Olası İstanbul Depremi, Deprem Çalıştayı’nda masaya yatırıldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Deprem Çalıştayı 2-3 Aralık tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlendi. İki gün süren çalıştayda, olası İstanbul depremi kapsamlı bir şekilde değerlendirilirken, İstanbul için önemli kararlar alındı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açılış konuşmasında, “Bu şehrin en önemli riski depremdir. Halihazırdaki 1.2 milyon yapının karşın karşıya olduğu büyük bir riskten bahsediyoruz. 48 bin binanın ağır hasar göreceği ve on binlerce civarında vatandaşımızın hayatını kaybedebileceği bir riskten bahsediyoruz. Bu nedenle yeni yönetim olarak, İstanbul’u afetlere ve özellikle depremlere dayanıklı bir şehir haline getirmek bizim öncelikli hedefimiz” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen, ulusal ve uluslararası paydaşların bir araya geldiği “İstanbul Deprem Çalıştayı”nın ilk konuşmacısı Prof. Dr. Marco Bohnhoff oldu.
Bohnhoff, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından, “Kuzey Anadolu Fayı'nın Sismotektonik Durumu ve Deprem Tehlikesi İçin Anlamı” başlıklı sunumu ile İstanbul’da olası depremin büyüklüğü hakkında bilgiler aktardı.
Marmara’da Kilitli Faylar
Bohnhoff, Kuzey Anadolu Fay Hattının Marmara Bölümü’nde 1766’dan bu yana kilitli faylar olduğu bilgisini paylaşarak, bu bölgede yakın gelecekte 7,4 büyüklüğüne kadar bir deprem olabileceğini ifade etti. Bonhoff konuşmasına şöyle devam etti:
“Elimizdeki verilere göre Marmara’da 7,4’e kadar bir deprem bekleniyor, bunun üzerinde bir deprem öngörülmüyor. Ancak İstanbul ve çevresi için 7,4 şiddetinde bir deprem bile sosyo ekonomik açıdan çok ciddi bir tehlike. Bu riskin yönetilmesi gerekiyor.”
24 Eylül tarihinde yaşanan 5,8 büyüklüğündeki depremin Orta Marmara’daki sıkışmış fayda olduğunu ifade eden Bonhoff konuşmasında şu bilgileri aktardı:
“Yaşanan son deprem, daha büyük bir deprem olacağı beklentisini oluşturdu. Ancak sismik hareketler şu an yavaşladı. 4,7 ve 5,8 büyüklüğündeki depremlerden önce bölgedeki sismik hareketler artmıştı. Buradaki faaliyetleri daha yakından takip edebilirsek erken uyarı sistemleri de etkinleşecektir.”
Tsunami Gizemini Koruyor
Marco Bonhoff’un ardından, Dr. Pierre Henry sunumunu gerçekleştirdi. Henry, “Deniz Yer Bilimlerinin İstanbul Deprem Analizine Katkısı” başlıklı konuşmasında, deniz yer bilimlerinin İstanbul’daki deprem çalışmalarını kolaylaştırdığını belirterek, şöyle konuştu:
“İstanbul’da 1999 depremi sonrası gözlem evleri geliştirdik ve çalışmalarda önemli ölçüde yol kat ettik. Araştırmamızda, Marmara Fayı’nın deniz dibinde kilitlendiğini gördük.”
Olası Marmara Depremi sonrasında yaşanabilecek tsunaminin gizemini koruduğunu ifade eden Henry, fayın başlama ve bitiş noktalarına ilişkin farklı senaryolar olduğunu söyledi. Bununla birlikte, Marmara’da tsunami riskinin çok yüksek olmadığını dile getiren Henry, kurulacak erken ikaz sistemleriyle tsunami riskini önceden tahmin edebilmenin mümkün olduğunu ifade etti.
Kadıoğlu: “Tehlikeyi Değil, Zararı Azaltabiliriz”
Çalıştayın konuşmacılarından Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise “Acil Afet Durumu” başlıklı konuşmasında, büyük bir afet anında, yardımcı olmasını beklediğimiz polis, ambulans, itfaiye çalışanlarının da afetzede olacağına dikkat çekti.
Kadıoğlu, “Toplum tabanında afet yönetimine geçmek gerek. Farkındalık eğitimlerinin dışında beceri eğitimleri verilmesi gerek. Afet durumunda, toplum tabanlı duruma geçilmeli, çünkü herkes afetzede olacak. Afette ilk 72 saat önemli. İşte burada ilk yardımı kendimiz yapacağız” diye konuştu.
Afete en kötü senaryoya göre hazırlanılması gerektiğini belirten Kadıoğlu, “Afet yönetimi, arama kurtarma değil riskleri azaltmaktır. 34 bin hasarlı bina olasılığını 34’e düşürmektir. Risk azaltılırsa müdahalede o zaman başarılı olunur. Risk yönetimi yapılmadan kriz yönetiminin çok anlamı yok. Deprem tehlikesini ortadan kaldıramayız ama zararları azaltabiliriz” dedi.
Toplanma alanlarının, okullar, camiler olduğunu ifade eden Kadıoğlu, bu binaların sağlam yapılmasının önemine de vurgu yaptı.
İGDAŞ Vanaları Depremden 10 Saniye Önce Kapanacak
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. İbrahim Orhan Demir moderatörlüğünde gerçekleşen “Dayanıklı Kentleşme” oturumunda, İstanbul’un afetlere karşı dirençlerinin artırılması konusu değerlendirildi. İBB iştiraklerinden İGDAŞ ve Metro İstanbul’dan da katılımcıların olduğu oturumda, kurumların afet hazırlıkları görüşüldü.
Afet esnasında doğalgaz güvenliği konusunda sunum gerçekleştiren İGDAŞ İç Tesisat Müdürü Nusret Alkan, İstanbul gibi deprem olasılığı yüksek bir kentte gaz dağıtım işini yaparken bu riskleri minimize etmek için çeşitli faaliyetler sürdürdüklerini ifade etti.
Deprem Olmadan Hemen Önce Müdahale
İGDAŞ’ın deprem erken uyarı sistemine sahip olduğunu belirten Alkan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinden alınan verilerle deprem olmadan 5 ila 10 saniye öncesinde erken uyarı sisteminin devreye gireceğini, bu sayede İstanbul genelindeki 450 bin 251 vananın anında kapatılabileceğini ifade etti.
Depremden hemen sonra, deprem hasar haritalarının oluşturulacağı bilgisini paylaşan Alkan şöyle devam etti:
“Acil ekiplerimiz, bu hasar haritalarından istifade ederek hasar noktalarına müdahale edebilecek. 26 Eylül’de meydana gelen 5,8 şiddetindeki depremde, sistemi gerçek anlamda test etmiş olduk. Sistem, birebir planladığımız gibi başarılı bir şekilde çalıştı. Biz Afet Acil Yönetim Projesi bünyesinde her türlü büyüklükteki deprem senaryosunu gerçekleştirebiliyoruz. Toplamda bin 280 personelimiz, 189 adet tam donanımlı acil müdahale aracımız ile deprem sonrası faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz.”
Metroda Öncelik Yolcu Tahliyesi
Günde 2,5 milyon kişinin ulaşımını sağlayan İBB iştiraki Metro İstanbul, beklenen İstanbul depremiyle ilgili afet planı oluşturdu.
Metro İstanbul Emniyet Yönetim Sistem Müdürü Ali Çakmak, deprem esnasında metrolarda bulunan yolcuların en kısa sürede tahliye edilmesinin ilk amaçları olduğunu ifade ederek şu bilgileri paylaştı:
“Yolcu tahliyesi için öncelikle tüm hatta yetebilecek jeneratörler devreye girecek. Tünellerde 750 metre aralıklarla yolcuların tahliye edilebileceği acil çıkış kapıları mevcut. Ayrıca tünel içlerinde afet durumlarında yolcuların istasyonlarla irtibat kurmalarını sağlayacak acil telefonlar da var. Herhangi bir yangın söz konusuysa otomatik yangın sistemleri devreye girecek. Tüm istasyonlarda da acil tahliye senaryoları mevcut.”
Çakmak, AFAD, AKOM ve Karayolları Müdürlüğü ile ortak çalışma yürüttüklerini ifade ederek şöyle dedi: “Yolcular tahliye edildikten sonra raylı sistem hatları önemli bir rol üstlenecek. Raylı sistemler, ihtiyaç duyulması halinde nakliye araçları olarak kullanılabilecek. Depremle ilgili bir çok kurum ve kuruluşla irtibattayız.”
AKUT Vakfı, İBB’nin Deprem Çalıştayındaydı
Çalıştayda AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki de bir konuşma gerçekleştirdi: “Türkiye nüfusunun yüzde 80’i 31 tane büyük şehirde yaşıyor. İstanbul ise bu sorunların en çok yaşandığı illerin başını çekiyor. İstanbul, coğrafik olarak Türkiye’nin 1/140’lık bir oranını kapsıyor. Ama nüfus olarak baktığınızda tam tersi bir tablo çıkıyor. Türkiye’de neredeyse her 5 kişiden 1’i İstanbul’da yaşıyor. Bu, süper sağlıksız bir fotoğraf” diyen Mahruki, “Bir acil durum, afet yönetiminden bahsetmek istiyorsak öncelikle sağlıklı bir durum tespiti yapmamız gerekiyor. Artık sadece deprem değil; çoklu tehlike, afet, kurum, sektör yaklaşımlarını ele almak gerekiyor. Çünkü ancak bütün sektörler ve kurumlar eşgüdümlü bir iş birlikteliği içerisinde çalışırsa bu afetleri en az zararla atlatabiliriz. Toplumun afet acil durum yönetimine bakışını değiştirmemiz gerekiyor” derken, ülkemizde depremin meydana getirdiği can ve mal kayıplarında yapısal faktörlerin yanı sıra yapısal olmayan faktörlere de dikkat çekti. Toplumun afet farkındalığı ve afetlerle ilgili bilinç düzeyine de değinen Mahruki, önlenebilir nedenlerle yaşanacak can kayıplarını en aza indirmenin önemini vurguladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin olası İstanbul depremine yönelik çok ciddi bir çalışma içerisinde olduğunu ve afetlerle mücadelenin belediye tarafından büyük bir titizlikle ele alındığını belirten Mahruki, AKUT Vakfı olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu özverili çalışması içerisinde yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. AKUT Vakfı gönüllülerinin arama-kurtarma ve acil durum yönetimi konularında 25 yıllık bir bilgi birikimi olduğunun altını çizen Mahruki, sözlerini “AKUT Vakfı olarak yaşam odaklı, insan hayatını önceleyen ve ülkemizi destekleyen tüm projelerin içinde seve seve yer alacağız” diyerek tamamladı.
İBB, İstanbul Deprem Platformu Kuruyor
Ulusal ve uluslararası akademisyenler, sektör paydaşları, vakıf, dernek ve STK temsilcilerinden oluşan 600’ün üzerinde katılımcının fikirlerini paylaştığı ‘çözüm masaları’na ilgi yoğun oldu.
Masalarda, Birleşmiş Milletler Afet Risklerini Azaltma Merkezi'nin (UNDRR) de dikkate aldığı 'Sendai Çerçevesi Planı’nda' ilan edilmiş altı tematik başlık tartışıldı. Tartışma masalarında, deprem mekanizması, fiziksel hasar, kentsel dönüşüm, sosyal hasar, tarihi ve kültürel miras, STK ve gönüllüler, acil durum koordinasyonu gibi elliye yakın konuda değerlendirmeler yapıldı.
Çalıştayda, güvenli ve sağlam binaların yapılması çerçevesinde, kentsel dönüşümün hızlanması ve dönüşümle ilgili yetkinin İBB’de olması konusunda uzlaşma sağlandı. Uzmanlar, İBB tarafından Kentsel Dönüşüm A.Ş. kurulması yönünde önerilerini yaptılar.
Çalıştayın dikkat çeken bir diğer tavsiyesi ise ‘ilçe belediyeleri düzeyinde acil durum yönetim sistemi kurulması' oldu. Uzmanlar, devletin tüm birimleri arasında eş güdüm olması zorunluluğuna işaret etti.
Kapanış ve değerlendirme konuşmasını yapan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mehmet Çakılcıoğlu, çalıştayın oldukça verimli geçtiğini söyledi. Bu tür çalışmaların gerçek anlamda verimli olabilmesi için sürdürülebilir olması gerektiğini anlatan Çakılcıoğlu şöyle devam etti:
“20 yıldır fay hatlarını konuştuğumuz kadar binaları nasıl dönüştürebileceğimizi konuşsaydık, bugün çok farklı noktalarda olurduk. İstanbul’daki bütün paydaşları şeffaf ve katılımcı bir şekilde sürece dahil etmek istiyoruz. Başkanımız Sn. Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı deprem seferberlik planı doğrultusunda bu ilk etkinliğimiz. Bunun devamı gelecek. Deprem seferberlik planının ilk maddesinde yer alan kentsel dönüşümü afet odaklı ele alacağız. Ayrıca tartışma konusu olan toplanma ve barınma alanı konularıyla ilgili çalışmaları tamamlayacağız. Eğitim çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Öncelikli İBB personelinden başlamak üzere gönüllülere farkındalık eğitimleri vereceğiz. Bu iki gündür edindiğimiz enerjiyle farklı bir oluşum düşünüyoruz. Bir deprem platformu kurmayı planlıyoruz. Birçok devlet kurumu, STK, üniversite ve özel sektörün de içinde olacağı, siyaset üstü, şeffaf ve katılımcı bir oluşum düşünüyoruz.”
Uygulanabilir Projeler Üretildi
İstanbul Deprem Çalıştayıyla ilgili İBB web sitesine değerlendirmelerde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman şu bilgileri aktardı: “İstanbul deprem çalıştayıyla amaçladığımız, güncel çalışmaları takip eden kurumların, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin temsilcilerinden bugüne ilişkin yeni önerileri almak ve kendi yol haritamızı onlara test ettirmekti. Bu çalıştay sayesinde, İstanbul depremiyle ilgili sorunları, çözümleri ve projeleri detaylıca tartıştık. Günün sonunda ana sorunsalımız ve bunlara ilişkin projelerimiz oluştu. İBB olarak tüm katılımcılardan, yararlanabileceğimiz somut ve uygulanabilir projeler üretmelerini bekledik. Her masa da bu hassasiyetle çalıştı.”
İBB Kentsel Dönüşüm Müdürü Kemal Duran ise, çalıştayı oldukça geniş bir paydaş katılımıyla tamamlandıklarını ifade ederek, bu çalıştayı, bir ‘fay hattı tartışması’ ötesine taşıdıklarını, İstanbul’un depreme hazırlanmasına yönelik çözüm önerilerinin görüşüldüğü bir platforma dönüştürdüklerini belirtti.
İstanbul Deprem Çalıştayı’nda geliştirilen tüm proje ve çözüm önerileri İBB tarafından raporlanarak ilgili paydaşlar ve kamuoyuyla paylaşılacak.