine’.
Bu çalışmamızda; Osman Kavuncu ile ilgili çok değerli eserinden sık sık alıntı yapacağımız Sayın Abdullah Satoğlu ise Osman Kavuncu’yu, ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ olarak tanımlıyor.
Osman Kavuncu’yu kaybedeli ‘40’ yıl olmuş. Ama; yalnız kendisi hakkında yazılan kitaplarda, ansiklopedi maddelerinde, kongre zabıtlarında, yapılan derlemelerde değil; Kayseri’nin her yanında adını taşıyan cadde, bulvar, park, geçit ve sanayi sitesinde değil; kadirşinas, hakbilir Kayserililerin; hatta tüm Türkiye’nin; hepimizin yüreğinde yaşıyor Osman Kavuncu.
Ve yarım asır öncesinden Osman Kavuncu; bize atalarımızdan miras kalan ‘etik+ekolojik+ergonomik+estetik+ekonomik’ yerel yönetim anlayışının ve uygulamasının ışığı ile yol gösteriyor; öncülük ediyor.
Yıllar, on yıllar, hatta yarım asır geçiyor; Osman Kavuncu unutulmuyor; unutulmayacak. Yine de madem ki, ‘İnsan belleği unutkanlıkla sakatlanmıştır’ (Hafıza-i beşer nisyan ile malül’dür) ve madem ki şiarımız; ‘Tarihimizle Barışmak / Çağımızı Kucaklamak’tır; o zaman yayın ilkelerimize, inanç ve değerlerimize, değişmez şiarlarımıza bağlı kalarak rahmetli Osman Kavuncu’yu daha iyi tanımamız ve tanıtmamız gerekmiyor mu?
Gerçekten de kimdir Osman Kavuncu?
Anası-Atası kimdir? Kimden, kimlerden gelmedir? Kimden, kimlerden feyz almıştır?
‘Anıt Eseri’nde şöyle tanıtıyor Osman Kavuncu’yu Sayın Satoğlu;
‘Az konuşan, çok düşünen ve tipik bir ‘Kayserili’ olan OSMAN KAVUNCU (1334H Ğ 1918 M) Yılında, Kayserinin Tacıkızıl mahallesinde doğdu. Babası, Sadık Efendi Hoca‘nın oğlu Murat Efendi, Anası ise Ak Çaylakzade Esat beyin kızı Ulviye Hanımdır.
İlk tahsiline o zaman Arap harfleriyle tedrisat gören üç yıllık ‘Terakki Mektebi’nde başlamış, 4 ve 5.inci sınıfları İnönü Okulu’nda okumuştur. Orta tahsilini de önce kız orta okulu’nda kız ve erkek öğrencilerin ayrılması üzerine de, bugünkü Lisenin orta kısmında tamamlamıştır.
Osman Kavuncu, Kayseri Lisesi’nden sonra, İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’ndan mezun oldu. Okulu bitirdikten hemen sonra Kayseri Uçak Fabrikası’na Muhasebe Şefi olarak girdi. Burada, fabrikanın muhasebe işleri ile birlikte memlekette olup bitenlerin de muhasebesini yapıyor, şahidi olduğu ya da duyduğu haksızlıklar karşısında elinden bir şey gelmediği için kendini yiyip bitiriyordu. İşte böyle ulvi duygular içinde, kısa süre önce başladığı Uçak Fabrikası’ndaki görevinden istifa ederek, siyasi ‘Doğruyol’ gazetesini çıkarmaya başlamıştır’.
Bu kısa tanıtımında ve yaşamının ilk yıllarında bile Osman Kavuncu’nun kişiliği açıkça ortaya çıkıyor. Osman Kavuncu: ‘Az Konuşan; Çok Düşünen Tipik Kayserili’dir; Kayseri’nin saygın bir ailesinin evladıdır; Cumhuriye’tin ilk yıllarının çocuğudur; memlekette olup bitenlerin değerlendirmesini yapan; şahidi olduğu ya da duyduğu haksızlıklara isyan eden bir kişiliği vardır. Ve haksızlıklara karşı sadece düşünerek değil, bilinçli eylemle karşı çıkmanın zorunluluğuna inandığı için; görevinden istifa ederek ‘Doğruyol Gazetesi’ni çıkarmaya başlamış; böylece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Alemde bir hak vardır ve hak her türlü kuvvetin üstündedir’ deyişine ve büyük şair, büyük insan Mehmet Akif’in; ‘Çiğnerim çiğnenirim, Hakkı tutar kaldırırım’, öğretisine bağlı kalmıştır.
Osman Kavuncu’nun Gazeteciliği
‘Osman Kavuncu, 4 Eylül 1945’de, Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olarak çıkarmağa başladığı meşhur ‘Doğruyol’ gazetesiyle, siyasi mücadelesine kuvvet kazandırmış, haksızlık karşısında direnmenin en güzel örneğini vererek, Kayseri Basınında yepyeni bir çığır açmıştır’.
O sıralarda henüz 27 yaşında olan Kavuncu; Gazetesi Doğruyol’u şöyle tanımlıyordu:
‘É Doğruyol ile dilsiz Kayseri dile gelecektir. Doğruyol ile kör Kayseri her şeyi görecektir. Doğruyol ile Kayseri’nin duran kalbi çarpacak ve dimağı işleyecektir. Doğruyol adında ve yolunda yürürken hem şehirlerine ve büyüklerine güvenecektir’.
Satoğlu’nun ‘Doğruyol’u değerlendirmesi ise şöyle; ‘Kavuncu Doğruyolu çıkarırken, etrafında geniş bir gençlik kitlesi halka olmuş, O’nun meslek ve mücadele azminden feyz almıştı. Bu sayededir ki ‘Doğruyol’ Kayseri basın tarihi’nde, en çok sevilen, büyük bir önem ve değer taşıyan gazete hüviyetini kazanmıştır’.
Salı ve Cuma günleri; haftada ‘2’ gün yayımlanan Doğruyol Gazetesi’nin yayım yaşamı ‘79’ sayı sürmüştür.
Osman Kavuncu’nun Sanatçı Yanı
Yine Satoğlu’ndan naklen; ‘Taşına toprağına hayran olduğu Kayseri’yi ruhuna iyice sindiren ve tipik bir Kayserili olan Osman Kavuncu, haşin ve inatçı olmasına rağmen, hiçbir zaman kibirli değildi. Ama gurur, şahsiyet, inanç ve zevk sahibi bir insan olarak yaşadı.
Kavuncu Kayseriye aşıktı É Seviyordu Kayseri’yi. Dağını seviyor, bağını seviyor hemşehrilerini seviyorduÉEğribucak mevkiindeki ecdat yadigarı bağını, zümrüt bahçeli saraylarla değişmeyecek kadar çok seviyordu. Belediye Başkanlığı zamanında, ikindi vakitleri arkadaşı rahmetli Şaban Sarıyıldız’ın arabasına biner ve doğruca Eğribucağa giderek iğde kokusunun yayıldığı dut ağaçlarının altında saz çalar, türküler söylerdi:
Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim yarimi aranıyorum
Atma anam atma beni dağlar ardına
Kimseler yanmıyor anam yansın derdime
Evet Kavuncu meşhur ‘Gesi Bağları’ türküsünü en iyi bilen ve en güzel çalan insandıÉ
Kavuncu, bir ara halk türkülerini derlemek üzere Anadolu turnesine çıkan Muzaffer Sarısözen’le tanışır. Kayseri’de çok sıcak ve samimi bir ilgi göstererek O’nun dikkatini çeker ve ta Halkevi Saz Ekibi arasında yer aldığından beri merak saldığı ‘Kayseri Türküleri’nin, yurt sathına yayılmasında Sarısözen’den yararlanmayı düşünür. Nitekim Radyonun ‘Yurttan Sesler’ programını yöneten Sarısözen vasıtasıyle, Kayseri türkülerinin radyo repertuarına alınmasını sağlar.
Bugün radyolardan ve plaklardan dinlediğimiz Kayseri Türkülerinin birçoğunu Osman Kavuncu derlemiştir
Süpürgesi yoncadan
Gayet beli inceden
Ben seni sakınırdım
Yerdeki Karıncadan.
Ve ‘Asmalarda kol uzatmış dallere’ türküleri O’nun dur.
Kavuncu’nun en çok sevdiği ve sazı ile yukarı perdeden hiç eksiksiz çaldığı türkülerden biri de: ‘Çatal çama kurşun attım geçmedi’ Ayrıca:
Ekin ektim çöllere
Yoldurmadım ellere
Onbeşinde yar sevdim
Ondan düştüm dillere
Gibi sevdiği türküler de çoktu. Zaten atalar boş yere söylememiş ya: ‘Türk’ü anlamak için, türkü dinlemek gerek’ diyeÉ Kavuncu’yu anlamak içinde okuduğu ve sevdiği türküleri dinlemek yeterdi. Bilhassa son yıllarda:
Kara kuşu vurdular
Kanadını kırdılar
Biz buralı değiliz
Bize tuzak kurdular
Türküsü O’na çok dokunur olmuştu. Kimbilir nerede ne zaman bir hatırası vardı o türkününÉ’
Tüm bu birikimleri Kavuncu’yu ‘Türk Belediyeciliği’nin Yıldız İsmi’ olmaya; ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ olmaya götürecektir.
Bu birikim temelinde 9 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde o zaman ki seçim sistemine göre meclis üyeleri Kavuncu’yu Kayseri Belediye Başkanı olarak seçiyorlar ve Kavuncu göreve başlıyor.
Kavuncu’nun Kayseri Belediye Başkanı olmasından sonra; Sayın Kazım Yedekçioğlu; Yeni Erciyes’in Mart 1955 tarihli 3. Sayısı’nda yayımlanan yazısında şöyle diyordu:
‘...Onun iş başına geçtiği zamanlarda her biri bir şey söyledi. Yakın arkadaşları dahi onun başarı sağlayacağını ummamışlardı. Fakat; Kavuncu zekası, ihtiyatı, dürüstlüğü ve tedbiri sayesinde kısa zamanda öyle bir teveccüh kazandı ki, yukarı kademelerde ve maiyetinde bulunan arkadaşları ile bütün halk kendisine müzahir olmada adeta yardım ve hizmet yarışına çıktı. Meselelerin sebeplerini, neticelerini; dertlerin izalesinde tutulması gerekli müessir çare ve yolu bulmadaki feraset ve keskin zekası, onu her başladığı işte kısa zamanda başarılı kıldı. Ve neticede Kavuncu öyle muazzam neticeler ve başarılar elde etti ki muarızları, ummayan yakınları bile onun başarılarını kutlamak, çalışmalarını desteklemek zorunda kaldılar.
Halk aklının gözünde bulunduğunu, onun görmeden kolay kolay inanmadığını bilen Kavuncu başladığı bütün işlerde halk psikolojisini de daima göz önünde tutmayı bildi. Hiçbir işi, kesin olarak halledip, sağlama bağlamadıkça, o iş hakkında peşin beyanda ve teminatta bulunmadı ve hakkında beslenen güvene en ufak bir gedik açılmamasına çok dikkat etti.’
Satoğlu; Kavuncu’nun ‘Önemli Hizmetleri’nden Bazıları’nı şöyle sıralıyor:
‘Osman Kavuncu’ya kadar, diğer birçok illerimiz gibi Kayseri de: taş taş üstüne konmayan, cadde ve sokakları, yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmez bir halde, halk yüzlerce metre mesafedeki serçe parmağı kalınlığındaki Ğ o da çamur ve talaş akan Ğ çeşmelerden testisini ve güğümünü doldurabilmek için kuyruğa giren, çarşısı pazarı pislik içinde evleri harap, insanları perişan, resmi daireleri izbe binalarda atalete boğulmuş bir manzara arzediyordu...
Kavuncu Başkanlığa başladığında, Belediyenin o zaman sadece 1 milyon lira olan Bütçesini bir yıl sonra 14 milyon liraya çıkararak, Kayseri’nin Ortaçağ manzarasından kurtulması için büyük hamlelere girişti.
Kavuncu kimsenin düşünemediği, fakat meydana çıkarılınca herkese kolay gibi gelen birçok meseleleri, kısa sürede hallediyor ve büyük eserler vücuda getiriyordu.
Ele aldığı istimlak ve imar faaliyetleri ile, Kayseri’nin hüviyetini değiştirmiş ve bütün Türkiye’de örnek bir belde haline gelmesini sağlamıştır.
Bir taraftan evleri istimlak edilen fakir vatandaşlara ‘halk tipi ucuz meskenler’ inşa ettirirken, bir taraftan da özel teşebbüse geniş çapta yardımcı olarak, dev müesseselerin kurulmasına önayak olmuştur
İş bunlarla da bitmiyor, Devletin de Kayseri’ye geniş çapta yatırım yapması için yetkililerle temaslar yapıyor, gerekirse heyetler gönderiyordu. Bu yatırımlar arasında, bu gün 570 bin ton pancar işleyerek yılda 80 bin ton şeker üreten Kayseri Şeker Fabrikası ve çeşitli kuruluşlara ait Şube ve Bölge Müdürlüklerinin birbiri ardından hizmete girmesi yer alıyordu.
Su... Su... Su...
Kavuncu’nun Kayseri’ye yaptığı hizmet ve kazandırdığı eserlerin başında, hiç şüphe yoktur ki ‘Su’ meselesi gelmektedir.
700 yıl önce Selçuklular tarafından yapılan ‘Avgun’larla şehre getirilen içme suyunu, davet ettiği mütehassıslar vasıtasıyla tevsi ederek, ‘Gavur Harmanları’ denilen mevkiideki membaları tesis etmiştir. Burada ayrıca büyük depolar inşa ederek ve anayollara döşediği geniş çapta borularla kentin su ihtiyacını karşılamıştır.
ç Kayseri’nin ışık ve enerji ihtiyacı, ‘Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş.’ tarafından 1929 yılında, Bünyan’da 90 metre yükseklikteki Sarımsaklı Şelalesi üzerine kurulan, 1200 litresaniyelik santralden karşılanmakta idi.
Öyle ki, daha 1945-5 yılları arasında, yine Hulusi Satoğlu’nun:
Her akşam sofrada lambalar söner
Evlerimiz birden zindana döner
Ararız acele bir lamba fener
Mum yakarız eski zamanlar gibi.
Taşlamasından da apaçık anlaşılacağı cihetle, alabildiğine yetersiz olan elektrik derdinden, halk iyice bunalır hale gelmişti.
İşte, şehrin günden güne genişlemesi ve bilhassa sanayinin gelişmesi karşısında, mevcut şebekenin ihtiyaca cevap veremeyeceğini dikkate alan Belediye Başkanı Osman Kavuncu, Bünyan Santralı’nın tevsii ve takviyesi için Sızır Suyu’ndan istifadeyi düşünmüş ve 1954’te Sızır Hidro-Elektrik Santralı’nın sözleşme ve projesini yaptırtmıştır.
Sızır Santralı, 7 yıllık bir çalışma ile 70 milyon liraya malolmuş ve 1961’de, devrin Vali ve Belediye Başkanı Sayın Sedat Tolga tarafından hizmete açılmıştır.
Yıllık istihsal kapasitesi 35 milyon Kilovatsaat olan ve 66 bin Voltluk enerji nakil hattı ile iletilen Sızır Santralı’ndan, Kayseri ile birlikte Gemerek, Şarkışla, Çayıralan, Çandır ve civarındaki diğer köyler de yararlanmaktadır.
Türk sanayii ve endüstrisinin inkişafında önemli rol oynayan Kayseri’nin de, enerji ihtiyacı bugün artık münferid durumdan çıkmış ve Türkiye enerji politikası içinde mütalaa edilmeye başlanmıştır. Bu itibarla da:
Kayseri’ye, 1965’ten beri Hirfanlı Barajı’ndan 16 KVA.’lık bir transformatör ve enterkonnekte (birleşik sistem) ile enerji sağlanmaktadır. Mevcut tesisler, ihtiyaca göre her zaman tevsi edilebilecek tarzda ele alınmıştır.
Görüleceği gibi, bir ülkenin kalkınmasında başlıca unsur olan Su, Yol ve Elektrik meselesine Kavuncu son derece önem vermiş ve bu hizmetlerin gerçekleşmesini titizlikle takip etmiştir.
ç Modern şehirciliğin icaplarına uygun olarak giriştiği imar faaliyetleri esnasında, plan gereğince evleri istimlak edilen fakir vatandaşların evsiz-barksız kalmamaları, başlarını sokacak yeni binalar sahip olmaları, en başta gelen kayguları arasında idi.
Bu maksatla ilk olarak Sahabiye Mahallesi’nde, çeşitli büyüklük ve tiplerde Ucuz Evler inşaa ettirmiş ve mali durumları itibariyle kategorilere ayırdığı vatandaşlara, kura ile tevzi ederek onların mağduriyetini önlemiştir.
Ayrıca, yine ucuz ve sembolik fiyatlarla arsa vererek Kooperatifçiliği teşvik etmiş, Toplu Mesken inşasının gelişmesine yolaçmıştır. Yapılan tespit ve açıklamalara göre, Türkiye’deki kooperatifler kanalıyla inşa edilen Sosyal Meskenler için, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yapılan kredi yardımlarının ‘Aslan Payı’nı haklı olarak Kayseri almıştır.
Kavuncu, dernekler ve şahıslar vasıtasıyla yaptırılacak ilk ve orta okullarla liselere çok az fiyatlarla arsa vermiş, Kanunla ve Devletin yardımıyla kurulan ‘Kimsesiz ve Korunmaya Muhtaç Çocukları Yetirme Yurtları’ için de gerekli arsaları, bu kurumlara ücretsiz olarak tahsis etmiştir.
Fakir-Fukaraya, düşkünlre ve acz içinde bulunanlara yardım etmek, hayırların en büyüğüdür.
Fakat hissettirmeden yardım etmek, yardım edilenin kalbini zedelemeden, vekarını incitmeden yardım etmek, cidden güç birşeydir.
Osman Kavuncu, sosyal davanın ve insani vecibelerin bu en ince ve en başta gelen noktasını liyakatle kavramış, bunu kendi zayıf, fakat kudretli bünyesinde eriterek, adeta bir şefkat terkibi yapmıştır.
Bu insani vecibelerin bir icabı olarak, mahalle mahalle ekipler kurmuş, fakir vatandaşlara kışın ücretsiz odun-kömür, Ramazan’da yağ-un-şeker gibi yakacak ve yiyecek maddeleri dağıtmıştır.
Kavuncu’ya göre, bir şehrin medeni seviyesi, halkının ölülerine ve mezarlarına gösterdiği itina ve saygı ile ölçülür. Bu itibarla:
‘Dünyada mekan, ahrette iman’ sözündeki inceliği ruhuna iyice sindiren Kavuncu, vatandaşların birer ev sahibi olabilmesi için sarfettiği gayreti, onların ahret hazırlığı için de göstermiş ve bugün en güzel park yerinden daha renkli ve dinlendirici bir tarzda tanzim olunan ‘Şehir Mezarlığı’nı vücuda getirmiştir.
Bir taraftan ‘Sanayi Bölgesi’ gibi, endüstrinin gelişmesi için büyük yatırımlara girişirken, bir taraftan da gençliğin sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarına cevap verecek tesisler vücuda getiriyordu. Bunların en önemlilerinden birisi, ‘Şehir Stadyumu’ için Sivas Caddesi üzerindeki geniş alanı istimlaki ve Beden Terbiyesine tahsisidir.
At Yarışları’ndan Kayakçılığa kadar sporun hemen her dalına karşı özel bir merakı vardı ve bu sporların gelişmesi yolunda Belediyece gerekli teşebbüs ve yatırımları sağlamayı ihmal etmiyordu.
Kayseri’de zaman zaman ‘At Yarışları’ düzenlenmesi ve Erciyes Telesiyej Tesisleri’nin yapımına başlanması hep Kavuncu’nun direktif ve gayretleriyle gerçekleşmiştir.
Türk Tarihine, kültür ve sanat eserlerine karşı büyük bir hayranlık ve saygı duyduğunu belirttiğimiz Osman Kavuncu, eski eserlerin korunması ve onarılmasına, etraflarının açılarak tanzim edilmesine son derece önem vermiş, eski Türk mimarisinin ve medeniyetinin gözleri ve gönülleri doyuran muhteşem eserlerini yeniden ihya etmiştir.
Bilindiği gibi Umumi Hıfzısıhha ve Belediyeler kanunu, nüfusu on binden fazla olan şehir ve kasabalardaki hayvan ahırlarının şehir dışına çıkarılmasına amirdir.
Şehrin pislik ve kokudan temizlenmesi, dolayısıyla da halkın sağlığı yönünden büyük önem taşıyan bu hususun halli için, Kavuncu zamanında besicilik ve tarımla uğraşan hayvan sahiplerine Belediyece, Erkilet ve Argıncık yolları üzerinde gösterilen alanlarda, modern tipteki Yeni Çandır ve Yeni Pervane köyleri teşekkül ettirilmiştir.
Mevzuata göre, Ziraat Bankası ancak köylerdeki hayvan sahiplerine kredi verdiği içindir ki, yeni teşekkül eden bu mahallelere ‘köy’ ismi verilerek, ahırlarını şehir dışına nakleden vatandaşlara ayrıca 20 yıl süre ile yeteri kadar kredi de sağlanmıştır.
O’nun, bütün bu başarıları sağlamasındaki en büyük sır ve meziyetlerinden biri, birşeyi yapmadan önce yetkililerle istişare ederek, iyice düşünüp taşınması ve ondan sonra işe koyulmasıydı.
O’nun bir başka üstün meziyeti de teknik ve bilim adamlarının görüş ve fikirlerine büyük değer vermesi ve saygı duymasıydı...ve gerçekten bir insanın, bir vilayet halkını bu kadar etkilediği nadir görülmüştür. Kayseri’ye gerçekten bir ferahlık kazandıran İstanbul Caddesi, Sivas Caddesi ve Talas Caddesi gibi anayolların planlanıp açılması sırasında da Kavuncu, fen adamlarının görüşlerine ve kanunlara son derece itibar etmiştir.
Nitekim, bugün ‘Seyyid Burhaneddin Bulvarı’ olarak anılan Talas Caddesi’nin planı üzerinde çalışırken, ilgili komisyon üyelerinden bir kısmı, yolun tam ortasında kalan ‘Alaca Kümbet’in yıktırılmasında ısrar ediyordu.
Kavuncu, önce tarihi eserlerin yıkımında mevzuat yönünden bağlayıcı hükümler olup olmadığını araştırırken, bir taraftan da Şehircilik Profesörü ve Vakıflar Başmüşaviri Prof.Ali Saim Ülgen’i Kayseri’ye davet etmiştir.
Prof.Ülgen, bir toplantıda görüşlerini açıklarken, parmağındaki pırlanta yüzüğü çıkarıp göstererek: Plana bakılırsa, şu yüzük gibi altından bir yol yapmaktasınız. Fakat, yıkmayı düşündüğünüz Kümbet, bu yol üzerinde, şu yüzükteki taş gibidir. Hem tarihi bir eserin korunması, hem de yolun estetiği bakımından bu kümbeti muhafaza etmek mecburiyetindesiniz, demiştir.
Böylece bir mütehassısın görüşlerine uyan Osman Kavuncu, Yoğunburcun kuzeybatısında ve Talas Caddesi’nin ortasındaki kümbeti, nadide bir yüzük taşı gibi korumuştur.
İşte Kayseri’deki İçkale’nin burçları ve ok mazgalları, o devrin yegane kalıntıları olarak son derece önem taşımaktadır. Ve tek taşına dokunmak caiz değildir.
Kavuncu, Belediye Başkanı olarak da bu tavsiyelere de uymuş ve kalenin, Hunat Camii’nden taraftaki ilave kısmı, yine Talas Caddesi’nin ortasında bir taş yığını manzarası arzettiği halde, ortadan kaldırmak yoluna gitmemiştir.
Kayseri Sanayi Bölgesi
Kayseri Sanayii’nin gelişmesi ve iş adamlarının mülk sahibi olarak sabit tesisler kurabilmesi maksadıyle; ileriyi görüşün, büyük bir cesaret ve dirayetin eseri olarak meydana getirilen ‘Kayseri Sanayi Bölgesi’ Osman Kavuncu isminin ebedileşmesine başlı başına yetecek bir değer ve özellik taşımaktadır.
Başlangıçta birçok sanayi erbabı ve esnafın, o zaman şehrin dışında ilgi görmeyeceği ve dolayısıyla ‘sanayinin öleceği’ yolundaki itiraz ve direnmelerine rağmen, Kavuncu çok ucuz şekilde inşa edilen dükkanlara sanayicilerin taşınmasını mecbur kılmış ve onlara hükümetten kredi temini için elinden gelen gayreti göstermiştir’.
Ve Kavuncu’ya Dair Anlatılanlar
‘Kavuncu’nun yeni Belediye Başkanı seçildiği günlerde, bir ihtiyar kadının işi düşer Belediyeye. Vurur kapıyı. Dinler. ‘Gel’ diyen bir ses çalınır gibi olur kulağına. Girer içeri. Bakınır etrafına. ‘Amanın kimsecikler yoğmuş, kulağım çınladı zahar’ der, şaşalar, kalakalır ortada.
Bu sırada, koltuğunda, çenesi masanın hizasında, bir dosya incelemekle meşgul Kavuncu: ‘Buyur deyze’ der. Kadın irkilir. Sesin geldiği kestiremez loş odada. Gözünü oğuşturarak: ‘Amanın, gözüm seçmedi seni oğul. Varmış masanın ardına sinmişsin. İreis buban nirde yavrum?
Kavuncu, bozuntuya vermez. Doğruyu, hem de dosdoğruyu söyler: ‘Anasız, babasız, övsüz olduğum için kavruk kaldım deyze, İreis benim. Di, diyeceğini’
Kadın: ‘Abuuu! Yumruk gaden bıdılık adamdan ireis mi olurmuş?’ diye basar feryadı.
Ama, hacetini görüp, dışarı çıkarken de sıralar duaları birbiri peşisıra: ‘Ömrünün üstüne ömür gonsun’, ‘Günün, dününden ala geçsin’, ‘Hanın işlesin, atın kişnesin’.
Kavuncu, zaman zaman bu anısını anlatırken: ‘Doğruyol’ aşkına babadan kalma ‘Han’ı elden çıkarmasaydık, belki atımız kişnemese bile, hanımız işlerdi... diye gülerdi’.
Devamla:
‘Yakınlarından biri Kavuncu’ya: - Niye evlenmiyorsun? diye sormuştu.
Kavuncu: ‘İşte Belediye ile evlendik ya!’ diyerek, bütün gündüz ve gecesini Belediyede halka hizmet için geçirdiğini ifade etmek istemişti.’
1950 Ğ1957 yılları arasında; Kayseri Belediye Başkanlığı’nı yapan Osman Kavuncu; 27 Ekim 1957 Genel Seçimleri’nde Kayseri Milletvekili seçiliyor. Kavuncu’nun 1957 Ğ 1966 yıllarını kapsayan yaşamı hem büyük başarılarla hem de büyük acılarla dolu bir yaşamdır.
‘48’ yıllık kısa bir ömür; ‘7’ yıllık kısacık Belediye Başkanlığı görevi. O zaman şimdi yeniden soralım; Kayseri ve Kayserililer Osman Kavuncu’ya, Osman Kavuncu Kayseri ve Kayserililer’e layık değil midir? Ve Osman Kavuncu gibi evlatları olan Kayserililer ‘Övünmek gibi olmasın; ama; Kayseriliyiz’ demekte haklı değil midirler?
Ve bizler de, 1918’de doğan; fiziki varlığı ile 1966 yılında aramızdan ayrılan Osman Kavuncu’nun yaşam süresini ‘1918 - É ‘diye yazıyorsak; onun Kayserililerin ve tüm Türkiye’nin kalbinde yaşadığına ve yaşayacağına inancımızı vurgulamış olmuyor muyuz?
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki, Rahmetli Osman Kavuncu’yu ‘TÜRK BELEDİYECİLİĞİ’NİN YILDIZ İSMİ’ diye tanımlayarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
‘Osman Kavuncu, yalnız Kayseri’nin değil, Türk Belediyeciliği’nin önde gelen isimlerinden birisidir. O’nun 1950 yılında başlayan belediye başkanlığı, Kayseri’nin planlı, düzenli, ve geniş bulvarlı yapısının da başlangıcı olmuştur. Günümüz Kayserisi’nin planlı yapısında, herkesi imrendiren geniş bulvarlarında, O’nun zamanında yaptığı imar planlarının katkısı büyüktür. Bunun yanında Eski Sanayi Bölgesi’ni yaptırarak ilk siteleşmeye imza atmış, altyapı ve kanalizasyon konusunda da önemli hizmetler ortaya koymuştur. Osman Kavuncu, yaptıklarından çok ileriye dönük projeleri ve geniş ufku sayesinde ortaya koyduğu vizyonu ile Kayseri’nin önünü açan belediye başkanı olmuştur. Bu özelliği sayesinde de yalnızca Kayseri’de değil ülkemizde de ‘Türk Belediyeciliği’nin Yıldız İsmi’ olarak kabul görmüştür. O’nun zamanında yapmış olduğu planlar, bugün bizim sorunsuz bir şehir olmamız yolunda attığımız adımlara kaynak teşkil etmiş, biz diğer şehirlere oranla çok da sorunsuz bir şehrin üzerine yenilerini ekleme imkanı bulmuşuzdur. Bu vesile ile değerli Belediye Başkanımız Osman Kavuncu’yu bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum’.
Yazımızın sonunda; ‘Anıt Eseri’ için Sayın Satoğlu’na; bizi değerli bilgi ve belgelerle destekleyen Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ ile Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki’ye teşekkürlerimizi sunuyor ve Türk Belediyeciliği’nin ‘Yıldız İsmi’ / ‘Kayseri’nin Efsane Adamı’ Osman Kavuncu’yu e-Belediye anlayış ve uygulamasının gerçek öncülerinden biri olarak sevgiyle, özlemle, rahmetle anıyoruz.
* Bahadır Dülger: Son Havadis Gazetesi.
11 Kasım 1966* Metin içersindeki bütün alıntılar Sayın Apdullah Satoğlu’nun ‘Kayseri’nin
Efsane Adamı ‘Osman Kavuncu (1918 Ğ1966) Hayatı Ğ Şahsiyeti ĞHizmetleri’.
Ayyıldız Matbaası Ank. 1977’de basılan eserinden alınmıştır.