Avrupa Birliği 'trafik gürültüsünü' azaltmayı tartışıyor...
Konuyla ilgili hazırladığı öneriyi bir süre önce Avrupa Parlamentosu’na ileten Avrupa Komisyonu, motorlu taşıt gürültü limitlerinin iki adımda (yeni limitlerin yürürlüğe girmesinden sonraki ikinci ve beşinci yıllara denk düşecek şekilde) düşürülmesini öngörüyor. Buna göre; geleneksel otomobillerle ilgili limit 72 desibelden önce 70 desibele, sonra da 68 desibele, ağır vasıtaların limiti ise 81 desibelden 80 ve 78 desibele inecek şekilde azaltılacak. Böylece trafik gürültüsü düzeyinde % 25 azalma umuluyor. Komisyon diğer taraftan hibrit ve elektrikli araçların yayalar tarafından “işitilebilir” hale getirilmesi için de belli standartlar getirmek istiyor. Ancak bu “sessiz” araçların hareketini yayaların farkedebilmesini sağlayacak ses sistemleriyle donatılıp donatılmayacağı konusunda kararın üretici şirketlerin kendisine bırakılması öngörülüyor.
Birliğin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’ndan gelen bu öneri, Avrupa yasalarını çıkarma sorumluluğunu Avrupa Birliği Konseyi ile paylaşan Avrupa Parlamentosu’nda geçtiğimiz günlerde ele alındı. Avrupa Parlamentosu Çevre ve Halk Sağlığı Komitesi, Komisyon’dan gelen teklife zaten sıcak bakmaktaydı, ek olarak yeni araçların gürültü düzeyleri hakkında tüketicileri bilgilendirmek için yeni bir etiketleme planı çağrısında bulundu. Avrupa Komisyonu’nun önerisine genel anlamda destek veren Çevre ve Halk Sağlığı Komitesi, gelen taslaktan farklı olarak, gürültü limitlerinde (yeni kuralların yürürlüğe girmesinden altı yıl sonra) “yalnızca bir kez” azaltım yapılmasını önerdi. Buna göre, gürültü limitlerindeki azaltımın, bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden altı yıl sonra geçerlilik kazanması, öncelikle de düzenlemeyi benimseyen yeni araç tiplerine uygulanması öngörüldü. Komisyon, uygulamanın otomotiv endüstrisi üzerindeki etkilerinin tam olarak değerlendirilmesinden sonra limitlerin gözden geçirilebileceğini ve daha sonra Avrupa Birliği dahilinde satılan, kaydolan veya hizmete girecek tüm yeni araçlara uygulanacağını da kayıt altına aldı. Satışa sunulan araçların gürültü seviyeleri hakkında araç kullanıcılarını bilgilendirecek bir etiketleme yöntemi geliştirilmesi çağrısı yapan Çevre ve Halk Sağlığı Komitesi, araç gürültü seviyeleriyle ilgili bilgilere tüm satış noktalarında ve aracın teknik özelliklerini tanıtan materyallerde yer verilmesini de istedi. AB ülkelerinde benzer etiketleme uygulamaları “yakıt tüketimi”, “tekerlek gürültüsü” ve “CO2 emisyonları” ile ilgili olarak şu anda zaten yürürlükte bulunuyor.
Hararetli tartışmalar…
Motor gürültüsü değerlerini azaltacak yeni yatırımlarla bağlantısı nedeniyle otomotiv endüstrisinin de yakından takip ettiği Avrupa Parlamentosu’ndaki görüşmeler, parlamenterlerin farklı bakış açılarından kaynaklanan hararetli tartışmalara sahne oldu... Muhafazakârlar ve Reformcular Grubu’na mensup Çevre Komisyonu Raportörü Miroslav Ouzký, Avrupa Komisyonu’ndan gelen teklifteki limit değerlerin ve zamanlamanın zayıflatılmasından yana tavır alırken, Çevre Komisyonu’nun diğer muhafazakâr üyelerinden de - sayısız yasal boşluk ve ihlaller gerekçe gösterilerek – mevcut durumun bile gerisinde değişiklik önerileri geldi. Sol kanat ve Yeşil temsilciler ise genel olarak Avrupa Komisyonu teklifinin daha da güçlendirilmesi için uğraş verdiler. Sonuçta Çevre ve Halk Sağlığı Komisyonu, Komisyon Raportörü Miroslav Ouzký’nin (hristiyan demokrat, muhafazakâr ve sağ kanat üyelerce desteklenen) teklifinden daha sert gürültü emisyonu limitleri getirilmesinden yana tavır aldı... Bu gelişme üzerine Raportör M. Ouzký, benimsenen teklifin kendi ‘gerçekçi’ önerisinin aksine, aşırı iddialı olduğunu, Avrupa otomotiv endüstrisinin rekabet gücünü azaltacağını, hatta yok oluşuna kapı aralayabileceğini söylüyor; Genel Kurul’daki görüşmede değişiklikliğe uğrayabileceğini belirtmeden de edemiyordu… Söylediği gibi de oldu… Genel Kurul’da Şubat ayı başında yapılan görüşme ve oylamada çoğunluk, sağ kanadın teklifini destekledi... Buna göre; otomobil kategorilerinin çoğunda gürültü sınırı 1-2 desibel aşağı çekiliyor, onun üzerine tüm araç kategorileri için 1 desibel ilave ediliyordu… Sonuçta ortaya çıkan gürültü limitleri tablosuna bakıldığında, bazı araç kategorilerinde gürültü limitlerinin günümüzde geçerli olan (neredeyse 20 yıllık) limitlerden daha yüksek olduğu, ancak kamyonlara yönelik normların aynen korunduğu, bunun yanında eksta gürültü için de “süper spor arabalar” adı altında yeni bir kategori oluşturulduğu görülüyor. Avrupa Birliği’nin motorlu taşıt gürültüsüyle ilgili yeni limitlerini düzenleyecek olan mevzuat, nihai şeklini Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in her ikisinin de onayından sonra alabilecek.
Gürültü “kaynağında” etkisizleştirilmeli
Gürültü kirliliği, hava kirliliğinden sonra insan sağlığını olumsuz etkileyen ikinci en büyük çevresel problem… Finlandiyalı Yeşil parlamenter Satu Hassi, trafik gürültüsü nedeniyle her yıl 50 bin kişinin zamanından önce yaşamını yitirdiği, 250 bin kişinin kalp krizi geçirdiğini anımsatıyor. Gürültü, sadece uykuları kaçırmakla kalmıyor, Tip 2 diyabet de dahil bir dizi sağlık sorunuyla ilişkili bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü, 55 desibelin üzerindeki gürültüyü ‘zararlı’ kabul ediyor. Gürültünün insan sağlığına yönelik zararlarını azaltmanın en etkili yolu, onu kaynağında önlemeye çalışmak… Gürültünün en önde gelen kaynaklarından biri olan otomobillerde ‘gürültü azaltımı’na gidilmesi de bu açıdan büyük önem taşıyor.
“Yaşam kalitesini yükeltme fırsatı heba edidi”
Finlandiyalı “Yeşil” parlamenter Satu Hassi, Hollanda merkezli araştırma enstitüsü TNO’nun konuyla ilgili çalışmasını referans göstererek, “daha sessiz” otomobiller üretmek için yapılacak masrafın onlarca kat fazlasının, azaltılan gürültüyle birlikte “kazanç” olarak geri döneceğini söylüyor. Satu Hassi, kaleme aldığı makalede, “kulak tırmalayıcı” trafik gürültüsünü azaltma fırsatının Avrupa Parlamentosu’ndaki görüşmelerde heba edildiğini söylüyor. Avrupa yurttaşlarının yaşam kalitesini yükseltmeye katkı sağlayacak bu fırsatın, uzak görüşlülükten yoksun otomotiv endüstrisi ve sağ kanat politikacılar nedeniyle kaçırıldığını öne süren Hassi, “Motorlu taşıt gürültüsüyle ilgili limitler en son 20 yıl önce güncellenmişti, bu yüzden otomotiv sanayiinden ‘daha sessiz’ araçlar üretmesini istemenin tam zamanıydı” diyor ve görüşlerini şöyle aktarıyor: “Avrupa Komisyonu’ndan gelen teklif, çok iddialı da değildi. Binek otomobillerinin dörtte biri ve her üç ağır vasıtadan biri zaten yedi yıl sonra yürürlüğe girmesi öngörülen limitleri karşılıyor. Komisyon ses limiti değerlerinde iki aşamalı bir azaltım önermişti. İlk olarak beş yıl sonra ağır vasıtalarda 1 desibellik, hafif vasıtalarda ise 2 desibellik bir azaltım ve iki yıl sonra tüm kategorilerde 2 desibellik bir azaltım daha… Tahmin edileceği gibi, otomotiv sektörü teklife karşı yoğun bir lobi çalışmasına girişti. Ve ne yazık ki, yeni gürültü limitlerinin hem gerekli, hem de teknik olarak mümkün olduğu gösterilmiş olmasına rağmen sağ kanat Avrupa Parlamentosu üyeleri lobicilerin argümanlarına çabucak inandı… Bu arkadaşlarımız, bize ‘zararlı’ trafik gürültüsünü örneğin ‘gürültü bariyerleri’ kullanarak azaltmaya çalışmanın, sessiz araçlar üretmekten çok daha pahalıya mal olacağını söyleyen Avrupa şehirlerinin kaygılarını dinlemediler. Oysa kamu harcamalarını daha sıkı şekilde kontrol etme gerekliliğinden söz ederler hep… Trafik gürültüsünün azaltılması; kamu sağlık harcamalarını ve yerel yönetimlerin yurttaşları trafik gürültüsünden korumak için geliştirmek zorunda olacağı gürültü bariyeri vb. önlemler için yapılacak masrafları azaltmanın da güzel bir yolu olacaktı. Trafik gürültüsünü azaltma konusunda isteksizlik sosyal açıdan da adaletsizlik içeriyor. Zira şehirlerdeki gürültülü alanların çoğunda düşük gelirli insanlar yaşıyor. Geliri yüksek kesimler ise daha pahalı ve daha sessiz alanlarda ev satın almaya güç yetirebiliyorlar. Maalesef arka plandaki gürültüyü azaltarak yaşam kalitemizi ‘topluca’ geliştirme fırsatını, uzak görüşlülükten yoksun yaklaşımlar nedeniyle israf etmek üzereyiz”.