Kentsel dönüşümün ‘bir başka türlüsü’ Avrupa’nın gündeminde…
Avrupa Birliği’nin yeni Enerji Verimliliği Direktifi yürürlüğe girdiğinde konuyla ilgili daha önceki Direktifler (2004/8/EC ve 2006/32/EC) hükümsüz kalacak… Yeni Direktif’in içerdiği yenilik ve değişikliklerin başında, üye ülkelerdeki yapı stoğunun (kamu-özel sektör ayrımı olmaksızın tüm ticari binalar ile konutların) yenilenmesine yönelik bir seferberliği gündeme getiriyor olması… Üye devletlerin her biri, yapılardaki dönüşümü sağlayacak yatırımları harekete geçirmek üzere uzun vadeli bir strateji oluşturacak. Bu stratejinin ilk versiyonunun (üye ülkelerce) 30 Nisan 2014’e dek hazırlanması, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planlarının bir parçası olarak Komisyon’a sunulması ve bunun her üç yılda bir güncellemesi gerekiyor.
Yeni Direktife göre ayrıca kamu binalarının enerji verimliliği uygulamalarında örnek oluşturması gerekecek. Bunun gereği olarak üye devletler, 1 Ocak 2014’ten itibaren merkezi hükümetin sahip olduğu ısıtmalı ve/veya soğutmalı kamu binalarının toplam taban alanının her yıl %3’ünü, 2010/31/EU sayılı Direktif’le belirlenmiş minimum enerji performans gerekliliklerini karşılayacak şekilde yenileyeceklerini garanti edecekler. Burada sözü edilen %3 oranı, her yıl 1 Ocak tarihinde, üye devletin merkezi hükümetince kullanılan veya sahibi olunan, 500 metrekareüzeri toplam kullanılabilir alana sahip ve ulusal asgari enerji performans gerekliliklerini yerine getirmeyen binaların toplam taban alanı üzerinden hesaplanacak. Bu eşik 9 Temmuz 2015 itibariyle 250 metrekareye indirilecek. Üye devletler bu süreçte - yoğun renovasyonlar ve işgalcilerin davranışlarını değiştirmeye yönelik önlemler de dahil - maliyet etkin başka önlemler almak gibi alternatif yaklaşımlara da yönelebilecekler.
“Belediyeler cesaretlendirilmeli!”
Enerji Verimliliği Direktif taslağında “üye ülkelerdeki bazı belediyeler ve kamu kurumlarının, enerji tedariki ve tasarrufuyla ilgili entegre yaklaşımları zaten yürürlüğe koymuş olduğu” vurgulanarak şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Yapılar veya taşımacılık modlarıyla ilgili, Avrupa Komisyonu Belediye Başkanları Birliği (Covenant of Mayors) tarafından geliştirilmiş olan ‘Sürdürülebilir Enerji Eylem Planları’ örneğindekine benzer, entegre kentsel yaklaşımlar geliştirilmesi son derece önemlidir. Üye devletler, belediyeleri ve diğer kamu kuruluşlarını somut hedeflere yönelik entegre ve sürdürülebilir enerji verimliliği planlarını hayata geçirme konusunda cesaretlendirmelidirler. Bu tür çalışmalar, hatırı sayılır enerji tasarrufu sağlayacaktır. Özellikle de ilgili kamu kurumlarına kendi enerji tüketimlerini daha iyi yönetme imkanı veren enerji yönetim sistemleriyle hayata geçiriliyorlarsa… Kentler, kasabalar ve diğer kamu kurumları arasında deneyim alışverişi, daha yenilikçi deneyimlere saygı temelinde mutlaka teşvik edilmelidir.”
Yeni direktif başka neler içeriyor?
Gösterge Enerji Verimliliği Hedefi: Üye ülkelerin her biri, birincil veya nihai enerji tüketimi ile birincil veya nihai enerji tasarrufu ya da enerji yoğunluğunu esas alacak şekilde Gösterge Enerji Verimliliği Hedefi ortaya koyacak… Bunun ardından Avrupa Komisyonu, 20 Haziran 2014’e dek kaydedilen gelişmeyi ve Birliğin 2020 yılında birincil enerji tüketiminde azami 1474 milyon TEP (ton eşdeğer petrol) ve/veya nihai enerji tüketiminde de 1078 milyon TEP değerlerini sağlamasının mümkün olup olmadığını değerlendirecek.
Enerji verimliliği yükümlülük şeması: Üye devletler, ülkelerinde faaliyet gösteren enerji dağıtım şirketleri ve/veya perakende satış şirketlerinin 31 Aralık 2020 tarihine dek erişmekle yükümlü olacakları, nihai kullanımla ilgili kümülatif enerji tasarruf hedefini garanti eden bir Enerji Verimliliği Yükümlülük Şeması açıklamak zorunda olacak. Bu tasarruf hedefi, 1 Ocak 2014’ten 31 Aralık 2020’ye dek her yıl, en azından elde edilen yeni tasarruflara denk olacak şekilde açıklanacak. Bununla birlikte, belirtilen hedefe ulaşmak için Üye devletler, “eşdeğer alternatif önlemler” olarak nitelenen esnek bazı önlemlerden oluşan paketler kullanma seçeneğine de sahip olacak. Ancak esneklik önlemlerin kullanımı, enerji tasarrufu hedeflemesinde miktar olarak % 25'ten fazla bir azalmaya yol açamayacak.
İlave kamu politikası önlemleri: Enerji verimliliğine yönelik kamu politikası önlemleri şu araçları da içerebilecek: a) Enerji ve CO2 vergileri, b) Finansman program ve araçlarını ya da mali teşvikleri, c) Yasal düzenlemeleri, enerji verimli teknoloji ve tekniklerin kullanımına öncülük edecek gönüllülük anlaşmalarını, d) Ürün ve hizmetlerde enerji verimliliğinin geliştirilmesini amaçlayan standart ve normları, e) Enerji etiketi şemalarını, f) Enerji danışmanlık programları da dahil, eğitim ve öğretim programlarını…
Üye devletler, Enerji Verimliliği Yükümlülük Şeması hazırlamaya bir alternatif olarak (Direktif’te belirlenen kriterleri karşılamak koşuluyla) nihai tüketiciler arasında enerji tasarrufu sağlamaya yönelik başka politika önlemleri almayı da yeğleyebilecekler.
Enerji denetimleri: Üye devletler, büyük işletmelerin Direktif’in yürürlüğe girmesinden itibaren üç yıl içinde nitelikli veya kalifiye uzmanlar tarafından bağımsız ve maliyet-etkin şekilde yürütülecek enerji denetimlerine tabi olmalarını ve bu denetimlerin - bir önceki denetim tarihinden itibaren - her dört yılda bir tekrarlanmasını sağlayacaklar.
Tüketicilerin gerçek tüketime dayalı olarak faturalandırılmaları: Nihai tüketicilerin, kendi enerji tüketimlerini düzenleyebilmelerine olanak sağlamak amacıyla, faturalandırmanın yılda en az bir kez gerçek tüketim temelinde düzenlenmesi zorunlu olacak ve fatura bilgileri en az üç ayda bir – istek üzerine veya tüketicinin elektronik fatura almayı tercih ettiği ortamda - hazır hale getirilecek. Sadece pişirme amaçlı olarak kullanılan doğalgaz, bu şarttan muaf tutulabilecek.
Isıtma ve soğutmada verimliliğin teşviki: Üye devletlerin 31 Aralık 2015’e kadar yüksek verimli kojenerasyon ve verimli merkezi ısıtma/soğutma uygulamaları potansiyeliyle ilgili kapsamlı bir değerlendirmeyi Komisyon’a bildirmeleri gerekecek. Üye devletler bu değerlendirme doğrultusunda ayrıca ekonomik fizibilite, teknik uygunluk ve iklim şartları temelinde, kendi bölgelerini kapsayan bir fayda-maliyet analizi de hazırlayacaklar.
Şehirlerin zorlukları…
Avrupalıların dörtte üçü, üretilen enerjinin % 70’ini tüketen şehirlerde yaşıyor... Kentsel alanlarda oluşan bu yığılmanın AB’ye yıllık maliyeti, GSYİH’sının %1’i olarak hesaplanıyor. Bu maliyeti hafifletme çabasındaki Birlik’in şu an karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri, şehirleri akıllı ve sürdürülebilir ortamlar olarak tasarlama konusuna neresinden ve nasıl girileceği konusu…
Avrupa Komisyonu, “akıllı şehir” teknolojilerini birçok kentsel sorunla baş etmede sağlayacağı ciddi katkıyı öne çıkararak teşvik ediyor. Komisyon, yakın zamanda başlattığı
“Akıllı Şehirler ve Topluluklar İnovasyon Ortaklığı” Projesi’yle şehirlerde akıllı teknolojilerin gelişimini – enerji, taşımacılık, bilgi ve iletişim teknolojileriyle ilgili araştırma kaynaklarını bir araya getirerek ve bunları şehirlerle işbirliği halinde gerçekleştirilecek uygulama projelerine yönlendirerek – desteklemeyi amaçlıyor. Yalnızca 2013 yılı için AB fonlarından 365 milyon Euro tutarında bir kaynak, bu tür kentsel teknoloji çözümlerinin uygulamaya konması için ayrılmış durumda...
Ne var ki, yaşanan sıkıntılı ekonomik koşullar, bu projeleri hayata geçirmesi beklenen iş çevreleri ve kent yönetimlerinin şevkini bayağı kırmış durumda… Zorlu ekonomik şartlar altında iş dünyası ve şehir yönetimleri, yenilikçi teknolojileri hızla harekete geçirme ve geliştirme konusunda – bunların maliyetleri azaltıcı, daha uzun vadede de emisyon azaltıcı etkilerine rağmen – isteksiz görünüyor. Avrupalı kimi gözlemciler; “yüksek teknolojik risk, yasal düzenlemedeki yetersizlikler ve yatırımların geri dönüşüyle ilgili belirsizliklerin” akıllı teknolojilerin uygulanma potansiyelini sınırlayabileceğini belirtiyor.