Kaynaklar tükenirken, ormanlar yok oluyor
29 Temmuz Dünya Limit Aşım günü olarak açıklandı. Gezegenimizin bu yıl için verdiği kaynakları bu tarih itibarıyla tükettik ve bir sonraki yıl için borçlanmaya başladık. İnsanlık olarak ihtiyaçlarımızı karşılamak için 1.7, yani neredeyse iki dünyaya ihtiyaç duyarken, Türkiye özelinde baktığımızda 1.9 dünyaya ihtiyacımız var.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), kaynakların tüketilmesi sonucunda ormanların yok olduğuna, biyolojik çeşitliliğin kaybolduğuna, balık stoklarının azaldığına, tatlı su kaynaklarının yitirildiğine, toprakların erozyona uğradığına ve havanın kirlendiğine dikkat çekiyor. Kaynakları bilinçsizce tüketiyoruz bu bir gerçek ancak bir de bilerek ve isteyerek tüketilen kaynaklar var. Örneğin; Kaz Dağları başta olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde planlanan altın üretimi faaliyetleri…
Konuyla ilgili açıklama yapan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), çevre tahribatında zararların yıllar içinde, yavaş yavaş ortaya çıkması nedeniyle göz ardı edildiğine dikkat çekerek işin gerçek faturasının kazanımlarından çok daha yüksek olduğunu vurguladı. TÜSAD Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, son günlerde Kazdağları ve Salda Gölü civarında yoğunlaşan çevre sorunlarının, sadece bölgesel değil tüm ülkemizi ve tüm dünyayı ilgilendiren küresel bir sorun olduğunu dile getirdi. “Çevre sağlığı bir bütündür” diyen Mirici, hava, su ve toprak kirliliğinin zaman içinde bir biri ile etkileşeceğine işaret etti. Ormansızlaştırma, dolayısıyla su kaynaklarının kirlenmesi ve hava kalitesinin bozulmasına neden olan faaliyetlerin başta çevre ve insan sağlığına yapacağı zararların yıllar boyu düzeltilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Mirici, şu uyarılarda bulundu: “Dünyanın her tarafında benzeri işletmelere ve süreçlere bakıldığında; kronik hastalıklar ve kanser başta olmak üzere insan sağlığının etkilenmesinin, sağlıklı içme suyu kaynaklarının ve tarım alanlarının kaybedilmesinin en temel sorunlar olduğu görülüyor”. Mirici, “Ormanlar, hatta tek bir ağaç bile havanın temizlenmesine katkıda bulunuyor. Yıllarca yetişen ağaçların kesilmesi yerine, giderek daha fazla ve uygun koşulları belirleyerek, bilinçli bir biçimde ağaç dikilmesi gerekiyor” dedi.
Bunların yanında bir de son günlerde yine ülkemizin çeşitli bölgelerinde artan orman yangınları var. Özellikle İzmir’in güneyinde yer alan Kızıldağ Önemli Doğa Alanı’nda geniş bir alana yayılan yangın felaketi, hem ormanda yaşayan sayısız canlının yok olmasına sebep oldu, hem de İzmir’in akciğerlerinin yanması ile sonuçlandı. İzmirliler’e geçmiş olsun derken bu felaketlerin bir daha tekrarlanmaması için gerekli çalışmaların yapılmasını ümit ediyorum.
“Bir evi yeniden inşa edebilirsiniz, bir köprüyü tamir edebilir, bozulmuş bir yolu düzeltebilirsiniz. Ancak yanmış bir ağaç için yas tutmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yoktur.” (Louise Dickinson Rich)
Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle.
Didem Taşbaşı