Header Reklam
Header Reklam

Altyapı uygulamalarında yeni eğilim: Kazısız teknolojiler

07 Eylül 2015 Dergi: Temmuz-Ağustos 2015
Altyapı uygulamalarında yeni eğilim: Kazısız teknolojiler

Altyapı uygulamalarında kazısız yöntemler, hem trafik ve çevreye zarar vermeden uygulanabilir olmaları hem de diğer yöntemlere göre kısa sürede ve daha az maliyetle gerçekleştirilebilir olmaları nedeniyle ön plana çıkıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Yılmaz, yazdığı bir makalede kazısız teknoloji kavramını şöyle açıklıyordu: “Günümüzde borulu sistem altyapı hizmetlerinin inşası ve rehabilitasyonu iki şekilde yapılabilmektedir. Bunlar; klasik açık kazı teknolojisi ve kazısız teknolojidir (KT). Açık kazı inşa ve rehabilitasyonunda, ihtiyaç duyulan veya problemin oluştuğu hat boyunca kazı yapılarak hattın döşenmesi söz konusudur. Kazısız teknolojide adından da anlaşıldığı gibi kazı, hafriyat, toz ve duman yoktur (ihmal edilecek kadar azdır). Kuzey Amerika Kazısız Teknoloji Cemiyeti'nin (NASTT) tarifine göre, ‘Kazısız teknoloji, yeraltı hatlarının döşenmesi, değiştirilmesi, incelenmesi, yerlerinin tespit edilmesi ve kaçakların belirlenmesi eylemlerinin toprak yüzeyinden en az kazı yapılarak gerçekleştirilmesidir’. Kazısız teknoloji çevrecidir, yenilikçidir, ekonomiktir ve güvenlidir”.

Neden kazısız teknoloji?

“Kazısız teknoloji neden tercih edilir?” sorusuna Alman Kazısız Teknoloji Derneği (GSTT) Başkanı Prof. Dr. Jens Hoelterhoff'un Berlin için yaptığı araştırmayla cevap vermek yerinde olur. Neydi bu araştırma? Hoelterhoff yaptığı çalışmayı ve sonuçlarını şöyle detaylandırıyor: “Kazısız teknoloji tarihi 26 yıl önceye dayanır ve Berlin, bu teknolojilerin doğduğu ve en çok uygulandığı kenttir. Boru içi robotik fotoğraflama, inceleme, astarlama ve bölgesel tamir faaliyetleri bugün daha teknolojik-uzmanlık eksenli yayılma ve hat döşemeye dönüşmüştür. 3,4 milyon nüfuslu Berlin'de son 26 yılda yapılan kazısız teknoloji uygulaması ile (780 km'lik yeni atıksu hattı ve ev bağlantıları) 67 milyon Euro’luk inşaat tasarrufu elde edilmiştir. Bu para, Berlin Sular İdaresi (BWB) tarafından diğer su inşaat projelerine aktarılmıştır. Ayrıca, 780 km kazısız teknoloji uygulaması açık kazı olarak yapılsaydı aşağıdaki problemler doğacaktı:

-2,4 milyon metreküp toprak hafriyatı,
-1,3 milyon metrekarelik yol yüzeyinin kazınması ve tekrar kapatılması-kaplanması,
-198 bin kamyon toprağın şehir içinden taşınması,
-212 milyon metreküp yer altı suyunun çekilmesi (bu Berlin’in 1 yıllık su ihtiyacıdır),
-Kazısız ekipmanlarına göre 3 kat fazla karbondioksit emisyonu,
-Ağaçlar ve canlı tabiatın tahribatı (KT ile ağaç altındaki borular değiştirilebilir).

Bunlar ve bunlar gibi pek çok nedenden (gürültü, toz, yer altı ve üstü değerlerin zarar görmesi gibi) dolayı kazısız teknolojiye yönelmeli, açık kazı çok gerekli ve zorunlu ise yapılmalıdır. Ana seçenek kazısız teknolojidir”.

Fransa bazlı yapılan “kazılı teknolojilerin çevreye verdiği zararlar” çalışmasının sonuçları da hayli ilginç:

-Ses-gürültü: %98,
-Toz ve kirlilik: %58,
-Ulaşımda gecikme: %55,
-Eve endişeli girme: %50.

Kazısız yöntem yeni eğilimlerden biri. Trafik ve çevre rahatsız edilmeden diğerine göre daha kısa sürede ve daha az maliyetle gerçekleştirilir. Batılı ülkelerin büyük merkezlerinde atıksu rehabilitasyonunda KT'nin toplam oranı %50'yi aşmıştır. Bu İstanbul'da % 20'ye yakındır. Diğer borulu sistemlerde ise yüzdeler farklı farklıdır.

AB üyesi ülkelerde kazısız teknolojiye olan ilgi artıyor

Kazısız teknolojiler, “Minimum Kazı, Minumum Risk” sloganıyla ilerliyor ve şu anda Batı ülkelerinde kazısız teknolojiler atıksuda %50, içme suyunda %10’luk bir paya yükselmiş durumda. Türkiye’de de kazısız teknolojilerle rehabilitasyonun ilerleyen dönemlerde daha da önem kazanacağına dair ipuçları var. Örneğin, İstanbul’da bugün itibariyle %1-2 olan kazısız atıksu tekniği ile iyileştirmenin önümüzdeki yıllarda %10’lara çıkacağı öngörülüyor.

Birçok ülkede belediyeler ve uygulayıcılar (müteahhitler-yükleniciler) artan çevre bilinci sonucunda kazılı teknolojilerden kazısız teknolojilere geçmeye başladılar. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde altyapı hizmetleri söz konusu olduğunda çevreci olan kazısız rehabilitasyon tekniklerinin uygulanma yoğunluğu günden güne artıyor. Avrupa Birliği, altyapı hizmetlerinin uzun süreli güvenilirliğini sağlamak amaçlı önemli miktarlarda teşvikler de veriyor. AB üyesi yeni katılımcı ülkelerin altyapı yatırımları için ayrılan Avrupa fonlarının %15’i yeni boru hattı inşasına, %10’u ise eski boru hatlarının onarımı ve rehabilitasyonuna yönlendiriliyor. Rehabilitasyon için toplamda ayrılan para 500 milyon Euro/yıl, Türkiye içinse 23 milyon Euro/yıl üstü değer öngörüldü. 

Başlangıçta kazısız teknoloji, kazılı teknolojilere göre pahalı iken bugün sistem geliştirildiği için maliyet avantajı da doğurdu. Kazısız teknolojiler gömülmüş her türlü yeraltı yapılarında (su, kanalizasyon, gaz ve telekomünikasyon) kullanılabiliyor. Başlıca kazısız teknoloji teknikleri de şöyle sıralanıyor:

-Görüntüleme ve inceleme (CCTV, SSET, radyografi, termografi, akustik emiyon, magnetik teknik, ultra ses, titreşim, kızılötesi, mikrodalga vb)

-Temizlik,

-Kaymalı astarlama, yerinde kürleme ile astarlama-CIPP,

-Deforme baskı boru ile astarlama,

-Parça astarlama,

-Isı ile şekil alan sıkı geçmeli boru astarlama (katla&şekil ver),

-Kimyasal harç ile sıvama teknikleri,

-Boru patlatma tekniği,

-Kaplama uygulamaları (beton harç ile),

-Robotik rehabilitasyon (mikrotünelleme).

 



Slider Altına