Header Reklam
Header Reklam

Dünya’da Su Krizi Tırmanıyor

31 Temmuz 2022 Dergi: Temmuz-Ağustos 2022
Dünya’da Su Krizi Tırmanıyor

İklim krizi ve su krizi dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük iki tehdit. ABD ve Avrupa son dönemde aldıkları sert tedbirlerle mevcut su krizinin önüne geçmeye çalışıyor. Orta Asya’da da durum her geçen gün kötüye gidiyor… Bu sayımızda Dünya’nın su krizini 2022 rakamlarıyla inceledik…


Avrupa Birliği (AB) Avrupa Kuraklık Gözlemevi'nin verilerine göre, bu seneki yaz koşullarından hayli etkilenen Avrupa kıtasında su seviyeleri düştü. Su seviyesinin düşmesine bağlı olarak bazı bölgelerde su kıtlığı yaşanmaya başladı. Kuraklık göstergelerine göre temmuz ayından itibaren kıtanın yüzde 45'sinde kuraklık düzeyi "uyarı verici", yüzde 17'sinde de "alarm verici" düzeye çıktı. İklim krizi nedeniyle rekor seviyelere çıkan hava sıcaklığı Fransa, İspanya, İtalya ve Hollanda'da birçok akarsu yatağının kaynağını kuruttu. AB Avrupa Kuraklık Gözlemevi yetkilileri, Ağustos ve Eylül ayı boyunca Avrupa kıtasında kuraklığın devam edeceğini beklediklerini duyurdu. Bu durumun kuraklığı gittikçe arttıracağı ve ayrıca tarım, enerji ve su teminini de ciddi şekilde etkileyeceği belirtildi. AB'nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi ise yağışların azlığı ve yüksek sıcaklıklara bağlı çıkabilecek orman yangınları açısından da kıta genelindeki tehlikelere karşı uyardı.

AB Avrupa Kuraklık Gözlemevi, Temmuz ortası itibariyle AB topraklarının yüzde 45'i için kuraklık uyarısı verildiğini, bu alanların yüzde 15'inde ise "kırmızı alarm" durumu olduğunu duyurdu. Avrupa Komisyonu'nun pek çok bölge için durumun "kritik" olduğu uyarısı yaptığını hatırlatan The Guardian'ın haberine göre, Fransa'dan İtalya ve İspanya'ya kadar kıta çapında yaşanan kuraklık ve su kıtlığı gibi olumsuzluklar, Avrupa'nın "yeni normali" haline gelmeye başlıyor. Avrupa'da "son on yılların en şiddetli kuraklığının yaşandığı" 2022 yılında, Avrupa çapında pek çok ülkede "iklim sebepli kuraklık krizi" yaşanıyor. Bu bağlamda, ülkelerde yaşanan olumsuzluklar ve alınan önlemleri derleyen The Guardian, ülkelerden özetle şu detayları paylaştı:

Fransa

Fransa'nın Météo-France meteoroloji kurumunun paylaştığı verilere göre, Batı Avrupa ülkesi Fransa, 1958 yılında söz konusu kayıtlar tutulmaya başlandığından bu yana yaşadığı en kötü kuraklık ile karşı karşıya. Başbakan Élisabeth Borne, bu bağlamda geçtiğimiz hafta ülkedeki kuraklığı ele almak üzere bir "kriz birimini" faaliyete geçirdi.

Fransa Yeşil Dönüşüm Bakanı Christophe Béchu da ülkede 100'ün üzerinde belediyede içme suyunun akmadığını ve buralara tankerler ile su sağlandığını söyledi. Béchu, "Bu tür vakalara alışacağız. Adapte olmak artık bir seçenek değil, bir zorunluluk" dedi.

Temmuz 2022'de alınan yağışın normal değerlerin yüzde 85 altında olduğu ülkede, toplam 96 belediyenin 93'ünde su kullanımına sınırlama getirilmiş durumda. 62 belediyedeki durum ise "kritik" olarak sınıflandırıldı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle devam eden savaşın da etkisiyle ülkedeki mısır hasadının bu sene normalden yüzde 18 daha az olması bekleniyor.

İspanya

Su rezervlerinin şimdiye kadarki en düşük seviyelerde olduğu İspanya'da da su rezervleri su kullanımı ve buharlaşma sebebiyle her hafta yüzde 1,5 oranında düşüyor. İspanya hükümetinin verileri ayrıca 2022'nin son 60 yılın en kurak yılı olabileceğine işaret ediyor. İspanya'da son üç ayda beklenen yağışların yalnızca yarısından azı düşmüş durumda. Bu da Katalonya'dan ülkenin kuzeydoğusunda bulunan Galiçya'ya kadar pek çok bölgede -çoğu hanelerde kullanılan su olmak üzere- su kullanımına bir dizi sınırlama getirilmesine sebep oldu. Ülkedeki suyun yaklaşık onda dokuzu tarım sektöründe kullanılıyor. Barcelona gibi şehirlerde COVID-19 sonrası artan turizm de ilgili bölgelerdeki su kullanımını yüzde 10 artırmış vaziyette.

Devlet Meteoroloji Ajansı'nın (Aemet) verilerine göre, İspanya'da bu yılın temmuz ayı 26,6 dereceyle "ülkede şimdiye kadar tespit edilen en sıcak ay" olarak kayıtlara geçti. Aemet, 1981-2010 yıllarındaki Temmuz aylarına göre kıyaslama yapıldığında, ortalama sıcaklığın 2,7 santigrat derece arttığını ve bunun Temmuz 2015'te kırılan son sıcaklık rekorunun 0,2 derece üzerinde olduğunu bildirdi. İspanya genelinde Temmuz’da ortalama yağış, normal değerlerin yarısına inerken; "2005 ve 2007 Temmuz aylarının ardından en az yağışlı üçüncü dönem" olarak tespit edildi. Kuraklık sorununun en çok Galisya, Endülüs ve Katalonya bölgelerinde yaşandığını aktaran yetkililer, temmuz sonu itibariyle ülke genelinde baraj ve göletlerdeki su doluluk oranının yüzde 40'lara indiğini duyurdu. Kuraklığa karşı yerel yönetimler, farklı önlemler alırken; bazı yerlerde plajlardaki duşların kapatılması, temel ihtiyaçların dışında su kullanımının kısıtlanması, kişi başına günlük su tüketiminin sınırlandırılması gibi kararlar açıklandı.

Bask bölgesindeki Bilbao kentinde de kuraklıktan en fazla etkilenen yerlere teknelerle su taşınmaya başlandı.

İtalya

2022 yılı, İtalya'da da "şimdiye kadar görülen en sıcak ve kurak yıl" olarak kayıtlara geçecek gibi görünüyor. İtalya Meteoroloji Kurumu'ndan Luca Mercalli, "Son 230 seneye baktığımızda bu sene yaşadığımız kuraklık ve sıcaklık ile mukayese edebileceğimiz hiçbir veri yok... Son 30 senedir yayınlanan iklim raporlarının da tahmin ettiği üzere bu vakalar daha sık ve şiddetli yaşanıyor" dedi. Ülkedeki kuraklık krizinin en önemli göstergelerinden biri ise şüphesiz ülkenin en büyük su rezervlerinden Po Nehri'ndeki kuruma. Akış hızının normal seviyesinin onda birine düştüğü Po Nehri'ndeki su seviyesi de normalin 2 metre altında seyrediyor.

İtalya'nın kuzeyindeki beş bölgede devam eden sıcak hava dalgası ve yetersiz yağışlar sebebiyle olağanüstü hal ilan edildi. İngiltere'nin The
Guardian gazetesinin haberine göre, İtalya Bakanlar Kurulu ülkenin kuzeyindeki Friuli-Romagna, Friuli-Venezia Giulia, Lombardy, Piedmont ve Veneto bölgelerinde 31 Aralık 2022'ye kadar yürürlükte kalmak üzere olağanüstü hal (OHAL) ilan etti. İtalya yarımadasının en geniş su rezervlerinden biri olan Po nehrini de etkileyen kuraklığın devam ettiği günlerde alınan bu karara göre ayrıca söz konusu bölgelerde yaşayan ve kuraklıktan etkilenen kişilerin zararını karşılamak için 36,5 milyon Euro'luk bir "acil durum fonu" devreye girecek. Bu, mevcut kurla yaklaşık 640 milyon TL demek. Sıcak hava dalgasının normalden daha erken başladığı ifade edilen ülkenin özellikle kuzey bölgeleri kuraklığın etkisi altında. Po nehri de son 70 yıldaki en kötü kuraklık koşulları ile karşı karşıya. Po nehrinin sağladığı su, çoğunlukla bölgedeki çiftçilerce kullanılıyor. Bu bağlamda ilan edilen OHAL, "kamu güvenliğini ve kayıpların tazminini sağlamak ve bölgedeki kişilerin normal yaşam koşullarına sahip olmasına yardımcı olmak için olağanüstü yollar ve güçler" sağlıyor.

İtalya'nın en büyük tarım sendikası Coldiretti'nin verilerine göre, söz konusu kuraklık koşulları ülkedeki tarımsal üretimin yüzde 30'dan fazlasını ve Po vadisindeki çiftliklerin yarısından fazlasını tehdit ediyor. Bölgedeki Maggiore ve Garda göllerinin su seviyeleri mevsim normallerinin altında seyrederken, ülkenin güneyindeki ve başkent Roma'nın içinden geçen Tiber Nehrindeki su seviyeleri de düşmüş durumda. Bölgedeki kuraklık karşısında pek çok belediye de bir dizi kısıtlama yoluna gitti. Yaklaşık yarım milyon insanın yaşadığı Verona şehrinde içme suyu kullanımı vesikaya başlandı. Milan'da ise şehirde dekoratif amaçla bulunan çeşmelerin kapatılmasına karar verildi.

Kuraklığın bir diğer sonucu da hidroelektrik santrallerdeki enerji üretimindeki düşüş olarak ortaya çıktı. Ülkenin çoğunlukla dağlık olan kuzeyindeki hidroelektrik santrallerin ürettiği enerji İtalya çapında üretilen enerjinin neredeyse yüzde 20'sine tekabül ediyordu.

İngiltere

İngiliz hükümeti, İngiltere'nin güney, orta ve doğu bölgelerinde resmi olarak kuraklık ilan edildiğini duyurdu. Ülkenin Çevre, Gıda ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, son 50 yılın en kurak yazının yaşanıyor olması nedeniyle İngiltere’nin yarısından fazlasının kuraklık statüsüne alınmasına karar verildiği duyuruldu. Açıklamada, İngiltere’nin 14 bölgesinden sekizinde kuraklık yaşandığı belirtilirken bu bölgelerin Devon ve Cornwall, Solent ve Güney Downs, Kent ve Güney Londra, Herts and Kuzey Londra, Doğu Anglia, Thames, Lincolnshire and Northamptonshire, Batı Midlands olduğu aktarıldı.

Su dağıtım şirketi Yorkshire Water, 26 Ağustos’tan itibaren “hortum yasağı”  (Belirli bir su şirketi tarafından su kıtlığı sırasında uygulanan hortum kullanımına ilişkin resmi kısıtlama) olarak bilinen suyun kısıtlı kullanımının uygulanmasına başlanacağını bildirdi. İngiltere'nin en büyük su ve atık su hizmetleri şirketi Thames Water, 4 Ağustos'ta müşterilerini yağış eksikliği nedeniyle gelecek haftalarda Londra'da "hortum yasağını" uygulamak zorunda kalabilecekleri konusunda uyarmıştı.

İngiltere'de içme suyu sağlayan bir diğer tedarikçi South East Water da Kent ve Sussex'teki müşterileri için 12 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe girecek "hortum" ve "sulama" yasağını açıklayan ikinci tedarikçi oldu. Thames Water, kuraklık nedeniyle talebin 25 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığını açıkladı. Bölgede yer altı suyu seviyeleri bu yıl ilk kez ortalamanın altına düştü. Londra’daki Thames Nehri'nin kaynağı, yağışların azalması ve Temmuz ayında ülkede sıcaklık rekorunun kırılmasına yol açan sıcak hava dalgasının etkisiyle kuraklık yaşanıyor.

Kuzey ve Orta Avrupa

Kuraklık ve su kıtlığı, sadece güney Avrupa'yı değil, Almanya, İsviçre, Hollanda ve Belçika gibi diğer Avrupa ülkelerini de etkiliyor. Yetkililer, Almanya'nın başkenti Berlin'de Spree Nehri'ni besleyen göllerdeki su seviyelerinin düştüğünü tespit etti.

İsviçre'deki süt ve süt ürünleri sektörü de kuraklık ve su kıtlığından etkileniyor. Fribourg, Jura ve Neuchâtel'de, daha yüksek bölgelerdeki çayırlar halihazırda kurumuş olduğu için normalde Eylül'e kadar hayvan otlatmaya açılmayan çayırlar açılmak zorunda kaldı.

Hollanda resmi olarak "su kıtlığı" ilan ederken komşusu Belçika'daki meteorologlar, 2022'nin ülkede 1985'ten bu yana yaşanan en kurak yıl olduğu değerlendirmesini yapıyor.

Türkiye’de Su Kaynaklarının Güncel Durumu

Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil. Yılda kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken’ bir ülke. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 m³’e gerileyeceği öngörülüyor. Diğer bir deyişle, artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri’ olma yolunda ilerliyor.

Türkiye’de 25 su havzası var. Her havza kendi içerisinde farklı dinamiklere ve sorunlara sahip. Örneğin, Büyük Menderes ve Ergene havzalarında kirlilik sorunu daha ön plandayken, yarı kurak iklime sahip Konya Kapalı Havzası’nda tarımda aşırı su kullanımı veya havzalar arası su transferi konuları öne çıkıyor.

Başka ülkelerde de gördüğümüz su miktarı ile nüfusun oransal dağılımı arasındaki eşitsizlik sorunu Türkiye’de de mevcut. Ülkemizdeki toplam nüfusun yüzde 28’i Marmara Bölgesi’nde yaşarken, buradaki havzalar toplam su akışının sadece yüzde 4’lük kısmını topluyor. Meriç, Ergene, Gediz, Büyük Menderes, Burdur Gölü, Akarçay, Konya ve Asi Nehri havzalarında yüzey ve yeraltı suyu kullanımı, su kaynaklarının kendini yenileyebilme kapasitesini aşmış durumda. Bu durum havzalar üzerindeki baskıyı artırarak, doğal ekosistemler için büyük bir tehdit oluşturuyor.

ABD

ABD‘nin büyük su rezervi olma özelliğine sahip Kolorado Nehri‘nin iklim değişikliğine bağlı kuruması ve üzerinde kurulu Mead Barajı Gölü ile Powell Gölü‘nde su seviyelerinin tehlikeli sınırlara yaklaşması, ülkenin güneybatı eyaletlerindeki su tüketimine yeni kısıtlamalar getirilmesine sebep oldu.

ABD Islah Bürosu (USBR), Aşağı Kolorado Nehir Havzası’nın “Kademe 2” olarak adlandırılan bir kuraklık seviyesine ulaştığını, bu yüzden Arizona‘ya yüzde 21, Nevada’ya yüzde sekiz ve nehrin denize ulaşmadan önce topraklarından geçtiği Meksika‘ya yüzde yedi oranında su kısıtlaması uygulanacağını açıkladı.

Islah Bürosu Şefi Camille Touton, “Sistem, dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıyor ve harekete geçmeden sistemi koruyamayız. Sistemi korumak, Batı Amerika’nın insanlarını korumak demektir” dedi. Tuton, haziran ayındaki Senato oturumunda, Kolorado Nehri suyunun tasarrufu konusunda anlaşamayan yedi eyaleti uyarmış, 15 Ağustos’a kadar bir sonuca varılmaması durumunda federal kısıtlamaların devreye gireceğini belirtmişti. Konuyla ilgili içerik sunan Calmatters.org sitesinde, pazartesi gününe kadar söz konusu eyaletlerin su kısıtlamasının oranları hakkında bir anlaşmaya varamadığı bilgisi paylaşılmıştı.

ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), Temmuz ayında paylaştığı görsel içerikli raporda, son iki ayda yaşanan kurak mevsim sonucunda Mead Gölü’ndeki su seviyesinin üç metreden fazla azaldığını, “rezervuarın ilk kez doldurulduğu Nisan 1937’den bu yana en düşük seviyesine inerek” doluluk oranının yüzde 27’ye düştüğünü ortaya koymuştu. USBR de, 17 Temmuz 2021’de, ABD’nin en büyük su rezervi olan ve kolorado Nehri üzerine kurulu Hoover Barajı’nın oluşturduğu Mead Gölü’nde ilk kez resmi olarak “su kıtlığı” ilan etmişti. ßGeçen yılki kuraklık ilanının ardından Islah Dairesi, Kolorado Nehri’nin suyunu kullanan eyaletlerden Arizona’nın yüzde 18, Nevada’nın yüzde yedi ve New Mexico‘nun yüzde beş oranında kesintiye gitmesi gerektiğini bildirmişti.

Uzmanlara göre küresel ısınmaya bağlı olarak art arda gelen sıcak dalgaları, ortalama sıcaklıkların artışı, Kolorado Nehri’ni besleyen kar suyunun azalması ve nüfus artışıyla birlikte gelen fazla tüketim nedeniyle Mead Gölü’nde su seviyesi 1999 yılından beri düşüyor. Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkisiyle  ABD’nin batısında 2000 yılından beri son 500 yılın en büyük “mega kuraklığının“ yaşandığına da dikkati çekiyor.

Orta Asya

Kafkaslar ve Batı Çin arasında bozkırlarla ve çöllerle biçimlenen bu bölge bir zamanlar, Avrupa’ya kadar giren ve Avrupa tarihini biçimlendiren göçebe bozkır halklarının vatanıydı. Bölgenin kurak iklimi günümüzde su kıtlığına neden olduğu gibi mahsulde de verim kaybına sebep oluyor. Mahsulün büyüme mevsiminde beklenen yağışta meydana gelen küçük sapmalar bile bu bölgenin tarımsal ve sosyal istikrarını olumsuz etkiliyor. Araştırmalar  iklim krizinin, Orta Asya’nın iklimini tamamen değiştirdiğini ve her şeyden önce sıcaklık ve kuraklık evrelerini sıklaştırdığını gösteriyor.

Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nden Qi Hu meslektaşı Zihang Han (Lanzhou Üniversitesi) ile, 1960 yılından bu yana Orta Asya’da kaydedilen sıcaklık ve yağış verilerini değerlendirdi. Araştırmacılar ayrıca 1960-1980 yılları arasındaki iklim bölgelerinin genişlemesini 1990-2020 yılları arasındaki genişlemelerle karşılaştırdılar. Sonuçlara göre Orta Asya’daki sıcaklıklar 1990 yılından sonraki 30 yıl içinde 0,6 ila 17 derece artmış. Buna paralel olarak yağışlar da birçok bölgede önemli ölçüde azalmış.

1980’den bu yana yaşanan en önemli değişim, çöl ikliminin Kuzey ve Doğu’ya kayması. “Bu değişim, Kuzey Özbekistan ve Kırgızistan’ın ılıman enlemleri, Güney Kazakistan ve ayrıca Batı Çin’deki Junggar Havza’sının kuzey ve doğu kenarları boyunca belirgindir” diyor araştırmacılar. Bu bölgelerde yazlar iyice kurak geçmeye başladı ve yağmur ise sadece soğuk kış aylarında yağıyor. Buna paralel olarak kuzeydeki bozkır iklimi de aynı oranda kuzeye doğru genişlemiş. Özellikle de Çin’deki Xinjiang bölgesinin kuzeyinde bozkırlar genişlemiş ya da çöle dönmüş.

Kazakistan

Uçsuz bucaksız topraklarıyla Orta Asya’nın geniş ülkesi Kazakistan, küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarıyla mücadele ediyor. Ülkenin güney ve batı bölgeleri, daha önce hiç görülmemiş kuraklık yaşıyor. Kazakistan’ın iklimi ortalama her 10 yılda 0,3 derece ısınıyor. Bu yıl ortalamaların üzerindeki sıcak hava özellikle tarım ve hayvancılığı etkiledi. Ülkenin güney ve batı kesimlerinde 178 bin hektar tahıl alanı kurudu, 2 bin civarında hayvan öldü.

Mangıstau eyaletinde, hayvanların otlatıldığı meralar açlıktan ve susuzluktan ölen hayvanlarla dolu. Bu yıl hiç yağış olmaması ve aşırı sıcak hava, hayvanların besin kaynaklarını kuruttu, kuraklığı artırdı. Bölgedeki yüzlerce çiftçi atlarını, ineklerini, koyunlarını kaybetti.

Özbekistan

Özbekistan resmi kaynaklarından alınan bilgilere göre, büyük kuraklığın neden olduğu açlık ülkede gittikçe yayılıyor. Geçen yıl meydana gelen kuraklıktan ülkedeki 25 milyon kişi etkilenmişti. Ancak bu yılki kuraklığın daha da ciddi olduğu belirtildi.

Hükümet sözcüsü Reuters ajansına, “Hükümet ülkenin şu anki durumunun geçen yıla oranla daha ciddi olduğunu söylüyor. Bu yılki susuzluk daha şiddetli. Temmuz ya da Ağustos aylarının susuzluğun en şiddetli hissedileceği aylar olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.

Birleşmiş Milletler aracıları Temmuz ayında Özbekistan’ın kuzeybatısındaki Harezm ve Karakalpakistan bölgelerine destek için acil olarak uluslararası yardım istedi. Bu bölgelerde yaşayan 600 bin kadar düşük gelirli insan, yemek ve temiz su sıkıntısı çekiyor. Resmi bulgular, Karakalpakistan ve Harezm bölgelerinde ekilmiş olan ürünlerin yarısının susuzluktan kuruduğunu ve en az 100 bin çiftçinin işsiz kaldığını gösteriyor. Hükümet sözcüsü, BM, Dünya Bankası ve batılı ülkelerden acil yardım istediklerini söyledi. BM Gelişme Programı’nın en kısa zamanda bölgeye gelerek yardım miktarını belirleyeceği açıklandı.

Özbekistan’ın ana su kaynağı olan Amu Derya nehrindeki su seviyesinin normalin yüzde 20-40’ı kadar olduğu belirtildi. Kuraklığın ölmekte olan Aral Denizi’nin çevresindeki ekolojik dengeyi de bozacağından korkuluyor. Dünyanın bir zamanlar ikinci büyük gölü olan bu iç deniz, 1960’lardan sonra pamuk ve pirinç bitkilerini sulamak için kurulan sulama kanalları nedeniyle, alanının üçte ikisini kaybetti. Rüzgarla birlikte deniz yüzeyinden gelen tuz, çevredeki toprakları çöle çeviriyor. Sarılık, kansızlık ve verem gibi hastalıklar ise gittikçe yoksullaşan halk arasında çok yaygın.



Slider Altına