“Su Fakiri” Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyoruz!
Koronavirüs pandemisi ile hayatımıza giren “yeni normal” tabiri, içerisinde pek çok anormali barındırıyor. Buna neredeyse hepimiz istemeyerek de olsa ikna olduk. Yıllarca kendi köşesinde ufak ufak beslenen anormallikler, sanki sözleşmişçesine bir anda “hayatımıza direkt etki edecek” kadar büyüdüler. Bunlardan bir tanesi ve aslında en önemlilerinden biri de su krizi.
İklim ve su krizleri, elbette iki kardeş kriz. Ve biz şu anda hayatımıza olan olumsuz etkilerini fazlasıyla hisseder olduk. Koronavirüs ve beraberinde getirdiklerini “kâbus” olarak tanımlıyorduk ama dünya, her geçen gün “daha hiçbir şey görmediniz” diyor. AB Avrupa Kuraklık Gözlemevi, yaptığı açıklamada, Avrupa’nın yüzde 45’inde kuraklık seviyesinin “uyarı verici”, yüzde 17’sinde ise “alarm verici” seviyeye ulaştığı bilgisini verdi. Bu yaz,
İngiltere’de bile sıcaklıkların rekor seviyelere ulaştığını hepimiz haberlerde gördük.
Gelelim ABD’ye. ABD Islah Bürosu, kuraklıktan oldukça etkilenen ve kaynak kısmında da verimlilik sorunu yaşayan Kolorado Nehri’nin suyunu kullanan Arizona’nın yüzde 18, Nevada’nın yüzde 7 ve New Mexico’nun yüzde 5 oranında kesintiye gitmesi gerektiğini belirtti. Uzmanlar, ABD’nin batısında, 2000 yılından beri son 500 yılın “mega kuraklığının” yaşandığının altını çiziyorlar.
Türkiye özelinde konuşacak olursak, ülkemiz, yılda kişi başına düşen 1519 m3’lük su miktarıyla “su sıkıntısı çeken” ülkeler grubunda. 2030 yılında nüfusun 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının da 1120 m3 olacağı yönünde tahminler var. Bu da şu demek: “Su fakiri” olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz, maalesef.
Sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan “kötü günler geride kaldı, daha kötü günler bizi bekliyor” cümlesi, işin özetini en iyi şekilde yansıtan cümle gibi duruyor aslında. Elbette kötüyü iyiye çevirmek ya da hiç olmazsa biraz olsun törpülemek topyekün hareket etmeye bağlı. İşe önce bu krizleri ciddiye alarak başlamalı. Daha sonra da tüm adımları bu ciddiyetle atmalı. Gerisi mutlaka gelecektir. Zira her ne kadar biz ona genellikle kötü davransak da doğa, hep bizim yanımızda.
Fatih Önder
fatihonder@dogayayin.com