İklim değişikliği ve yerel yönetimler
İnsanlığın karşılaştığı en ciddi tehlikelerden biri: İklim değişikliği…
Deniz seviyesinin yükselmesi, kutup buzullarının erimesi, aşırı kuraklık, türlerin yok olması, ekosistemlerin değişmesi, kasırgaların sıklığının ve şiddetinin artması vb. bu değişikliğin en bilinen etkileri.
İklim değişikliğinin yarattığı tehditler ve bu tehditler karşısında var olan imkanlar da ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. Örneğin Avrupa ülkeleri bu değişikliğin yarattığı tehditleri başarılı projelerle bertaraf edebilirken, diğerleri aynı imkana ve başarılı kent politikalarına sahip olamayabiliyor. Bunun sonucunda da karşılaşılan afetlerde kentler sulara gömülüp, hayat durma noktasına gelebiliyor!
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşil Avrupa Vakfı’nın birlikte yürüttüğü “Yeşil İklim, Yeşil Ekonomi” projesinin kapanış toplantısı ve projenin ana çıktısı olan “İklim İçin Yeşil Ekonomi Politikaları” raporunda kentlerde iklim değişikliğiyle mücadele için önerilen çözümler yer alıyor.
Bu çözümler şu başlıklar altında özetlenmiş: Saçaklanmış değil kompakt kentler ve iklim dostu kentsel dönüşüm; kentsel ulaşımda toplu taşımaya ve motorlu araçlar dışındaki yöntemlere öncelik; daha çok geri dönüşüm, daha az kentsel atık; akıllı, enerji etkin ve pasif binalar ve kentsel yeşil alan sistemleri.
Rapor, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum için büyük altyapı projelerine duyulan ihtiyaca da dikkat çekiyor. Bu altyapı projelerinin özel sektör eliyle dönüşümü ucuzlatacak, teşvik edecek şekilde planlanması gerektiği değinilen konular arasında. Raporda, iklim değişikliğiyle mücadelede kullanılabilecek yeşil ekonomi politikalarının oluşturulmasında rol alabilecek aktörlerden olan yerel yönetimlere düşen görevler ise şöyle açıklanıyor: “İklim değişikliğinin etkileri bölgesel ve yerel farklılıklar gösterir: sel ve taşkınlar, kuraklık, sıcak dalgaları, vb. Dolayısıyla her yerde uygulanabilecek sihirli bir reçete bulmak imkânsızdır. Yerel yönetimler müdahale araç ve yöntemlerini belirlemekte olduğu kadar altyapı yatırımlarında da önemli bir role sahiptir. Yerel yönetimler suyun kendiliğinden kaynaktan toprağa ulaşması için gereken düzenlemeleri ve altyapı yatırımlarını yapması gerekir”.
Ekonomik büyüme odaklı yaklaşımın yanında, iklim değişikliği sorununu da Türkiye’nin binalarını, enerji sistemini ve tarımını dönüştürmek için bir fırsata dönüştürmek için belki de çok geç kalmış sayılmayız.
Önümüzdeki sayıda görüşmek üzere;
Didem TAŞBAŞI