Sektörün gözü İGDAŞ Ar-Ge Merkezi’nde

05 Nisan 2022 Dergi: Mart-Nisan 2022
Türkiye’nin en büyük doğal gaz dağıtım şirketi İGDAŞ, kurulduğu günden bu yana sektöre yön veriyor. Güçlü altyapısı, güvenli, sürdürülebilir, kaliteli hizmet anlayışıyla Türkiye’de bir ilke daha imza attı. Yürüttüğü Ar-Ge projeleri ve teknoloji yatırımlarıyla Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi lisansı almaya hak kazanan Türkiye’nin ilk doğal gaz dağıtım şirketi oldu. İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen’le İGDAŞ Ar-Ge Merkezi’ni ve bugünlerde üzerinde çalıştıkları konuları konuştuk.


İGDAŞ bünyesinde bir Ar-Ge Merkezi kurma fikri ne zaman ortaya çıktı?

Ar-Ge Merkezi’nin temellerini yeni yönetim anlayışıyla 2019 yılının ikinci yarısı itibarıyla atmaya başladık. Bu süreçte mevcuttaki personel sayımızı, laboratuvarlarımızı, ekipmanlarımızı ve diğer tüm fizikî altyapımızı başvuru süreçlerine uygun hale getirdik. Bir yandan da farklı sektörlerdeki büyük firmaların Ar-Ge Merkezi projeleri ve yapılanmalarını inceleyerek benchmarking raporlarını çıkardık. İGDAŞ’ın prosedür ve yönetmeliklerini Ar-Ge Merkezi faaliyetlerine göre güncelledik, personelimize gerekli eğitimleri verdik. Bu hazırlıklarla birlikte İGDAŞ ihtiyaçlarını da değerlendirerek Ar-Ge Merkezi’nin çerçevesini çizdik. 2020 yılının ortalarında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na lisans başvurusu yaptık. Başvurumuzun olumlu sonuçlanmasıyla Türkiye’nin Ar-Ge Merkezi lisanslı ilk ve tek doğal gaz dağıtım şirketi olduk.

Ar-Ge Merkezi’nde başlıca çalışma alanlarınız neler?

Burada akıllı şehircilik, enerji verimliliği, karbonsuzlaştırma, çevre koruma, iklim değişikliği, şebeke güvenliği ve yerlileştirme gibi birçok konuda ülkemize ve sektöre artı değer katan projeler yürütüyoruz. Projelerle ilgili akademik çalışmalar, fikrî sınaî hak başvuruları ve AB ile TÜBİTAK destekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Sadece son iki yılda bu projeleri kapsayan sekiz patent, üç faydalı model, üç endüstriyel tasarım ve üç marka başvurusu olmak üzere, Türk Patent ve Marka Kurumu’na toplam 17 fikrî mülkiyet hakkı başvurusu yaptık. Bunlardan sekizi kabul edildi, diğer başvuruların değerlendirme süreçleri sürüyor. Ayrıca 2021 yılında İGDAŞ Ar-Ge Merkezi personeli tarafından 12’si uluslararası alanda olmak üzere toplam 16 akademik yayın hazırlandı. Akademik geçmişi olan biri olarak tüm arkadaşlarımla gurur duyduğumu burada fırsat bulmuşken ifade etmek isterim.

Ar-Ge Merkezi’nde üzerinde çalıştığınız projelerinizi konuşmaya Robot Göz Projesi’nden başlayalım. Çalışmanızın detaylarını sizden dinleyelim.

İGDAŞ, İstanbul’un dört yanını doğal gaz boru hatlarıyla adeta örmüş durumda. 25 bin kilometre hat uzunluğuna sahip İgdaş’ın, çelik hat uzunluğu 2 bin kilometrenin üzerinde. 16 milyon İstanbulluya verdiğimiz hizmetin aksamaması bizim için en önemli öncelik. Dolayısıyla hatlarımızda oluşabilecek en ufak bozulmanın erken tespiti için Boru İçi Denetleme Robotu’nu geliştiriyoruz. TÜBİTAK ve RUTE işbirliğiyle yürüttüğümüz, uzaktan kontrol edilebilen bu robot, çelik hatların içinde 24 saat çift yönlü gezip içerden anlık görüntü alabiliyor. Sensörleri sayesinde çelik hat üzerindeki bozulma ve hasarların yerlerini tespit edebiliyor. Böylelikle doğal gaz kaçaklarının önüne geçiliyor. Daha da önemlisi, tüm bu özellikler olası bir deprem öncesinde risklerin analiz edilmesini mümkün kılıyor. Sorun önceden tespit edilebildiği için çözüm de erken gelecek; böylece bir deprem durumunda İstanbul’un yeniden doğal gaza ulaşma süresi hızlanacak. Esas itibariyle bu yüksek teknoliye sahip robotlar hâlihazırda sadece ABD’de var ve bu hizmet dünyaya kiralanıyor. Projemiz tüm fazlarıyla hayata geçtiğinde, Türkiye bu teknolojiyi üreten ikinci ülke konumunda olacak.

Deprem demişken, üzerinde çalıştığınız projelerden biri olan deprem erken uyarı sistemi projenizden de bahseder misiniz?

Olası risklerin etkilerini proaktif bir yaklaşımla azaltmayı çok önemsiyoruz. Meselelere bu çerçevede yaklaşıyoruz. Dolayısıyla İstanbul’da bir deprem olması durumunda, doğal gaz kaynaklı ikincil felaketlerin önüne geçmek için yeni ve çok değerli bir projeye başladık. İsmi, Fiberoptik (FO) Tabanlı Deprem Erken Uyarı Sistemi Geliştirilmesi Projesi. Aslında İGDAŞ’ın bir Deprem Erken Uyarı Sistemi var. Mevcuttaki sistemimiz erken uyarı sinyallerini Kandili Rasathanesi’ne ait cihazlardan alıyor. Üzerinde çalıştığımız projede, erken uyarı sinyallerinin FO kablolar kullanılarak üretilmesi amaçlanıyor. Yani Marmara Denizi tabanında bulunan mevcut FO kablolarını, erken uyarı sensörü olarak kullanmayı hedefliyoruz. Projeyle, Kandilli Rasathanesi’nden gelen veriler yaklaşık 6-10 saniye daha erken alınacak. Böylelikle mevcut sistemin doğal gazı kapatma süresi kısalacak. Özetle olası deprem sonrası yaşanabilecek doğal gaz kaynaklı ikincil felaketlerin önüne geçmek için önemli kazanımlar elde edilecek. FO kabloların Marmara Denizi altında bulunan fay hatları güzergâhında yer alması, her 10 metrede bir sensör özelliği göstermesi, haberleşme için ekstra bir üniteye ihtiyaç olmaması projenin katma değerini artırıyor. Ayrıca FO sensörlerden alınan veriler sadece doğal gaz şebekesinde değil metro, tren, elektrik şebekesi, petrol hatları, su hatları, büyük veri altyapıları, büyük endüstriyel işletmeler gibi birçok farklı sektör ve alanda kullanılabilecek.

Deprem Erken Uyarı Sistemi bir akıllı şehircilik projesi. İstanbul’un akıllı şehir olması amacıyla yürüttüğünüz başka projeleriniz var mı?

Yüksek teknoloji artık çoğu şeyin uzaktan yönetimini mümkün kılıyor. İstanbul’un akıllı şehir olmasına yönelik çalışmalar kapsamında biz de en verimli haberleşme altyapısı olan uzaktan okunabilen teknolojik sayaçların kullanılması üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışmayı tamamladığımızda uzaktan yönetilen sayaçları kullanabilmek için gereken teknolojik özellikleri belirleyerek, ihtiyaç duyulan loT sistemlerini geliştirmiş olacağız.

Ar-Ge Merkezi’nde çevreyi korumaya yönelik çalışmalarınız var mı?

Sürdürülebilir çevre ve kalkınma hedefleri doğrultusunda, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılmasının ve oluşan sera gazı emisyonlarının çevreye verdiği zararın azaltılmasının önemi her geçen gün artıyor. Evsel ve organik atıkların yol açtığı yüksek sera gazı emisyonunun çevresel etkilerinin önüne geçebilmek için çalışıyoruz. Bu kapsamda organik atıklardan elde edilen biyogazı saflaştırarak metan oranı yüksek yenilenebilir yeşil doğal gaz üretilmesi ve üretilen gazın doğal gaz hattına enjekte edilmesini hedefliyoruz.

Üzerinde çalıştığınız önemli bir projeniz var. Doğal gazı kokulandıran maddeyi üretme üzerinde çalışıyorsunuz. Bu çalışmanızı anlatır mısınız?

Size çok önemsediğimiz vizyon bir çalışmamızdan söz etmek istiyorum. Doğal gazın aslında rengi de kokusu da yoktur. Olası tehlikelerin önüne geçmek için içine çürük sarımsak gibi kokan bir kimyasal ekleriz. Ülkemizde kullanılan türü itibariyle, söz konusu kokulandırıcı maddeyi dünyada üreten çok sınırlı sayıda ülke var. Türkiye, bu kokuyu bu ülkelerden tedarik ediyor. Bir süredir, söz konusu kokulandırıcı madde üzerinde çalışıyoruz. Projeyi tamamladığımızda sadece sektörümüz için değil ülkemiz adına da vizyon bir projeyi hayata geçirmiş olacağız.

Ar-Ge Merkezi’nin kurulması İGDAŞ’ın marka kimliğine nasıl katkılar sağladı?

Öncelikle üniversitelerle işbirliklerimiz arttı. Bunun yanında yurtiçi ve yurtdışında birçok firmayla projeler yürütmemiz uluslararası arenadaki bilinirliğimize olumlu katkı sağladı. Bunların sonucu olarak yurtdışı projeleri için firmalardan ortaklık teklifleri almaya başladık. Böylece fon kaynaklarına ulaşmamız kolaylaştı. Fon destekleriyle tamamladığımız çalışmalar sonucu hem ulusal hem uluslararası akademik yayınlarımızın sayısında da büyük artış oldu. Özetle Ar-Ge Merkezi’nin kurulması İGDAŞ’ı çok güçlendirdi, bundan sonra yolumuza daha da kararlı şekilde devam edeceğiz.
 



Slider Altına